Yeni Çıkan Yasalar Kadının Yanında mı?

Hocam ben memur olarak çalışmakta,14 yıllık evli biri olarak; eşimin bana ve aileme karşı saygısızlıkları ağza alınmayacak laflar, engelli durumundayım engelimle dalga geçmekte,yaşım ondan 10 yaş büyük olmasından bana ihtiyar diye hakaretler savurması, yeni çıkan yasaları bana karşı koz olarak kullanması (kanun benden yana -nizam benden yana, senin donuna kadar alırım),defalarca yuvamı kurtarmak adına insanları ailesine gönderişim, kendi her türlü isteğini yerine getirmeme rağmen evde huzur vermeyişi, elbiselerimi ütülemiyor, yemek vermiyor, istediğimde benim yaptığım yemeği yeme zıkkım ye, gidip çocuklarla beraber uyuyor vs. bir erkek olarak davayı ben açarsam durumum ne olur. Saygılarımla, Serdar K.

Serdar Bey, kamuoyunda bilindiğinin aksine, boşanma davalarını erkek ya da kadın tarafın açmasının bir önemi bulunmamaktadır. 2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanun’umuz kadın ve erkek eşitliğini getirmiştir. Bununla birlikte boşanma davasını açan kişi, evlilik birliğini sürdürmesini kendisinden beklenmeyecek hale getiren olayları ispatlamakla yükümlüdür. Yani önemli olan davayı açmak değil, iddiaları ispatlamaktır.

Sizin durumunuzda, size ve ailenize karşı hakaretler, engelli olmanızla ilgili sözler, yemek vermeme gibi hakaretler evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulüne elverişli fiillerdir.

Öte yandan her ne kadar 6284 sayılı kanun’un başlığı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi ise de uygulamada hakimler gerçeği araştırmakta ve mağduru kadın-erkek olarak ayırmamaktadır, zaten mantıklı olarak düşünürseniz bir cinse pozitif ayrımcılık yapılması evrensel hukuk ilkelerine de aykırı olacaktır. Bu nedenle boşanma davası açmaya karar verdiyseniz açın.

Aldatan Eşe Boşanma Davası Açmak

Eşimin beni aldattığını yakaladım, oturduğumuz ev annesinin üstüne benim gidecek bir yerim yok 6 yaşında oğlum var elimde kanıtlar da var .Ne  olacak bilmiyorum ne yapacağımı bilmiyorum eşim ayrılmak ve sevgilisiyle evlenmek istiyor kızla eşim arasında 22 yaş farkı var kız da annesi de biliyor evli olduğunu. Ne yapıyım bana bir yol gösterin. Nesrin K.

Nesrin hanım, Medeni kanunumuza göre eşler, evlilik devam ettiği sürece birbirlerine karşı sadakatle yükümlüdürler. Bu sadece bizim kanunumuzda değil çok eskiden beri var olan hemen hemen tüm kültürlerde bu şekilde uygulanmaktadır. Öyle ki, aldatan eşten boşanmanın mutlak bir talep olduğu dahi söylenebilir.

Boşanma davasının açılmasıyla mahkeme, eşlerin geçinmesine ve barınmasına ilişkin önlemleri vakit geçirmeden tedbiren almalıdır. Her ne kadar kanunda mahkemeler kendiliğinden bu kararı alır dese de uygulamada bu yönde bir talebin arandığını görmekteyiz.

Eşin annesinin evinde oturuyor olsanız da bu konut aile konutu niteliğindedir, bu sebeple mahkemeden boşanma davasının sonuçlanmasına kadar eşin annesinin konutunun diğer eşe ve müşterek çocuklara kullanımına tahsis edilmesi istenebilir.

Sizin durumunuzda evliliğinizin sona ermesine yol açan eşinizin birlikte olduğu kadın aleyhine de manevi tazminat davası açabilme hakkınız bulunmaktadır.

Davada Çıkan Tazminat Borcu Ödenmezse Ne Olur?

Mal davası sonucunda mahkemenin kararı 62 bin TL satılmış olan evden  2 bin TL de takılan altınlardan ödeme çıkarttı. ben asgari ücretle çalışan  biriyim bunu ödemediğim takdirde üstüme kayıtlı hiçbir şey yok sadece asgari ücretim var ödemediğim takdirde neler olur öğrenebilir miyim acaba? Selçuk B.

Selçuk Bey, ödenemeyen icra borçları nedeniyle hapis yatmak bir çok durumda ortadan kalkmıştır. Sanıyorum sizin de asıl mesele ettiğiniz nokta bu olmalı. Ekonomik suça ekonomik ceza kuralı gereğince açılan davada kaybettiğiniz miktar sizin maaşınızın 1/4’üne haciz konulması, ev eşyalarınızın haczi ve benzeri şekillerde tahsil edilir.

