KOOPERATİF DAVASI GENEL KURUL KARARININ İPTALİ

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2007/14759 K. 2008/328 T. 21.1.2008

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/03/2006 tarih ve 2003/703-2006/159 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı Kemal S. ve müdahil Kamil ve arkadaşları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili,davalı gerçek kişilerin 24.06.2001 tarihli genel kurul toplantısında ibra edilmedikleri halde yönetim kurulu üyeliğine seçildiklerini, bu durumun anasözleşmenin 36/3. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, 24.06.2001 tarihli genel kurul toplantısının davalıların kooperatif yönetim kuruluna seçilmelerine ilişkin 5. gündem maddesiyle alınan kararın iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalılar K., A. ve B. vekilleri, davanın reddini savunmuştur.

Davalı kooperatif yöneticileri, davanın kabulünü istemiştir.

Davalı Nevzat, duruşmalara katılmamış ve savunmada bulunmamıştır.

Ortaklardan Kamil ve 12 arkadaşı tarafından davalı taraf yanında davaya müdahale talebinde bulunulmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, 24.06.2001 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 no’lu kararla davalıların ibrasına, 5 no’lu kararla yönetim kurulu üyeliklerine seçilmelerine karar verildiği, 4 no’lu kararın ayrı bir dava sonucu iptal edilerek kararın kesinleştiği, böylece ibra edilmeden yeniden yönetim kurulu üyeliğine seçilmesine ilişkin kararın anasözleşmenin 36/3. maddesine aykırı ve mutlak butlanla batıl olduğu, dolayısıyla her üye tarafından ve süreyle sınırlı olmaksızın geçersizliğinin talep edilebileceği, davalı kooperatifin 22.01.2006 tarihli genel kurul toplantısında verilen yetkiyle yönetim kurulu tarafından davanın kabul edildiği, davacılar A. ve N’nin davadan feragat ettikleri gerekçesiyle, anılan davacıların davalarının reddine, diğer davacı tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı Kemal S. vekili ile müdahil Kamil ve arkadaşları vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ve mahkemece davanın kabulle sonuçlandırılması noktasında, anasözleşmeye aykırılığı ileri sürülen dava konusu genel kurul kararının yoklukla malul değil iptal edilebilir bir karar olmasına, bu durumda davanın 1163 Sayılı Koop. K.’nun 53. maddesi uyarınca 1 aylık hak düşürücü süresi içinde açılmasının gerekmesine, bir an için bilançonun kabulüne ilişkin 3. ve yönetim ve denetim kurullarının ibrasına ilişkin 4. gündem maddesinde alınan kararların iptali sağlanmadan, iş bu davanın konusu olan 5. gündem maddesinin iptalinin de istenemeyeceği, diğer bir deyişle bilançonun kabulü ile yönetim ve denetim kurullarının ibrasına ilişkin kararlar iptal edilmeden, yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 5. gündem maddesinin iptali koşullarının da oluşmayacağı, dolayısıyla hak düşürücü sürenin buna göre değerlendirilmesi gerektiği düşünülebilirse de, esasen 3., 4. ve 5. gündem maddelerinde alınan kararların iptalinin aynı dava ile istenmesinin zorunlu olması nedeniyle, iş bu davanın da hak düşürücü süresi içinde açılmadığının kabulünün gerekmesine, ancak davalı kooperatifçe 22.01.2006 tarihli genel kurul toplantısı ile davanın kabul edilmesi yönünde karar alınıp, kooperatif temsilcilerinin de duruşmaya katılarak davayı kabul ettiklerini bildirmeleri karşısında, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, zira genel kurulca davanın kabulüne ilişkin karar alınmasının, bir anlamda genel kurulun yönetim kurulu üyelerini azli iradesini de ortaya koymasına, ve yönetim kurulu üyelerinin hiçbir neden gösterilmeksizin değiştirilmesinin, genel kurulca her zaman alınması mümkün kararlardan olmasına, ve yine HUMK. uyarınca bir davadaki davalı kabulünün, hak düşürücü süreden önce dikkate alınmasının gerekmesine göre, davalı Kemal S. vekili ile müdahil Kamil ve arkadaşları vekilinin, aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Ancak dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.

