Aile Mahkemelerinin facebook İçeren Kararları

Sosyal medya her geçen gün hayatımızın daha büyük bir bölümünü kaplıyor. Bir gönderinin beğenilmesi gönderen için artık eskisinden çok daha büyük anlamlar ifade etmeye başladı. Örneğin gazetelerin 10 Ocak 2020 sayısında yer alan şu habere bakın:

“ABD’nin Kuzey Karolina eyaletinde bağlı Durham County ilçesinde yaşayan 19 yaşındaki Chloe Davison isimli genç kadın sosyal medyada paylaştığı fotoğrafların yeterince beğeni ve yorum almadığı düşüncelerine kapılarak girdiği bunalımdan çıkamayınca yaşamına son verdi.”

Dünyanın bir ucundaki olayların ucu sanki bize hiç dokunmayacakmış; bize, bizim kültürümüze bu olaylar çok uzakmış gibi düşünüyoruz bazen. O zaman 13.10.2017 tarihli gazetelerde yer alan şu haberi hatırlayalım:

“Y.D. bu paylaşımdan sonra sosyal medya üzerinden de saldırıya uğradı. K.B. ile C.K. ve onların arkadaşları Y.D. hakkında küfür ve hakaret içeren paylaşımlarda bulunmaya başladı. Y.D. bu paylaşımlar için de savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak günlerdir devam eden sosyal medya lincine dayanamayan genç kız, ilaç içerek intihara kalkıştı. Sosyal medyada, ‘Her yerde resimlerimle dalga geçiyorsunuz. Dayanamıyorum’ yazan genç kızın paylaşımından sonra ev arkadaşı odasına girince Y.D.’yi baygın bir halde buldu. Hastaneye kaldırılan genç kız yoğun bakım servisinde tedaviye alındı. Hayati tehlikesi olmayan Y.D. ‘Bunu bana yaşatanlardan adalet önünde hesap soracağım’ dedi.”

Görüldüğü gibi sanal alem, sanal alemlikten çoktan çıkmış durumda. Buralardaki kişiler çoğu zaman karşılarında bir insan yokmuşcasına yorumlarda bulunuyor, ağız büzgüsü olmadığını her vesileyle hatırlatıyor ve kantarın topuzunu kaçırıyorlarsa da kaçırılan kantarın topuzu bir yerlerde bazı insanların hayatının meselesi haline dönüşebiliyor.

Yaşamın önemli bölümü sosyal medyada hiç tanınmayan insanlarla kurulan pamuk ipliğinden ince bağlarla geçmeye başlayınca fiziki ilişkiler hasar almaya başladı. Tahteravallinin iki ucunda olduğu gibi hemen hiçbir zaman dengede durmak mümkün olmuyor; illaki bir taraf daha ağır basacak.

Neticede 2019 verilerine göre günde ortalama 2 saaat 46 dakika geçirilen sosyal medaya aile mahkemeleri kararlarında da geçmeye başladı. Yaklaşık 43 milyon kullanıcısı olduğu tahmin edilen facebook bakın mahkeme kararlarında hangi şekillerde adından söz ettiriyor: (Bu konuda facebook kayıtları delil olur mu yazımızı da okumalısınız)

Mahkeme, kadının 2013 yılındaki gönderileri  kullanarak 2015 yılında açtığı zina nedeniyle boşanma davasını “aktif olarak sosyal paylaşım sitelerini kullanan kadının erkeğe ait bu paylaşımlardan iki yıl boyunca haberdar olmamasının mümkün ve mantıklı görülmediği belirtilerek kadının açtığı davanın hak düşürücü sürenin dolduğundan bahisle reddine” karar verdi. Daha önce bir çok yazımda belirttiğim üzere zina nedenine dayalı olarak açılacak boşanma davasının öğrenmeden itibaren 6 ay içinde açılması gerekiyor. (1)

Bir dosyada mahkeme, sunulan delillerden erkeğin başka bir isimle facebook hesabı açarak başka kadınlara parayla cinsel ilişki teklifinde bulunduğunu tespit etti. (2)

Diğer bir dosyada, erkeğin facebook üzerinden başka bir kadınla cinsel ve duygusal içerikli görüşmeler yaptığı iddia edildi. (3)

Yine ilginç bir vakada, erkeğin sevgilisinin erkekle konuştuğunu sanarak kadına mesajlar gönderdiği buna karşın kadının da bir başka erkekle olan yazışmaları ortaya çıktı, her iki taraf da birbirine karşı sadakatsiz davrandığı görüldü. (4)

Eşlerden birinin diğerini aşağılayacak şekilde facebook paylaşımları yapmış olduğu kayıtlara geçti. (5)

Bir diğer çekişmede, mahkeme sunulan facebook çıktılarının davalıya olup olmadığının net olarak anlaşılamadığını belirterek davalı erkeğin sadakat yükümünü ihlal ettiği iddiasını reddetti. (6)

Dava tam kaybedildi denirken, davalı vekili dosyaya facebook yazışmalarını sundu, mahkeme bu facebook yazışmalarını dikkate alarak davacı kadının daha fazla kusurlu olduğuna kanaat getirdi. Ancak Yargıtay bu kararda çelişki olduğuna dikkat çekerek kararı bozdu. (7)

Mahkeme, her iki eşin de birbirlerine karşılıklı hakaret ettiklerine dair facebook çıktılarını delil olarak kabul etti. (8)

Son olarak, mahkeme, davacı kadının boşanma davasının açılmasından sonra başka erkeklerle görüşmesini her davanın açıldığı tarihteki şartlara tabi olacağı ilkesine dayarak sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak kabul etmedi. (9)


(1) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/12231 Karar Numarası: 2017/11011 Karar Tarihi: 11.10.2017

(2) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/1135 Karar Numarası: 2017/5962 Karar Tarihi: 22.05.2017

(3) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/9744 Karar Numarası: 2017/4813 Karar Tarihi: 25.04.2017

(4) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/25813 Karar Numarası: 2017/4196 Karar Tarihi: 18.04.2017

(5) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/26600 Karar Numarası: 2017/4526 Karar Tarihi: 18.04.2017

(6) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/17375 Karar Numarası: 2017/1203 Karar Tarihi: 08.02.2017

(7) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/22055 Karar Numarası: 2017/986 Karar Tarihi: 06.02.2017

(8) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/4199 Karar Numarası: 2016/13231 Karar Tarihi: 28.09.2016

(9) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/10424 Karar Numarası: 2016/12629 Karar Tarihi: 27.06.2016

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313