Dedenin Toruna Bıraktığı Mal

Dedesine bakması karşılığı toruna tarla bağışlamış. Dede vefat etmiş tapu bozulur mu? Necmi E.

Ölünceye kadar bakma vaadi, bir kişinin diğer bir kişiye, kendisine bakılması karşılığı olarak bir malını vermeyi taahhüt etmesidir. Kişinin ölmesi ile vermiş olduğu mal terekesine geri dönmez, mal karşılığı ölünceye kadar bakmayı vaadeden kişinin bakım borcu sona erer.

Ses Kaydı Delil Olarak Kullanılabilir mi?

Merhabalar, eşim bana boşanma davası açtı. Benim sorum şu: ben açtığım karşı davada, eşimin akrabasıyla yaptığı ve bana hakaretlerini içeren telefon görüşmesi kaydını delil olarak sunabilir miyim, aile mahkemesi bunu delil olarak kabul eder mi? teşekkür ederim. Hakan Ö.

Hakan Bey, aile mahkemelerinin işleyişi ceza mahkemelerinden, ticaret mahkemelerinden, asliye hukuk mahkemelerinden biraz daha farklıdır. Çünkü aile mahkemelerinde görülen özellikle boşanma davalarında hukuken birbiri ile aynı kişi -eş- olarak kabul edilen kişiler arasındaki anlaşmazlıklar çözülmeye çalışılmaktadır. Durum böyle olunca davada kullanılabilecek deliller de diğer davalardan farklı olmaktadır.

Ses kayıtları da bir çok durumda delil olarak kullanılabilmekte ve mahkemelerce kabul edilmektedir; ancak elde ediliş biçimine, içeriğine göre elde eden ve kullanan kişi aleyhine ceza davası ve tazminat davası açılmasına da yol açabilmektedir.

Rus Eşin Ülkesine Götürdüğü Çocuğun Türkiye’ye İadesi Mümkün mü?

Rus vatandaşı olan imam nikahlı eşimle 3 yıldır beraber yaşıyorduk bu beraberlikten T.adında oğlum oldu ve henüz resmi evliliğimiz olmadığı için noterden tanıma senediyle nüfusuma kayıt yaptırdım fakat eşim oğlumun Rus vatandaşlığına geçmesini istedi bende resmi olarak evliliğimizin ardından olabileceğini söyledim fakat eşim evden ablasının yanına gideceğini söyledi ve gitti. Fakat bana yalan söyleyip ülkesine 26 04 2014 tarihinde oğlumu kaçırdığını anladım ve bana göndermiş olduğu SMS’de Rusya’da oldukları ve benden habersiz oğlumu kaçırdığını anladım ve hemen resmi makamlara başvurdum fakat bir netice alamadım 13 aylık oğlumun Türkiye’ye iadesi ve kişisel iletişim kurmak adına ne yapmalıyım ve nasıl bir dava açmalıyım . Velayeti hakkını kötüye kullanan ve alıkoyan için hakkım nedir ne yapmalıyım .Saygılarımla, Zafer C.

Zafer bey, eşlerin evli olmaları durumunda çocuğun velayeti iki eşe birlikte aittir. Ancak eşlerin resmi olarak evli olmamaları halinde müşterek çocuğun velayeti doğum ile birlikte kendiliğinden annesine aittir. Yani imam nikahlı-resmi nikahsız olmanız nedeniyle çocuğun velayeti size ait değil. Çocuğunuzun annesi, velayet tek başına kendisine ait olduğu için çocuğunu istediği gibi ülkesine götürebilir, bunun velayet hakkının kötüye kullanılması olarak addedilebileceğini düşünmüyorum.

Yeşil Kartlının Nafaka Borcu

Ben yeşil kartlıyım, gelir seviyem düşük nafakayı ödeyemedim şu anda ceza aldım.  Ne yapmalıyım ? Şakir E.

Şakir bey, yeşil kartlı olmanızın nafaka borcunuz ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Nafaka borcu mahkemenin eşlerin ve çocukların sosyal, ekonomik durumları göz önünde bulundurularak belirlenen bir miktardır. Bu borç mahkemece kaldırılmadıkça doğmaya devam eder. Bu nedenle borcu ortadan kaldırabilmek ve ceza davasından kurtulabilmek için aile mahkemesine başvurarak dava açmanız gerekmektedir.

