Boşanmada İhtiyati Tedbir

boşanmada ihtiyati tedbir, boşanmada ihtiyati tedbir dilekçesi,  boşanmalarda ihtiyati tedbir,  boşanmadan önce ihtiyati tedbir, boşanmada ihtiyati tedbir, boşanmada ihtiyati tedbir kararı nasıl alınır


Sadece Uyuşmazlık Konusu Mal İçin İhtiyati Tedbir Kararı Verilebileceği: 

Davacı kadın dava dilekçesinde ayrıca cins, nev’i ve miktarlarını bildirdiği ziynet eşyalarının bedelini talep etmiş, ziynet eşyalarının davalı erkekte kaldığını beyan etmiş, davalı erkek ise ziynet eşyalarının kadının ailesi tarafından alındığını savunmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir (HMK m.389/1). Uyuşmazlık konusu olmayan ve davalı erkek adına kayıtlı bulunan araç üzerine ihtiyati tedbir konulması doğru değildir. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2016/14961 K. 2017/129 T. 10.1.2017

Davacının boşanma davasındaki boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa dava konusu olmayan ve davalı-davacı kadın adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine tedbir konulamaz. Bu husus nazara alınmadan davalı-davacı kadın üzerine kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması da doğru değildir. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2015/7077 K. 2015/24027 T. 15.12.2015

Davacının boşanma davasındaki boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa davaya konu olmayan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine tedbir konulamaz. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2014/28472 K. 2015/13674 T. 26.6.2015

…davacının daire ve araçla ilgili herhangi bir alacak isteğinin bulunmadığı, bunlarla ilgili tek talebinin ihtiyati tedbir konulması olduğu anlaşılmaktadır. O halde herhangi bir talep olmadan Mahkemece kendiliğinden ortada bir alacak talebi olduğu kabul edilemez. Böyle bir talebin Mahkemenin tefrik kararı vermesi sonunda ayrı esasa kaydedilerek devam eden yargılamadan dolayı kabul edilmesi de mümkün değildir. Boşanma talebini de içeren dava dilekçesi sebebiyle yatırılan maktu harç, aynı dava dilekçesindeki diğer talepler için de yatırıldığı kabul edilebilir ise de, olmayan bir alacak talebi bakımından da yatırılmış bir harç olarak kabul edilemez. Olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise, HMK’nun 25, 26, 31 ve 33. maddeleri (1086 Sayılı HUMK’nun 74, 75 ve 76. maddeler) gereğince, Hakime aittir. Ancak HMK’nun 26. (HUMK. m. 74) maddesine göre hakim tarafların talep sonucu ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. HMK’nun 119.maddesinde de dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar içinde (ğ) bendinde açık bir şekilde talep sonucunun bulunması gerektiği yazılıdır. Bu açıklamalar karşısında davacı tarafından ortada usulüne uygun şekilde açılmış bir katkı payı alacağı talebi bulunmadığına, Mahkemece tarafların talebi olmadan dava açıldığı da kabul edilemeyeceğine göre, yazılı şekilde esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/8372 K. 2013/229 T. 15.1.2013

İhtiyati Tedbir Kararları Aleyhine Başvuru Yolu

Davalı asılın ihtiyati tedbire yönelik temyiz itirazları incelendiğinde; Mahkemece davaya konu meskenin tapu kaydına 30.07.2013 tarihli tensip tutanağı 13 numaralı ara karar ile ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 394/1. maddesi hükmüne göre; “Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir.” Aynı maddenin 4. fıkrasına göre “itiraz dilekçeyle yapılır, itiraz eden itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir” aynı maddenin 5. fıkrasında ise; “İtiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır…” denilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 341/1. fıkrasında, ilk dereceli mahkemelerden verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. İhtiyati tedbire dair ara kararının temyizi kabil olmadığından davalı asılın temyiz istemi yerinde görülmemiştir. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2015/6058 K. 2016/15247 T. 8.11.2016

