Kadının Boşanma Hakkı

Kadının ve Erkeğin Boşanma Hakkı Nasıl Doğdu?

Bugünün medyası, boşanmanın yeni ve modern bir fenomen olduğu izlenimini yaratıyor, ama gerçekte durum hiç de öyle değil. Boşanmanın tarihi, kötü evliliklerin tarihiyle eş. Bununla birlikte boşanmaya giden yollar değişmiştir.Kadının ve erkeğin boşanma hakkını elde edebilmesi için güçlü insanların aşları için büyük mücadeleler vermesi, toplum kurallarına savaş açmaları gerekmiş.

Başlangıçta boşanma, bireylerin din veya kanunlara göre değil kendi başlarına uyguladıkları kişisel bir karardı. Hıristiyanlığın yükselişi ile kilise evlilikleri ve boşanmayı kontrol etmeye başladı. Hz.İsa’nın sıkça sorulan “ Birinin karısından herhangi bir nedenle boşanması kanuni mi?” sorusuna verdiği şu cevap, her Hıristiyan evlilik seremonisinde bir köşe taşı olmuştur : “Tanrının birleştirdiğini insan ayıramaz. Bu söz nedeniyle kadının ve erkeğin boşanma hakkı kabul edilmiyordu.

Karısını boşayan ve başka biriyle evlenen bir kişi, iffetsizlik dışında, zina da yapmış sayılır. Zina, Hz.Musa’nın yedinci emrinden bu yana yasaklanmıştı : “Zina yapmayacaksın”. Ancak, bunun cezası yeniydi. Roma İmparatorluğunda boşanma yasaldı. Hz.İsa’nın sözleri bu nedenle Kilise ile devlet arasında bir çelişki yaratıyordu. Roma Hükümeti, Hristiyanlar ile Hristiyan olmayanların evlenmesini kanun dışı sayarak soruna çözüm getirmeye çalıştı. Ancak bu çözüm yolu, problemi çözmedi, devlet ile Kilise arasında yüzyıllarca bu konuda mücadele yaşandı. 

Kilisenin sayısal ve güç olarak büyümesi ile evlilik dinsel bir ayin oldu. 13.yüzyılda Kilise, Batı Avrupa’da boşanmaları kontrol etmeye başladı. Takip eden 8 yüzyıl boyunca Kilise, devlet ile arasındaki savaşta galip durumdaydı. Devlet, Kilisenin buyruklarına uygun olarak boşanmayı kontrol eden ceza yasaları koydu. Bu, boşanmak isteyen çiftler için Karanlık Çağ idi. 

Anne-Boleyn- Kızları
Philippa Gregory’nin aynı adlı romanından sinemaya 2007 yılında uyarlanan “The Other Boleyn Girl” filminden bir kare

Daha sonra, onaltıncı yüzyılın başlarında boşanmanın mümkün olması konusunda tartışmalar başladı. İngiltere Kralı 8.Henry İngiltere Kilisesi adıyla kendi kilisesini kurdu. 1527’de Henry, karısı Aragonlu Catherine’den boşanma kararını açıkladı. Henry, Anne Boleyn’e aşık olmuştu. Catherine’den boşanabilmek için Henry’nin Papa’nın iznine ihtiyacı vardı. Ancak Papa, böyle bir izni vermeyi re detti. Buna karşılık olarak Henry, Papalıkla olan bağlarını kesti, ruhban sınıfını ele geçirdi ve 1532’de kendisini İngiliz Kilisesinin başı ilan etti. Sonraki yıl Anne Boleyn ile evlendi ve kraliçe yaptı. Sadece iki yıl kadar sonra, Henry, Anne Boleyn’i ensest ilişki ve zinayla suçladı ve idam etti. 

Kısa süre içerisinde, Henry’nin evlilikleri eşleri erkek çocuk vermedikleri ya da onlardan sıkıldığı için boşanma veya idamla sonuçlandı. Henry’nin merhametsizliği, karanlık bir gerçeğe de örnek olmuştur : Kilisenin baskıcı, umursamaz kanunları ve öğretilerine karşın, insanlar her zaman ekstrem yollar bulmuşlardır. 

Roma Katolik Kilisesi’nin boşanmayı yasaklamaya devam etmesine karşın İngiltere Kilisesi ile diğer Protestan Kilisesi’nin ender ve olağanüstü durumlarda boşanmaya izin vermesine izin vermiştir. Böylece boşanmaya giden kapıda bir gedik açılmıştır. 16. ve 17. yüzyıl İngiltere’sinde bir erkeğin ekonomik sebeplerle boşanması mümkün olmuştur. Örneğin, bir erkek kısır eşinden, kendisine nikahsız bir erkek evlat doğuran kadın ile evlenmek üzere boşanabilir ve erkek çocuğu mirasçısı yapabilirdi. Bununla birlikte, Hıristiyanlık halâ bir çok insan için yasaklayıcıydı. Derece derece, İngiltere ve Avrupa ile Amerikan Kolonileri’nde evlenme ve boşanma kararının kontrolü Kilise ve devletin elinden yerel otoritelere geçmiştir. Kadının ve erkeğin boşanma hakkını elde edebilmeleri uzun ve meşakkatli bir süreç olmuştur.

Yorum bırakın