Böyle bir davada yönetim kurulu üyelerinin davalı sıfatıyla hasım olarak gösterilmesi ve aleyhlerine hüküm kurulması mümkün değildir. Bu durum karşısında mahkemece, kendisine husumet düşmeyen davalılar hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, anılan davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi ve yargılama harç ve giderlerinden anılan davalıların da sorumlu tutulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.avukat, avukat ankara, kooperatif davaları, kooperatif davası avukatı

SONUÇ : Yukarıda ( 1 )no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Kemal S. vekili ile müdahil Kamil ve arkadaşları vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 )no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Kemal S. vekili ile müdahil Kamil ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın mümeyyizler yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 21.01.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx

KOOPERATİF DAVASI ÜYELİK AİDATININ ÖDENMEMESİ

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2007/3727 K. 2008/5194 T. 17.4.2008

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Mersin Asliye 1.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02.02.2007 tarih ve 2001/378-2007/16 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin hissedarı bulunduğu dava dışı A. Kardeşler Tar. Ür.Mak. ve Taş.San.Tic.Ltd.Şti. aracılığı ile kooperatif inşaatının yapımında kullanılan kum ve çakılı kooperatife satarak yapılan satışlara karşılık alacaklı olduğu parayı aidat borçlarına mahsup ettirmek suretiyle üye olduklarını, davacıların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle ortaklıktan ihracına karar verildiğini, ihraca esas alınan ihtarnamelerin usulsüz bulunduğunu, hesap,.kesim.tarihinden itibaren 1 ay geçmeden birinci ihtarnamenin gönderildiğini, kooperatiften alacaklı olduklarını asıl ve birleşen davada ileri sürerek,ihraç karannın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı avukatı, davacılara uygulanan ihraç prosedürünün kanun ve ana sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, davacılar tarafından dosyaya ibraz edilen faturadaki inşaat malzemelerinin kooperatif inşaatında kullanılmasının önceki yönetim kurulu üyeleri ile yapılan danışıklı bir işlem olduğunu, malzemelerin teslim edildiği yılın kooperatif hesaplarının gelir ve giderlerinin denkleştirildiğini, şirketin alacağı bulunmakta ise kooperatiften bunun ayrıca istenebileceğini asıl ve birleşen dava da savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davacıların aidat borcunu ödediklerinin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar avukatı temyiz etmiştir.

1 )Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar avukatının yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2 )Dava, kooperatif ortağının ihracına ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir.

Davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14/2.maddesinde parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktiren, ortakların yönetim kurulu karan ile ortaklıktan çıkarılacağı düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla vadesinde ödenmeyen kooperatif aidat alacağı muaccel hale gelmekle birlikte, ortaklıktan ihraca esas olacak şekilde ihtarname; çıkarabilmek için, bu muacceliyetten itibaren otuz günün geçmesi gerekmektedir.

Somut uyuşmazlıkta, davalı kooperatifçe keşide edilen 26.11.2000 tarihli ilk ihtarnamede, 31.12.2000 tarih itibariyle davacıların geriye dönük olarak hesaplanan borçlarının ödenmesi istenilmiştir.Oysa davalı kooperatif ana sözleşmesinin yukarıda belirtilen hükmü uyarınca, parasal yükümlülüklerin 30 gün geciktirilmesinden önce keşide edilen ihtarnameler geçersizdir.

O halde mahkemece, davacılara keşide edilen birinci ihtarnamelerin düzenlendiği tarih ile en son aya ilişkin aidat alacağının vade tarihinden itibaren otuz gün geçmeden çıkarılan birinci ihtarnamelere dayanılarak davacılar hakkında ihraç kararı verilemeyeceği gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi -gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ( 2 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar avukatının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harem isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KOOPERATİF DAVASI KOOPERATİF ELİNDE ARSA VEYA KONUT KALMAMASI

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2010/2468 K. 2010/3176 T. 23.3.2010

