Bir Tokadın Sonuçları

Bir Tokadın Sonuçları

tokat atmak“Atanamayan öğretmenler, dershaneler kapatılacak mı, gerekli mi değil mi” tartışmaları sürerken Hürriyet okuru Hatice S.’den gelen aşağıdaki soru “öğretmenin vurduğu yerde gül biter” düşüncesinin zaman içinde nasıl değiştiğinin de bir resmi adeta. Hatice Hanım, şimdi bana öyle bir soru sormuşsunuz ki, cevaplasam bir kısım öğretmenler kızacak; cevaplamasam gönlüm razı gelmeyecek…

“Yasin Bey, benim oğlum biraz haylaz. Henüz ilkokul 2. Sınıfa gidiyor. Geçenlerde koridorda biraz yaramazlık yapmış, okul müdürü de çocuğu tokatlamış. Babasına söyledim, “müdürdür yapar” diyor. El kadar çocuk tokatlanır mı, müdürün böyle bir hakkı var mı? Çocuk şimdi bir haftadır okula gitmek istemiyor. Muhtemelen tüm ömrü boyunca bunu unutmayacak. Müdüre tazminat davası açmayı düşünüyorum, ne yapayım, bir yol gösterin lütfen. Hatice S.”

Çocuğa Ana-Babası Bile Vuramaz

Eskiden (2002 yılından önce geçerli olan Medeni Kanun döneminde) ana-babanın çocuğunu tedip hakkı vardı. Ana-babanın bu nedenle çocuğu uslandırmak için bir-iki fiske vurması halk arasında da normal karşılanırdı. On yıldan fazladır yürürlükte olan yeni Medeni Kanunu’muzda artık böyle bir hak (ya da yetki) ana-babaya verilmemiş. Yani, çocuğu terbiye ediyorum diyerek tokat atmak, terlikle kovalamak vb. kabul edilir bir davranış değil.

Ceza-i Sorumluluğu Var

Sorunuzda olduğu gibi, eğer çocuğa yönelik bir şiddet eylemi varsa, bunun tazminat olduğu kadar ceza-i sonuçları da var. Tokat atan öğretmeni, müdürü, hizmetliyi ya da her kim ise onu, en yakın karakola bir dilekçe ile şikâyet edebilirsiniz.

Müdüre Anayasal Koruma

Çocuğa yönelik şiddet içeren eylemin sonuçlarından biri de, uğranılan manevi zararların giderilmesi için açılacak tazminat davası. Bu davayı, çocuğa velayeten ana-babası açabilir. Yalnız bu davayı açarken dikkat edilmesi gereken önemli nokta şu: Tokadı atan müdür devlet okulunda mı çalışıyor yoksa özel okulda mı? Eğer özel okulda çalışıyorsa, doğrudan müdüre karşı tazminat davası açabilirsiniz.

Ama müdür, devlet okulunda çalışıyorsa, durumu biraz daha farklı: Anayasa’nın 129.maddesinin beşinci fıkrasına göre memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları sadece idare aleyhine açılabiliyor.

Yani, çocuğunuza müdürün attığı tokat,  idarenin ‘hizmet kusuru’ olarak kabul ediliyor.  Bu nedenle davayı, o müdürü istihdam eden Milli Eğitim Bakanlığı’na karşı açmanız lazım. Doğrudan müdür aleyhine dava açarsanız davayı yanlış kişiye karşı açtığınız için kaybedersiniz.

* Hurriyet.com.tr ve Hürriyet Ankara’da 5.12.2013’te yayınlanan yazımdan

Bir Davanın Anatomisi

BeFunky_bir davanın anatomisi.jpg

Ananı-babanı ikna et. Arkadaşlarını ikna et. Komşular ne der, diye düşün. Avukat bul. Avukatla konuş. Avukattan öğrendiklerini anana-babana anlat. Ananı-babanı bir daha ikna et. Dilekçe yazdır. Arkadaşları bir daha ikna et, arkadaşları şahit yazdır. Davayı aç. Duruşma günü bekle.

