Evlilik Sözleşmesi Nasıl İptal Edilir?

evlilik sözleşmesi, evlilik sözleşmesi nedir, evlilik anlaşması, evlilik sozlesmesi, sözleşmeli evlilik, evlilik sözlesmesi, evlilik sözleşmesi ne zaman yapılır, sözleşmeli evlilik nedir, evlilik sözleşmesi yapanlar, evlilik sözleşme örneği, nikah sözleşmesi, evlilik anlaşması nedir, evlenme sözleşmesi, evlilik öncesi sözleşme, evlilik sözlesmesi nedir, noterde evlilik sözleşmesi


Evlilik Sözleşmesi Nedir?

Evlilik sözleşmesi ya da evlilik anlaşması eşler arasındaki hak ve yükümlülükleri belirleyen ana kanunumuz olan Türk Medeni Kanunu’nda mal rejimi sözleşmesi olarak ifade edilmektedir.

Evlilik sözleşmesinin yapılabilmesi için ön şart evlilik sözleşmesi yapacak olan tarafların ayırt etme gücüne sahip olmalarıdır. Bu şartın sağlanmaması halinde yapılan sözleşmenin geçerliliği yoktur ki buna aşağıda tekrar değineceğim. Yaşı küçüklerin evlenmesinde ise evlilik sözleşmesi yasal temsilcilerince imzalanmalıdır.

Türk Medeni Kanunu’na göre eşler; Edinilmiş Mallara Katılma; Mal Ayrılığı; Paylaşmalı Mal Ayrılığı ya da Mal Ortaklığı mal rejimlerinden birini seçmek zorundadır.

Bugün, noterliklerde sadece Mal Ayrılığı’na ilişkin basit bir sözleşmenin mal rejimi sözleşmesi olarak taraflara sunulduğunu görmekteyim.

Ancak evlilik sözleşmesi aslında çok daha karmaşık, grift ve tarafların ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanması gereken bir konu olduğu muhakkaktır. Zaten noterlerde basitçe hazırlanıp imza edilen standart evlilik sözleşmeleri nedeniyle ileride birçok dava açılmaktadır. Bu basit sözleşmeler de birçok davaya yol açmakta yahut kişilerin haklarını tam olarak koruyamamaktadır.

Evlilik Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?

Evlilik sözleşmesini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik sözleşmesi (mal rejimi sözleşmesi) evlenmeden önce yapılabileceği gibi evlilik akdi gerçekleştirildikten sonra da yapılabilir.

Medeni Kanun evlilik sözleşmesinin yapılabilmesi için bir süre sınırı öngörmemiştir.

Burada önemli olan iki tarafın, evlilik yapmadan önce evlenmeyi öngörmeleri, evlenme halinde karşılaşacakları mali durumları önceden belirleyerek buna göre bir sözleşme yapmak istemeleridir.

Evlenme akdinin gerçekleşmesinden önce yapılan evlilik sözleşmesi doğal olarak ancak geçerli bir şekilde evlenme ile yürürlüğe girer. Evlenmenin gerçekleşmemesi halinde, evlilikten önce yapılan evlilik sözleşmesinin herhangi bir geçerliliği yoktur, bu haliyle hak ve borç da doğurmaz.

Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

Evlilik sözleşmesi, yukarıda belirttiğim üzere evlilik öncesi ya da evlenme akdinden sonra yapılabilir.

Taraflar istedikleri sözleşmeyi yapmakta özgür tutulmuşlardır. Ancak kanun, evlilik sözleşmesi türlerini belirlemiştir. Taraflar ancak bu sözleşmeden birini seçebilir, değiştirebilir ya da kaldırabilirler. Bunun dışında yapılacak bir evlilik sözleşmesi geçerli olmaz.

Evlilik sözleşmesi hazırlandıktan sonra notere gidilir. Noterlikte düzenleme ya da onaylama şeklinde evlilik sözleşmesi yapılır. Evlilik akdi sırasında da taraflar hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak bildirebilir. Bu durumda ayrıca notere giderek onaylatmaya gerek yoktur ancak nikahtan önce evlilik sözleşmesi hazırlanmalıdır.

Evlilik sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.

Evlilik Sözleşmesi Ne Zamana Kadar Geçerlidir?

Evlilik sözleşmesi eşler tarafından ya da eşlerden birinin başvurusu üzerine mahkeme tarafından kaldırılıncaya, değiştirilinceye; evliliğin iptal ile; evliliğin boşanma ya da ölüm ile sona ermesine kadar geçerliliğini korur.

Evlilik Sözleşmesi Nasıl İptal Edilir?

Artık bilindiği üzere, eşler abaşka hiç bir mal rejimini seçmemişlerse kendilerine edinilmiş mallara katılma mal rejimi uygulanır. Ancak eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler.

Ancak edinilmiş mal rejimi bazı hallerde eşlerden birinin talebi üzerine değiştirilerek mal ayrılığına geçilmesi sağlanabilir.

Mal ayrılığına geçiş için eşin haklı bir nedenin varlığını ispat edebilmesi gerekir.

Bu nedenler şunlar olabilir:

Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması; diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması; diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi; diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması; diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.

Mal ortaklığını kabul etmiş olan eşlerden birinin iflâsına karar verildiği takdirde ayrıca dava açmaya gerek yoktur; ortaklık kendiliğinden mal ayrılığına dönüşür. Bunun gibi mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı, haczin uygulanmasında zarara uğrarsa, hâkimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.

Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.

Mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine eski mal rejimine dönülmesine karar verebilir.

Evlilik Sözleşmesinin İptali Davası Nerede Açılır?

Yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.

Evlilik Sözleşmesi Örneği

Burada noterlerde taraflara sunulan basit bir mal ayrılığı mal rejimi sözleşmesini vermekle yetinelim. Ancak yukarıda da belirttiğim üzere bu sözleşmeden kaynaklı olarak birçok dava açılmakta ve sözleşme tarafların çıkarlarını korumaktan uzak kalmaktadır.

