Kuvvetler Ayrılığı

Kuvvetler Ayrılığı

kuvvetler ayrılığıFransa’nın en uzun tahtta kalan kralı 14. Louis, belki de 1715 yılına kadar süren 72 yıllık hükümdarlığının sarhoşluğundan État c’est moi- Ben Devlet’imdeme cüretini göstermişti.

14.Louis için kişisel itibarla hanedanın ve ulusun itibarı ayrılmaz bir bütündü. Bu yüzden birçok Avrupalı hükümdara örnek olmuştu. Fransız politikacıların görevi fiilen saray memurluğuna, idareciliğe ve yürütücü memurluğa indirgenmişti. Kraliyet meclisleri ve eyaletlerdeki kraliyet görevlileri, idare memurları ve ordu komutanları; soyluları ve yerel dokunulmazlıkları hesaba katmakla birlikte, o zamana kadar Fransa’da söz sahibi olan siyasi güçlerin gerçek anlamdaki bağımsızlığına büyük darbe indirdi. Eyalet meclisleri kraliyet görevlileri tarafından yönetilmeye başlandı. Parlament’lerin işlevi adli yetkilerle sınırlandırıldı. Fransız kilisesinin Roma kilisesinden bağımsız olduğu savunuldu. Kısa süre sonra bu devrim dönemine “Grand Siecle” (Büyük yüzyıl) adı verildi.

****

14. Louis’in hükümdarlığının yakın şahidi olan politik düşünür Montesquieu (1689 – 1755) gördüklerinden ve yaşadıklarından çok etkilendi. Montesquieu 20 yıl üzerinde çalıştığı “De l’esprit des lois” adlı kitabında yasama, yürütme ve yargı’yı birbirlerinden ayırmanın önemini ve kuvvetler ayrılığı prensibini vurguladı.

****

Montesquieu’ye göre; fazilet bile sınırlanmaya muhtaçtı: “Bir kuvvet, karşısında kendi cinsinden başka bir kuvvete rastlamadıkça doludizgin gider. Zira ezeli bir tecrübe ile sabittir ki, kuvvet sahibi herkes, bunu kötüye kullanabilir ve kuvvetine sınır buluncaya kadar gider.”

****

Montesquieu’nun Kuvvetler Ayrılığı Prensibi yazılı bir anayasa olarak, Fransa’dan bile önce, 1787 tarihli Amerikan Anayasası’nda ifadesini buldu. Daha sonra 19. ve 20. yüzyılda diğer ülkelere de yayıldı. Türk Hukuk Sistemi’nde ise ilk defa 1876 Anayasa’sı’nda padişah bir takım yetkilerini yasama ve yürütme ile paylaşmışsa da, tam olarak ilk kez 1961 Anayasası’nda yer aldı.

****

Aslında, yeri gelmişken, Montesquieu’nun en az kuvvetler ayrılığı prensibi kadar önemli bir teoreminden bahsetmemek olmaz:

Montesquieu üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırdı ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etti: Monarşi, demokrasi ve despotizm:

Montesquieu’ya göre Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır.

Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir.

Son olarak despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır.

****

Montesquieu’nun kuvvetler ayrılığı prensibinin savunucusu iseniz, gördüğünüz gibi kısa zamanda taşınmanız gerekecek. Zira hem büyük devletiz hem de çok sıcak.

Taşınmaz Ev Eşyası ve Ziynetlere Dair Alacak

T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2014/6860 K. 2015/13210 T. 15.6.2015

• BOŞANMADAN KAYNAKLI MANEVİ TAZMİNAT ( Taşınmaz Ev Eşyası ve Ziynetlere Dair Alacak – Bu Davaların Çözüm Yerinin Aile Mahkemeleri Olduğu/Aile Mahkemesi Kurulmayan Yerlerde İse Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca Belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde Davanın Aile Mahkemesi Sıfatıyla Görülüp Karara Bağlanması Gerektiği )

