Babanın Parası mı Annenin Sevgisi mi?

Boşanmada velayet“Küçük bir çocuğun yetişmesi için bir köy dolusu insan gerekirmiş”. Bir çocuğun karakterinin büyük oranda çevresinde oluştuğunu örnekleyen güzel bir sözdür bu. Günümüzde, bir çocuğun yetişmesi için köy dolusu insan değilse de birbirinden farklı ortamlara ihtiyaç duyuluyor. Daha iki yaşında kreşe gönderilmeye başlanan çocuklar, dört yaşından itibaren de yüzmeye, baleye, ata binmeye, basketbol, tenis oynamaya teşvik ediliyor. On- on beş yıl önce çok az kişinin sahip olduğu cep telefonları, bilgisayarlar ufaklıkların elinde oyuncak olmuş durumda. Ama bunun bir nedeni de artık gönül rahatlığıyla çocuklarımızı sokağa salamamamız. Eskiden sokakta büyümesini seyrettiğimiz çocukların şimdi oyun alanları otopark, bina ve alışveriş merkezi olmuş durumda. Çocuk kaçırma olaylarını, açık bırakılan rögarlara düşen yavrularımızı hiç saymıyorum bile…

Bu şartlarda, çocuğun ihtiyaç duyduğu eğitimi alabilmesi için “para”nın en önemli şey olup olmadığı, bana çokça sorulur hale geldi. Boşanma davalarında çocuğunun velayetini almak isteyenlerin ilk söyledikleri “iyi bir işim var, Okumaya devam et Babanın Parası mı Annenin Sevgisi mi?

Kaçabiliyorsan Meşru Müdafaa Olmaz

meşru müdafaaMeşru müdafaa, bir kimsenin ağır ve haksız bir tecavüzü uzaklaştırmak için gösterdiği zorunlu tepkidir. Meşru müdafaa çok eski bir geçmişe sahiptir, her zaman ve her yerde tanınmış ve varlığı kabul edilmiştir.

Roma hukukçuları “vim vi defendere omnes leges omniaque iure permittunt”  yani “kuvvetin kuvvetle uzaklaştırılmasına bütün kanunlar ve hukuk düzenleri izin verir” demekteydiler.

Hristiyanlıkta geçerli olan “haksızlığa katlanmak ve tepkide bulunmamak kuralı” (bir yanağına tokat atıldıysa diğer yanağını çevir) bir zorunluluk değil bir öğüttür, bu nedenle meşru müdafaa bir hak olarak değil hoşgörü ile karşılanan, kusuru kaldıran bir mazeret olarak kabul edilmiştir.

İslam hukukunda ise, meşru müdafaa halinde bulunan kimse ne kısas, ne diyet ne de tazir’e muhatap olabilir. Ancak bunun için Okumaya devam et Kaçabiliyorsan Meşru Müdafaa Olmaz

Borcu Olan Bu Yazıyı Okusun

borçEkonominin bir belirsizlik içinde olduğu dönemlerde vadeli alacağı olanlar hemen avukatlarına telefon etmeye başlar. İcra takiplerinin artması ile bir kısır döngü içine girilir: alacaklılar borçluların tüm mallarını olabildiğince çabuk haczettirmeye çalışır, mallarına haciz konulan borçlular çalışamaz ve gelir üretemez hale gelir, kendileri de başka yere borçlu olan alacaklılar, alacaklarını –en iyi ihtimalle- yeterince hızlı tahsil edemez ve onlar da borçlu duruma düşmekten kurtulamazlar.

Alacaklar Tek Elde Toplanıyor

Bu fasit daireyi kırmanın birinci yolu kişileri kişilere borçlu etmemek olarak bulunmuş gibi. 1985 yılına kadar “karşılıksız çek” dolandırıcılık suçu sayılıyordu. 2003 ve 2009 yıllarında yapılan değişikliklerle çek bedelini ödememenin cezası önce para cezasına Okumaya devam et Borcu Olan Bu Yazıyı Okusun

Boşanmada Mallar Nasıl Bölüşülür?

