MAL REJİMİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK DAVASINDA BOŞANMA MAHKEMESİNİN YETKİLİ OLMASI

MAL REJİMİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK İSTEMİ ( Görevli ve Yetkili Mahkeme – Uyuşmazlıkta T.M.K.’nun 214/2. Md. Uyarınca Boşanma Davasının Görüldüğü Mahkeme Olan Aile Mahkemesi Görevli ve Yetkili Olduğu )
BOŞANMA DAVASININ GÖRÜLDÜĞÜ MAHKEMENİN YETKİLİ OLMASI ( Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak İstemi – Uyuşmazlıkta T.M.K.’nun 214/2. Md. Uyarınca Boşanma Davasının Görüldüğü Mahkeme Görevli ve Yetkili Olduğu/Mahkemece Yetkisizlik Kararı Verilmesinin İsabetsizliği )
• YETKİLİ MAHKEME ( Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak İstemi – Uyuşmazlıkta T.M.K.’nun 214/2. Md. Uyarınca Boşanma Davasının Görüldüğü Mahkeme Olan Aile Mahkemesi Görevli ve Yetkili Olduğu Gözetileceği )
4721/m.214/2
4787/m.4
ÖZET : Dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Somut olayda; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemi T.M.K.nın 214/2. maddesi uyarınca boşanma davasının görüldüğü mahkeme olan Aile Mahkemesi görevli ve yetkili olduğu halde, uyuşmazlığın hatalı nitelendirilmesi sonucunda yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanıp tartışılıp değerlendirilerek talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı H. vekili, tarafların boşandıklarını, boşanmaya dair kararın kesinleştiğini, davacının rahatsızlıkları sebebiyle 1999 yılının Temmuz ayında tarafların fiilen ayrıldığı 2009 yılının Haziran ayı ortalarına kadar sahibi olduğu eczanenin tüm mali sorumluğunu davalının üstlendiğini, gelirlerini ve giderlerini düzenlediğini, davalının bu dönemde davacının banka hesaplarından kendi banka hesaplarına sebepsiz EFT havaleleri yaptığını açıklayarak fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı S. vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; yetkisizlik kararı verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 16.10.1991 tarihinde evlenmiş, 20.7.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair kararın 2.4.2012 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir ( T.M.K.nun 225/2.m. ) Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( T.K.M.’nin 170.m. ), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( T.M.K.nun 202, 4722 S.Y.nın 10. m. ).

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir ( H.M.K.nın 31.md. ). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

Bu davaların çözüm yeri 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine dair olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. T.M.K.nın 214/2. maddesinde; mal rejiminin tasfiyesine dair davalarda boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davalarda yetkili olan mahkemelerin yetkili olduğu düzenlenmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava ilk olarak İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılmış ve İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın T.M.K.nun 215, 219, 229 ve 230. maddelerinde belirtilen hükümler çerçevesinde Aile Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği belirtilerek İzmir Aile Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar 28.12.2012 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmiştir.

İzmir Aile Mahkemesi’nce ise davanın mal rejiminin tasfiyesine dair bir dava olmadığı, genel yetki kuralı gereği davanın davalının yerleşim yerinde açılması gerektiği, Manisa Aile Mahkemesi’nin yetkili olduğu belirtilerek Manisa Aile Mahkemesi’ne yetkisizlik kararı verilmiştir.

Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine dair bulunduğuna göre, T.M.K.nın 214/2. maddesi uyarınca boşanma davasının görüldüğü mahkeme olan İzmir Aile Mahkemesi görevli ve yetkili olduğu halde, uyuşmazlığın hatalı nitelendirilmesi sonucunda yetkili mahkemenin Manisa Aile Mahkemesi olduğuna değinilerek yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanıp tartışılıp değerlendirilerek talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu sebeple kabulüyle hükmün 6100 Sayılı H.M.K.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca H.U.M.K.nun 388/4. ( H.M.K.m.297/ç ) ve H.U.M.K.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10.06.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Davacı, boşandığı eski eşi olan davalının kendisine ait eczaneyi işletmesine yardım ettiği sırada eczane gelirinin bir bölümünü hile yoluyla kendine mal ettiğini belirterek tazminat ( alacak ) isteminde bulunmuştur.

Evliliğin devam ettiği sırada eşlerin birbirinden olan bütün mali taleplerin Aile Hukukundan kaynaklanacağı ve bütün bu gibi taleplere dair davalara Aile Mahkemesi’nin bakması gerektiği söylenemez. Eşlerin aile mal rejiminden kaynaklanan borç ilişkileri dışında, özel hukuka dair borç ilişkileri de vardır. Bu sebeple eşler birbiriyle borçlandırıcı sözleşme yapabilecekleri gibi, kambiyo borcu altına girebilir; haksız eşlem ve sebepsiz zenginleşme sebebiyle sorumlulukları da oluşabilir.

Davacının dava dilekçesinde açıkladığı talebin niteliği göz önüne alındığında; davacının talebine 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. kitabından kaynaklanan aile mal rejiminin tasfiyesiyle ilgili bir alacak talebi niteliği vermez. Bu talep, Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine ( haksız eylem sebepsiz zenginleşme T.B.K.nın 49. vd. ) dayalı bir alacak ( tazminat ) hukuki niteliğini taşıdığından; görevli mahkeme Aile mahkemesi olmayıp; Asliye hukuk mahkemesidir.

Bir davada hem “görev” hem de “yetki” itirazı mevcut ise; mahkeme kendisinin de re’sen gözeteceği “görev” hususunu daha önce incelemeli ve karara bağlanmalıdır. Bu durumda, yetkisizlik kararı veren Aile Mahkemesi görevli olmadığından; aynı yerdeki Asliye hukuk mahkemesinde yetki itirazı ayrıca incelenmek üzere görevsizlik kararı vermelidir. Mahkeme yetki itirazını incelemede görevli değildir.

Açıkladığımız sebeplerle mahkemenin yetkisizlik kararının bozulması gerektiğini düşünüyor; Değerli çoğunluğun bozma sonucuna katılmakla birlikte, bozma gerekçesine katılmıyoruz.

T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2014/12820 K. 2015/12826 T. 10.6.2015

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313