• EV EŞYASI VE ZİYNETLERE DAİR ALACAK ( Boşanmadan Kaynaklı – Bu Davaların Çözüm Yerinin Aile Mahkemeleri Olduğu/Aile Mahkemesi Kurulmayan Yerlerde İse Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde Davanın Aile Mahkemesi Sıfatıyla Görülüp Karara Bağlanacağı )

• GÖREV ( Boşanmadan Kaynaklı Manevi Tazminat/Taşınmaz Ev Eşyası ve Ziynetlere Dair Alacak – Bu Davaların Çözüm Yerinin Aile Mahkemeleri Olduğu/Aile Mahkemesi Kurulmayan Yerlerde İse Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde Davanın Aile Mahkemesi Sıfatıyla Görülüp Karara Bağlanacağı )

4787/m.4

ÖZET : Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanmadan kaynaklı manevi tazminat ile mal rejiminin tasfiyesiyle dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taşınmaz, ev eşyası ve ziynetlere dair alacağın davalıdan tahsilini istemiştir. Bu davaların çözüm yeri 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince aile mahkemeleridir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine dair olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, görevsiz Asliye Mahkemesi’nde açıldığı halde, davalının ikametgahına değinilerek yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanmadan kaynaklı manevi tazminat ile mal rejiminin tasfiyesiyle dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taşınmaz, ev eşyası ve ziynetlere dair alacağın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili; yetki, görev ve derdestlik ilk itirazlarında bulunmuş, esasa dair olarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; davalının ikametgahının Antalya oluşu, yetki itirazının usulüne uygun yapılması gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmiştir.

Taraflar 31.8.1983 tarihinde evlenmiş, 19.7.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair kararın 9.4.2013 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir ( T.M.K.nun 225/2.m. ) Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( T.K.M.’nin 170.m. ), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( T.M.K.nun 202, 4722 Sayılı Kanunun 10. m. ).

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir ( H.M.K.nun 31.md. ). İddianın ileri sürülüş şekline göre talep, manevi tazminat ve mal rejiminin tasfiyesiyle oluşan alacak istemine ilişkindir.

Bu davaların çözüm yeri 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince aile mahkemeleridir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine dair olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, görevsiz Asliye Mahkemesi’nde açıldığı halde, davalının ikametgahına değinilerek yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece öncelikle görev hususunda bir karar verilmesi gerekir.

SONUÇ : Davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu sebeple kabulüyle hükmün 6100 Sayılı H.M.K.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, H.U.M.K.nun 440/111-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 24,30 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15.06.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 2/2. maddesi,”… Aile Mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bakılır…” hükmünü içermektedir. Anılan maddede Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Kanun kapsamındaki dava ve işlere, “Aile Mahkemesi Sıfatıyla” bakacağına yönelik bir açıklamaya yer verilmemiştir.

4787 Sayılı Kanun’un 2/2. maddesine uygun olarak, Elbistan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan davada yargılama yapılıp karar verilmiştir.

Mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığının belirtilmemesinin sonuca bir etkisi yoktur. Aile Mahkemeleriyle Asliye Hukuk Mahkemelerinde aynı yargılama usul ve yöntemleri uygulanmaktadır. Mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosya başka bir mahkemeye de gönderilecek değildir. Dava aynı mahkemede görülüp sonuçlandırılacaktır.

Elbistan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla baktığını belirtmemesi ancak sonuca etkili olmayan usuli bir eksiklik olarak kabul edilebilir. Sırf bu nedene dayalı olarak esasa yönelik temyiz incelemesi yapılmadan hükmün bozulmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının esaslı bir unsurunu teşkil eden makul süre içinde yargılanma hakkına, T.C. Anayasası’nın davaların en az gider ile ve mümkün olan suretle sonuçlandırılması gerektiğine yönelik 141/3. maddesine, H.M.K.nun 30. maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisi ilkesine uygun düşmeyeceği, bu sebeplerle kararın esas yönünden temyiz incelemesi yapılması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun bozma neden ve görüşüne katılmıyorum.

