ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIM TALEBİ

T.C. YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ E. 2004/8578 K. 2004/10283 T. 29.12.2004

DAVA : Dava dilekçesinde men’i müdahale ve kal istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar avukatı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Dava dilekçesinde, davalıların ortak yer olan bahçeye haksız el atarak burayı kapalı alana dönüştürdükleri ileri sürülerek bahçeye müdahalesinin önlenmesi ile eski hale getirilmesine karar verilmesi istenilmiş; mahkemece davacılardan S. Y.’nin davalıların bahçeyi kullanmasına muvafakatı olduğu, diğer davacı eşinin de bu muvafakatı bilecek durumda bulunduğu ve buna göre davayı açmakta iyiniyetli olmadıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kat Mülkiyeti Yasasının 19. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, kat maliklerinden biri tüm kat maliklerinin rızası olmadıkça anataşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve değişiklikler yaptıramaz. Somut olayda mahkemece davacılardan S. Y.’nin muvafakatının bulunduğu, eşinin de bu muvafakatı bilecek durumda olduğu belirtilmiş ise de; sözü edilen 24.7.1990 tarihli taahhütname içeriğinden, davacı S. Y.’nin ortak bahçeyi hiçbir biçimde kullanmayacağını, davalıların bu yeri diledikleri gibi kullanma ve tasarruf etmekte serbest bulunduklarını öngördüğü anlaşılmaktadır. Ortak bahçenin kullanma hakkının davalı kat maliklerine tanınmış olması, bu yerin olduğu gibi kullanılması sonucunu doğurur ise de; bu yerde projeye aykırı inşaat, tesis ve değişiklikler yapılması hakkını vermez. Davalıların ortak bahçeyi olduğu gibi kullanmak yerine burada tüm kat maliklerinin ( bu bağlamda davacı kat maliklerinin ) rızaları dışında projeye aykırı inşaat yapmış olmaları karşısında bilirkişi raporunda belirtilen tadilat projesinin de tüm kat maliklerinin onayını taşıyıp taşımadığı araştırılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece davacıların böyle bir davayı açmakta iyiniyetli olmadıkları, gerekçesi ile davanın reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum bırakın