Vesayet

Vesayetin kaldırılması konusunda Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2011 yılında verdiği bir karar:

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm 05.03.2010 tarihli ek karar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Kısıtlanması talep edilen Alim D., davacı Mesut’un 20.07.2009 tarihli başvurusu üzerine, mahkemece 5.2.2010 tarihinde verilen kararla Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi uyarınca kısıtlanmış, kendisine davacı Mesut vasi olarak atanmıştır. Kısıtlının eşi Süheyla D.’ın başvurusu üzerine, bu defa kısıtlama kararını veren mahkeme 5.3.2010 tarihli ek kararıyla “ilgilinin Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.6.2009 tarihli ve 2009/537-687 sayılı kararıyla kısıtlanmış ve vasi olarak eşinin atanmış olduğunu ” görünce ” kendi kararının bu durumda yok hükmünde olup, vesayet makamının da Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna, bu mahkemenin kararının geçerli olduğunun tespitine” karar vermiştir. Vasi tayinine karar verildikten sonra, vasinin kaçınması veya şahsına yapılan itirazlar ile vesayetin yönetimine matuf işlemler dışında, kararı veren mahkemenin kendi kararını yok hükmünde sayma ve ortadan kaldırma yetkisi yoktur. İlk derece mahkemesi kararı temyiz edilip Yargıtay’ca bozulup ortadan kaldırılmadıkça, hukuki varlığını devam ettirir. İlk derece mahkemesi dosyayı yeniden ele alarak kendi kararını ortadan kaldıramaz. Bu bakımdan mahkemenin 5.3.2010 tarihli ek kararı usul ve yasaya aykırı olup, bozularak kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

2- Vesayet kamu düzenine ilişkindir. Davacı tarafından hakkında kısıtlama kararı verilmesi talep edilen Alim D., davacının başvurusundan önce Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.6. 2009 tarihli 2009/537-687 sayılı kararıyla Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesinde yer alan sebeple kısıtlandığına ve kendisine vasi olarak eşi atanmış olduğuna göre; aynı kişi hakkında aynı sebebe dayanılarak aynı yerdeki bir başka mahkeme tarafından ikinci defa kısıtlama kararı verilemez. Böyle bir durum vesayetin yönetiminde karışıklığa yol açar. O halde davacının başvurusunun reddine karar verilmek üzere mahkemece tesis edilen 5.2.2010 tarihli ilk kararın da bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen 5.3.2010 tarihli ek kararın yukarıda ( 1. ) bentte gösterilen sebeple bozularak ortadan kaldırılmasına; yerel mahkemenin 05.02.2010 tarihli ilk kararının yukarıda ( 2. ) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, 22.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313