****

O da gitsin, avukat tutsun. Cevap yazdırsın. Cevabı oku. Bu anlatılanlar kimin hayatı, diye anlamaya çalış. Allah Allah, kağıttaki isim senin. Onu hiç tanımamışım, de. Beni böyle mi görüyormuş, de. Demek asıl yüzü buymuş, de.

****

Hâkim karşısına çık. Hâkim hiç konuşturmasın. Avukatına, ben konuşmayacak mıyım, de. Mübaşir ters ters baksın.

****

Senin şahitlerin her şeyi eksik anlatsın, onun şahitleri bire bin katsın. Olduğun yerde sinirlen. Bağıracak ol, azarı ye.

****

Karar verilsin. Kimse beğenmesin. Temyize gitsin. Bekle. Bekle. Bekle.

Telefon et avukata, n’oldu benim dosya, de.

****

Çocuk n’oldu. Çocuk onda. Ne zaman göreceksin. İki haftada bir. Bekle. Telefonunu da değiştirsin. Konuşama çocukla. Avukata söyle, arasın meslektaşını.

****

Bekledin iki hafta. Çocuğu göreceksin. Plan yaptın. O da ne ! Kapı duvar…

****

Avukatı ara. Sinirini ondan çıkar. Nasıl göstermez bana de! Tamam, desin, icrayla alırız çocuğu.

****

İcraya ver, tebligat bekle. Para yatır, icra memuruna. Para yatır, sosyal hizmet uzmanına. Para yatır, karakola. Para yatır, ulaşım aracına.

****

Kapıyı çal.

Açsın, daha yedi buçuk yaşında bir çocuk.

Karşısında olanca heybetiyle Devlet.

* Bu yazım 28.11.2013’te hurriyet.com.tr ve Hürriyet Ankara’da yayınlanmıştır.

Boşanma Davası Açmadan Önce Zorunlu Danışman

işçi ve kıdem tazminatıTürkiye’de ilk defa boşanma davaları için zorunlu “aile danışmanı” dönemi başlıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı bir anlık sinirle, sağlıksız alınan kararlarla biten evlilikleri kurtarmak ve yılda ortalama 120 bin civarında olan boşanma sayılarını düşürmek için harekete geçti. Devlet bundan böyle boşanmaya karar veren çiftlere, “bir kez de aile danışmanına sor” yöntemini işletecek. İki Bakanlığın yapacağı mevzuat değişikliğiyle Aile Mahkemeleri çiftleri boşanma kararı vermeden önce en az 4 seansla toplam 360 dakika hizmet alacakları aile danışmanlarına yönlendirme yetkisine sahip olacak. Mahkemeler, çiftlerin boşanmasının doğru olup olmadığına da aile danışmanlarının kişiler hakkında hazırlayacağı rapor doğrultusunda karar verebilecek. 

AMAÇ YUVAYI KORUMAK

Aile Bakanlığı’nca hazırlanılan “Boşanma Süreci Danışmanlığı” ismi verilen uygulamayla, sağlıksız verilen kararlarla evliliklerin bitirilmesinin önüne geçmeye çalışılırken, ciddi sorunların yaşandığı, şiddet gibi problemlerin olduğu husumetli evlilikleri ise boşanma süreçlerinde danışmanlar eliyle daha sağlıklı sonuçlandırmayı amaçlıyor. Adalet ve Aile Bakanlıklarının ortak mevzuat taslağının yürürlüğe girmesi ile çiftlere boşanma öncesi, sonrası ve boşanma davası devam ederken olmak üzere 3 ana başlık altında hizmet verilecek. Geçen yıl “aile ombudsmanlığı” uygulamasını pilot olarak başlatan Aile Bakanlığı, bu yolla 450 çiftten 75’ini boşanmaktan vazgeçirmişti. Mevzuat değişikliği ile uygulama daha sistematik bir şekilde Türkiye genelinde yaygınlaştırılacak. 