Davanın Esasını Çözer Şekilde Tedbir Kararı Verilemeyeceği

Davanın esasını çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, şartları oluşmadığı halde ve yeterli gerekçe de gösterilmeden velayetleri annede bulunan ortak çocukların velayetlerinin tensip kararı ile tedbiren davacı babaya verilmesi de usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bu sebeple de bozulması gerekmiştir. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2016/6974 K. 2016/13807 T. 17.10.2016

Tedbir Nafakasının İhtiyati Tedbir Niteliğinde Olmadığı: 

Diğer yandan, TMK’nın 169. maddesi gereğince mahkemenin ara kararıyla hükmedilen tedbir nafakası kendine özgü bir önlem niteliğinde olup; HMK 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirlerden değildir. Verdiği ara kararla tedbir nafakasına hükmedilen Aile Mahkemesi, daha sonra verebileceği yeni bir ara kararı veya nihai hükümle bu ara kararını kaldırma veya üzerinde değişiklik yapma hakkına sahip isede böyle bir değişiklik yapılmadan mevcut tedbir nafakasının icra takibine konu edilmesi durumunda, her türlü ödeme ve bedelsizlikle ilgili itirazların artık icra hukuk mahkemesine yapılması ve bu mahkeme tarafından bir karar verilmesi gerekir. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2014/20996 K. 2016/2570 T. 17.2.2016

Tedbir Talebinin Kabulü Gereği

..somut olaya bakıldığında; davacı tarafın dava ile elde edebileceği alacağı güvence altına alma amacı ile ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu, tapu kayıtları üzerine konacak olan tedbir sebebiyle davalı taraf mağdur olmayacağı gibi tedbir istenen taşınmazın dava sırasında devredilmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşabileceği yada tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar da doğabileceği endişesi de gözetilerek, mahkeme gerekçesinde belirtildiğinin aksine tedbire konu taşınmazın dava konusu olması karşısında tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte düşünüldüğünde davacının ihtiyati tedbir talebinin HMK.nun 389 ve devamı maddeleri dikkate alınarak 391/3.maddesi gereğince kabulü ile isteğin taşınmazın tapu kaydına başkasına devrinin önlenmesi yönünden davalı olduğu bildirilerek geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararı konulması gerekirken yazılı şekilde reddedilmiş olması doğru olmamıştır. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2013/23852 K. 2014/979 T. 23.1.2014

Kararların Gerekçeli Olması Gereği

T.C. Anayasası’nın 141/3. maddesi hükmüne göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır. 6100 sayılı HMK.nun 297. maddesinde ( HUMK 388 ) mahkeme hükmünde bulunması gereken hususlar bentler ve fıkralar halinde açıklanmıştır. Maddenin gerekçeyi düzenleyen “c” bendinde, tarafların, iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin bulunmasının gerektiği düzenlenmiştir. Aynı Kanunun ihtiyati tedbiri düzenleyen 391/2 f. b bendinde de, tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının açıklanmasının gerektiği belirtilmiştir. Aynı düzenleme, itiraz üzerine verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması kararları için de geçerlidir. Somut olayda; davacı taraf mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olarak dava konusu malvarlığında tespit edilecek katılma alacağının tahsilini talep etmiş; dava dilekçesi 20.000 TL’den harçlandırılmıştır. Mahkemece, davalı S.’nın banka hesaplarına konulan ihtiyati tedbir kararı itiraz üzerine kaldırılmıştır. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/14087 K. 2013/7383 T. 16.5.2013

Tedbir Konulacak Miktar

Mahkemece, öncelikle davacı tarafın görülmekte olan davada tespitini talep ettiği alacak miktarı da gözönünde bulundurularak, hakkında ihtiyati tedbir talep edilen banka hesapları ile temyiz incelemesine konu bulunmayan ve üzerindeki ihtiyati tedbir devam eden taşınmaz payına ilişkin değerin gerekirse uzman bilirkişiye tespit ettirilerek, davanın lehine sonuçlanması durumunda davacı lehine hükmedilecek muhtemel talep miktarını ve faizini karşılayıp karşılamayacağı da dikkate alınarak, temyize konu banka hesaplarına dair tedbirin hesabın tamamına veya bir kısmına yönelik devam etmesi gerekip, gerekmediği değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, soyut gerekçe ve eksik incelemeyle banka hesapları üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/14087 K. 2013/7383 T. 16.5.2013

