Boşanma Davasının Kabul Edilmesi Şartları

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2016 yılında evlendiklerini, müşterek çocuklarının bulunmadığını, davalının müvekkiline mali konularda sürekli baskı uyguladığını, yatırım yapmak, gayrimenkul almak istediğini, davalının aşırı kıskanç olduğunu, evlilik birliğinin başından beri davacının ailesi ile olan görüşmelerini kısıtlamak istediğini, taraflar arasında yaşanan her anlaşmazlığı büyüttüğünü, yaşanan tartışma neticesi gece vakti evden aniden çıkarak, arabasının camlarını kırdığını, telefonunu çarparak parçaladığını, müvekkilinin taraflar arasında yaşanan tartışmaların yoğunluğundan bunalarak iki gün için ablasının evine gittiğini, davalı ile tekrar konuşmak için aradığında davalının “kapının kilidini değiştirmiş olduğunu” söylediğini, müvekkili nedenini sorduğunda ise “her istediğinde bu eve giremezsin” yanıtını aldığını, evlilik birliklerini devam ettirmelerinin imkansız hale geldiğini belirterek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin davacının küçümseyici tavırları ile aşağılandığını ve hiç ilgi göremediğini, davacının tayininde eş durumundan faydalanabilmek için müvekkili ile evlendiğini, nikah sonrasında mesafeli davranmaya başladığını, kanun değişikliği nedeniyle Ankara’ya tayin için eş durumundan tayine gerek kalmadığı ortaya çıktığında “tüh, evlenmeye gerek kalmıyormuş, boş yere acele ettim” dediğini, müvekkili ile cinsel ilişki kurmaktan kaçındığını, mesafeli ve soğuk davrandığını, davacının uzun bir süre müvekkilinin bilgisi dışında ikinci bir telefon kullandığını, müvekkilinin bu durumdan haberdar olması üzerine, davacının hastalar için kullandığını beyan ettiğini, taraflar arasında yaşanan her tartışma neticesi davacının evi terk ettiğini, yaşanan tartışmalarda müvekkilinin ailesini arayarak “kızınızı alın, Nurten sürekli tartışıyor” diyerek müvekkilinin ailesini de huzursuz ettiğini, en son 4 Temmuz 2017 tarihinde davacının müşterek haneyi tamamen terk ettiğini, evi terk etmesinin akabinde müvekkilini tehdit ettiğini, aile bütünlüğünü ve birlikteliğini bozduğunu, 07/10/2016 tarihinde gerçekleşen düğünde müvekkiline ait takıların davacıya verildiğini, söz konusu takıların bugüne kadar iade edilmediğini belirterek, tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 1.000 TL tedbir-yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırıma tabii olmasını, müvekkili yararına 30.000 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, ziynet eşyalarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’lik kısmın aynen ya da mevcut olmadığı takdirde bedelinin işleyecek faizle iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı her ne kadar harcı yatırılmadığı için cevap dilekçesi kabul edilmesi gereken dilekçesinde “karşı dava” ibaresini kullansa da; daha sonra söz konusu dilekçe de karşı dava ifadesinin sehven kullanıldığını ve boşanmak istemediğini beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; tarafların 07/08/2016 tarihinde evlendikleri, müşterek çocuklarının olmadığı davacı tanıklarının taraflar arasındaki herhangi bir anlaşmazlığa dair görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, duyuma dayalı olduğu davacının evden ayrıldığı, davacı iddialarının sabit olmadığı, davalıya atfedilecek kusur olmadığı ve davalının davaya itirazında kötü niyetli olmadığı kanaatine varılarak, davanın reddine, davalının ziynet eşyalarına ilişkin talebinin usulüne uygun açılmış dava bulunmadığından hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili ; davanın reddi yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak, müvekkilinin talepleri doğrultusunda karar verilmesi ve ziynet davası nedeniyle leh lerine vekalet ücretine hükmedilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
HMK’nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.

Dava; TMK ‘nın 166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki taleplere ilişkindir.

Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.:

Yapılan yargılama ve toplanan delilere göre; davacı tanıklarının beyanlarının evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabul edilmesini gerektirir nitelikte somut olmadığı, beyanlarının soyut nitelilikte veya davacıdan aktarım ya da duyum niteliğinde olduğu, bu nedenle kusur belirlemesine esas alınamayacağı, ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacının davasını ispat edemediği, bu nedenle inceleme konusu kararın boşanma davasının reddi yönünden usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu yine davalının ziynetler konusunda usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak açılmış bir davası bulunmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilememesinin tabii olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.