12 Soruda Yargılamanın Yenilenmesi

12 Soruda Yargılamanın Yenilenmesi

Herkes hukukçu değil, bu nedenle yargılamanın yenilenmesini basitçe anlatayım: Bir mahkeme dosya hakkında karar veriyor. Bu kararı ister Yargıtay’da onanarak isterse temyiz edilmeden kesinleşiyor. Daha sonra bazı yeni deliller ortaya çıkıyor. Bu deliller, mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu gösteriyor. İşte bu kararın yeniden incelenmesi talebine “yargılamanın yenilenmesi” adı veriliyor.

1. Sadece Sanığın Lehine mi talep Edilir?

Hayır, ortaya çıkan deliller sanığın lehine olabileceği gibi aleyhine de olabilir. Yani beraat eden sanık, yeni deliller incelendikten sonra ceza alabilir.

2. Kesinleşmemiş Dosyalarda Talep Edilebilir mi?

Hayır, kesinleşmemiş dosyalarda bu yola gidilmez, çünkü bu dosyalarda temyiz incelemesi yapılır.

3. Başka “Olağanüstü Yol” Var mı?

Yargılamanın yenilenmesinden başka, “olağanüstü itiraz” ve “kanun yararına bozma” da vardır.

4. Başvuru Nereye Yapılır?

Yargılamanın yenilenmesi başvurusu hükmü veren mahkemeye yapılır. Mahkeme, oluştuğu iddia edilen yenileme nedenlerinin var olup olmadığını ve delillerin doğruluğunu tartışamadığı gibi ayrıca başvuruda belirlenenler dışında bir yenileme ne deninin bulunup bulunmadığını da araştıramaz. Mahkeme talebi reddederse bu karara itiraz edilebilir.

5. Kimler Talep edebilir?

Yargılamanın yenilenmesi yoluna mahkeme kendiliğinden, yani talep olmadan gidemez. Mağdur, Malen sorumlu olanlar ve malına el konulan üçüncü kişiler, hükümlü, Hükümlünün yasal temsilcisi ve eşi; hükümlü ölmüşse, eşi, üst soyu, altsoyu ve kardeşleri, şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilir. Cumhuriyet savcısı hükümlünün hem lehine hem de aleyhine yargılamanın yenilenmesini talep edebilir. Müdafi (sanığın avukatı) de hükümlünün lehine yargılamanın yenilenmesini isteyebilir.

6. Süresi Var mıdır?

Yargılamanın yenilenmesi başvurusunun kural olarak herhangi bir süre sınırı yoktur.

7. Dosyayı Aynı Mahkeme mi İnceler?

Bir hakimin kendi kararı karşısında objektif kalması zor olduğundan yargılamanın yenilenmesi davasına önceki yargılamada görev yapan hakim bakamaz. (CMK 23/3) Hatta yargılamanın yenilenmesi davasına konu kararı veren hakim ile, yenileme talebinin reddi ya da kabulü kararı veren hakim de aynı olmamalıdır.

8. Kaç Kere Başvurulabilir?

Yargılamanın yenilenmesi istemi reddedilirse, yeni bir sebeple tekrar yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmak mümkündür.

9. Talep Kabul Edilirse Cezanın İnfazı Durur mu?

Yargılamanın yenilenmesi davasının açılması, hatalı olduğu iddia edilen hükmün infazını ertelemez. Ancak mahkemenin infazın geri bırakılmasına ya da dur durulmasına karar vermesi mümkündür.

10. Hangi Nedenlerle Talep Edilebilir?

sahte belge kullanılmış olması, yalancı tanıklık ya da gerçeğe aykırı bilirkişilik yapılmış olması, hakimin görevini ifa ederken suç işlemesi, dayanak hükmün ortadan kalkması, yeni olay veya yeni delilin bulunması, AİHM’nin konuya ilişkin karar vermesi, beraat eden sanığın suçu itiraf etmesi durumlarında yargılamanın yenilenmesine karar verilebilir.

 11. Dava En Baştan Yeniden mi Görülür?

Hayır, sadece hükme ilişkin deliller yeniden değerlendirilir, duruşma yapılmadan dosya üzerinden de karar verilebilir.