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 3.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22.05.2008 tarih ve 2006/387-2008/215 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı avukatı, müvekkilinin murisinin ölmeden evvel muvazaalı olarak davalı kooperatifte bulunan üyeliğini diğer davalıya devrettiğini, bunun iptali için açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını ve müvekkilinin davalı kooperatife ortaklığının tespitine karar verildiğini, ancak yargılama sırasında davalı Nevin’in kooperatiften istifa ederek çıkma payını aldığını, müvekkilinin davalı kooperatife yaptığı başvurunun sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, kooperatif ortaklığın eski hale getirilmesini, aksi halde 20.000 YTL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı kooperatif vekili, davacının açmış olduğu davada hisse devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmediğini, bu nedenle diğer davalının hissesini müvekkiline devrederek ortaklıktan ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacının murisinin ödediği aidat bedeli gözönüne alınarak davacının 2964 YTL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, anılan bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, kooperatif ortaklığına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Somut olayda, davacının eşinin muvazaalı olarak davalı kooperatifteki ortaklığını diğer davalıya devrettiği, bu işlemin iptali için açılan dava sonucu davacının miras hissesi oranında davalı kooperatifin ortağı olduğuna karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, ancak yargılama sırasında davalı Nevin’in kooperatif ortaklığından ayrılarak çıkma payını aldığı, davacı tarafından kooperatif ortaklığına ilişkin yapılan başvuruya davalı kooperatif tarafından olumsuz cevap verdiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının ortaklığı nedeniyle alacağı tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.

Mahkemece, davacının murisinin ödediği 965 YTL aidat miktarının davalı Nevin’in almış olduğu 15.600 YTL çıkma payı bedeline oranına göre yapılan hesaplama sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, yapılan hesaplama formülü bakımından verilen karar doğru değildir.

Zira, kesinleşmiş mahkeme ilamına göre davacı kooperatif ortağı olup, kendi isteği ile de kooperatif ortaklığından ayrılmadığına göre, davacının ortak olarak diğer ortaklara düşen miktarda arsa veya konutun davacıya verilmesi gerekir. Ancak davacı kooperatif elinde arsa veya konut kalmaması halinde ödenecek tazminatın hesaplanması şekli, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.

1- Önce, ortaklara tahsis edilen konut veya arsanın dava tarihi itibariyle rayiç değeri saptanmalıdır.

2- Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin, ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar ( Toptan Eşya Fiyat Endeksi Artış ortalama rakamları esas alınarak ) taşınarak, güncel değeri bulunmalıdır.

3- Bundan sonra, yukarıda ( 1 ) numaralı bentte bulunan değerden ( 2 ) numaralı bentte bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın, bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır.

4- Bunu takiben, davacı eksik ödeme yapan ortağın ödentileri ( 2 ) numaralı bentteki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı da güncelleştirilmelidir.

5- Bu hesaplamalardan sonra, normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda ( 2 ) numaralı bentte bulunan ödemelerinin güncel değeri karşılığı, yine yukarıda ( 3 ) numaralı bentte bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre, davacının ( 4 ) numaralı bentte eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yarar sağlaması gerektiği, orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak, ( 4 ) numaralı bentte bulunan miktar, ( 3 ) numaralı bentte bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın ( 2 ) numaralı bentte bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktara ( 4 ) numaralı bentte bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar, davacı ortağın bu davada kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar miktarını belirleyecek ve mahkemece ( davalı Nevin’in yaptığı ödemeler ile davacının 1/2 oranında hissedar olduğunun da gözönüne alınarak ) tesbit edilecek miktara hükmedilecektir.avukat, avukat ankara, kooperatif davaları, kooperatif davası avukatı

Mahkemece, yukarıdaki ilkeler dikkate alınmadan yapılan hesaplama sonucu verilen hüküm doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KOOPERATİF DAVASI KOOPERATİF YÖNETİCİSİNİN ZARARA NEDEN OLMASI

T.C.YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2010/3268 K. 2010/3435 T. 29.3.2010