boşanmada mallar nasıl bölüşülürSon zamanların popüler sorularından biri olan, boşanma durumunda nasıl paylaşılacağı konusu kafaları karıştırmaya devam ediyor. Okurlarımdan Ayçin Hanım da bu hafta bu problemi dile getirmiş. Ayçin Hanım özellikle internet üzerinden yaptığı araştırmalardan, arkadaşlarının danıştığı avukatlardan aldıkları cevaplardan ve bazı köşe yazılarından sonra kafasının daha da karıştığını söylüyor. Bu hafta bu önemli konuyu, özellikle kadın okurlarımdan çokça gelen sorulara kısaca cevap vererek biraz açalım istiyorum:

1 Ocak 2002’ye Kadar Evliliklerin Durumu ( Tahsin Ç.)

Önceki Medeni Kanunu’muz 1 Ocak 2002 yılında değişti. Önceki Medeni Kanunumuz yürürlükte iken eşler kanuni olarak mal ayrılığı sistemine tabiydi. Mal ayrılığı sistemini kısaca şöyle açıklıyorum : “benim malım bana senin malın sana” Okumaya devam et Boşanmada Mallar Nasıl Bölüşülür?

Resmi Nikahsız Eşe Nafaka Bağlanır mı?

  • imam-nikahıYasin Bey yazılarınızı sürekli okuyoruz. Bizim sorunumuz çok büyük. Eşimle üç yıl kadar önce anlaşmalı olarak boşanmıştık. Boşanmadan sonra rahmetli babamdan bana maaş bağlandı. Bundan 15 gün kadar önce aldığım tüm maaşları faiziyle iade etmem için yazı göndermişler. Ne yapmalıyım? Nevin T.

 Bazı kişiler SGK’dan haksız yere aylık alabilmek amacıyla eşlerinden anlaşmalı şekilde boşanabiliyorlar. Boşanmadan sonra da aynı evi paylaşmaya devam eden bu kişileri SGK takip ederek bağladığı tüm aylık nedeniyle yaptığı ödemeleri geri istiyor. SGK kişileri buna zorlamak için Savcılığa da başvurarak ceza davası açıyor. Genellikle karşılaştığımız olaylarda ceza davasının korkutucu etkisiyle elindekini satarak borcu ödemeye çalışıyor insanlar. Haksız yere aylık alanlar için bir diyeceğimiz yok tabi ancak SGK böyle bir ayrım yapmadan anlaşmalı boşanmış herkesi savcılığa şikayet edince bir çok emekli mağdur oluyor. Sizin durumunuzda yapılacak şey şu eğer boşanmanız gerçek ise ceza davasının açılması sizi korkutasın. Mahkeme sizi ve tanıklarınızı dinleyecek ve doğru Okumaya devam et Resmi Nikahsız Eşe Nafaka Bağlanır mı?

Boşanmaya Dayalı Mal Rejiminin Tasfiyesi İstemi

T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2015/3525 K. 2015/8509 T. 16.4.2015

• BOŞANMAYA DAYALI MAL REJİMİNİN TASFİYESİ İSTEMİ ( Zamanaşımının Başlangıç Tarihi Yabancı Mahkeme İlamıyla İlgili Tanıma/Tenfiz Kararının Kesinleştiği Tarih Olarak Kabul Edileceği )

• ZAMANAŞIMI BAŞLANGICI ( Yabancı Mahkeme İlamıyla İlgili Tanıma/ Tenfiz Kararının Kesinleştiği Tarih Olarak Kabul Edileceği – Boşanmaya Dayalı Mal Rejiminin Tasfiyesi İstemi )

• TANIMA / TENFİZ KARARININ KESİNLEŞMESİNDEN SONRA ZAMANAŞIMININ BAŞLAYACAĞI ( Boşanmaya Dayalı Mal Rejiminin Tasfiyesi İstemi – Zamanaşımının Yabancı Mahkeme Kararının Kesinleştiği Tarihte Başlaması Hakkın Özüne Hakkaniyete Toplum Vicdanına ve Adalete Aykırı Olduğundan Dairece Görüş Değişikliğine Gidildiği )