Nafaka Ödemeleri Hakkında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Boşanma ile taraflar için bağlayıcı mali ve şahsi bazı sonuçlar doğar. Bu sonuçların bazıları kendiliğinden, bazıları ise boşanma kararında hakimin göstermesi ile ortaya çıkar. Kararda gösterilen hususların bir kısmını hakim kendiliğinden kararlaştırırken, bazı hususlar tarafların talebine bağlıdır.[1] 

Boşanmanın asli sonucu evlilik birliğinin sona ermesidir. Boşanmanın fer’i yani yan sonuçları ise kanundan doğan ve talep halinde doğacak olanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Boşanmanın kanundan kaynaklanan yan sonuçları; karının soyadı, tabiyeti, sıhri hısımlığın devam etmesi, boşanmadan sonra doğan çocukların nesebi, kanuni bekleme süresi, karı koca arasındaki mali sorunların çözümlenmesi, müşterek çocukların velayetinin tevdii gibi konulardır. Çocuklarla ilgili olan hususlar kamu düzeni ile ilgili olduğu için taraf talebine bağlı olmaksızın kanundan doğar. Talep halinde doğması muhtemel olan sonuçlardan en önemlileri ise eski eşe nafaka ve tazminattır.

Nafaka, tanım olarak bir kimsenin geçindirmekle yükümlü olduğu kişilere mahkeme tarafından bağlanan aylık olup ailenin ve dolayısıyla toplumun korunması amacına yönelik olarak konulmuş bir önlemdir. Nafaka, eşler lehine boşanma davası ile birlikte, boşanma davasından bağımsız olarak, boşanma davasından sonra talep edilebileceği gibi; müşterek çocuklar, altsoy, üstsoy ve kardeşler için de talep edilebilir.

Boşanma davasının bir sonucu olan yoksulluk ve iştirak nafakasının tahsili, diğer alacakların tahsilinden ayrı özellikler taşır.

Nafakalar Nasıl Tahsil Edilir?  

Aile Mahkemeleri boşanma süreci devam ederken ve boşanmadan sonra, eşlerin ve çocukların mağduriyetlerini önlemek amacıyla nafaka verilmesi kararlaştırılabilir. Boşanma davası devam ederken kararlaştırılan nafakaya tedbir nafakası denir ve ara kararla hükmedilir. Boşanma sonunda verilen nafaka ise çocuklar için verilmişse iştirak , eşler için verilmişse yoksulluk nafakası adını alır.

Aile Mahkemelerinin nafakaya hükmetmesi, nafaka alacaklısının nafakayı tahsil etmesi için gerekli ise de yeterli değildir. Mahkeme tarafından verilen nafakalar, icraya konularak tahsil kabiliyetini kazanırlar.

Boşanma davası süresince verilen tedbir nafakası ilamsız icra kanalı ile talep edilebilir. Uygulamada genelde bu nafakalar dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hükme konu edilir. Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere hüküm tesis edilmiş olsa dahi tedbir nafakasına hükmedildiği ara karar tarihinden itibaren nafakaya faiz işletilmelidir.

Boşanma davası sonucunda verilen iştirak veyahut yoksulluk nafakası ise ilamlı icra kanalı ile talep edilebilir. Boşanma davası sonucunda temyiz yolunun tüketilmesi, nafakayı talep etme hakkınızı ertelemez veyahut engellemez. Nafaka kararı verildiği andan itibaren kesinleşmesi beklenmeksizin icraya konabilir.

Nafaka Ödemeleri Nasıl Yapılmalıdır?  

Nafaka borçlusu aleyhine hükmedilen nafakayı kendisine yapılan bir icra takibi var ve şahsı bu takipten haberdar ise icra dosyası kapsamında ilgili icra müdürlüğünün hesabına, icra takibi yapılmamış veyahut yapılmış ancak haberi yoksa nafaka alacaklısının hesabına ödeyerek bu borcunu ifa edebilir.

Bu noktada uygulamada sıklıkla karşılaşılan durum nafaka borçlusunun nafakayı, nafaka alacaklısına başka bir şekilde ifa etmesinden kaynaklanan sorunlardır. Örneğin, iştirak nafakası ödemekle mükellef bir baba ödemesi gereken tutardaki nafaka ile çocuğunun dershane taksitini ödedi ise borcundan kurtulur mu? Ya da eski eşine yoksulluk nafakası ödemek durumunda kalan eski eş, nafaka yerine eski eşinin kredi borcunu aylık düzenli olarak ödüyorsa kendisi aleyhine hukuksal işlem başlatılabilir mi?

Yargıtay içtihatını değiştirmeden önce bu denli yapılan ödemelerin yanı sıra nafaka alacaklısının banka hesabına açıklama yapılmaksızın yapılan ödemeler dahi borçluyu borcundan kurtaran ödemeler olarak sayılmıyordu. Yargıtay’ın bu görüşü nedeni ile de yerel mahkemeler, nafaka borçlusu aylık nafakasını düzenli bir şekilde yatırmış olsa dahi nafaka ödemesi olduğuna dair bir açıklama bulunmadan ödemeleri geçerli saymıyor ve ikinci kez tahsilat gündeme geliyordu.

Hakkaniyete aykırı olan bu durum Yargıtay’ın içtihat değişikliğine gitmesi ile sona erdi.