Evlilik sözleşmesinin muhakkak, konunun uzmanı tarafından tarafların ihtiyaçlarına göre, terzi dikimi bir elbise gibi, özel olarak hazırlanması gerekmektedir:

Bu ekte sunduğum fotoğraf gerçek bir sözleşmeden alınmıştır. Noterler ve konsolosluklarda da aynı sözleşme maalesef halen kullanılmaktadır.

 

 

Boşanmada Kusur Sayılan Davranışlar

  • Eşini yakınının evine bırakmak

“Yapılan inceleme ve toplanan delillerden; davalı erkeğin, eşini halasının evine bıraktığı …. anlaşılmaktadır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/15 Karar Numarası: 2019/8487 Karar Tarihi: 10.09.2019

  • Evlilik birliğinde edinilen malları ailesinin adına kaydettirmek

“Yapılan inceleme ve toplanan delillerden; davalı erkeğin … evlilik birliği içerisinde edindiği malları ailesinin üzerine kaydettirmekle kadına ekonomik şiddet uyguladığı … anlaşılmaktadır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/15 Karar Numarası: 2019/8487 Karar Tarihi: 10.09.2019

  • Ailesiyle görüştürmemek

“davalı-karşı davacı erkeğin ailesi ile görüşme hususunda kadına kısıtlayıcı davrandığı”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1040 Karar Numarası: 2019/7984 Karar Tarihi: 02.07.2019

  • Ailesinin yanına giden eşi arayıp sormamak

“ailesinin yanına giden kadını arayıp sormadığı”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1040 Karar Numarası: 2019/7984 Karar Tarihi: 02.07.2019

  • Eşin ailesine tepkili davranıp ziyarette bulunmamak

“kadının ailesine tepkili davranarak ziyarette bulunmadığı”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1040 Karar Numarası: 2019/7984 Karar Tarihi: 02.07.2019

  • Ailesinin eşini darp etmesine sessiz kalmak

“kadının aile bireyleri ve akrabalarının erkeği ve bilahare olay yerine gelen babasını darp ettikleri, kadının eşinin darp edilmesinde aile bireyleriyle birlikte hareket ettiği en azından eşinin darp edilmesine sessiz kaldığı”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1040 Karar Numarası: 2019/7984 Karar Tarihi: 02.07.2019

  • Kumar alışkanlığı olmak

Toplanan delillerle davalı erkeğin kumar alışkanlığının bulunduğu, kumar alışkanlığı sebebiyle birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/3192 Karar Numarası: 2019/7665 Karar Tarihi: 25.06.2019

  • Başka bir kadınla yaşamak, onu eşi olarak tanıtmak

“davacı-davalı erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşayarak ve üçüncü kişilere yanındaki kadını eşi olarak tanıtarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/3195 Karar Numarası: 2019/7669 Karar Tarihi: 25.06.2019

  • Önceki evlilikten olan çocuklara iyi davranmamak

“davalı-davacı kadının da eşinin önceki evliliğinden olan çocuklarına iyi davranmadığı”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/3195 Karar Numarası: 2019/7669 Karar Tarihi: 25.06.2019

  • İntihar girişiminde bulunmak

“davalı-davacı kadının da … intihar girişiminde bulunduğu anlaşılmaktadır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/3195 Karar Numarası: 2019/7669 Karar Tarihi: 25.06.2019

  • Küfür etmek

“davacı kadının eşinin önceki evliliğinden olan çocuğu Aziz’in davalı erkeğin davacı kadına küfür ve hakaret ettiği … şeklindeki tanıklığına değer verilerek, davacı kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/7596 Karar Numarası: 2019/6992 Karar Tarihi: 12.06.2019

  • Hastalığı ile ilgilenmemek

“davacı kadının eşinin önceki evliliğinden olan çocuğu Aziz’in davalı erkeğin davacı kadının … hastalığı ile ilgilenmediği şeklindeki tanıklığına değer verilerek, davacı kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/7596 Karar Numarası: 2019/6992 Karar Tarihi: 12.06.2019

  • Evi yakmakla tehdit etmek

“… evi yakacağı tehdidinde bulunduğu anlaşılmıştır”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1178 Karar Numarası: 2019/6906 Karar Tarihi: 11.06.2019

  • Vaginismus tedavisine yanaşmamak

taraflar 01/08/2015 tarihinde evlenmiş dava ise 30/03/2017 tarihinde açılmıştır. Evliliğin fiilen yaklaşık 2 yıl devam ettiği ve cinsel birleşmenin gerçekleşmesi için eşlerden beklenen makul sürenin geçmesine rağmen cinsel birlikteliğin sağlanamadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Tokat Devlet Hastanesinin 06/03/2017 tarihli uzman psikiyatr doktor imzası ile hazırlanan raporda kadının cinsel birlikteliğin sağlanılmasına engel psikiyatrik bir engelinin olmadığı belirtilmiş ise de aynı hastanenin kadın doğum uzmanı tarafından hazırlanan durum bildirir raporunda hastada vajinusmuş tespit edildiğinden hymen muayenesinin net olarak değerlendirilemediği belirtilmektedir. Yine yargılama sırasında ilk derece mahkemesinin de gerekçesinde belirtildiği üzere davalı kadının savunmasına ilişkin hastane bilgisi dahi vermemesi dikkate alındığında; kadının tedaviye yanaşmadığı anlaşılmaktadır.

Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe oranla daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/8182 Karar Numarası: 2019/6318 Karar Tarihi: 20.05.2019

  • Eşine düşmanmış gibi davranmak

davalı erkeğin … eşine bir düşmanmış gibi davrandığı,

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6162 Karar Numarası: 2019/6217 Karar Tarihi: 16.05.2019

Eşinin akrabalarını evinde görmek istememek

“eşinin akrabalarını evinde görmek istemediği, bunu davranışlarıyla ve söylemek suretiyle belli ettiği”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6162 Karar Numarası: 2019/6217 Karar Tarihi: 16.05.2019

  • Eşine ve çocuklarına varlık içinde yokluk çektirmek

“eşine ve çocuklarına varlık içinde yokluk çektirdiği”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6162 Karar Numarası: 2019/6217 Karar Tarihi: 16.05.2019

  • Sadakat yükümünü ihlal etmek

Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı-davacı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği … anlaşılmaktadır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6794 Karar Numarası: 2019/5148 Karar Tarihi: 30.04.2019

  • Eve geç saatlerde gelmek

Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı-davacı erkeğin … eve geç saatlerde gelmeyi alışkanlık haline getirdiği … anlaşılmaktadır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6794 Karar Numarası: 2019/5148 Karar Tarihi: 30.04.2019

  • Eşine ilgisiz davranmak

Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı-davacı erkeğin … eşine ilgisiz davrandığı … anlaşılmaktadır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6794 Karar Numarası: 2019/5148 Karar Tarihi: 30.04.2019

  • Eşin annesinin boğazını sıkmak

davacı-karşı davalı erkeğin annesinin boğazının kıpkırmızı olduğu bu durumun tanık … tarafından görüldüğü ayrıca erkeğin annesinin bunu kendisine davalı-karşı davacı kadın tarafından yapıldığını tanığa söylediği, kaldı ki davalı-karşı davacı kadının yaşanan bu hadiseden kendi tanığı Hayriye’ye de bahsettiği şu hale göre davacı-karşı davalı erkeğin annesinin davalı-karşı davacı kadın tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığının sabit olduğu

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2017/7031 Karar Numarası: 2019/3445 Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Eşin çalışmasına izin vermemek

bunun yanında davacı-karşı davalı erkeğe ilk derece mahkemesi tarafından kusur olarak yüklenen ve ilgili bölge adliye mahkemesi tarafından da aynen benimsenen eşinin çalışmasına izin vermeme vakıasının davalı-karşı davacı kadın tarafından mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı, buna ilişkin tanık beyanlarının davalı-karşı davacı kadından duyduklarını aktarmaktan ibaret beyanlar olduğu anlaşılmaktadır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2017/7031 Karar Numarası: 2019/3445 Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Bir başka kişiyle samimi biçimde görülmek, beraber yaşamaya başlamak

davacı-karşı davalı kadının tanığı … beyanından davalı-karşı davacı erkeğin bir kadınla olağanın dışında samimi bir şekilde görüldüğü devamında bu kadınla beraber aynı evde yaşamaya başladığı, akşamları eve beraber geldikleri ayrıca davalı-karşı davacı erkeğin bu evden taşınıncaya kadar da bu durumun devam ettiği anlaşılmaktadır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/145 Karar Numarası: 2019/3465 Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Birlik görevlerini ihmal etmek

“davacı-karşı davalı kadının ise birlik görevlerini ihmal ettiği … anlaşılmaktadır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/145 Karar Numarası: 2019/3465 Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Müşterek hanenin üzerine yapılmasını istemek

“davacı-karşı davalı kadının ise müşterek hanenin üzerine yapılması konusunda eşine baskı kurduğuna ilişkin kusurlar …anlaşılmaktadır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/145 Karar Numarası: 2019/3465 Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Başkalarıyla alışılmadık sayıda telefon görüşmeleri yapmak

“kadının da dosya arasına alınan telefon kayıtlarına göre başka erkeklerle mutad sayıdan fazla telefonla görüşmeler yaparak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/7239 Karar Numarası: 2019/3464 Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Erkeğin çalışması için kadına baskı yapması tazminat gerektirmez

“Davalı-davacı erkeğin, çalışması konusunda eşine baskı yapması manevi tazminatla sorumlu tutulması için yeterli değildir.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/19088 Karar Numarası: 2016/11338 Karar Tarihi: 08.06.2016

Boşanmada Yargılama Usulü

  • Kararda tarafların kusurları gerekçeli olarak yazılmalıdır

“yapılan yargılamada yerel mahkeme dayanılan ve kusur kabul edilebilecek vakıalardan hangisinin hangi delillerle kanıtlandığını, kanıtlanamayan vakıaların hangileri olduğunu, tarafların kusurlu davranışları varsa nelerden ibaret olduğunu ve tarafların kusurlarını Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gerekçeli olarak açıklamak zorundadır. Mahkemece bu şekilde bir gerekçeli karar yazılmamıştır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1576 Karar Numarası: 2019/8403 Karar Tarihi: 09.09.2019

  • Karşı tarafın elde ettiği boşanma kararı temyiz edilmemişse diğer tarafın boşanma davası hakkında konusuz kaldığına dair karar verilir

“mahkemece yapılması gereken iş, usulüne uygun şekilde gerekçeli hüküm oluşturmak, ayrıca davalı-karşı davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle usülen kesinleşmiş olup, erkeğin boşanma davası konusuz kaldığından, erkeğin boşanma davası hakkında “Konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurmak, erkeğin boşanma davası ile ilgili yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden haklılık durumuna göre bir karar vermekten ibarettir (HMK m.331)”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1576 Karar Numarası: 2019/8403
Karar Tarihi: 09.09.2019

  • Mahkeme kararında her bir talep hakkında ne karar verildiği açıkça anlaşılmalıdır

“Hükmün sonuç kısmında,gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir (HMK m. 359/2). Yasal gereklilik böyleyken davacı-davalı kadının istinaf talepleri hakkında bir karar verilmemesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/8108 Karar Numarası: 2019/7976
Karar Tarihi: 02.07.2019

