Ölüm Halinde Mal Paylaşımı

Ölüm halinde mal paylaşımı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 499. maddesi ve devamı hükümleri ile belirlenmiştir.

Ölüm halinde mal paylaşımının nasıl olacağını öngören kanun şu şekilde bir belirleme yapmıştır:

Türk Medeni Kanunu madde 499:

Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:

1. Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,

2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,

3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.”

Ölenin Çocuğu yahut Torunu Varsa Eşin Miras Hakkı

Ölüm halinde mal paylaşımında, ölen eşin çocukları veya torunları birinci zümre mirasçıları oluşturur. Bu zümre ile birlikte mirasçı olan sağ kalan eşin yasal miras payı, kanunun 499. maddesine göre 1/4 olarak belirlenmiştir; yani sağ kalan eş, miras payı olarak, mirasın tamamının 1/4’ünü alma hakkına sahiptir.

Ölenin Çocuğu yahut Torunu Yoksa Eşin Miras Hakkı

Ölüm halinde mal paylaşımı, ölen eşin alt soyu yoksa, yani çocukları ya da torunları yoksa, bu takdirde, sağ kalan eş miras payı olarak, eşinden kalan mirasın 2/4’ünü alır. Geri kalan pay, ikinci zümre mirasçılar arasında garameten, yani eşit olarak paylaştırılır.

Ölen eşin, ikinci zümre mirasçıları yoksa, üçüncü zümre mirasçılarına miras kalması söz konusu olabilir. Üçüncü zümre mirasçılar yani ölenin amcası, halası, dayı ve teyzesi ile sağ kalan eş birlikte mirasçı olurlar. Bu durumda sağ kalan eşe düşen yasal miras payı, mirasın 3/4’üdür.

Ölüm Halinde Mal Paylaşımı – Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağı Hakkı

Ölüm halinde mal paylaşımı söz konusu olduğunda, sağ kalan eşin, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi ve/veya değer artış payı ile katkı payı alacağı hakları da bulunabilir. (Bu haklar için boşanmada mal paylaşımı yazımı okuyunuz)

Sağ kalan eşin evlilik nedeniyle hakkı olan alacağı, mirasın paylaşılmasından önceliklidir. Miras davası, bu davanın sonucunu bekler.

Eşlerin mal rejiminin tasfiyesi davası aile mahkemesinde, mirasın tasfiyesi ise sulh hukuk mahkemesinde açılacak dava ile görülür.

Sağ kalan eşin katkı payı ve katılma alacağı hakkı, parasal bir alacak hakkıdır.

Ölüm halinde mal paylaşımı ile ilgili daha önce verilmiş emsal niteliğindeki bazı yargı kararlarını da burada paylaşmakta yarar görüyorum:

“Mahkemece dava konusu 260 ada 34 nolu parselin tarafların miras bırakanı Huriye’den kaldığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, mahkemenin kabulü dosya içeriği ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Çekişmeli parselin tarafların annelerinden değil babaları Rasim A.’dan intikal ettiği dosya içeriği ile sabittir. Bu durumda senet mümzisi olan satıcı Huriye ancak kocasından kendisine intikal eden miras payını mirasçı olan oğlu Osman’a satabilir. Kaldıki davacılar miras bırakanların ölüm tarihinden sonra terekenin paylaşıldığını, paylaşıma bu taşınmazında dahil edildiğini ileri sürmüşlerdir. Davacılara bu iddialarını kanıtlamak üzere olanak tanınmalı, miras bırakan Rasim’in terekesinin paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmış ise paylaşımın hangi tarihte yapıldığı, paylaşıma bütün mirasçıların katılıp katılmadığı veya usulen temsil edilip edilmediği araştırılmalıdır. Paylaşımın yapılması halinde Mahkemece paylaşım doğrultusunda paylaşıma uygun olarak aksi takdirde satıma konu olan Huriye payı Osman K. payına eklenmek sureti ile payları oranında mirasçılar adına tescile karar verilmesi gerekir.” YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ E. 2002/1495 K. 2002/1541 T. 20.2.2002


“Müteveffa Burak ( 1992 doğ. ) annesi Gönül, babası Ali ve kardeşi Buğra ile 18.1.1999 tarihinde vefat etmiştir. Kimin önce öldüğü tesbit edilemediğinden hepsi aynı anda ölmüş sayılırlar.

Davalılar Uğur ve Ayşegül müteveffa Burak’ın baba bir kardeşleridir. Baba bir kardeşler olan davalılar varken dayısı olan Coşkun mirasçı olamaz. Bu yön gözetilmeden müteveffanın baba bir kardeşler davalıların mirasçı olamayacağının kabulü ile veraset ilamının iptaline karar vermek doğru bulunmamıştır.” YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/3982 K. 2003/8097 T. 2.6.2003


“Davacı ( 3 ) numaralı bağımsız bölümü davalı Jale Tekli’nin de miras bırakını olan Çetin Tekli’den adi yazılı sözleşmeyle satın almıştır. Türk Medeni Kanunun 499.maddesi hükmünce sağ kalan eş birlikte bulunduğu zümreye göre ölen eşin mirasçısıdır. Dolayısıyla adi yazılı sözleşme davalı Jale’yi bağlayacaktır. Davacı ( 3 ) numaralı bağımsız bölümü bu sözleşmeye dayanarak kullandığından kullanım haksız sayılmaz. Böyle olunca, davalı ve karşı davacı Jale’nin haksız işgal tazminatı isteminin reddi yerine bu talep de hüküm altına alındığından karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.” YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ E. 2005/1013 K. 2005/2688 T. 31.3.2005


“Dava sağ kalan eşe Türk Medeni Kanununun 240. maddesi gereği, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedelde eklemek sureti ile konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasına ilişkindir.

Dava davacının istemi doğrultusunda kabul edilmiş, davacının taşınmazın 2/3’lük kısmına 1/2 oranında katıldığı kabul edilerek taşınmazın davacının katkısı oranında alacağı mahsup edildikten sonra 2/3’lük kısmına ilişkin bedelin murisin diğer yasal mirasçısı olan davalıya ödenmesine karar verilmiş, davacı 2/3’lük kısmın bedelini yatırmıştır.

Davacı sağ kalan eşin Türk Medeni Kanununun 499. maddesi gereği birinci zümre mirasçılarla birlikte 1/4 oranındaki yasal miras payı mahsup edilecek bedele dahil edilmemiştir.

Davacı sağ kalan eşin Türk Medeni Kanununun 499. madde gereğince 1/4 oranındaki yasal miras payı nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/20076 K. 2007/17542 T. 13.12.2007


“sağ eşinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı terekeye ait ödenmesi gereken borçtur. Buna göre; öncelikle terekeye ait bu borcun sağ eşe ödenmesi, daha sonra kalan miktar üzerinden yine sağ eşin TMK’nın 499. maddesine göre oluşan miras payının belirlenerek hem mal rejiminin tasfiyesinden, hem de miras payından kaynaklanan alacak miktarlarının toplamı belirlenerek davacının isteği hakkında bir karar verilmesi gerekirken; davacının miras hakkı gözardı edilerek, sadece davacı sağ eşin katılma alacağının gözönünde bulundurulup yazılı miktara hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2011/1293 K. 2011/1521 T. 11.3.2011

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313