           ‘’… Genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu bir takım ödemelerde bulunduğunu belirterek takibe itiraz etmiştir. İtirazın kaldırılması aşamasında mahkemece Dairemizin önceki içtihatları doğrultusunda inceleme yaptırılarak, ödeme belgelerinde “nafakaya ilişkindir” kaydını taşımayanlar nazara alınmayacak yazılı şekilde sonucu görülmektedir. Ancak Dairemizce oluşturulan yeni içtihat gereğince borçlunun somut olayda, gözlendiği gibi birbirini takip eden tarihlerde, tüm nafaka borçlarını kapsamasa dahi birtakım ödemeler yaptığı ve yaptığı bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama olmasa bile, ödenen miktar nispetinde nafaka borcundan kurtulacağına kabulü gerekmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında, ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olmaktadır. Kaldı ki zorunlu olsa dahi, nafaka borcu da nitelik itibarıyla temelde ahlaki bir ödemedir. Açıklanan nedenlerle Dairemizce içtihat değişikliğine gidilmiş ve az yukarıda belirlenen ilkeler kabul edilmiştir…’’ Yargıtay 12. Hukuk Dairesi  2009/22641 E. 2010/3781 K. 19.02.2010 T. Kararı

Yargıtay’ın bu kararı ile artık nafaka borçlusunun yapmış olduğu nafakaya mahsuben ödemeler de nafaka borcunu ifa ettiği sonucun doğuracaktır.

 Nafakanın Ödenmemesi Halinde Hapis Cezası Var Mıdır?  

Mahkemenin eşlerden biri lehine ödenmesine karar verilen nafakanın ödenmemesi İcra İflas Kanununda düzenlenen Nafaka Ödememe Suçunu oluşturur. Nafakanın ödenmemesi üzerine nafaka alacaklısının İcra Ceza Mahkemesine şikayeti üzerine nafaka borçlusu hakkında 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapis cezası uygulanmaya başlandıktan sonra nafaka borcunun ödenmesi halinde nafaka borçlusu tahliye edilir. Nafaka borçlusunun, nafaka alacağının azaltılması veya arttırılması gibi bir davası devam ediyorsa, hapis cezasının uygulanmasını hakim bu davaların sonuna bırakma kararı verebilir.

Tedbir nafakası ödememenin tazyik hapsi cezası önceki İcra İflas Kanununda yer almazken, yeni kanunla birlikte tedbiren hükmedilen nafakanın ödenmemesi halinde nafaka borçlusu aleyhine de ceza verilmeye başlanmıştır.

Cezadan söz edebilmek için hükmedilen nafakanın icraya konduktan sonra tebliğinin nafaka borçlusunun vekiline değil, nafaka borçlusunun kendisine yapılması aranır. Ayrıca cezanın söz konusu olabilmesi için üç aylık şikâyet süresi göz ardı edilmemelidir. Nafaka şikâyetinde bulunabilmek için öngörülen yasal sürenin geçmesinin ardından ödenmeyen nafaka birikmiş nafaka alacağı sayılır ve icra ceza mahkemesinde ceza davası konusu edilmez.

 [1] ÖZTAN, s. 354.; ZEVKLİLER , s.829.

Usulsüz Fesih Nedeniyle İşçi ve İşverenin Maddi-Manevi Tazminat Hakkı

Usulsüz fesih nedeniyle işçi ve işveren lehine ihbar tazminatından başka maddi ve / veya manevi tazminat hakkı da doğabilir. 1475 sayılı Eski İş Kanunu’nun 13. maddesinin son fıkrasında ” tarafların ayrıca tazminat isteme hakkı saklıdır” hükmü de bulunuyordu. Okumaya devam et Usulsüz Fesih Nedeniyle İşçi ve İşverenin Maddi-Manevi Tazminat Hakkı

Maddi-Manevi Tazminatta Zamanaşımı Kaç Yıl

2007 yılında eşimden boşandım. Çocuğum yok. Maddi ve manevi tazminat kazandım ama hala bir kuruş almadım. Şu an yeniden evlendim. Acaba bu konuda zamanaşımı olur mu, maddi ve manevi tazminatı alabilir miyim? Emine Y.  Okumaya devam et Maddi-Manevi Tazminatta Zamanaşımı Kaç Yıl

Çocuğun Göbek Adını Sildirmek İstiyorum

Merhaba Yasin bey, ben eşim ile uzun bir süredir ayrı yaşıyorum. Oğluma evlenirken eşimi mutlu etmek için onun soy ismi olan efe’yi ikinci isim olarak koydum fakat bunun benim açımdan sorun yaratacağını bilemedim. Şimdi bu ikinci ismi ben sildirmek istiyorum. Henüz boşanmadık bu yüzden sanırım eşim olmadan bu işlemi yapamıyorum. Boşandıktan sonra oğlumdaki efe ismini sildirebilir miyim? Velayetini annesi alacak muhtemelen nasıl bir yol izleyebilirim yardımcı olmanızı rica ederim. Şimdiden çok teşekkür ederim. Demir Y.