EN AZ 360 SAATLİK DESTEK

Plana göre Aile Mahkemeleri, boşanmak isteyen çiftleri danışmanlık hizmeti almaya yönlendirme yetkisi olacak. Mahkemeler, davanın her aşamasında çiftleri danışmana yönlendirebilecek. Hakimler, çiftlerin boşanmalarına karar verirken danışmanların hazırladıkları raporları dikkate alacak. 81 ildeki SHM’lerde bir aile danışmanı mutlaka bu iş için görevlendirilecek. Çiftlere en az 4 seans ve her seans 90 dakika olmak üzere toplam 360 dakikalık destek verilmesi planlanıyor. Kişiler, kendi istekleriyle de bu destekten yararlanabilecek. 

YILDA 120 BİN BOŞANMA 

Aile Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 120 bin boşanma gerçekleşiyor. Ayrılan çiftlerin yüzde 80’i yeniden evlenmeyi tercih ederken, yüzde 17’si eski eşiyle tekrar evleniyor. Bu oran yaklaşık 20 bin kişiye denk geliyor. Boşanmaların yaklaşık yüzde 40’ı evliliğin ilk 5 yılında gerçekleşiyor.

UYGULAMA BAŞARILI OLUR MU?

Bu yeni getirilecek aile danışmanlığı uygulamasının öncelikle çok iyi niyetle düşünülmüş bir konu olduğunu düşünüyorum. Ancak aile danışmanlığına başvurmanın çiftleri boşanmaktan vazgeçirmeyeceğini sadece boşanmayı daha da zorlaştıracağını ve sorunları da daha da ağırlaştıracağı görüşündeyim.

Aile Bakanlığı’nın kabul etmesi gereken birinci konu şu: Artık Ortaçağ Avrupası’nda yaşamıyoruz. Katolik dine inanan ülkelerin dahi boşanma hakkını kabul ettiği bir çağdayız. İnsanlar nasıl özgürce evlenmeye karar verdiyseler aynı şekilde boşanmaya da hakları var. Boşanan çiftlerin %17’sinin eski eşleriyle yeniden evlenmeleri, sadece bu özgürlüğün ne denli önemli olduğunu gösterir; bu danışmanlık olsa olsa bu %17’lik oranın düşmesine neden olur; zira insanların kanun zoruyla evli kalmak mecburiyetinden hoşlanacaklarını hiç sanmıyorum.

Diğer yandan, Aile Bakanlığı’nın elinde boşanmanın nedenlerine ilişkin hiç bir veri yok. Yaklaşık 120 bin boşanma davasının hangi nedenlerle açıldığını, eşleri boşanma davası açmaya götüren sebepleri bilmiyorlar. 120 bin boşanma davasının %90’ından fazlasının “anlaşmalı boşanma” sanıldığı bir istatistiki bilgilerle yola çıkılırsa daha çok kadına şiddet, daha çok eşe karşı şiddet ve daha çok bunalımlı insanla karşılaşacağımızı düşünüyorum.

Diğer bir yön de; boşanmanın çok taraflı olması: Yani burada sadece eşler açısından bir danışmanlık düşünülüyor; ancak tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki, boşanmada diğer eş kadar, çocukların, ailelerin, çalışma ortamındaki insanların, arkadaşların da büyük rolü var.