12. Beraat edenlerin Hakları Nelerdir?

Yargılamanın yenilenmesi sonucunda örneğin haksız yere cezaevinde yatmış bulunduğu anlaşılan kişiler, tazminat talep edebilir.

Boşanmayla İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Son zamanlarda kamu spotu adı altında yayınlanan kısa filmlerde birçok konuyla ilgili uyarıları izliyoruz. ‘Doktor tavsiyesi olmadan ilaç kullanmayın’, ‘soba öldürmez ihmal öldürür’, ‘sizi Tüketici Kanunu korur’ bunlardan ilk başta aklıma gelenler. Gerek e-postayla gerek katıldığım TV programlarında gelen sorulara bakılırsa sanırım boşanma davaları konusunda da böyle bir program hazırlanabilir bence. Bu hafta cevabı genelde yanlış bilinen soruları ele aldım.

  • Yanlış: Davayı İlk Karşı Taraf Açsın

Boşanma davasını ilk kimin açtığı davanın esası bakımından önemli değil. Davayı açan taraf, boşanma isteğini mahkemeye iletir ve boşanma sebeplerini ispat etmek zorundadır. Diğer taraf da boşanma istiyorsa, bir karşı dava açarak kendi sebeplerini ispatlamalıdır. Bununla birlikte davanın sizin oturduğunuz yerde görülmesini istiyorsanız ilk açan siz olmalısınız.

  • Yanlış: Davayı Kadın Açarsa Nafaka İsteyemez

Kadına nafaka verilmesinin bununla ilgisi yoktur. Boşanma davasını kim açmış olursa olsun, eşin nafakaya ihtiyacı varsa nafaka bağlanır. Normalde hâkim bunu kendiliğinden düşünmeli, ama uygulamada böyle olmuyor, talep edilmesi gerekiyor.

  • Yanlış: Kız çocuk anneye, erkek çocuk babaya verilir

Velayet belirlenirken çocukların cinsiyetinden çok yaşları göz önünde tutuluyor. Yaşı küçük çocukların anne şefkatine ihtiyacı olduğu düşünülüyor ve erkek ya da kız olmalarına bakılmaksızın genelde velayetleri anneye bırakılıyor. 12 yaşını doldurmuş çocuklara kiminle kalmak istediklerinin sorulmasının zorunlu olduğunu da yeri gelmişken belirtelim.

  • Yanlış: SMS içeriği istenebilir

Eşlerin cevabını en çok merak ettiği konulardan biri de bu. Aile Mahkemeleri’nde görülen davalarda eşin yapmış olduğu telefon görüşmelerinin ve gönderdiği SMS’lerin sadece tarihi, saati, hangi numaraya gönderildiği, operatör şirketlerden sorulabilmektedir. Mesaj içeriği öğrenilememektedir.

  • Yanlış: Erkeğin geliri yoksa nafaka vermez

Kadın-erkek eşitliği kanuna girdi ama bu nafaka konusunda Yargıtay hala farklı düşünüyor. Eğer erkek, askerde, cezaevinde değilse çalışmasa da nafaka ödemekle yükümlü tutuluyor.

  • Yanlış: Diğer eş boşanmak istemezse dava uzar

Diğer eşin boşanmak istememesi davanın süresini hiç etkilemez. Açılan davada boşanma kararı verilmesi için boşanma sebeplerinin varlığının ispat edilmesi yeterlidir.

  • Yanlış: İki taraf da boşanma istiyorsa hâkim boşar

Eğer iki taraf da boşanmayı talep etmelerine rağmen, velayet, tazminat, nafaka, malların paylaşımı gibi konularda anlaşamıyorlarsa davalarına çekişmeli boşanma adı verilir. Bu davada iki taraf da boşanmayı istediğini belirttiği halde boşanma sebeplerini ispat edemezlerse hâkim davalarını reddedebilir.

  • Yanlış: 3 yıl ayrı yaşarsak otomatik boşanılıyor

Eşler, her hangi bir boşanma davası açmadan, sadece fiili olarak ayrı yaşamaya başlamışlarsa, isterlerse 10 yıl ayrı kalmış olsunlar otomatik boşanmaları söz konusu değil.