Demir bey, rahatsız edici bir ismin değiştirilmesi elbetteki mümkündür. Ancak sizin durumunuzda, oğlunuza doğarken verdiğiniz ikinci ismin oğlunuzu değil de sizi rahatsız etmesi söz konusu. Bu isim değişikliği davasını boşansanız da yapamazsınız.

 Babasını Tehdit Eden Oğul, Yardım Nafakası Alabilir mi?

8 yıldır benimle görüşmeyen, bana hakaret ve ölüm tehditlerinde bulunan, şikayetim üzerine lehimde koruma kararı çıkarılan oğluma yardım nafakası bağlandı. Yapabileceğim bir şey var mı? Adem H.

 Medeni Kanun’un 364. Maddesine göre “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” Ancak sizin olayınızda belirttiğiniz şekilde oğlunuzun aile bağlarının kendi kusuru ile temelinden sarsılmasına neden olduğunu ve bu nedenle aile birliğinin sağladığı hak ve yükümlülüklerin ortadan kalktığı görüşündeyim. Diğer yandan hakaret ve ölüm tehditlerinde bulunan oğlunuzun yardım nafakası talep etmesi Medeni Kanun’un 2. Maddesine de aykırıdır. Adem bey, eğer karar henüz kesinleşmedi ise temyize gitmenizde yarar görüyorum.

 “Artık Sevmemek” Boşanma İçin Yeterli mi?

Merhaba Yasin Bey. Ben eşimle 4 yıllık bir evliliği var. Ben boşanma davası açmak istiyorum. Nedeni ise: Ben artık kocamı sevmiyorum, istemiyorum onu. Zamanında istemediğim bir evlilikti ama mecbur kaldım ve evlendim. Kocamdan nefret ediyorum, istemiyorum onu. 2 tanede erkek çocuğum var. Ben boşanma davası açmak istiyorum. Açsam boşanabilir miyim ve çocuklar bende mi olur, babasında mı kalır? Çocuklarımı da bırakmak istemiyorum ama bir yandan da mutsuz bir evliliğe devam etmek istemiyorum… Bu konuda beni aydınlatabilirseniz sevinirim. Feza T.

 İki insanın bir araya gelerek hayatlarını birlikte sürdürmek istemeleri kadar, bu ortak hayatı sürdürmek istememeleri, ayrılmaya karar verilmeleri de doğal bir süreç. Medeni Kanun’umuza göre bir evliliği sona erdirmek için eşinizle anlaşmalı, anlaşamıyorsanız evlilik birliğini sürdürmenizin beklenemeyeceği durumları ortaya koyarak bunları ispat etmelisiniz. Yani sadece, ben eşimi artık sevmiyorum demek tek taraflı olarak boşanmayı sağlamıyor.

Velayet konusuna gelince: Çocukların yaşlarını yazmamışsınız. Çocuklar 12’den büyükse hakim hangi ebeveynde kalmak istediklerini çocuklara sorar. Küçüklerse, iki taraf da velayeti istiyorsa, çocukların yaşına, cinsiyetine, eşlerin sosyal durumlarına göre bir inceleme yapılır. Genelde küçük çocukların anneye bırakıldığı doğrudur.

 Emekli Maaşına Haciz Konabilir mi?

Emekliyim, şirket ortaklığımdan dolayı şirketin SGK’ya olan borcu var ve benim maaşıma kesinti uygulanmış,  nasıl kaldırtabilirim kesintiyi? Teşekkür ederim. Hüseyin E.

 5510 Sayılı Kanun’un 93 üncü maddesinde; Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu kanuna göre emekli maaşına, SGK prim borçları ile nafaka borçları için haciz konulabilmektedir. Ancak, sizin durumunuzda SGK öncelikle şirkete icra takibi yapmalı, bu takipten bir sonuç alamazsa borcu size yansıtmalı. Bunlar yapılmamışsa dava açıp haczi kaldırtabilirsiniz.

7 Yıldır Süren Boşanma Davası İçin Bireysel Başvuru Mümkün mü?

  • Selamlar benim 7 yıldır boşanma davam sürüyor ikinci kez reddedildi dosya şu an temyizde bozulmadan dönerse bireysel başvuru yapabilir miyim? Fatma İ.

Okumaya devam et 7 Yıldır Süren Boşanma Davası İçin Bireysel Başvuru Mümkün mü?

Velayet Davasında Duruşma Yapılmadan Karar Verilebilir mi?