  • Süresinden sonra maddi-manevi tazminat talep etmek

Taraflar, cevaba cevap ve 2. cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK. m. 141/1). Davacı kadın dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmamış, süresinden sonra dosyaya sunduğu dilekçesiyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, davalı tarafın ise bu taleplere muvafakati olmamıştır. İş bu talepler iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğindedir. Davacı kadın tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O halde, davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK. m.174/1-2) talepleri hakkında “Karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmelidir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/5972 Karar Numarası: 2019/6461
Karar Tarihi: 21.05.2019

  • Sonradan açılan boşanma davalarının birleştirilmesi

Davalı erkek tarafından 26.04.2018 tarihinde açılan ve halen Ankara 10. Aile Mahkemesinin 2018/406 esas sayılı dosyasında görülmekte (derdest) olan boşanma davası ile davacı kadın tarafından 15.07.2015 tarihinde açılan ve temyize konu boşanma davası arasında, biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunduğundan, aralarında bağlantı mevcut olup (HMK m.166/4) her iki davanın birlikte görülmesi zorunludur. Aynı yargı çerçevesinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirileceği hususu da dikkate alınarak, mahkemece başkaca bir yasal engel ortaya çıkmadığı takdirde her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilip, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra her iki dava yönünden bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/816 Karar Numarası: 2019/6466 Karar Tarihi: 21.05.2019

  • Tarafların boşanma hükmü yönünden istinafa gitmeden sadece gerekçeden istinaf yoluna başvurabileceği

“Bölge adliye mahkemesi “….Boşanma kararının istinaf edilmemesi nedeniyle kusur oranı kesinleştiğinden, taraflardan birinin nafaka ve tazminat yönünden kusura itiraz etmesi sonuca etkili değildir. Kesinleşmiş mahkeme kararı ile tarafların kusuru belirlendiğinden kesin hükmün bağlayıcılığı kuralı gereği bundan sonra bu konuda yeniden inceleme yapılamaz. Boşanma davasındaki kusur belirlemesi tarafları bağlar….” şeklinde gerekçe ile ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesinin kesinleşmiş olması nedenine dayalı işin esasını incelemeksizin reddetmiştir.

Somut olayda; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkek tam kusurlu bulunmuş, buna ilişkin gerekçeye dayalı olarak da boşanmaya ve ferilerine karar verilmiştir. Hüküm davalı erkek tarafından açıkça kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlara ilişkin istinaf edildiğinden ilk derece mahkemesince tespit edilen kusur durumunun yazılı olduğu gerekçe bölümü aleyhine olağan kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle şekli anlamda kesinleşmediği ve HMK m. 303/1 maddesi gereği şekli anlamda kesinleşmeyen bir hükmün maddi anlamda da kesin hüküm oluşturmadığı dikkate alınmaksızın kesin hükmün varlığına davalı olarak bölge adliye mahkemesince; davalı erkeğin kusur belirlemesine ilişkin itirazının esası incelenmeksizin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/2656 Karar Numarası: 2019/6328
Karar Tarihi: 20.05.2019

  • Harç yatırılmasının ihtar edilmesi gereği

Davalı-karşı davacı kadın, cevap dilekçesiyle karşı boşanma davası açmıştır. Mahkemece kadının karşı boşanma davası yönünden Harçlar Kanunu’nun 30-32. maddeleri gereğince işlem yapılmadan bir başka deyişle karşı dava yönünden harcın ikmal edilmemesinin sonuçları ihtar edilmeksizin davalı-karşı davacı kadının boşanma davası ve fer’ileri hakkında usule uygun olarak dava açılmadığı gerekçesiyle; “Karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi usule ve kanuna aykırı olmuştur.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6050 Karar Numarası: 2019/4732
Karar Tarihi: 16.04.2019

  • Davanın konusuz kalması halinde yargılama ücreti ve masraflar

Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasında verilen boşanma hükmü, davacı-karşı davalı kadın tarafından temyiz incelemesi talep edilmeyerek kesinleştiğinden, kadının davasındaki boşanma talebinin konusuz hale geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kadının boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). Bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/139 Karar Numarası: 2019/4335
Karar Tarihi: 09.04.2019

  • Feragatin yapılabileceği tarih

Davacı erkek mahkemeye hitaben sunmuş olduğu 25/12/2018 havale tarihli temyiz dilekçesiyle, davalı eşi ile barıştığını, açmış olduğu davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 311. maddesine göre feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 310. maddesi uyarınca ise feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Davacı erkek tarafından verilen 25/12/2018 havale tarihli temyiz dilekçesi davadan feragat niteliği taşıdığından bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1907 Karar Numarası: 2019/3957
Karar Tarihi: 03.04.2019
Dava dilekçesinde yer almayan sebebe dayanarak gerekçe kurulamaz

davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak isnat olunan bir diğer vakıa olan üç ay boyunca başka bir kadını eve getirerek davalı-karşı davacıyı bu kadınla yaşamaya zorladığına dair vakıaya da davalı-karşı davacı kadın tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulünce dayanılmadığı, davalı-karşı davacı kadın tarafından usulünce ileri sürülmeyen bu vakıanında davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/748 Karar Numarası: 2019/3459
Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Gerekçeli kararın tefhim edilen karara aykırı olması

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı kanunun 298. maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davası yönünden yalnızca ziynet eşyalarının toplam bedeli yazılmak suretiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/748 Karar Numarası: 2019/3459 Karar Tarihi: 26.03.2019