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Mersin Asliye 1.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.03.2008 tarih ve 2005/792-2008/91 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların müvekkilinin önceki dönemde yönetim kurulu üyeleri olduklarını, görev yaptıkları dönemlerde usulsüzlüklerinin tespit edildiğini, belgeye dayanmayan harcamaların belirlendiğini, 2000 yılı ve onu takip eden genel kurullarda huzur hakkı ödenmesi kararı olmadan davalı Ali Ç.’in personel ücret bordrosuna dahil edilerek kendisine asgari ücret üzerinden ödeme yapıldığını, önceki dönemde huzur hakkı ödenmesine rağmen bu davalıyla ilgili olarak geriye dönük Bağ-Kur prim borcunun yine Kooperatif hesabından ödendiğini, dayanaksız şekilde davalı kooperatif başkanına benzin parası adı altında ödemenin yapıldığını, müvekkilinin işçilerinden bazılarına aldığı ücret dışında ayrıca ücret ödendiğini, temsil tarihinin sona ermesine rağmen daha sonra hesaptan para çektiklerini, çek düzenlediklerini, bu şekilde zarara sebebiyet verdiklerini ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak, toplam 28.620.07 YTL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, dava açılması yönünde alınan genel kurul kararının yok hükmünde olduğunu, karar nisabını taşımadığını, esasen harcamalar ile yapılan ödemelerin tamamının usülüne uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre,belgesiz harcamaların yapıldığının kanıtlanmadığı, ileri tanzim tarihli çekler nedeniyle davacının zararının bulunmadığı, genel kurul kararı olmaksızın huzur hakkı ile yine usulsüz şekilde davalı başkanın Bağ-Kur priminin ödendiği, ayrıca benzin gideri adıyla ödemenin yapıldığı, çalışanlara maaş dışında ödemelerin gerçekleştiği, bu şekilde davacı kooperatifin zarara uğratıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 28.621.07 YTL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasma göre, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, önceki dönemlerde davacı kooperatifin yöneticisi olan davalıların zarara neden oldukları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesinde açıkladığı eylemlerle davalıların kooperatifi zarara uğrattıklarını iddia etmiştir. Bu eylemlerden birini de davalı yönetim kurulu başkanının aracına genel kurul kararı olmaksızın kooperatif hesabından akaryakıt almaları olarak açıklamıştır. Yapılan inceleme ve dosya kapsamından davalı yönetim kurulu başkanına akaryakıt ücreti ödenmesi yönünde alınmış bir genel kurul kararı olmadığı halde, ibraz ettiği faturalar karşılığı kendisine ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak, davalı yönetim kurulu başkanın kooperatif işlerini takip etmek amacıyla ulaşım gideri yapması halinde bundan davacının sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Bu halde, ilgili dönemle ilgili olarak kooperatifin ulaşım hizmetlerinin nasıl yapıldığı üzerinde durulup, bu yönde başka bir karar olup olmadığı araştırılıp, yoksa mutat giderin ne kadar olacağı tespit edilip, bu giderden davalı yönetim kurulu başkanın sorumlu olmayacağı, ödenen akaryakıt bedelinden mahsubunun gerekeceği hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

3- Ayrıca, davalıların bordrolu işçilere ödemiş oldukları asgari ücret dışında yaptıkları iş karşılığında makbuzlarla tekrar ödeme yaparak zarara neden oldukları da ileri sürülmüştür, davalı vekili, mükerrer ödeme yapılmadığını, makbuz içeriklerinin doğru olduğunu, SSK mevzuatı gereği asgari ücret bordrosu düzenlendiğini, gerçekte asgari ücretin işçilere ödenmediğini, başka bir anlatımla mükerrer ödeme bulunmadığını savunmuş, bilirkişi raporuna da bu yönüyle itiraz etmiştir. O halde, davalılar vekilinin savunması üzerinde durulup, defter ve kayıtları ile gerektiğinde kasa durum incelenerek dava dışı işçilere iki ayrı ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun duraksamaya neden olmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmadan eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması da yanlış olmuştur.

SONUÇ : Yukarda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 29.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.avukat, avukat ankara, kooperatif davaları, kooperatif davası avukatı

KOOPERATİF DAVASI KOOPERATİF ORTAĞI OLMAYAN KİŞİNİN AİDAT BORCUNDAN SORUMLULUĞU

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2010/6275 K. 2010/6472 T. 7.6.2010

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Mersin 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.10.2008 tarih ve 2008/321 – 2008/1613 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı avukatı, davalının müvekkili kooperatifin ortağı olduğunu, aidat borcunu ödememesi nedeniyle girişilen icra takibine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalının konut satın aldığı eski ortakların başvurusu üzerine yönetim kurulu kararıyla kooperatif ortaklığına alındığını, alacağın genel kurul kararına dayandığını ileri sürerek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı avukatı, müvekkilinin kooperatifin ortaklarından daire satın aldığını ancak kooperatif ortaklığını devralmadığını, kooperatif yönetim kurululun tek taraflı iradesiyle müvekkilini ortaklığa kabul etmesinin hukuki sonuç doğurmayacağını savunarak, davanın reddiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının kooperatif ortağı olan kişilerden taşınmaz satın aldığı ancak ortaklık payını devralmadığı, taşınmaz satışının ortaklık payının devri anlamına gelmediği, kooperatif ortağı olmayan davalının aidat borcundan sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 07.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Şimdi arayın: 0533 483 9313