Boşanma İstatistikleri – 2013

yasingirgin2Ülkemizde evlilik sayısı giderek azalırken, boşanma sayısı artıyor.

Bu durum, Türkler’in evliliğe bakışının değiştiğini ortaya koyuyor.

  • Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, 2003 yılında 565 bin 468 çift evlenirken, bu sayı 2004’te 615 bin 357’ye, 2005’te ise 641 bin 241’e kadar çıktı. 2008’e kadar artış gösteren rakamlar 2009’da 591 bin 742, 2010’da 582 bin 715, 2011’de 592 bin 775’e düştü.
  • Boşanmalarda ise artışın yaşandığı Türkiye’de, son 10 yılda toplam 1 milyon 43 bin 97 çift evini ayırdı. 2003 yılında 92 bin 627 olan boşanma sayısı 2004’te 91 bin 22, 2005’te 95 bin 895, 2006’da 93 bin 489, 2007’de 94 bin 219, 2008’de 99 bin 663 oldu.
  • Boşanma rakamları 2012’de ise 123 bin 325’e kadar yükseldi.
  • Türkiye’de her 1000 evli çiftten 16’sı 2012’de boşanmış.
  • Boşananların yüzde 39.6’sı ilk 5 yıl içinde, yüzde 21.2’si 6-10 yıl içinde evliliğini bitirmiş.
  • En fazla boşanma Ege bölgesinde görülmüş. Ege’de her 1000 evli çiftten 23’ü 2012’de boşanmış.
  • İlk kez evlenen çiftler arasındaki ortalama yaş farkı 3,2 olarak gerçekleşti.
  • İlk evlilik yaşı erkeklerde 26.7, kadınlarda 23.5. Bölgesel düzeyde en yüksek ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 27,6, kadınlarda 24,6 ile İstanbul Bölgesi’nde görüldü.
  • En düşük ortalama ilk evlenme yaşı ise erkeklerde 25,7 ile Orta Anadolu, kadınlarda 22,2 ile Orta Anadolu ve Kuzey Doğu Anadolu bölgelerinde oldu.
  • Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaptığı bir araştırmaya göre; en büyük boşanma sebebi sorumsuzluk ve ilgisizlik. Bu nedeni sırasıyla, evin ekonomik geçimini sağlayamama, aldatma, dayak/kötü muamele, içki ve kumar, eşlerin ailelerine karşı saygısız davranması, terk etme/edilme, eşin ailesinin aile içi ilişkilere karışması, çocuk olmaması, ailedeki çocuklara karşı kötü muamele izliyor.
  • Boşanma kararını yüzde 58 oranla kadın veriyor.
  • Yaş grubuna göre boşanmalara bakıldığında en fazla boşanma 30-34 yaş aralığında görülüyor. Bu yaş grubunu sırasıyla 25-29 ve 35-39 yaş aralığı izliyor.

Berlin’de Hakimler Var!

berlin'de hakimler var

Berlin’de Hakimler Var *

İkinci Friedrich,  1740’da kral olmasından sonra ülke yönetiminde ve adalet işinde de başarılı olur; ilk Alman yasa derlemesini hazırlatır ve eğitim alanında çeşitli yenilikler yaparak, Prusya’nın eğitim alanında bütün dünyada birinci olmasını sağlar. Zorunlu eğitimin mucididir. 5-14 yaş arasındaki bütün çocuklara uygulattığı bu eğitim sistemi zamanla tüm Avrupa’ya ve dünyaya yayılmıştır.

Artık Prusya Kralı olan “büyük” Friedrich, Potsdam Ormanları’nda gezinirken bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepe üstünde durur ve değirmeni satın alarak yerine şanına yakışır muhteşem bir saray yaptırmak ister.

Hemen yardımcıları değirmenin sahibini bulur ve araziyi değirmenle birlikte kendisinden almak isterler. Ancak değirmenci araziyi vermeye razı olmaz. Bunun üzerine askerler değirmenciyi kralın huzuruna çıkarırlar.