Velayete İlişkin Yargı Kararları

  • İdrak çağındaki çocuğa görüşü sorulmadan velayete karar verilmiş olması

Mahkemece, yargılama sırasında idrak çağında bulunduğu anlaşılan ortak çocuk … ile temyiz incelemesi tarihi itibariyle idrak çağında olduğu görülen 2010 doğumlu … ‘ın velayetleri konusunda görüşlerine başvurulmadan karar verilmiştir. Bu nedenle ortak çocukların bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin hakim tarafından kendisinden sorulması (Yargıtay HGK 16.03.2012 tarih E. 2011/2-884 – K. 2012/197 ile 22.01.2014 tarih E.2013/2-2085 – K.2014/30 sayılı kararları) ve psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan (4787 sayılı Kanun m.5) ortak çocukların anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocukların menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/7239 Karar Numarası: 2019/3464 Karar Tarihi: 26.03.2019

  • Yaş küçüklüğü çocuğun ananın yanında kalması için başlı başına bir sebep değil fakat makul gerekçe olabilir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 1978/2-179 Karar Numarası: 1978/677 Karar Tarihi: 16.06.1978

  • Ana-Babanın Mali Durumunun Velayete Etkisi

Dosyadan anlaşıldığı üzere davalı annenin mali durumu hiçte iyi olmayan anne ve babasının yanına gitmiş olması ve Sakine’yi de yanına alması doğru değildir. Velayeti anneye verilen Sakine bilinç çağına girmek üzeredir. Anasının sıkıntılı çevresinden alınarak, ablası Zehra ile birlikte, anaya göre babanın oldukça geniş olan mali olanaklarından yararlanmasını temin için velayetinin babaya verilmesi icap eder.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/7239 Karar Numarası: 2019/3464 Karar Tarihi: 26.03.2019

İştirak Nafakası

  • Ergin olan çocuğun nafakası kendiliğinden ortadan kalkar

“ortak çocuk… 21.08.2000 doğumlu olup karar tarihinde ergin olduğunun, bu çocuk lehine hükmedilen nafakanın ergin olduğu tarihte kendiliğinden ortadan kalktığının anlaşılmasına göre”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1501 Karar Numarası: 2019/8401 Karar Tarihi: 09.09.2019

Boşanma Tazminatı

  • Eşin maddi desteğini yitirmek maddi tazminat gerektirir

“… eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/15 Karar Numarası: 2019/8487 Karar Tarihi: 10.09.2019

  • Tazminat belirlenirken MK 4 (hakkaniyet ilkesi) ve BK 50-51 uygulanır

“Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50. ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminata (TMK M.174/1) hükmedilmesi gerekirken”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1501 Karar Numarası: 2019/8401 Karar Tarihi: 09.09.2019

  • Manevi tazminatın belirlenmesinde ilkeler

“Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddun 50. ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1501 Karar Numarası: 2019/8401 Karar Tarihi: 09.09.2019

  • Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran … manevi tazminat azdır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/2812 Karar Numarası: 2019/5551 Karar Tarihi: 07.05.2019

“Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran …maddi tazminat azdır”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2017/5866 Karar Numarası: 2019/5139 Karar Tarihi: 30.04.2019

  • Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilemez.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/1040 Karar Numarası: 2019/7984 Karar Tarihi: 02.07.2019

  • Manevi tazminat verilmesinin amacı

Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2018/6162 Karar Numarası: 2019/6217 Karar Tarihi: 16.05.2019

Aile Mahkemelerinin facebook İçeren Kararları

Sosyal medya her geçen gün hayatımızın daha büyük bir bölümünü kaplıyor. Bir gönderinin beğenilmesi gönderen için artık eskisinden çok daha büyük anlamlar ifade etmeye başladı. Örneğin gazetelerin 10 Ocak 2020 sayısında yer alan şu habere bakın:

“ABD’nin Kuzey Karolina eyaletinde bağlı Durham County ilçesinde yaşayan 19 yaşındaki Chloe Davison isimli genç kadın sosyal medyada paylaştığı fotoğrafların yeterince beğeni ve yorum almadığı düşüncelerine kapılarak girdiği bunalımdan çıkamayınca yaşamına son verdi.”

Dünyanın bir ucundaki olayların ucu sanki bize hiç dokunmayacakmış; bize, bizim kültürümüze bu olaylar çok uzakmış gibi düşünüyoruz bazen. O zaman 13.10.2017 tarihli gazetelerde yer alan şu haberi hatırlayalım:

“Y.D. bu paylaşımdan sonra sosyal medya üzerinden de saldırıya uğradı. K.B. ile C.K. ve onların arkadaşları Y.D. hakkında küfür ve hakaret içeren paylaşımlarda bulunmaya başladı. Y.D. bu paylaşımlar için de savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak günlerdir devam eden sosyal medya lincine dayanamayan genç kız, ilaç içerek intihara kalkıştı. Sosyal medyada, ‘Her yerde resimlerimle dalga geçiyorsunuz. Dayanamıyorum’ yazan genç kızın paylaşımından sonra ev arkadaşı odasına girince Y.D.’yi baygın bir halde buldu. Hastaneye kaldırılan genç kız yoğun bakım servisinde tedaviye alındı. Hayati tehlikesi olmayan Y.D. ‘Bunu bana yaşatanlardan adalet önünde hesap soracağım’ dedi.”

Görüldüğü gibi sanal alem, sanal alemlikten çoktan çıkmış durumda. Buralardaki kişiler çoğu zaman karşılarında bir insan yokmuşcasına yorumlarda bulunuyor, ağız büzgüsü olmadığını her vesileyle hatırlatıyor ve kantarın topuzunu kaçırıyorlarsa da kaçırılan kantarın topuzu bir yerlerde bazı insanların hayatının meselesi haline dönüşebiliyor.

Yaşamın önemli bölümü sosyal medyada hiç tanınmayan insanlarla kurulan pamuk ipliğinden ince bağlarla geçmeye başlayınca fiziki ilişkiler hasar almaya başladı. Tahteravallinin iki ucunda olduğu gibi hemen hiçbir zaman dengede durmak mümkün olmuyor; illaki bir taraf daha ağır basacak.

