Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali

DAVA : Taraflar arasında, kooperatif genel kurul kararının iptaline ilişkin dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden A. ve arkadaşları avukatı geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

KARAR : Davacılar avukatı, davalıların müvekkili kooperatifin üyeleri olduklarını, 06.09.2007 tarihli genel kurul toplantısının çıkan kargaşa nedeniyle iptal edildiğini, ancak davalıların aynı tarihli bir başka sahte tutanak düzenleyerek genel kurul toplantısı yaptıklarını öğrendiklerini ileri sürerek, anılan genel kurul tutanağının yokluğunun tespitini ve tescilinin iptalini talep ve dava etmiştir. Davalılar ve müdahiller avukatı, genel kurulun hükümet komiseri tarafından haksız olarak iptal edildiğini ve genel kurul ile alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı ticaret sicili avukatı, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece, hükümet komiserinin toplantıyı iptal ederek terk etmesinden sonra genel kurula devam edilemeyeceği nedeniyle genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu ve bu davada ticaret siciline husumet yöneltilemeyeceği gerekçeleriyle, davanın kabulü ile genel kurulun yok hükmünde olduğunun tespitine, ticaret sicili bakımından ise davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm davalı ticaret sicil müdürlüğü dışındaki taraf avukatlatınca temyiz edilmiştir.

Dava, kooperatif genel kurulunun iptali istemine ilişkindir. İlke olarak 1163 Sayılı Kanunun 53 ve 59. maddelerine göre, genel kurul iptali davasının kooperatif tüzel kişiliğine yöneltilmesi ve yine kooperatifin de yasal olarak kooperatifi temsile yetkili yönetim kurulu tarafından temsil edilmesi gerekir. Somut olayda dava, kooperatifin, iptali istenilen genel kuruldan önceki yönetici ve denetçileri tarafından, genel kurulda yeni seçilen yönetici ve denetçilerinin şahıslarına karşı genel kurul iptali davası olarak açılmış, davada kooperatif davacı olarak gösterilmiştir. Mahkemece, davacı sıfatına ilişkin olarak, gerçek kişilerin kendi adlarına da dava açmış olmaları nedeniyle, kooperatifin davacı olarak belirtilmesi yanlışlığı aşılmış ise de; davalı sıfatına ilişkin olarak yukarıda açıklanan eksiklik giderilmemiştir. Bu davada husumete ilişkin asıl önemli hata, davanın kooperatif tüzel kişiliğine karşı açılmamış olmasıdır. Bu konuda, bazı durumlarda kooperatifi temsilen kooperatif yöneticilerine karşı açılan davalarda, bunun temsilcide hata olduğu, asıl amacın kooperatife karşı dava açmak olduğu belirtilerek esasa girilmesi mümkün görülmektedir. Ancak bu dava kooperatifi temsilen açılmamıştır. Aksine kooperatif davacı safında yer almıştır. Dava, önceki yöneticiler ve beraberindekiler tarafından kendilerinden sonra yapılan genel kurulda seçilen yönetici ve denetçiler ile beraber hareket eden diğer bir kısım üyelere karşı açılmıştır. Ayrıca kararda davalılar yanında davaya müdahil olanlar da davalı gibi gösterilmiştir. Diğer yandan, husumet sorununa ilişkin tarafların beyan ve itirazları da hiç değerlendirilmemiştir. Bu durumda, mahkemece, öncelikle husumete ilişkin itirazların değerlendirilmesi, kararın infazına olanak sağlayacak şekilde davalı safında kooperatifin yer almasının sağlanması, bu bağlamda kooperatifin hangi yöneticiler tarafından temsil edileceğinin belirlenmesi ve bu husustaki eksiklikler giderildikten sonra işin esasına girilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması isabetsiz olup,

SONUÇ : Temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz nedenlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 10.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum bırakın