Kral, değirmenciye bakar. “Arazine bir saray yaptırmak istiyorum. ”der. İkna etmek için önce değirmene değerinin kat kat üstünde bir meblağ ödemeyi teklif eder. Fakat değirmenci, kral ne kadar para verirse versin, bu satışa bir türlü razı olmaz.

Kral, teklif ettiği onca paraya rağmen değirmeni satın alamayınca sinirlenir ve “Sen benim Prusya Kralı Friedrich olduğumu bilmiyor musun yoksa?” diye gürler.

Değirmenci hiç alttan almaz. ”biliyorum” der. “Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin ve arazinin sahibi Sans-Souci’yim.”

Kral iyice köpürür ve “ Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın? Benim binlerce askerim var. Senin kimin var?” der.

Değirmenci bu söz üzerine hiç telaşa düşmeden tarihe geçen o ünlü sözü söyler:

“Berlin’de hâkimler var. Ben de onlara güveniyorum.”

Kral bu cevap üzerine ıslah ettiği mahkemelerin adaletine kendi aleyhine bile güvenildiğini anlar ve tarihe geçen şu ünlü sözünü söyler:

“Hiçbir güç, hiçbir iktidar, kral dahi olsa adaletten üstün değildir”

Kral İkinci Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve onun daha altında olan tepeye sarayını diker ve adını da Sans-Souci Sarayı koyar.

2013 Yılının En’leri

İşte 2013’ün En’leri

Acısıyla, daha acısıyla, çok acısıyla inanılmaz olaylar yaşadığımız bir yıl daha geride kalıyor. Sizler için boşanma notlarımı tarayıp yılın en’lerini hazırladım. Umarım beğenirsiniz. Yeni yılınız kutlu olsun, umudunuz solmasın…

YILIN SOYANI : İZMİR’de, boşanma davasında eşinin kazandığı 50 bin TL’lik tazminatı ödeyebilmek için banka soymaya kalkışan, ancak yakalanıp tutuklanan Reşit Ş., yargılandığı davanın ilk duruşmasında 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

YILIN SOYMAYANI: Beşiktaş’ın 1995-2001 yılları arasında kalesini koruyan Fevzi Tuncay boşandığı eşi Eylem Çukuryurt’a 150 bin lira nafakayı ödemediği için kesinleşen 3 aylık hapis cezasını çekmek üzere İzmir Adliyesi’nde gelerek teslim oldu. Fethiye İcra Mahkemesi’nin kararı tebliği edilen Fevzi tutuklanarak cezaevine götürüldü.

YILIN HİJYENİĞİ: K.İ. adlı koca, temizlik hassasiyetinin hastalık derecesine vardığını iddia ettiği eşinden boşanmak için mahkemeye başvurdu. Davacı erkek karısından 100 bini manevi, 400 bini maddi, toplam yarım milyon lira da tazminat istiyor.

YILIN FETVASI: Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ve tüm camilerde okunan cuma hutbesinde kadını kocasına karşı kışkırtmanın dinen günah olduğu belirtilerek, Hz. Muhammed’in “Her hangi bir kadın, geçerli bir sebebi olmaksızın kocasından boşanma talep ederse, cennetin kokusu ona haram olur” hadisi hatırlatıldı.

YILIN MASRAFI: Geçtiğimiz yıl Türkiye’de 123 bin 225 çift boşanmak için mahkemeye başvururken, bu çiftler mahkeme masrafı olarak 493 milyon lira para harcadı.

YILIN KÜLYUTMAZI: Vefat eden anne veya babasının maaşını almak için hileli boşanma gerçekleştiren ‘sahte dullara’ yönelik yılın en büyük operasyonunu yapan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 2013 yılının 10 aylık bölümünde 3 bin 290 kişinin sahte boşanma gerçekleştirdiğini ortaya çıkardı.