  • Yasin Bey, üç yıl kadar önce anlaşmalı boşandık. Müşterek çocuğun velayetini bir takım nedenlerle babasına bırakmıştık. Şimdi velayetin değiştirilmesi için dava açtık, ama hakim tanıklarımı dinlemeden, duruşma bile yapmadan dosya üzerinden karar verip davamı reddetti. Konuştuğum avukatlar basit yargılamaya tabi olduğu için hakimin buna hakkı var, diyorlar. Bu doğru mu? Halime R.

Halime Hanım, öncelikle geçmiş olsun. Avukatların söylediği hem doğru hem de yanlış. Velayet davaları basit yargılama usulüne tabidir, bu doğrudur. Basit yargılama davalarında hakim dosya üzerinden de karar verebilir. Ancak velayet davaları kamu düzenine ilişkin, çocuğun üstün yararının tespiti için tüm araştırmaların yapılması gereken davalardandır. Bu nedenle hukuki dinlenilme hakkınıza aykırı olarak karar verildiği görüşündeyim. Temyize başvurmanızda fayda var.

  • 7 ay kadar önce anlaşmalı olarak boşandım. Kimliğimi değiştirmek için nüfus memurluğuna gittim. Memur, yeni baba olmuşsunuz tebrik ederim, dedi. Meğer eski 10 gün kadar önce doğum yapmış. Çocuk benim adıma kaydolunmuş. Bu çocuk benden değil, nüfusa dilekçe versem kayıttan düşerler mi? Hakan F.

Hakan bey, Medeni Kanun’a göre, boşanmadan itibaren 300 gün içinde doğan çocuğun babası koca olarak kabul ediliyor. Siz boşanalı henüz 7 ay (210 gün) olmuş. Bu nedenle çocuğun sizden olmadığını düşünüyorsanız, soybağının reddi davası açmanız gerekiyor. Bu davanın da 1 yıllık süresi bulunuyor, öğrenmeden itibaren 1 yıllık sürede dava açmazsanız bu hakkınızı kaybedersiniz.

  • Eşim bana boşanma davası açtı. Bana sürekli hakaret ediyor, sürekli şiddet uyguluyor. Bir de boşanma davası açıyor. Bu davaya itiraz edebilir miyim? Rahime G.

Rahime hanım, eğer sizin bir kusurunuz yoksa açılan boşanma davasına itiraz edebilirsiniz. İtiraz ederseniz hakim eşinizin açtığı davayı reddedebilir. Ama sizin de kusurlu olduğunuz tespit edilirse boşanma kararı verilebilir.

  • Kıymetli meslektaşım, açtığımız boşanma davasında karşı tarafın son bildiğimiz adresini dilekçeye yazdık. Bu adrese gönderdiğimiz tebligat, şahıs adreste bulunamadığından iade edilmiş. Mahkeme bize 1 hafta süre verdi, yeni adres bildirmediğimiz için davayı 119. Maddeye göre usulden reddetti. Bu konudaki görüşünüzü öğrenebilir miyiz. Saygılarımızla, Fahri K.

Fahri bey, dava dilekçesinde belirtilen bir adrese tebligat yapılamamışsa mahkemenin yeni adresi araştırması, bulunamaması halinde ilanen tebligat yapması gerekir. Dava dilekçesine davalının adresi hiç yazılmazsa 119. Maddeye göre usulden reddedilebilir. Sizin durumunuzda mahkemenin kararı yanlış olmuş. Ancak temyize başvurmak yerine davayı başka mahkemede yeniden açmanın daha hızlı sonuç verebileceğini düşünüyorum.

Mansur Yavaş Anayasa Mahkemesi’ne Başvurabilir mi?

  • Anayasa Mahkemesi, Twitter hakkında verilen kapatılma kararını kaldıran bir karar verdi. Bu kararın Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi’nin kendi kuruluş kanununa aykırı olduğu ifade ediliyor. Mahkemenin bu kararı doğru mu yoksa yanlış mı? Vedat Ş.

Okumaya devam et Mansur Yavaş Anayasa Mahkemesi’ne Başvurabilir mi?

İstifa Ettirildim, Tazminat Alabilir miyim?

  • Yasin Bey, yazılarınızı her hafta merakla takip ediyorum. Bu zamana kadar birçok avukata akıl danıştım, ancak hepsi de senin işin olmaz dediler. Benim sorunum şu: Yaklaşık 5 yıl boyunca bir iş yerinde çalıştım. Burada amirim konumunda olan kişinin psikolojik tacizine uğradım, birçok defa bu nedenle rahatsızlandım. En sonunda geçen yıl artık daha fazla dayanamadığım için amirimin bana karşı davranışlarını ve rahatsızlıklarımı da belirterek istifa dilekçesi ve ibraname verdim. Kıdem tazminatımı ve diğer haklarımı alabilir miyim? (Ayşe O.)