Neticede 2019 verilerine göre günde ortalama 2 saaat 46 dakika geçirilen sosyal medaya aile mahkemeleri kararlarında da geçmeye başladı. Yaklaşık 43 milyon kullanıcısı olduğu tahmin edilen facebook bakın mahkeme kararlarında hangi şekillerde adından söz ettiriyor: (Bu konuda facebook kayıtları delil olur mu yazımızı da okumalısınız)

Mahkeme, kadının 2013 yılındaki gönderileri  kullanarak 2015 yılında açtığı zina nedeniyle boşanma davasını “aktif olarak sosyal paylaşım sitelerini kullanan kadının erkeğe ait bu paylaşımlardan iki yıl boyunca haberdar olmamasının mümkün ve mantıklı görülmediği belirtilerek kadının açtığı davanın hak düşürücü sürenin dolduğundan bahisle reddine” karar verdi. Daha önce bir çok yazımda belirttiğim üzere zina nedenine dayalı olarak açılacak boşanma davasının öğrenmeden itibaren 6 ay içinde açılması gerekiyor. (1)

Bir dosyada mahkeme, sunulan delillerden erkeğin başka bir isimle facebook hesabı açarak başka kadınlara parayla cinsel ilişki teklifinde bulunduğunu tespit etti. (2)

Diğer bir dosyada, erkeğin facebook üzerinden başka bir kadınla cinsel ve duygusal içerikli görüşmeler yaptığı iddia edildi. (3)

Yine ilginç bir vakada, erkeğin sevgilisinin erkekle konuştuğunu sanarak kadına mesajlar gönderdiği buna karşın kadının da bir başka erkekle olan yazışmaları ortaya çıktı, her iki taraf da birbirine karşı sadakatsiz davrandığı görüldü. (4)

Eşlerden birinin diğerini aşağılayacak şekilde facebook paylaşımları yapmış olduğu kayıtlara geçti. (5)

Bir diğer çekişmede, mahkeme sunulan facebook çıktılarının davalıya olup olmadığının net olarak anlaşılamadığını belirterek davalı erkeğin sadakat yükümünü ihlal ettiği iddiasını reddetti. (6)

Dava tam kaybedildi denirken, davalı vekili dosyaya facebook yazışmalarını sundu, mahkeme bu facebook yazışmalarını dikkate alarak davacı kadının daha fazla kusurlu olduğuna kanaat getirdi. Ancak Yargıtay bu kararda çelişki olduğuna dikkat çekerek kararı bozdu. (7)

Mahkeme, her iki eşin de birbirlerine karşılıklı hakaret ettiklerine dair facebook çıktılarını delil olarak kabul etti. (8)

Son olarak, mahkeme, davacı kadının boşanma davasının açılmasından sonra başka erkeklerle görüşmesini her davanın açıldığı tarihteki şartlara tabi olacağı ilkesine dayarak sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak kabul etmedi. (9)


(1) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/12231 Karar Numarası: 2017/11011 Karar Tarihi: 11.10.2017

(2) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/1135 Karar Numarası: 2017/5962 Karar Tarihi: 22.05.2017

(3) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/9744 Karar Numarası: 2017/4813 Karar Tarihi: 25.04.2017

(4) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/25813 Karar Numarası: 2017/4196 Karar Tarihi: 18.04.2017

(5) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/26600 Karar Numarası: 2017/4526 Karar Tarihi: 18.04.2017

(6) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/17375 Karar Numarası: 2017/1203 Karar Tarihi: 08.02.2017

(7) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/22055 Karar Numarası: 2017/986 Karar Tarihi: 06.02.2017

(8) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/4199 Karar Numarası: 2016/13231 Karar Tarihi: 28.09.2016

(9) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2016/10424 Karar Numarası: 2016/12629 Karar Tarihi: 27.06.2016

Boşanmada Manevi Tazminatın Amacı

Boşanmada Manevi Tazminatın Kanuni Dayanağı Nedir?

Boşanmada manevi tazminat Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin 2. fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir:

“Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

Eşit Kusurlu Eş de Manevi Tazminat Alabilir mi?

Hemen belirtmek gerekir ki boşanmada manevi tazminat talep edebilmek için diğer tarafın boşanmaya yol açan olaylarda daha ağır kusurlu olması aranmıştır. Yani, boşanmada eşler eşit kusurlu iseler birbirlerinden manevi tazminat almaya hak kazanamazlar.

“Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. Md. 4, BK. Md. 42, 43, 44, 49) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir”(7)

Önceki kanun döneminde manevi tazminat talep eden tarafın kabahatsiz olması ve diğer tarafın da olayların meydana gelişinde ağır kusurlu olmaları aranırken 4721 sayılı Kanunla getirilen değişiklikle iki tarafın da kusurlu olması durumunda dahi bir tarafın daha ağır kusurlu olmaları halinde tazminat ödemekle yükümlü tutulabileceği öngörülmüştür:

“M.K.nun boşanma halinde tazminat başlıklı 143. maddesinde, mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsiz karı veya kocanın, kabahatli olan taraftan münasip bir maddi tazminat talebine hakkı vardır hükmü getirilmiştir, görüleceği üzere, maddi tazminatın hüküm altına alınabilmesi için, önce bu konuda bir istek ve boşanma yüzünden mevcut, hatta muntazar bir menfaatin haleldar olması ve istekte bulunan tarafın boşanmada kabahatinin olmaması gerekir.”(6)

Örnek olarak şiddet, hakaret, küfür ve ilgisizlik, kadına çalışması konusunda baskı yapmak kusurlu ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilen davranışlardır. Diğer eşin bu ayarda bir kusurunun bulunmaması halinde bu davranışları gösteren eşten manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. (5)

“yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-davalı kocanın davalı-davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığının kanıtlanamadığı, bunun dışında eşini evden kovan davacı-davalı kocayla kocasına hakaret eden davalı-davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemez”(8)

Boşanma Davasında Talep Edilmemişse Manevi Tazminatın Sonradan İstenmesi Mümkün müdür?