5718/m.50,58/1,59

6098/m.153/6

818/m.132/6

ÖZET : Dava; boşanmaya dayalı mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir. Bir alacak davası olarak mal rejiminin tasfiyesine dair alacak davalarında zamanaşımı süresinin; boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği, tanıma/tenfiz kararının kesinleşmesi tarihinden başlatılması gerektiği gözetilmelidir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı, evlilik birliği içerisinde edinilen 911 ada 34 parselde kayıtlı 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerle davalı adına Merkez Bankası’nda açılan mevduat hesabına katkısı sebebiyle fazla hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 300.000 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, 1993 yılında Ahlen Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla boşandıklarını, kararın 3.8.1993 tarihinde kesinleştiğini, T.M.K.nun 178. maddesinde belirtilen 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, evlilik süresince çalıştığını, davacının bu dönemlerde kendisinden ayrı yaşadığından katkısının bulunmadığını, bankadaki paranın ise 27.1.1995 tarihinde açılan hesaba yatırıldığını bu bakımdan hak iddia edilemeyeceğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının 3.8.1993 tarihinde kesinleştiği, katkı payı davasının ise bu tarihten itibaren 1 yıl içinde açılmadığı, ayrıca 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin de dolduğu açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece 9.4.2013 gün ve 2012/11493 Esas ve 2013/5223 Karar sayılı kararla onanmıştır. Davacı vekili tarafından süresi içerisinde sunulan karar düzeltme istemi ile, dilekçede belirtilen nedenlerle, onama kararının düzeltilmesi, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.

Taraflar, 30.11.1971 tarihinde evlenmişler, Alman Ahlen Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 4.6.1993 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmesi üzerine boşanmışlar, hüküm 3.8.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Söz konusu boşanma ilamı, Ankara 4. Aile Mahkemesi’nin 14.1.2015 tarihinde kesinleşen kararıyla tanınmıştır. Mal rejiminin tasfiyesine dair temyize konu dava ise 23.5.2011 tarihinde açılmış, davalı tarafça, süresinde zamanaşımı definde bulunulmuştur.

Mahkemece, davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.

5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 50. maddesi hükmüne göre, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına dair olarak verilmiş ve o Devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Aynı Kanun’un 58/1. maddesine göre de, yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi, yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. 59. madde de ise, yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceğine yer verilmiştir.

Karşılığı Mülga 2675 Sayılı Kanun’da bulunmayan 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 59. maddesi, yabancı mahkemelerce verilen kararların maddi hukuk bakımından ülkemizde hüküm ifade etmeye başlayacağı tarihi göstermeye dair olup, önemli bir eksikliğin giderilmesi bakımından oldukça yerinde bir düzenlemedir. Bu kanun maddesi gereğince; yabancı mahkemelerce verilen hukuk davalarına dair ilamların maddi hukuka dair etkisinin tanıma tenfiz kararının kesinleşmesinden sonra değil de, yabancı mahkeme ilamlarının kesinleşmesinden itibaren hüküm ifade edeceği belirlenmiştir. Söz konusu kanuni düzenleme sayesinde, özellikle ticaret, borçlar, miras ve aile hukuku yönünden maddi hukuk bakımından belirsizlik giderilmek suretiyle önemli haksızlıklar engellenmiştir.

Somut olay bakımından anılan Kanun maddelerinin değerlendirilmesi gerekirse; tanıma tenfiz kararı verilmek koşuluyla, eşler yabancı mahkemenin boşanmanın kabulüne dair ilamının kesinleştiği tarihten itibaren boşanmış sayılırlar. Bu kanuni düzenlemeye göre, sonraki tarihlerde tanıma tenfiz kararı verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona erer. 5718 Sayılı Kanun’un 59. maddesiyle getirilen bu düzenleme sayesinde, eşler yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten itibaren boşanmış sayılacaklarından tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde birbirlerine mirasçı olmayacaklar, duruma göre doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacaktır. Bu düzenlemeyle, yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihle tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarih arasındaki ara dönemdeki belirsizlik ortadan kaldırılmıştır. Aksi takdirde, bu dönemde, henüz tanıma tenfiz kararı verilmediğinden evliliğin devam ettiğinin kabulü gerekir ve beraberinde çözümü zor yeni uyuşmazlıklara neden olur. Açıklandığı üzere; 59. madde, yabancı mahkeme ilamının maddi hukuk bakımından etkisinin hüküm ifade edeceği döneme açıklık getirmiştir.