6284 sayılı Şiddet Kanunu çıkarılmadan önce, kanunun son derece eksik-hatalı olduğunu, amacını gerçekleştiremeyeceğini ve şiddeti önlemenin kanunla mümkün olmayacağını yazmıştım. Zaman maalesef bizi haklı çıkardı. Umarım bu yeni düzenlemede haksız çıkarım. Av.Yasin GİRGİN

Çekte Zamanaşımı 3 Yıla Çıktı

Gözlemleyebildiğim kadarıyla, ülkemizde ticaret gittikçe hızlanıyor, artıyor ve şekil değiştiriyor. Ticaretin en önemli unsurlarından biri de hukuki prosedürlere dikkat edebilmek. Bu hafta sizlerden gelen Ticaret Hukuku ile ilgili sorularınıza cevap vermeye çalıştım. Bana her zamanki gibi hayatinsorulari@gmail.com adresinden ulaşabilir, cevaplanmasını istediğiniz sorularınızı gönderebilirsiniz.

Çekin İbraz Tarihi Önemli

Soru: Bir alacağımla ilgili olarak icra takibi başlatmıştık. Borçluyu uzunca süre bulamadık, ama o bizi buldu, 6 aydır icra dosyasında işlem yapmadınız, bu nedenle takibiniz zamanaşımına uğradı diye bize karşı dava açmış. Böyle bir hakkı var mı? Halis D.

Cevap: Halis Bey, mailinizde belirtmeyi unuttuğunuz önemli bir nokta var: O da takibe koyduğunuz çekin ibraz tarihi. Bu tarih şunun için önemli: Çeklerde zamanaşımını 6 aydan 3 yıla çıkaran kanun maddesi 3.2.2012 tarihinde değişti. Yani elinizdeki çekin ibraz süresi bu tarihten önce ise 6 ay, sonra ise 3 yıllık zamanaşımı süresine tabisiniz.

Habersiz İcra Satışı

Soru: Alacağımız nedeniyle bazı makinalarımız, takımlarımız vs. haczedilmişti. İcra dairesi bize tebligat çıkarmadan bunları satmış. İcra müdürünün yaptığı yanlış değil mi, ne yapabiliriz? Hasan Ş.

Cevap : Menkul malların icra müdürlüğünce satışına karar verilmesi halinde icra ve İflas Kanunu’nun 114. Maddesine göre satış kararının taraflara tebliği zorunlu değildir. Müdürün işlemi kanuna uygun.

Çekleri Vekaleten İmzaladım

Soru: Bir şirkette genel müdür olarak görev yapıyordum. Sonrasında işime son verildi. Çalıştığım sırada, şirketin işleriyle ilgili olarak senetlerin üzerine kaşe basarak imzalamıştım. Bu senetler yüzünden bana icra takibi yapılabilir mi? Saim T.

Cevap: Vekaletnameniz varsa, bu vekaletnamede açıkça çek ve senet düzenleyebilmeniz için yetki verilmişse, azledilmenizden önce verdiğiniz bu çek ve senetler için şahsen size icra takibi yapılması doğru değil.

Kredi Borcumuz Var

Soru: Bankaya kredi borcumuz var. Bu borcumuz için bir yakınım ipotek vermişti. İpotek verilen evin değeri borcu hayli hayli ödüyor. Bankadan bir görevli aradı, hem bize hem de ipotek sahibine karşı icra takibi yapacaklarını söyledi. İcra Kanununu okuduk, bize icra takibi yapamayacaklarını öğrendik, bu doğru mu? Sadece evi satışa çıkarmaları gerekmez mi? Recep N.

Cevap: Recep Bey, internetin yararlarından biri istediğiniz bilgiye çok uğraşmadan ulaşabilmeniz. Bunun nimetlerinden yararlanıp İcra ve İflas Kanunu’nu da okumuşsunuz. Evet, dediğiniz gibi Kanun’da ipotek varsa önce ipoteğin paraya çevrileceği yazıyor. Ancak bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle ipotekli evin değerinin borcu karşılayabileceğinin tespiti gerekiyor. Bunun için kıymet takdiri yapıldıktan sonra dediğiniz madde geçerlidir.

Adres Olmayan Bonolar Geçerli mi?