Ayşe Hanım, 2012 yılında yeni bir Borçlar Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanuna göre işverene verdiğiniz ibranamenin geçerli olması çok sıkı şekil şartlarına bağlandı. Kanuna göre, verdiğiniz ibranamenin istifa ettiğiniz tarihten sonraki 1 aylık süre içinde hazırlanmış olması gerekiyor. Ayrıca bu ibranamede size yapılan bir ödeme varsa bunların tek tek yazılması gerekiyor. Bu da yetmiyor, ibraname ile belirlenen miktarın banka aracılığıyla ödenmiş olması şartı da var. Sizin durumunuzda, anlattığınız kadarıyla hem ibranamenizin hem de istifa dilekçenizin geçersizliği söz konusu olabilir, kıdem ve diğer haklarınızı alma ihtimalinizin yüksek olduğu görüşündeyim.

  • Sabahleyin işyerine girerken yanlışlıkla kapı kolunun müdüre çarpmasına neden oldum. Daha sonra aramızda tartışma çıktı. Müdür ve yanındaki iki işçi beni tartakladılar, bu sırada müdür bana kafa attı, kaşım yarıldı. Hemen savunmamı aldılar, “eğer bizim dediklerimizi yazarsan seni tazminatını vererek işten çıkaracağız” diyerek elimden istifa dilekçesi aldılar. Aradan bir aydan fazla geçmesine rağmen hiçbir hakkımı ödemediler. Müdür şimdi ben ona hiçbir şey ödemem, diyormuş. Ne yapabilirim? Hakkı H.

Hakkı bey, vermiş olduğunuz istifa dilekçesinin yukarıdaki koşullarda elinizden alındığını ispat edebilirseniz, mahkeme bu dilekçenizi geçersiz sayabilir. Dava açarak hakkınızı aramanız gerekiyor.

  • 9 yıl çalıştığım işyerimden haksız yere çıkarıldım. İşe iade davası açmayı düşünüyorum. Kanunda işe iade davasını kazanırsam ve işe başlatılmazsam 4 aydan 8 aylık maaş tutarına kadar tazminat verileceği yazıyor. Bu tazminatı hakim neye göre belirliyor, mahkemede iyi halimi mi göz önüne alacak? (Selim Ş.)

Selim bey, çok ilginç ve bir o kadar da yerinde bir soru sormuşsunuz. Buna benzer bir soruyu birkaç defa meslektaşlar arasında da duymuştum. Mahkemede göstereceğiniz iyi hal, ceza davalarında sanık lehine uygulanan bir indirim sebebi. Burada ise tazminat miktarı işçinin çalışma süresine göre belirleniyor. Bildiğim kadarıyla Yargıtay 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4, 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için ise 6 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatına karar veriyor. Fesih sebebinin ağırlığına göre bu miktarlarda 8 aya kadar da çıkabiliyor.

  • İşyerimizde 10 yıldan fazladır çalışan bir personel vardı. Satış elemanı olarak görev yapıyordu. Bize şehir dışına taşınacağım diyerek istifa dilekçesi verdi. Bizden ayrıldıktan 15 gün sonra rekabet halinde olduğumuz şirkete geçti. Bu arkadaşa tazminat davası açma hakkımız var mı, kanun sadece işçileri mi koruyor, işverenin hiç mi hakkı yok. (Nafi G.)

Nafi bey, öncelikle belirtmeliyim ki, sorunuzdaki sitemler çok da yersiz değil. Ancak, çeşitli kanunlarda işverenin de haklarını koruyabilmesi açısından düzenlemeler var. İşverenler kendileri açısından müşteri portföyü, fiyat bilgisi, ürün bilgisi gibi kritik bilgilere, verilere ulaşabilecek çalışanları ile gizlilik, rekabet etmeme gibi çeşitli sözleşmeler yaparak haklarını koruyabilirler. Böyle sözleşmeler ile maddi ve manevi tazminat talep edebilirsiniz.

Av.Yasin GİRGİN AA’ya 2013 TÜİK İstatistiklerini yorumladı: “Boşanma oranı son 10 yılda %38 arttı”

anadolu_ajansiTürkiye’de 2004’te 91 bin 22 olan boşanan çift sayısı 10 yılda yaklaşık yüzde 38 artışla 2013’te 125 bin 305’e yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 2004’te 91 bin 22 olan boşanan çift sayısı 10 yılda yaklaşık yüzde 38 artışla 2013’te 125 bin 305’e yükseldi. Evlilikler ise söz konusu dönemde azalan bir seyir izledi. 2004’te 615 bin 357 olan evlenen çift sayısı 2013’te 600 bin 138’e geriledi.

2004’ten bu yana 2013 yıl sonu itibarıyla 1 milyon 75 bin 765 çift boşandı. Aynı dönemde evlenen çiftlerin sayısı ise toplam 6 milyon 144 bin 124 oldu. 2013 yıl sonu verilerine göre, 2004 yılına oranla evlenme oranı yüzde 2,5 azalırken, boşanma oranı yüzde 38 arttı.