Sorun, dava hakkının kullanılmasında karşılaşılan zamanaşımı süresinin yabancı mahkeme ilamının kesinleşmesi tarihinde mi? Yoksa tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarihte mi? başlatılacağıdır.

Yabancı mahkemelerce verilmiş ve kesinleşmiş boşanma ilamı hakkında, Türk mahkemelerince tanıma tenfiz kararı verilmedikçe eşler Türk kanunlarına göre boşanmış sayılmayacaklarından, ara dönemde boşanmaya bağlı olarak Türkiye’de açılacak tazminat, nafaka ve mal rejiminin tasfiyesi gibi bazı dava haklarının kullanılması imkanı olmayacaktır. Başka bir anlatımla, bu ara dönemde açılan davaların, davanın görülebilirlik ön koşulu ( evlilik devam ettiğinden ) gerçekleşmediğinden reddedilmesi gerekecektir. Dairemiz, daha önceki tarihlerde verdiği kararlarda, mal rejiminin tasfiyesine dair alacak davalarında, zamanaşımının yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte başlatılması gerektiğini kabul etmekte idi. Bu görüşün benimsenmesi durumunda; tanıma-tenfiz kararından önceki ara dönemde, taraflar boşanmaya bağlı diğer dava haklarını kullanamayacak, ancak zamanaşımı işlemeye devam edecektir. Zamanaşımı, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlayacağından, tanıma tenfiz kararından sonra açılacak davaların zamanaşımı süresinin geçmiş olması sonucuyla karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır. Bu görüş, hak sahibinin haktan yararlanmasına izin vermeden, zamanaşımını başlatmak demektir ki; bu durum, hakkın özüne, hakkaniyete, toplum vicdanına ve adalete aykırıdır. Bu bakımdan Dairece görüş değişikliğine gidilerek, boşanmaya bağlı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davalarında zamanaşımının başlangıç tarihinin, yabancı mahkeme ilamıyla ilgili tanıma/ tenfiz kararının kesinleştiği tarih olarak kabul edilmiştir.

Zamanaşımının işlemeye başlamayacağı, başlamışsa duracağı halleri düzenleyen 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 153. maddesinin 6. fıkrasına göre ( 818 Sayılı B.K.nın 132/6 ); alacak, Türk mahkemelerinde ileri sürülemeyecek durumda ise zamanaşımı işlemez. Söz konusu kanuni düzenleme olmasa bile, modern hukuk öğretisi ve evrensel hukuk genel ilkelerine göre; ileri sürülmesi zamanaşımına bağlanan hakların kullanılmasında, zamanaşımı, söz konusu hakkın kullanılabilir duruma geldiği tarihte başlar. Bir hak kullanılabilir duruma gelmeden zamanaşımı işletilemez.

Bu bakımdan; bir alacak davası olarak mal rejiminin tasfiyesine dair alacak davalarında zamanaşımı süresinin; boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği, tanıma/tenfiz kararının kesinleşmesi tarihinden başlatılması gerekir. Nitekim, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 15.7.2009 gün 8466/4071 ile 15.7.2009 gün 8466/14071 ve 8. Hukuk Dairesi’nin 8.6.2009 gün 2030/2937 Sayılı içtihatları da aynı doğrultudadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak bir karar verilmesi gerektiği yönünde yerel mahkeme hükmünün boozulmasına karar verilmesi gerekirken; bu hususların değerlendirilmemesi sonucu onandığı, karar düzeltme istemi sonucu yapılan incelemeyle belirlenmiş olduğundan; davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne; Dairenin 9.4.2013 gün, 2012/11493 Esas, 2013/5223 Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve açıklanan sebeplerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, H.M.K.nun 442/1 maddesi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 71,60 TL peşin harcın talep halinde davacıya iadesine, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Nafakadan Nasıl Kurtulurum?

AdsızEş, çocuk ya da yakın akrabalar için mahkeme tarafından hükmedilen ödemeye “nafaka” adı veriliyor. Nafakayla ilgili gelen soruları bir arada değerlendirince aslında halk arasında bir çok bilinmeyen ya da yanlış bilinen noktaların olduğunu gördük. Bu hafta sizlerden gelen sorulardan yoksulluk (eş için) bağlanan nafakaları ele aldık.

