Bağımsız Konut Sağlamamak Nedeniyle Boşanma

Bağımsız konut sağlamama konusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu şu şekilde bir düzenlemede bulunmuştur:

“Madde 186- Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.”

Yargıtay uygulamasında bağımsız konut sağlamama, kusur olarak kabul edilmiştir:

“Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadın davacı erkeğe nazaran daha fazla kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de;yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının mahkemece belirlenen kusurlu davranışları yanında erkeğin de eşine ara ara fiziksel şiddet uyguladığı, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı manevi anlamda bağımsız konut sağlamadığı, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadına oranla davacı erkeğin daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir.”

“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve manevi anlamda bağımsız konut sağlamadığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır.”

“Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafın da kusurlu oldukları gerekçesiyle kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddine karar verilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin bağımsız konut sağlamadığı ve ailesiyle birlikte yaşamaya zorladığı, davacı kadının ise eşinin askerde olduğu sırada ortak konuttan ayrılıp ailesinin yanına gitmesinin kendisine kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu, kadının kusursuz olduğunun kabulü gerekir.”

“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı erkek tarafından usulünce ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıaların davacı kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabi bulunmasına göre eşine hakaret eden, baskı uygulayan ve manevi yönden tam bağımsız konut sağlamayan davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davalının tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.”

“Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddine karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı kadının annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı ve kayınvalidesine hakaretler ve beddua ettiği, buna karşılık davalı erkeğin ise bağımsız konut sağlamadığı, birlikte yaşadıkları annesinin kadına yönelik baskılarına ve kadının akrabalarına yönelik olumsuz tutum ve davranışlarına destek olduğu, erkeğin annesinin kadın hakkında “defolsun gitsin, istemiyorum, alın gidin, oğlumu yeniden evlendireceğim” şeklinde sözler söylediği, erkeğin de “annem istemiyorsa bende istemiyorum” diyerek eşini evden kovduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre, davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.”

Görüldüğü üzere, bağımsız konut temin edilmemesi, evlilik birliği içinde bir huzursuzluk kaynağı olarak tespit edildiği vakit kocanın kusuru olarak kabul edilmekte ve kadının boşanma davası açmakta haklı olduğuna karar verilmektedir.

Kadının bu şekildeki bir konutta oturmayı kabul ederek evlenmesi halinde dahi, koca ve onun ailesinden kaynaklanan bir geçimsizlik varsa ya da başlamışsa kadının artık bu konutta oturmaya zorlanamayacağı ve erkeğin bağımsız konut temin etmesi gerektiği yönünde kararlar alınmaktadır.

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313