Soru: Bazen satışlarımız için senet alıyoruz. Bu senetler sıra senedi oluyor, birincisine borçlunun adını-soyadını adresini vs. tam olarak yazsak, diğerlerine yazmasak geçerli olmuyormuş doğru mu? Necdet P.

Cevap : Necdet Bey, senetlerin (bono)kanunen senet sayılması için borçlunun adının soyadının yanına en azından tanzim yeri olarak, idari birim adı ( kent, ilçe, bucak, köy gibi ) yazılması gerekir. Tam adresinin yazılması zorunlu değildir.

* Hürriyet Gazetesi 7.11.2013 tarihli yazımdan

Yaz- Kış Demeden Eldiven Giyiniz

parmak iziYargıtay’ın Balyoz Davası kararlarından sonra tartışılan hukuki kavramlar kervanına bir de “hayatın olağan akışı” katıldı. Hürriyet okurlarından Cemal Ş.’nin başına gelen çok enteresan bir davayla ilgili sorusu bu kavramı anlamakla ilgili bir ipucu verebilir bizlere.

Hayatın Olağan Akışı

“Yasin bey, benim başıma çok ilginç ve bir o kadar da üzücü bir olay geldi. Eşimle birlikte sinemaya gitmiştik. Aracımızı sinemanın kapalı otoparkına bıraktık. Filmden sonra yemek yedik, daha sonra da eve döndük. Ancak aradan iki ay kadar geçtikten sonra, Savcılıktan bana, parmak izi vermem için bir çağrı geldi. Parmak izi vermek için gittiğimde bana “şu tarihte neredeydin, ne yaptın” gibi bir takım sorular sorup ifademi aldılar. Aradan birkaç ay daha geçtikten sonra bu sefer Mahkemeden bir yazı daha geldi. Meğer, biz eşimle film izlerken, kapalı otoparkta aracımızın yanına park edilmiş aracın iki sileceğini koparmışlar, ön camını kırmışlar, dikiz aynasına hasar vermişler. Benim parmak izim de aracın üzerinde bulunmuş. Savcının iddianamesini okuyorum, mala zarar vermekten hakkımda ceza istenmiş. Bu durum “hayatın olağan akışı”na uygun mudur; sadece bir parmak izim aracın üzerinde diye ceza mı alacağım” diye soruyor.

Şüphe Varsa Ceza Olmaz

Ceza yargılamasının amacı işlenmiş bir suçun cezasız kalmamasıdır. Bunun için Adalet Tanrıçası Themis, sağ elindeki teraziye delilleri koyarak somut maddi gerçeği tartar. Sol elindeki kılıcı kullanarak suç işlediği sabit olan faili cezalandırır.

Burada dikkat etmemiz gereken en önemli kural ise evrensel bir ilke olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Latincede “in dubio pro reo” şeklinde ifade edilen ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir.

Şüpheden sanık yararlanır kuralı, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ve gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir kesinlikle ispat edilebilmesidir.

İhtimal Varsa?

Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa ihtimale dayanarak sanığın mahkûmiyetine karar vermek, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir.

Tek Delille Ceza Olur mu?

Cemal Bey’in durumunda, parmak izinin bulunduğu yer önemli. Örneğin parmak izleri, Cemal Bey’in parkettiği tarafta, bel hizası civarlarında tespit edilmişse, bu iz, Cemal Bey kendi arabasına binerken yandaki araca dokunması suretiyle de olmuş olabilir. İzin orada olması “hayatın olağan akışına” uygundur.  Ama izler aracın ön camında, sileceklerin üzerinde bulunmuşsa sonuç elbette farklı olabilir.

Benim Cemal Bey’e ve tüm okurlara naçizane bir tavsiyem olacak: Suçsuz yere yargılanmak istemiyorsanız yaz kış demeden eldiven giymek lazım (!)

* Bu yazım hurriyet.com.tr ve Hürriyet Gazetesi’nde (Ankara) 24.10.2013’te yayınlanmıştır.

