Babasının Yanında Kalan Kadın Bu Yerde Boşanma Davası Açabilir

Bir davaya, davaların konuların dağılımına göre hangi mahkemece bakılacağı yani tüketici, sulh, asliye, aile mahkemelerinden hangisinin konusuna girdiği “mahkemenin görevi”; coğrafi olarak hangi yer mahkemesinin bakacağı ise “mahkemenin yetkisi” kavramları içinde açıklanmaktadır.

Genel olarak davaların nerede bakılacağı kanunlarda özel olarak belirtilmiştir:

Örneğin 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5 inci maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir.

Ya da 6100 sayılı HMK’nın 12. maddesine göre “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”

Bunun gibi boşanma davalarında da yetkili mahkeme Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir: Kanunun 168. maddesine göre “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.”

Her ne kadar madde çok açık bir şekilde hangi yer mahkemelerinde dava açılabileceğini düzenlemiş gibi görünse de yine de uygulamada bir çok problem ortaya çıkabilmektedir.

Eşlerden birinin iş için, tedavi için, eğitim için uzun bir müddetle bulunduğu yerde dava açabilmesi mümkün müdür?

Örneğin eş, genellikle görüldüğü üzere TSK personeli olabilir; bu nedenle son 4 yıldır oturduğu ilden başka bir ile tayini çıkabilir. Bu durumda, diğer eş bulundukları ilde kalmak isterse, eş yeni tayin olduğu ilde boşanma davası açabilir mi? Ya da örneğin uzun süredir tedavi gördüğü hastane yakınında ev kiralamış olan eş, boşanma davasını o yerde açabilir mi? 4 yıllık fakülteyi okumaya gittiği ilde boşanma davasını açabilir mi?

Bunun gibi problemlerin çözümü açık bir şekilde kanunda düzenlenmemiştir; ancak eşin ikametgahının bulunduğu yerde (yerleşim yeri) dava açabilmesi olanağı tanınmıştır.

Medeni Kanun’un 19. maddesi yerleşim yerinin tanımını da yapmıştır: “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.”

Kanun, bu şekilde kişinin yerleşim yerini kişinin iradesine bağlamış olsa da bu iradenin dışa vurulması, kişinin iş ve eylemlerinden yerleşim yeri belirlediğinin anlaşılması da gereklidir. Bu konuda kişinin tek taraflı beyanı yeterli değildir.

Örnek bir Yargıtay kararında hamileliğinin 6. ayında ortak evden ayrılarak baba evine yerleşen, doğumu burada yapan, hiç bir işte çalışmayan ve geçimi babası tarafından sağlanan kadının bu yerde boşanma davası açabileceği benimsenmiştir. ( YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/23965 Karar Numarası: 2018/9793 Karar Tarihi: 24.09.2018 )

Yine bir başka dosyada, annesi yanına giden kadının yerleşim yerinin burası olduğu kabul edilmiştir. ( YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2017/1181 Karar Numarası: 2017/14967 Karar Tarihi: 20.12.2017)

Hemen belirtelim ki yetki itirazı bir ilk itirazdır. Usulünce yapılmış olması halinde bir ön sorun olarak incelenerek karara bağlandıktan sonra işin esasına geçilmelidir.

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313