SORU : Yasin bey merhaba, iki yıl önce boşandık. Hakim, eşime aylık 300,00 TL nafaka bağlamıştı. Bu nafakayı ne zamana kadar ödeyeceğim? İki yıldır nafaka maaşımdan kesiliyor, kaç yaşına kadar ödeyeceğim? Bu nafakadan nasıl kurtulurum? Mithat A.
CEVAP : Mithat Bey, hakim eşinize yoksulluk nafakası adını verdiğimiz nafakadan bağlamış. Yani hakim demiş ki, “bu kadının bir yerden geliri yok, bir malı mülkü yok, boşanmadan sonra bu kadın yoksulluğa düşer, buna kocası aylık maaş gibi bir para ödesin”
Nafakadan nasıl kurtulacağınız konusuna gelince. Bunun için sizden nafaka alan eski eşinizin kendisini yoksulluktan kurtaracak bir Okumaya devam et Nafakadan Nasıl Kurtulurum?

Emekli Maaşına Haciz Konabilir mi

Belli bir yaşa gelmiş insanların artık daha fazla çalışmaya mecbur olmadan hayatlarını sürdürebilmeleri, sosyal devletin en önemli ilkelerinden biri. Çalışmaya mecbur olmamak için bir kurumdan düzenli ve yeterli bir gelirinizin olması gerekir. Emekli maaşında kesinti yapılamayacağı kanunlarda belirlenmişse de uygulamadaki boşluklar bazen sıkıntı doğurabiliyor. Bu hafta Ayşe T. İsimli okurumun sorusu üzerine bu konuya açıklık getiriyorum.

SORU : Yasin bey oğlum, benim oğlum kredi kartı alırken sözleşmeye beni de kefil yazmış. Oğlum işten çıkarılınca borçlarını ödeyemedi. Birkaç ay önce banka bana da icra kağıdı gönderdi. Bu ay emekli maaşımı almaya gittiğimde eksik yattığını gördüm. Bankadaki memura sordum, hesabına haciz koymuşlar, o yüzden eksik dediler. Emekli maaşına haciz konmadığını okudum gazetelerde. Bu doğru mu? Maaşımızdaki haczin kaldırılması için ne yapmam lazım, nereye başvurabilirim? Okumaya devam et Emekli Maaşına Haciz Konabilir mi

Sosyal Medyada Mağdur Edenleri Mağdur Etmenin Yolları

sosyal-medyaBir milyardan fazla kişinin aktif olarak etkileşimde bulunduğu sosyal medyada çoğunlukla hakaret suçları işleniyor. Bununla birlikte, kimlik hırsızlığı, dolandırıcılık ve fikri mülkiyet hukukunun ihlali de hızla artıyor. Bu suçların mağduru olmak kadar faili olmak da sadece an meselesi. İşte sorularla sosyal medyada mağdur edenleri mağdur etmenin yolları:

SORU: Yasin Bey, Facebook üzerinden adım ve resmimle sahte bir hesap açılmış. Bu hesapla tanıdığım kişilere ulaşılarak çeşitli ikna edici sözlerle “şehit aileleri için” para istenmiş. Ne yapabilirim, bunu önleyebilir miyim? Ömer Ş.

YANIT: Facebook üzerinde sahte hesap açılması, son derece yaygın bir problem. Savcılıklara sahte hesap açılması nedeniyle Okumaya devam et Sosyal Medyada Mağdur Edenleri Mağdur Etmenin Yolları

Şirketlerin Kredi İşlemlerinde Eş Rızası Uygulaması Kalktı

BankaTicari kredilerde uzun zamandır büyük bir karmaşa yaşanıyordu. 2011 yılında yayınlanan Borçlar Kanunu’nun 584. maddesi nedeniyle şirketlerin bankalarda yaptığı tüm işlemlerde hissedarların eşlerinin de imzası aranmaya başlamıştı. Kamuoyunda yükselen itirazla sonuç verdi ve nihayet 11.04.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6455 sayılı kanunun 77. maddesiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 584. maddesine bir fıkra eklendi.Bu fıkra ile Ticaret Sicili’ne kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacak. Okumaya devam et Şirketlerin Kredi İşlemlerinde Eş Rızası Uygulaması Kalktı

Şimdi arayın: 0533 483 9313