Boşanma davasında manevi tazminat istememiş olan taraf, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde dava açarak manevi tazminat talep edebilir. Bu hüküm Medeni Kanun’un 178. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

“Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”

Boşanmada Manevi Tazminatın Miktarı Nasıl Belirlenir?

Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır.

Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir.

Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır.

Hakim, tazminat miktarını saptarken şu hususları göz önünde bulundurmalıdır:

  • kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığı ve varsa kusur derecesi, fiilin ağırlığı;
  • kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumu (1)
  • paranın alım gücü, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığı, (3)

Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi (2) ile  Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddeleri (4) gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.(2)

Boşanma Kararı ile Hükmedilen Manevi Tazminat Ne Zaman Tahsil Edilebilir?

Boşanma davaları içerisinde hüküm altına alman tazminatlar (TMK md. 174/1-2) boşanma hükmünün kesinleşmesiyle ödenir hale gelir. Bu nedenle manevi tazminata boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekir, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yanlıştır.


(1) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/8328 Karar Numarası: 2020/138 Karar Tarihi: 14.01.2020

(2) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/6210 Karar Numarası: 2019/12880 Karar Tarihi: 26.12.2019

(3) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/8093 Karar Numarası: 2019/12896 Karar Tarihi: 26.12.2019

(4) YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/8093 Karar Numarası: 2019/12896 Karar Tarihi: 26.12.2019

(5) YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2017/802 Karar Numarası: 2017/640 Karar Tarihi: 05.04.2017

(6) YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 1992/2-255 Karar Numarası: 1992/352 Karar Tarihi: 27.05.1992

(7) YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2008/2-252 Karar Numarası: 2008/267 Karar Tarihi: 19.03.2008

(8) YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2014/763 Karar Numarası: 2014/3409 Karar Tarihi: 20.02.2014

Boşanmak İstiyorum!

BOŞANMAK İSTİYORUM!

Ortalama yetmiş yıllık ömrümüz boyunca birçok sıkıntı veren olayla karşılaşırız. Savaşlar, deprem, yangın, sel; kazalar gibi travmatik olayların yanında boşanma da insanı ruhsal olarak derinden etkileyen olaylardandır.

Boşanma sadece duygusal bir birlikteliğin sonu değildir; aynı zamanda kişinin alıştığı yaşam düzeninin de tamamen değişmesi anlamına gelir.

Boşanma kendine has bir travmaya yol açıyor. Boşanmanın yol açtığı travma depresyon ya da anksiyete gibi pek çok şekilde kendini göstererek yaşam kalitemizi olumsuz etkileyebiliyor.

Ancak her sorun gibi boşanmayı da onu yok sayarak, görmezden gelerek ya da öteleyerek çözemeyeceğimiz ortada.
Hiç şüphesiz, boşanma kararını almak evlilik kararını almaktan daha zordur: Evlenme kararımız çevredeki herkes tarafından teşvik edilirken, boşanmaya dair verdiğimiz karar herkes tarafından sorgulanır ve bu karardan vazgeçirilmeye çalışılırız.

Üstelik bunu sıkıntılarımızın en yakın tanıkları dahi yapar.

Sonucu ne olursa olsun boşanma kararı tamamen bize ait olmalıdır. Bizi boşanmayı düşünme aşamasına kadar getiren olayları elbette annemizle, babamızla, en yakın arkadaşlarımızla konuşabiliriz. Ancak hiç kimse bu konuda bizim adınıza karar veremez. Ne çocuklarımız ne de avukatımız bu konuda bizden daha iyisini bilemez.

Her ailenin yapısı birbirinden farklıdır ve olayları anlattığımızda insanlar bunları öncelikle bizim tarafımızı tutarak ve kendi değer yargılarıyla dinleyip buna göre görüş bildirirler.

Bizin için çok önemli olmayan bir konu arkadaşımız ya da ebeveynlerimiz için çok önemli olabilir.

Bizin basitçe, üzerinde bile düşünmeden geçtiğimiz bir olay anne ve babamızı çok daha fazla rahatsız edebilir.

Ya da bizim daha fazla beklenti içinde olduğumuz bir durumda anlattığımız olayları anlamayabilirler.

Birinci Altın Kural: Soğukkanlı Hareket Edin

Bize boşanmayı düşündürten olaylar her ne ise öncelikle duygu dünyamızı etkilemiş olmalıdır.

Kızdığımız, şüphelendiğimiz, kuşkulandığımız, sinirlendiğimiz, üzüldüğümüz bir olay nedeniyle boşanmayı düşünmeye başlarız. Çok mutluyken, huzurluyken elbette ki hiç kimse boşanmayı düşünmez.

Öncelikle bize boşanma kararını aldıran ya da en azından düşündüren olaylar karşısında sakinliğimizi bozmamalı.

Olaylar karşısında kontrolümüzü kaybedersek zaten doğru düşünemeyiz. Hatta çoğu zaman hiç bir şey düşünemediğimiz bile olur, sanki paralize oluruz, hareket dahi edemeyecek hale geliriz.

Düzgün düşünemediğimizde ise bir karar vermemiz neredeyse imkansız hale gelir. Bir gün evi terketmeyi düşünüyoruz, on dakika geçmeden “neden ben evi terkediyorum, o gitsin” deriz.

Biraz daha düşünüp çocukların velayetini karşı tarafta bırakmaya karar verir ama hemen sonrasında aslında çocukları ne kadar da çok sevdiğimiz aklımıza gelip velayet için mücadele etmek isteriz.

İkinci Altın Kural: Sabırlı Olun

Boşanma başlı başına zor bir süreçtir.