TÜİK verilerine göre, 2006’da 636 bin 121, 2008’de 641 bin 973, 2010’da 582 bin 715, 2012’de 603 bin 751 çift evlendi, boşanan çiftlerin sayısı ise 2006’da 93 bin 489, 2008’de 99 bin 663, 2010’da 118 bin 568, 2012’de 123 bin 325 oldu.

Boşanma nedenleri

Bu arada, TÜİK tarafından 2011’de yapılan araştırmaya göre, geçimsizlik yüzde 96,70 ile boşanma nedenlerinin başında yer aldı. Diğer boşanma nedenleri ve oranları ise zina yüzde 0,07, cana kast yüzde 0,03, cürüm ve haysiyetsizlik yüzde 0,24, terk ve akıl hastalığı yüzde 0,05, diğer nedenler yüzde 0,80 ve bilinmeyen nedenlerden yüzde 2,09 olarak gerçekleşti.

Uzmanların Yorumları

Avukat Yasin Girgin :”Bölgelerin gelir seviyesi ile boşanma oranları arasında doğrudan bir ilişki var”

yasingirgin2Avukat Yasin Girgin gelir seviyesi ile boşanma kararı alınması arasında doğrudan bir ilişki olduğuna dikkati çekti.

Girgin, “Gelir seviyesinin yüksek olduğu bölgelerde kadının eğitim seviyesinin de yüksek olduğu, bunun sonucunda kocasından bağımsız olarak hayatını idame ettirebileceği ekonomik bağımsızlığa ulaştığı gözlemlenmektedir. Ekonomik bağımsızlığa ve eğitime ulaşan kadın, uğradığı şiddet, sadakatsizlik, hakaret gibi fiillere katlanma zorunluluğu hissetmiyor. Gelir-eğitim seviyesi düşük bir ailede normal karşılanan davranışlar, yüksek olan ailelerde çatışmaya yol açıyor ve çözülemeyen çatışmalar evliliklerin boşanma ile sonuçlanmasına neden oluyor” diye konuştu.

Nüfus artış hızına ve önceki yıl verilerine göre, yaklaşık 614 bin olması gereken evlenme sayısının 600 binde kaldığını dile getiren Girgin, “Gözlemlerime göre aile içi fiziki, ekonomik şiddet, sadakate aykırı davranışlar boşanmaların genel nedenlerini oluşturuyor” dedi.

Avukat Ayça Sinem KILIÇ:” Doğu evlenmede, batı boşanmada hızlı”

TÜİK’in 2013 yılı Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Türkiye’nin sosyo-politik yapısına paralellik gösteriyor. Geleneklerine dogmatik bir düşünce ile bağlı Güneydoğu Anadolu’nun evliliğe bakış açısı ile ‘’ben’’ merkezli yaşayan Ege’nin boşanmaya bakış açısı hız olarak neredeyse eşit.

İstatistikler, bu iki bölge insanlarının aile kurumuna bakış açısının pusuladaki konumları gibi birbirlerinin zıttı niteliğinde olduğunun altını çizmektedir. Eğitim ve gelir dağılımı ile paralellik seyreden bu durum irdelendiğinde her iki bölge arasındaki uçurumu gözler önüne sermektedir. Eğitim ve gelir seviyesinin az olduğu Güneydoğu Anadolu bölgesinin evlilikte bu denli hızlı olması nasıl eleştirilecek bir husus ise Ege’nin de boşanmayı bu denli basite alması aile kurumunun içinin boşalması sonucunu doğuracağı için o denli tehlikelidir.

Tüm bunların yanı sıra istatistiklerde umut verici saptama evlilik yaşının geçtiğimiz yıllara göre bir nebze artması. Bu durum Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntı nedeni ile insanların evliliğin masraflarını göze alamamasının bir sonucu olarak artık insanların gelir elde ettikten sonra evlenmek istemesinden kaynaklanmaktadır.

Evliliğin düzene girmesi için önemli olan ilk 5 yıl evli çiftlerin boşanma kararı aldığı kritik dönemlerin ilk sırasında yer almaktadır. Bunun sebebi ise insanların bağımsız ‘’ben’’ olma fikrinden kurtulup ‘’biz’’ olma fikrine adapte olamamasından kaynaklanmaktadır. Platin dönemi yaşayan 25 yılı dolduran çiftler ise boşanmaya sıcak bakmamaktadır. Yani özetle, ister yaşanmışlıklara duyulan saygıdan isterseniz metabolizma hızının etkisinden deyin, yaş aldıkça boşanma oranlarının düştüğü yadsınamaz bir gerçektir.

Şimdi arayın: 0533 483 9313