Hangi evlilikler ‘’çocuk evliliği’’dir?

çocuk evliliğiHangi evlilikler ‘’çocuk evliliği’’dir?

Hemen hemen her hukuk sistemi bütünlük arz edebilmesi açısından kişilerin sahip olabilecekleri/olamayacakları yetki ve sorumlulukları tayin ederken yaş kriterini benimsemiştir. Hukuk sistemlerinin genel kabul gören kurallardan oluşabilmesi için her bir ferdi tek başına ele alarak düzenleme yapabilmesi beklenemeyecek bir hadisedir. Bu durum uygulamada birçok aksaklığı peşinde getirse de alternatif çözüm bulunamadığı için sitemler ‘’yaş’’ kriterini benimsemeye devam etmiştir.

Yaş olgusunun önemli olduğu bir nokta da evlilik müessesidir. Evlilik yaşı olarak bilinen bu durum Türk Medeni Kanununun 124. Maddesinde’’ Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. ‘’ şeklinde düzenlenmiştir. Medeni Kanun, bir kimsenin ergin sayılabilmesi için 11. Maddesinde bireylerin on sekiz yaşını doldurmasını şart koşarken, 124. Maddesinde evlenmek için on yedi yaşı doldurmayı yeterli görmüştür. Özetle kanun koyucu evliliğin kişiyi ergin kılacağını, yani evlenmesi durumunda on sekiz yaşından küçük bir kişinin bir yetişkinle aynı hak ve sorumluluklara sahip olduğunu hükme bağlamıştır.

Türk hukuk siteminde yer alan kanunlar tek tek irdelendiğinde görüleceği üzere kimlerin çocuk sayılacağı hususu muğlâktır. Öyle ki Türk Medeni Kanunu dahi kendi içerisinde çocuk tanımı yaparken birden fazla ayrım düzenlemiş, net bir yargıya ulaşamamıştır. Bu bağlamda, Türk hukuk sisteminde, çocuk gelin/damat kavramının tarifinin, kanuna göre değiştiğini söylemek mümkündür. Nitekim Türk Medeni Kanunu’na göre on yedi yaşını, Çocuk Koruma Kanunu’na göre on sekiz yaşını, Türk Ceza Kanunu’na göre ise on beş yaşını doldurmamış kimseler çocuk gelin/damat sayılmaktadırlar. Kanunlar arasındaki bu uyumsuzluk, geleneksel yaşayışa sahip ailelerin, çocuklarını erken yaşta evlendirmelerine karşı verilen tüm mücadeleleri sonuçsuz bırakmaktadır.[1]

Türkiye’de mevcut olan bu karışıklığa rağmen uluslararası düzenlemeler ‘’çocuk’’ kriterini belirlerken ortak bir yargıya sahiptir. Türkiye’nin taraf olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme (CEDAW) ve BM Çocuk Hakları Sözleşme (CRC) de dâhil olmak üzere uluslararası belgelere göre on sekiz yaşını doldurmamış herkes çocuktur. Bunun yanı sıra 21 Sayılı Genel Görüşünde (1994), Kadına Yönelik Ayrımcılığı Önleme Komisyonu evlilik için asgari yaşın hem kadın hem de erkek için on sekiz olması gerektiği değerlendirmesini yapmıştır. Çocuk Hakları Komitesi de 2003’te (4 no.lu Genel Görüş) kadın ve erkek için minimum evlilik yaşının on sekiz olması gerektiğini belirtmiştir. Türk Medeni Kanunu’nda uygulanan asgari yaş on yedi kuralı, taraf olunan bu uluslararası normlara uygun değildir.

Türk Hukukuna Göre Evlilik Yaşı Düzenlemesi

Evlenecek kimsenin geçerli bir evlenme sözleşmesi yapabilmesi için sahip olması gereken yeterlilik “evlenme ehliyeti” kavramı ile ifade edilir.

Birleşmiş Milletlerce hazırlanan Evliliğe Rıza Gösterilmesi, Asgari Evlenme Yaşı ve Evliliğin Tesciline Dair Sözleşme’nin 2. Maddesine göre devletler, evlilik için asgari yaş belirlemek üzere yasama tedbirleri alabilecekleri gibi yetkili bir mercileri aracılığı ile ciddi gerekçelere dayanarak, müstakbel çiftlere yaş konusunda bir muafiyet tanıyabileceklerdir.

Olağan Evlilik Yaşı Kaçtır?

Hukukumuza göre bir kimsenin evlenme ehliyetine sahip olabilmesi için, kanunun öngördüğü yaşa ulaşmış bulunması ve eğer bu kişi ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı ise yasal temsilcisinin rızasını da almış olması gerekmektedir.

Olağan evlenme yaşı olarak on yedi yaşını doldurmuş olmak yeterli olsa da on yedi yaşını doldurmuş ancak on sekiz yaşını doldurmadığı için ergin olmayan bir kimsenin evlilik işlemlerini tek başına gerçekleştirmesi hukuken mümkün değildir. Bu sebeple hukuk doktrini, on yedi yaşını tamamlamış ancak ergin olmayan bu kimselerin durumunu tanımlamak adına ‘’evlenmeye sınırlı ehliyetsiz’’ kavramından yararlanmaktadır.

Bir kimsenin on yedi yaşını tamamlamadan önce Medeni Kanunun 12. Maddesine göre mahkeme kararı ile erginliği kazanması halinde, henüz evlenme için öngörülmüş olan yaş tamamlanmış olmadığından, evlenmenin gerçekleştirilmesi mümkün değildir; mahkeme kararıyla erginlik, bir kimseyi evlenmeye tam ehliyetli hale getirmez. Ancak mahkeme kararı ile ergin olmuş bir kimse, on yedi yaşını tamamlamış olduğu takdirde, artık yasal temsilcisinden izin almaksızın evlenebilir. [2]

Olağanüstü Evlilik Yaşı Kaçtır?