YILIN İNTİKAMI: Antalya’nın Kemer İlçesi’nde Belediye Başkanı MHP’li Mustafa Gül’ün eşi ve 2 kızının annesi Muazzez Gül, eşinin birlikte olduğu iddiasıyla Neşe Gül aleyhine açtığı tazminat davasında 80 bin TL kazandı.

YILIN ÇÖZÜMÜ: Norveç hükümeti, artan boşanmaların önüne geçmek için evli vatandaşlara bir çağrı yaparak akşamları daha çok dışarı çıkmalarını önerdi.

YILIN VEDASI: Bursa’da, 31 yaşındaki Sinem Çalışkan, işyerinden çıktığı sırada otomobiline binen boşanma davası açtığı eşi tarafından 7 kurşunla öldürüldü. Görgü tanıkları, zanlının eşini öldürdükten sonra, ’Beni perişan etti, evi mahvetti’ diyerek bağırdığını, polislere teslim olan cinayet zanlısının görevlilerden izin aldıktan sonra öldürdüğü eşini son kez öptüğünü de iddia ettiler.

YILIN ŞOKU: Ankara’da genç bir evli kadın, yasak ilişkisinden hamile kaldı, evde doğurduğu çocuğu çamaşır sepetinde boğdu. Korkunç olay, eve gelen kocanın, kanlar içinde bulduğu karısını hastaneye götürmesiyle ortaya çıktı. Koca aldatıldığını, karısının doğurduğunu ve bebeği öldürdüğünü aynı anda öğrendi.

YILIN BAHANESİ: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy “aldatan eş ‘hiperaktif’ olabilir” açıklamasını yaptı.

YILIN KUYRUĞU: Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin eski eşi Cécilia, sessizliğini bozdu.2007’de boşanan ve şimdilerde New York’ta üçüncü eşiyle birlikte yaşayan Cécilia Attias, boşandıktan sonra arkadaşlarının Sarkozy ile evlenmek için sıraya girdiklerini söyledi.

YILIN PLANI: Eskişehir’de 32 yaşındaki İzzet B, siyah çarşaf giyip omzuna kadın çantası takarak, ayrı yaşadığı boşanma davaları süren eşi Özlem B’nin sevgilisi olduğu öne sürülen 25 yaşındaki Eyüp D’yi sokak ortasında tabancayla ateş ederek öldürdü.

YILIN BEKLEYENİ: Boşandığı eşi Pınar Aylin’e 6 yıl önce malların paylaşımı ile tazminat davası açan Mert Tokatlıoğlu’nun davası, yeniden görülecek. Aile Mahkemesi, Pınar Aylin’e tazminat davası açan Tokatlıoğlu’nun dosyasına bakmakla görevli olmadığını belirtti. Boşanmalarının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen davalıların arasındaki tazminat davası halen sürüyor.

YILIN PİYANGOSU: Sosyetenin ünlü isimlerinden Feryal Gülman kendisinden 20 yaş büyük olan 21 yıllık eşi Kemal Gülman’dan boşanmak için mahkemeye başvurdu. Oğlunun velayetinin kendisine verilmesini isteyen Feryal Gülman 200 milyon TL manevi tazminat talep etti. Gülman, dilekçesinde kendisi için 200 bin TL, oğlu için de 25 bin TL olmak üzere aylık 225 bin TL nafaka talebine de yer verdi.  :)))

Ortak Velayet Çözüm mü Yoksa Yeni Sorunların Başlangıcı mı?

“Kanunları yapanlar ne düşünüyor?” diye soruyor karşımdaki adam. Orta yaşlı, maddi durumu babadan yerinde. Üniversiteyi bitirmiş,mimar, kolunda altın bilezik. Alkol, sigara kullanmıyor, haftanın üç günü spor salonunda. Dosyası yeni bitmiş. “Eşimle yaşarken en büyük sorunumuz, oğluma yeterli özeni göstermemesi, tabiri caizse şımartmasıydı. Sabahları çocuğa tost yapardı, hamburgerle beslerdi.” diyor, bir yandan siyah evrak çantasından çıkardığı diyetisyen raporlarını gösterirken. “Mahkeme, herşeyi dinleyip, hiç bir şeye aldırmadan, velayeti anneye verdi.”