İstifa Edenin Kıdem Tazminatı Hakkı

işçi ve kıdem tazminatıSon bir-iki yıldır “kıdem tazminatı” konusu çalışanların en baş gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Yasa değişene kadar mevcut, yürürlükte bulunan yasaya tabi olduğunuzu ve yeni çıkarılacak yasanın, önceki yasaya göre kazanılmış haklarınızı ortadan kaldıramayacağını bir kere daha hatırlatmak isterim. Bu, kanunların geriye yürümezliği ilkesinin tabii bir sonucudur. Bu hafta siz Hürriyet Okurlarından gelen e-postalardan bu konuyla ilgili olanları ele aldım. Herkese mutlu bayramlar diliyorum.

Kıdem Tazminatı Mantık Dışı mı?

Soru: Yasin Bey, bir işveren olarak kıdem tazminatını son derece mantık dışı buluyorum. Ben yanımda çalışanlara zaten çalışmasının karşılığında maaş ödüyorum. Sigortasını da yatırıyorum. Emekli olduğunda emekli maaşını devletten alacak. Bir de niye kıdem tazminatı ödemek zorundayım, mantığını anlayamıyorum. Raşit S.

Cevap: Raşit Bey, işverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, Okumaya devam et İstifa Edenin Kıdem Tazminatı Hakkı

Eşin Borcundan Sorumluluk

Eşimin Borcundan Sorumlu muyum?

borçMalum piyasalarda adı konmamış ama herkesin dilinde olan bir kriz var. Kriz dönemlerinde borçlarla ilgili sorular da artar. Eşlerin en çok merak ettiği konuların başında da eğer kendi adına kayıtlı bir malı varsa, bu malının eşinin borcundan etkilenip etkilenmeyeceği. “Eşimin bankaya borcu var, benim maaşıma haciz konulur mu, adıma kayıtlı eve haciz konur mu, eve haciz gelir mi” diyorsanız bu size yararlı olabilir.

Evlilikte Alınan Mallar Kimin

1 Ocak 2002’den sonra evlendiyseniz ya da evliliğiniz bu tarihten sonra da devam etmişse ve eşinizle aranızda evlilik sözleşmesi yapmadıysanız, otomatik olarak “edinilmiş mallara katılma(EMK)” diye adlandırdığımız sisteme dâhilsiniz demektir. Benim kısaca EMK şeklinde tanımladığım bu sistem şu manaya geliyor: İster çalışın, isterseniz evde oturun, evliliğiniz süresince alınan tüm malların değerlerine ortaksınız. Okumaya devam et Eşin Borcundan Sorumluluk

Birikmiş Nafaka Alacağının Tahsili

T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2014/8649 K. 2015/9615 T. 29.4.2015

• BİRİKMİŞ NAFAKA ALACAĞININ TAHSİLİ ( İhtilafın Nafaka Alacağı Nedeniyle Başlatılan İcra Takibinde Yapılan Hukuki Yardımdan Kaynaklı Olduğu ve Vekalet Ücretinin Tarifenin 11/1. Md. Atfıyla Uygulanması Gereken 3. Kısmına Göre Belirleneceği Nazara Alınarak Şikayetin Kabulü Gerektiği )

• ŞİKAYET ( Birikmiş Nafaka Alacağının Tahsili – İhtilafın Nafaka Alacağı Nedeniyle Başlatılan İcra Takibinde Yapılan Hukuki Yardımdan Kaynaklı Olduğu ve Vekalet Ücretinin Tarifenin 11/1. Md. Atfıyla Uygulanması Gereken 3. Kısmına Göre Belirleneceği Nazara Alınarak Şikayetin Kabulü Gerektiği )

• VEKALET ÜCRETİ ( İhtilafın Nafaka Alacağı Nedeniyle Başlatılan İcra Takibinde Yapılan Hukuki Yardımdan Kaynaklı Olduğu ve Vekalet Ücretinin Tarifenin 11/1. Md. Atfıyla Uygulanması Gereken 3. Kısmına Göre Belirleneceği Nazara Alınarak Kabulü Gerektiği )

