Aldatma Nedeniyle Öteki Kişiden Tazminat Talebi

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesine göre,

“Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.”

Aynı Yasanın 174. maddesine göre de:

“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden Türk Medeni Kanunundaki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebilir.

818 sayılı BK.nın 41 ( TBK.nın 49 ). maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Yine Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre:

“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.”

Haksız fiile dayalı bir borcun doğabilmesi için:

  • hukuka aykırı bir fiil bulunmalı,
  • fiili işleyenin kusuru olmalı,
  • sonuçta bir zarar doğmalı,
  • zarar ile işlenen fiil arasında da uygun nedensellik bağı bulunması gerekir.

Eşlerin Türk Medeni Kanunu’nun evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, Yasanın 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur.

Türk Medeni Kanunu’ndaki düzenleme, eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir.

Eşle aldatma eylemine giren diğer kişinin eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince:

Eşin birlikte olduğu “öteki” kişinin doğrudan aldatılan eşin bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez.

Söz konusu Yasada yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.

Yine Borçlar Kanunu’nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira, sözkonusu yasada haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir.

Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz.

Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir.

Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.

Bu hukuki gerekçelerle eşin birlikte olduğu kişiye karşı açılan manevi tazminat davaları reddedilmektedir.

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313