******

Bu sefer bir başkası karşımda. Siyah beyzbol şapkası, top sakalı ile oldukça spor giyimli. Bilgisayar mühendisi. Annesiyle altlı-üstlü oturuyor. “Bundan yaklaşık üç yıl önce anlaşmalı boşandık.  Tek bir tarafa bırakılabileceği için oğlumun velayetini anneye bırakmak konusunda anlaştık.İlk zamanlarda herşey gayet iyiydi. Çocuğumu haftada 4-5 gün görebiliyordum. Hafta içi okulundan ben alıyor, annesi işten dönene kadar ben ilgileniyordum. Hafta sonları da bende kalıyordu. Ama şimdi başka nedenlerle annesiyle aramız bozuldu, çocuğu görmeme engel oluyor, ‘mahkeme kararında ne yazıyorsa o kadar görebilirsin’ diyor.”

******

Koyu gri takım elbisesine uydurduğu kravatını düzeltirken utana-sıkıla anlatıyor: “Eşim evi terk edip, babasının evine döndü. ‘Küçük kızı (altı yaşında) ben alacağım, büyüğe (onbir yaşında) sen bakacaksın’ diyerek çekti gitti. Ben çocukları birbirinden ayırmak istemiyorum. İkisine de bakmak istiyorum. Mahkeme çocukların velayetini kime verir acaba?” 

******

Bu seferki ise henüz otuzlu yaşlarında bir kadın : “Eşim astsubay, tüm ailesi Ankara’da. Benimse burada kimsem yok. Eşimin ablası, çalıştığım bankada oldukça yetkili biri. Beni yöneticilerime şikayet ediyor, işten attırmaya çalışıyor. herkese hakkımda ipe sapa gelmez e-postalar gönderiyor. İki kızım var, elimden aldılar, göstermiyorlar.Velayetlerini benden alabilirler mi?” 

******

Sekreterim Tekirdağ’dan arayan müvekkili bağlıyor: “Yasin Bey, oğlum (velayeti kendisine mahkeme kararıyla bırakılan 16 yaşındaki oğlu) geceleyin evden kaçıp, Ankara’ya annesinin yanına gitmiş. Annesi çocuğu eve almıyormuş.”

******

Hangi kanun maddesi,

kadını sırf cinsiyeti nedeniyle

daha iyi bir ebeveyn yapabilir?”

– Yasin Girgin

Mahkemede, karşı tarafın vekili savunma yapıyor: “Bu kadınnnn, çocuklara kötü örnek olmaktadırrrr. Bu kadınnnn, kötü yola düşmüştürrrr. Bu kadınnnnn çocuklarını görmemelidirrrr” Kadın, yüzüme bakıyor. Ağlamaklı. Ben bu kadar kötü bir insan değilim, der gibi. Hangimizin hataları yok ki, demek ister gibi.

******

Aile Bakanlığı’ndaki çalışma grubundan arıyorlar: Ortak velayet hakkında çalışma yapıyoruz, siz ne düşünüyorsunuz”

*** Bu yazım yorumlarınıza açıktır. Lütfen bir kaç kelime ile de olsa düşüncelerinizi, yaşadıklarınızı ifade etmekten çekinmeyin.

Yasin Girgin TRT Anadolu’nun Konuğu

yg trt anadolu2

Avukat Yasin GİRGİN, 16 Aralık 2013’te yayınlanacak olan Yeni Güne Merhaba programına konuk oluyor. TRT Anadolu Kanalı’nda Zahide Ülkü Bakiler’in sunduğu program 11:15 – 12:00 saatleri arasında ekrana gelecek.

Avukat Yasin GİRGİN’in boşanma konularında soruları yanıtlayacağı canlı yayına, izleyiciler de telefon ile katılabilecekler.

TARİH : 16 Aralık 2013 Pazartesi

Saat     : 11:15 / 12:00

Kanal  : TRT ANADOLU / Yeni Güne Merhaba

Konu   : Boşanma

Şimdi arayın: 0533 483 9313