Tedbir Kararının Teminatsız Olarak Verilmesi

Mahkemece, 22.01.2013 tarihli ara kararı ile davacı tarafın ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmesi talebinin, davanın evlilik birliği içinde alınan taşınmazlara yapılan katkı talebine ilişkin olup, davacının kesin delile dayanmadığı ve davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle teminat gösterme zorunluluğu bulunduğundan reddine, davalı tarafın tedbir kararının tamamen kaldırılması talebinin ise taşınmazların elden çıkarılması halinde davacı tarafın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği ihtimali bulunduğundan reddine karar verilmiştir. Mahkemenin ara kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı ihtiyati tedbir isteminin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesini talep ettiğinden teminat konusundaki yasal düzenlemelerinde açıklanması gerekmiştir. Hangi hallerde teminat gösterilmesi gerektiği çeşitli kanun hükümlerinde düzenlenmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 392/1 maddesinde ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor veya durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un “Teminat” başlıklı 48/1 maddesinde “Türk Mahkemesi’nde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanı karşılamak üzere Mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır,” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrası ise kuralın istisnası olup “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar,” düzenlemesi getirilmiştir. Mevcut yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere davacının yabancılık sıfatına bağlı olan teminat gösterme zorunluluğu karşılıklılık ( mütekabiliyet ) mevcut ise, teminattan muaf tutmak mecburiyetini gerektirmektedir. Burada mahkemenin takdir hakkı bulunmamaktadır. Türkiye ile davacının ( veya davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın ) mensup olduğu Devlet arasında teminat konusunda karşılıklılık bulunması halinde, teminat gösterme yükümlülüğü ortadan kalkar.

İki taraflı veya çok taraflı milletlerarası sözleşmeler ile karşılıklılık şartı bertaraf edilerek akit Devlet vatandaşlarının teminat gösterme zorunluluğu kaldırılmaktadır. Türkiye’nin de katılmış olduğu bazı iki ve çok taraflı sözleşmelerde de teminata ilişkin hükümler yer almaktadır.

Açıklanan yasal düzenlemeler ve uygulamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının mal rejiminden kaynaklanan alacağı ile ilgili olarak açtığı bu davada alacağını güvence altına almak amacıyla ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle ve açıklanan diğer nedenlerle %15 teminat yatırılması koşuluyla ihtiyati tedbir kararı verildiği, teminatın kaldırılması isteminin de aynı gerekçelerle reddedildiği tartışmasızdır. MÖHUK m. 48/2 fıkrasındaki düzenlemeye göre karşılıklılık esasına göre davacının teminattan muaf tutulabileceği, davacı Alman uyruklu ve Almanya’da ikamet etmekte olup Türkiye Cumhuriyeti ile Alman Devleti arasında Hukuki ve Ticari Mevaddı Adliyeye Müteallik Münasebatı Mütekabileye Dair Mukavelenin ( Bu anlaşma 15.05.1930 gün ve 1622 sayılı Kanunu ile onaylanmıştır. ) 2. maddesine göre “Akit Devletlerden biri Mahakiminde Müddei veya dahili dava olan bu devletlerden birinin tebası bunlardan birinin arazisi dahilinde ikametgah sahibi olmak şartıyla gerek ecnebilik sıfatlarından gerek mahkemesine müracaat ettiği memlekette ikametgahı veya meskeni bulunmamasından naşi her ne nam ile olursa olsun bir güna kefalet itası veya teminat akçesi tevdii ile mükellef tutulmayacaklardır,” düzenlemesine göre teminattan muaftır. Kaldı ki, dava konusu taşınmazların tapu kaydı üzerine uygulanacak olan tedbir sebebiyle davalı mağdur olmayacak ve taşınmazlardan yine yararlanacaktır.