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler/m.9,11

ÖZET : Somut olayda borçlu aleyhine yapılan takipte tahsili istenen birikmiş nafaka alacağıdır. Mahkemece ihtilafın nafaka alacağı nedeniyle başlatılan icra takibinde yapılan hukuki yardımdan kaynaklı olduğu ve vekalet ücretinin tarifenin 11/1. maddesi atfıyla uygulanması gereken 3. kısmına göre belirleneceği nazara alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, nafaka davalarında uygulanacak 9/1. maddesine göre icra vekalet ücretinin hesap edileceğinin kabulü ile şikayetin reddi yönünde hüküm kurulması doğru değildir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu aleyhine birikmiş nafaka alacağının tahsili amacıyla başlatılan takipte, İcra Dairesi’nce yapılan dosya kapak hesabında, icra vekalet ücretinin bir yıllık nafaka bedeli üzerinden hesap edildiği, alacaklı vekilinin, alacak miktarının tamamı üzerinden nisbi olarak hesap edilmesi gerektiğinden bahisle işlemi şikayeti üzerine, Mahkemece, avukatlık ücret tarifesi 9. maddesi 1. fıkrasına göre, nafaka alacağında vekalet ücreti bir yıllık nafaka alacağı üzerinden hesap edileceğinden, şikayetin reddine karar verildiği, hüküm alacaklı vekilince temyiz edildiği görülmektedir.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler 9. maddesi 1. bendinde; nafaka davalarında hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamının avukatlık ücreti olarak hükmolunacağı, aynı Kanunun 11. maddesi 1. bendinde ise; İcra ve İflas Müdürlüklerindeki hukuki yardımlara ilişkin avukatlık ücretinin, takip sonuçlanıncaya kadar yapılan bütün işlemlerin karşılığı olduğu ve konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücretinin, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği düzenlenmiştir.

Somut olayda borçlu aleyhine yapılan takipte tahsili istenen birikmiş nafaka alacağıdır.

Mahkemece ihtilafın nafaka alacağı nedeniyle başlatılan icra takibinde yapılan hukuki yardımdan kaynaklı olduğu ve vekalet ücretinin tarifenin 11/1. maddesi atfıyla uygulanması gereken 3. kısmına göre belirleneceği nazara alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, nafaka davalarında uygulanacak 9/1. maddesine göre icra vekalet ücretinin hesap edileceğinin kabulü ile şikayetin reddi yönünde hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 388/4. ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Part-time Çalışan Nafaka Alır mı?

Anlaşmalı Boşanma DavasıPart-time Çalışan Nafaka Alır mı?

Soru      :Ben kocama boşanma davası açmayı düşünüyorum. Part-time çalışıyorum, gelirim olduğu için bana nafaka bağlanmazmış doğru mu?

Cevap   : Eşinizin gelirine bağlı olarak part-time çalışsanız bile, diğer şartlar da varsa, yoksulluk nafakası bağlanması gerekir. Bu nafakanın bağlanması için açtığınız boşanma davasında eşinizin sizden daha fazla kusurlu olması gerektiğini unutmayınız.

Tapuya Adım Yanlış Yazılmış

Soru      : Yasin Bey, yazılarınızı her hafta büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Benim başıma hiç olmayacak bir şey geldi. Geçen hafta babamdan kalan evi üzerime geçirmek istedim. Tapu memuru, hem miras bırakan hem de malik kısmına benim adımı yazmış. Tekrar tapuya gittim, düzeltmeleri için dilekçe vermek istedim. Kabul etmediler, dava açmam gerektiğini Okumaya devam et Part-time Çalışan Nafaka Alır mı?

Şimdi arayın: 0533 483 9313