Anlaşmalı boşanma dahi, karşılıklı konuşma, avukata gitme, davanın açılması derken en az 3-4 aylık bir zaman ister. Çekişmeli boşanmalarda ise süreç daha farklı işler. İlk duruşmaya bile şu anda ortalama 6-7 ay sonrasına gün veriliyor. Tanıkların dinlenilmesi, delillerin getirtilmesi denilirken ortalama bir buçuk yılda ilk aşaması ancak tamamlanabiliyor.

Boşanma kararı aldığımız ve bunu karşı tarafa açıkladığımız gün, yeni hayatımızın ilk günüdür.

Her gün kavga ediyor bile olsak, alıştığımızdan daha farklı bir hayat başlamıştır bizim için.

Yeni ev düzeni, çocuklarla görüşmelerin ayarlanması, arkadaşlar, avukatlarla yapılacak toplantılar gibi birçok konu süreç içinde hallolacaktır. Hiçbir şeyi alel acele yapmamıza gerek yoktur.

Herşey olması gereken zamanda olacak ve bir şekilde yeni hayatımız yoluna girecektir.

Üçüncü Altın Kural: Evliliği Bir Şirket Gibi Düşünün

Evlilik eşitler arasında bir sözleşmedir. Bunun kanunu vardır, kuralları vardır; örneğin sizin umrunuzda olmasa da eşlerin sadakat yükümü 185. Maddede, çocuğun ana-babasının sözünü dinlemesi 339. Maddede yazmaktadır.

Duygular zaman içinde değişir ancak sözleşmelerin altına attığınız imzalar sizi bağlamaya devam eder.

Bu nedenle evliliği bir şirket kurar gibi düşünmeliyiz. Bu kişiyle yaptığım hayat ortaklığı ne kadar sürer, ortağıma güvenebilir miyim, diğer insanlara yaklaşımı nasıl, ahlaklı mı, yalancı mı? Bir başkasına çok rahat bir şekilde yalan söylüyorsa bana neden söyleyemesin? Ya da borçlarına sadık bir insan değilse bana ekonomik olarak destek olacak mı? Başkalarıyla sürekli kavga ediyor, benimle de eder mi?

Nasıl ki bir iş kurmadan önce ortağımızı iş disiplini, iş ahlakı, ekonomik, kültürel yönlerden inceliyorsak evlilikte de ince eleyip sık dokumalıyız. Önce bunları düşünmeli sonra hayatımızı birleştirmeye karar vermeliyiz.

Boşanmayı istediğinizde, boşanmaya karar verdiğinizde de bir şirketin tasfiyesinde karşılacağınız zorluklara benzer zorluklar yaşayacaksınız. Bir şirket yeni kurulmuş olabilir, hiç mal edinmemiş, borç yapmamış, sözleşmeler imzalamamış olabilir. Bunun gibi şirketlerin tasfiyesi, sona erdirilmesi kolay olduğu gibi, henüz bir mal varlığı edinmemiş, yeni evli çocuksuz bir evliliğin sona erdirilmesi de kolaydır. Tarafların birçok malvarlığının, küçük çocuklarının olduğu daha uzun süreli evliliklerin sona erdirilmesi de elbette daha zor olacaktır.

Nafaka Hükmüne Uymamak Suçunun Şartları

Nafakanın Ödenmemesi Halinde Ceza Verilmesinin Şartları

5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için,

  • nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması,
  • aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması,
  • borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması,
  • aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması,
  • borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması,
  • dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve
  • şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekir.

İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK’nun 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Örneğin  nafaka borçlusu, itfa itirazına dayanak olarak nafaka ödemelerine ilişkin olduğuna dair açıklama içermeyen banka dekontlarını, posta havale fişlerini delil olarak sunmuştur. Borçlunun itfa itirazının kabul edilebilmesi için ödeme belgelerinde takibe konu alacak (somut olayda nafaka alacağı) için yapıldığına dair açık atıf bulunması zorunludur. Nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmekte ise de borçlu tarafından sunulan ve alacaklı adına gönderilen ödeme belgelerinin birbirini takip eden düzenli ödemeler olması gerekir. (4) 

Örneğin takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, işleyecek aylık nafaka talebinin bulunmadığı durumda nafaka ödememe nedeniyle ceza verilmesi doğru olmaz. Sanığın beraatine karar verilmesi gerekir (1)

Bir başka örnek dosyada 2019 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan ayları nafaka borcunun ödenmediği için 10/05/2019 tarihinde şikâyet dilekçesi verildiği anlaşıldığından, şikayet dilekçesi tarihi itibari ile 2019 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarına ilişkin nafaka borcunun muaccel hale geldiği ve bu aylara ilişkin daha önce verilmiş bir tazyik hapsi cezası da bulunmadığı cihetle, cari nafaka borcunu ödemeyen sanığın hapsen tazyikine karar verilmesi gerektiğine karar verilmiştir.(2)

Nafakanın kaldırılması veya azaltılması konusunda açılmış bir davanın bulunduğunun mahkemeye bildirilmesi halinde ise, mahkemeye ileri sürülen sebepler ve deliller göz önünde bulundurularak bu davanın sonucunun beklenmesine gerek olup olmadığı hakkında bir karar verilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde tazyik hapsi kararı verilmesi hatalı bulunmuştur. (3)

 


(1) YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2020/453 Karar Numarası: 2020/1402 Karar Tarihi: 18.02.2020

(2) YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2020/446 Karar Numarası: 2020/1404 Karar Tarihi: 18.02.2020

(3) YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/12613 Karar Numarası: 2019/17054 Karar Tarihi: 26.11.2019

(4) YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2019/11089 Karar Numarası: 2019/14008 Karar Tarihi: 03.10.2019

Şimdi arayın: 0533 483 9313