Gerekçesiz Karar Bozma Nedenidir

Bir mahkeme kararı, taraflara dosyalarının, dilekçelerinin okunduğunu, tanıklarının ve diğer delillerinin nasıl ele alındığını anlatabilmeli ve onları yargılamanın hem adil, hem de tarafsız bir şekilde yapıldığına ikna edebilmelidir.

Ancak, mahkemelerin bazen iş yükü, bazen de özensizlik nedenleriyle usulüne uygun olmayan şekilde karar verdiğini görebiliyoruz.

Bir mahkeme, bir dosyada ulaştığı sonucu gerekçelendirerek bir nevi matematiksel bir çıkarım yapar. Boşanma davalarında da tarafların maddi ve manevi tazminat hakları ile nafaka yükümlülüğü belirlenirken tarafların boşanma davasının açılmasına neden olan olaylardaki kusur dereceleri ortaya konmalıdır.

Bu şekilde, gerekçesiz olarak hazırlanmış mahkeme kararları, temyiz için yapılan incelemede kabul edilmez ve bozulur. Aşağıda buna ilişkin yargıtayda temyizen yapılan bir inceleme sonucunda bozulan aile mahkemesini okuyabilirsiniz.


T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2016/958 K. 2016/12413 T. 28.6.2016

1-)Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (m. 141/3).

Mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da (HMK m. 27) gereğidir.

Yargı organları her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirip, sabit görülen maddi vakıaları ve bunlardan çıkardıkları sonuç ve hukuki sebepleri gerekçelerine yansıtmalıdırlar.

Somut olaya gelince; mahkeme gerekçeli kararında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının az kusurlu olduğunu belirtmiş ve fakat kadının kusuruna dair somut bir gerekçe belirtmemiş, bu husus gerekçede tartışılmamıştır.

Bu haliyle karar yeterli gerekçeden yoksun olup. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-c maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu bakımdan, gerekçesiz karar oluşturulması usule aykırı bulunmuştur.

2-)Davacı kadın dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet alacağı talebinde de bulunmuştur.

Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacı kadının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir.

Bu talep sebebiyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz.

Mahkemece, davacı kadına talep ettiği ziynet eşyaların bedelleri üzerinden nispi harcın ikmali için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32) harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde ise Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.