Sonuç olarak; Alman Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki sözleşmede düzenlenen karşılıklılık esası ve tedbire konu taşınmazların dava konusu olması karşısında tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte düşünüldüğünde, davacının teminatsız olarak tedbir talebinin kabulü ile HMK’nın 389. ve devamı maddeleri ile 391/3. maddesi gereğince taşınmazların tapu kaydına başkasına devrinin önlenmesi yönünden davalı oldukları bildirilerek geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararı uygulanması gerekirken yukarıda açıklanan nedenlerle ret kararı verilmiş olması doğru olmamıştır. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2013/6173 K. 2013/6983 T. 13.5.2013

İhtiyati Tedbir Konulacak Miktarın Hesabı

…davacı vekili evlilik birliği içinde edinilen taşınmaz ve bankada bulunan para nedeniyle katkı payı ve katılma alacağı talebinde bulunmuş olup mahkemece davacının talebi üzerine tensip kararı ile birlikte tedbir konulmuş, ihtiyati tedbire yönelik davalı vekilinin itirazı üzerine 25.09.2012 tarihli ara kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir. Kural olarak, ihtiyati tedbir kararı; davacının yaklaşık olarak alabileceği katkı, katılma alacağı, değer artış payı alacağı ve faiz gibi fer’ilerinin toplam miktarı gözetilerek verilir. Karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düştüğü söylenemez. Her ne kadar tedbire yönelik itiraz reddedilmiş ise de, davacının talebine konu alacaklar bakımından davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazların tamamı üzerinde ve bankada bulunan paranın 1/2’sini aşacak şekilde tedbir kararı verilmiş olup, davacının varsa katkı payı alacağı ile katılma alacağının tahsili garanti altına alınmış olmakla, HMK 389. maddedeki davacının hakkını tehlikeye düşürecek bir durumdan söz etmek mümkün olmadığından davalı vekilinin itirazının kabulü ile banka hesabında bulunan paranın 1/2’si üzerindeki tedbirin kaldırılmasına karar vermek gerekirken, davalının ekonomik durumunu tehlikeye düşürecek ve telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracak biçimde reddine karar vermek usul ve yasaya uygun olmadığından… YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/12527 K. 2012/11374 T. 25.9.2012

6100 sayılı HMK.nun 389. maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmüne yer verildikten sonra devam eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedür açıklanmıştır.

Anılan yasal düzenlemeler ışığında; mahkemece, öncelikle haklarındaki ihtiyati tedbir talep edilen üç adet taşınmaz ile iki adet aracın rayiç değerleri konusunun uzmanı bilirkişi ya da bilirkişilere tespit ettirilerek, bu mal varlığındaki davalının payı ve davacı tarafın görülmekte olan davada talep ettiği alacak miktarı da gözönünde bulundurularak, davanın lehine sonuçlanması durumunda davacının talep miktarını karşılayıp karşılamayacağı da dikkate alınarak talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken; bu husus gözardı edildiği gibi gerekçe de belirtmeksizin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/6702 K. 2012/6573 T. 29.6.2012

İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin kararın esasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacı yan, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan öncelikle iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, bu isteklerinin yerinde görülmemesi durumunda ise fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 300.000 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, dava konusu toplam 22 adet taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir kararı konulmuş ve bu karar Tapu Müdürlüğü’nce yerine getirilmiştir. Davalı vekilinin ve davalı ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan üçüncü kişi durumundaki D…-Ş… İnşaat Taahhüt Ltd. Ş. Vekilinin, bir kısım taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması itirazında bulunmaları üzerine az yukarıda belirtilen taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir.

Anılan yasal düzenlemeler ışığında; mahkemece, öncelikle haklarındaki ihtiyati tedbir devam eden 19 adet dava konusu taşınmazların rayiç değerleri konusunun uzmanı bilirkişi ya da bilirkişilere tespit ettirilerek, bu parsellerdeki davalının payı ve davacı tarafın görülmekte olan davada talep ettiği alacak miktarı da gözönünde bulundurularak, ihtiyati tedbir devam eden taşınmazların, davanın lehine sonuçlanması durumunda davacının talep miktarını karşılayıp karşılamayacağı da dikkate alınarak itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken; bu husus göz ardı edildiği gibi gerekçe de belirtmeksizin bir kısım taşınmazlar hakkındaki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2012/4765 K. 2012/6010 T. 21.6.2012