Türk Medeni Kanunu’nun 124. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan düzenlemeye göre on altı yaşını doldurmuş kimseler olağanüstü ve pek önemli durumun varlığı halinde hakim izni ile evlenebileceklerdir. Bu fıkraya göre evliliğin gerçekleşmesi için 3 şart mevcuttur. Bunlar; on altı yaşını doldurmuş olma, olağanüstü durumun ve pek önemli sebebin varlığı ve hakimin iznidir.

Bu üç şarttan ikincisi yani olağanüstü durumun ve pek önemli sebebin varlığının takdiri somut olayda hakimin takdirine bırakılmıştır. Hakimin bu konuyu değerlendirmeye alıp takdir edebilmesi için söz konusu izin için mahkemeye başvurulması zorunluluğu mevcuttur.

Mahkemeye, evlilik için izin alma konusunda kimin başvuracağı hususunda kanunda bir düzenleme bulunmamasına karşın yargı kararları ile bu durum açıklığa kavuşturulmuştur. On altı yaşını tamamlamış kimse ayırt etme gücüne sahip olmak kaydıyla, yasal temsilcisinin katılımı olmaksızın kendiliğinden mahkemeye başvurarak evlenmek için izin isteyebilir. Bu durum evlenmeye izin istemenin kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliği taşımasından kaynaklanır. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2004/3737 Esas ve 2004/4675 Karar sayılı kararında ‘’…mümeyyiz küçük ya da onun yasal temsilcileri davayı açabileceklerdir.’’ Diyerek bu durumu içtihatlaştırmıştır.

Hakimin İzni Ne Gibi Yetkiler Verir?

Hakimin on altı yaşını tamamlamış kimseye verdiği izin muhteva olarak sınırlıdır. Hakimin kararından sonra genel ve soyut olarak evlenmeye ehil olunacağı söylenemez. Hakimin evlenmeye izin veren kararı, ancak evlenme izni için talepte bulunan kişinin, kararda belirtilen kişi ile evlenmesini sağlar; yoksa on altı yaşını tamamlamış olan talep sahibini evlenmeye tam ehliyetli hale getirmeyecektir. Kararda belirtilen kişi ile herhangi bir sebeple evlilik gerçekleşmezse, izni alan kişi artık bu izne dayanarak başkası ile evlenemez.

Yasal Olmayan Evlilikler ve Yaptırımları

Kanunun öngördüğü yaş sınırının altında gerçekleştirilen her evlilik yasaların önünde yok sayılır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2003/1085 Esas ve 2003/2492 Karar sayılı kararda yer alan ‘’… Evlenmesi için izin istenen D.’nin dava ve hüküm tarihinde 16 yaşını bitirmediği …evlenme izni verilemeyeceği…’’ şeklindeki düzenleme ile de Medeni Kanunun öngördüğü şekillerin haricinde yapılan her evliliğin, hukuken evliliğe değil suça esas oluşturacağı karara bağlanmıştır.

Medyada ‘’çocuk gelin’’ olarak anılsa dahi erken yaşta gerçekleştirilen birliktelikler erkek/kadın ayrımı yapılmaksızın toplumun sosyolojik yarasını oluşturur. Bu evliliklerin(ki bunlar hukuken evlilik değil, birlikteliktir) yaptırımı nedir?

Türk Ceza Kanunu çocuk yaşta gerçekleştirilen bu evliliklerle ilgili özel bir müeyyide içermemektedir. Bu tarz birlikteliklerin Ceza Kanunumuzdaki yaptırımı cinsel saldırı suçuna vücut verir. On beş yaş ve altındaki bir çocuğa karşı işlenen cinsel saldırı suçlarının uygulamada işlerlik kazanamamasının en önemli nedeni bu suçun tespitinin zor olması ve suçun çoğunlukla ne yazık ki çocuğa yakın bir kimse tarafından işlenmesidir.

Nüfus Müdürlüklerinde kayıtlı olan resmi nikâhlar Belediye Başkanı veya görevlendirdiği yetkili tarafından kıyılırken, dini nikâhlar çoğu zaman bir imam ya da dini bilgiye sahip başka bir kişi önünde kıyılmaktadır. Çocuk yaşta evliliklerin çoğu bu yolla gerçekleşmektedir. Dini nikâhlarla ilgili resmi veri olmadığı için, Türkiye’deki çocuk evlilikleri ile ilgili doğru istatistiksel verilere ulaşmak mümkün değildir.

Bu noktada değinilmesi gereken ve belki de sorunu bir nebze azaltabilecek husus Ceza Kanunumuzun 230. Maddesinin 5. Fıkrasında ele alınmıştır. Bu hükme göre, aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Türk Medeni Kanunu’nun emredici hükmü karşısında kanunu devre dışı bırakarak imam nikahı çatısı altında çocuklarla cinsel birliktelikte bulunan kimseler, cinsel suçlar bakımından cezalandırılmalarının yanı sıra bu hükme göre de ceza alacaklardır.

Son günlerde sosyal medyada yer alan ve en önemlisi herkesin hafızasına kazıması gereken husus şudur; çocuk gelin/damat yoktur, pedofili vardır!


[1] Diren ÇAKMAK, Türkiye’de Çocuk Gelinler

[2] Dilşad KESKİN,Küçük Yaşta Evlenmenin Müeyyidesi

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313