Temyiz Aşamasında Velayetin Değişmesi

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2014/28044 K. 2015/13396 T. 23.6.2015

• VELAYET DAVASI ( Çocuğun Velayeti Anneye Bırakılmış İse de Karardan Sonra Anne Çocuğa Bakabilecek Durumunun Bulunmadığını Kendisinin Şu Anda Bakıma ve Yardıma Muhtaç Durumda Olduğunu Velayetinin Davacı Babaya Verilmesini Kabul Ettiğini Beyan Ettiği – Davacı Babanın Velayeti Üstlenmeye Engel Bir Durumun Bulunup Bulunmadığı Araştırılarak Karar Verileceği )

• KARARDAN SONRA TEMYİZ AŞAMASINDA ANNENİN VERDİĞİ DİLEKÇE İLE VELAYETİN BABAYA VERİLMESİNİ KABUL ETMESİ ( Davacı Babanın Barınma Gelir Sosyal ve Psikolojik Durumuna Göre Çocuğun Sağlıklı Gelişimi İçin Velayeti Üstlenmeye Engel Bir Durumun Bulunup Bulunmadığının Araştırılarak Velayet Konusunda Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

• VELAYET DÜZENLEMESİ ( Karardan Sonra Anne Çocuğa Bakabilecek Durumunun Bulunmadığını Kendisinin Şu Anda Bakıma ve Yardıma Muhtaç Durumda Olduğunu Velayetinin Davacı Babaya Verilmesini Kabul Ettiğini Beyan Ettiği – Davacı Babanın Velayeti Üstlenmeye Engel Bir Durumun Bulunup Bulunmadığı Araştırılarak Karar Verileceği )

4787/m.5

4721/m.337

ÖZET : Müşterek çocuk 2009 doğumlu Yaren’in velayeti, sosyal çalışma uzmanlarınca verilen rapor dikkate alınarak davalı anneye bırakılmış ise de; davalı anne karardan sonra 16.1.2015 tarihinde verdiği dilekçesinde “çocuğa bakabilecek durumunun bulunmadığını, kendisinin şu anda bakıma ve yardıma muhtaç durumda olduğunu, velayetinin davacı babaya verilmesini kabul ettiğini” belirterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesini kabul ettiğini bildirmiştir. Velayetin kamu düzenine dair olması da dikkate alınarak davalının temyiz aşamasında sunduğu dilekçe de değerlendirilip 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan inceleme ve rapor istenip; davacı babanın barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumuna göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması ve tüm delillerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle hasıl olacak sonucuna göre velayet konusunda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- )Müşterek çocuk 2009 doğumlu Yaren’in velayeti, sosyal çalışma uzmanlarınca verilen rapor dikkate alınarak davalı anneye bırakılmış ise de; davalı anne karardan sonra 16.1.2015 tarihinde verdiği dilekçesinde “… çocuğa bakabilecek durumunun bulunmadığını, kendisinin şu anda bakıma ve yardıma muhtaç durumda olduğunu, velayetinin davacı babaya verilmesini kabul ettiğini” belirterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesini kabul ettiğini bildirmiştir. Velayetin kamu düzenine dair olması da dikkate alınarak davalının temyiz aşamasında sunduğu dilekçe de değerlendirilip 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan inceleme ve rapor istenip; davacı babanın barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumuna göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması ve tüm delillerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle hasıl olacak sonucuna göre velayet konusunda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre çocuk için tayin edilen iştirak nafakasına dair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümünün ise yukarda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana gen verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere davacının tazminat talepleri yönünden oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliğiyle, 23.06.2015 gününde karar verildi.

KARŞI OY :

Mahkemece, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin, “iddianın genişletilmesi yasağı başladıktan sonra ileri sürüldüğü” gerekçesiyle, usulden reddine karar verildiği görülmektedir.

Oysa, bu talepler, boşanma sebebine bağlı ve boşanmanın eki niteliğindedir. Bu nitelikleri gereği, davacı bakımından iddianın, davalı bakımından da savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi kapsamında olmayıp, boşanma davasında tahkikat sona erinceye kadar, herhangi bir harca tabi olmaksızın yazılı veya sözlü olarak ilen sürülebilir. Sonradan ileri sürülmüş olması durumunda yeter ki, diğer tarafın savunma hakkı kısıtlanmamış olsun. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bu talepleri, iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi kapsamına dahil eden bir düzenleme getirmemiştir. Yasada yer alan diğer hükümlerden de böyle bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Karara bağlanması, boşanma kararı verilmiş olmasına, sebebine ve tarafların boşanmadaki kusur durumlarına bağlı olan ve bu özellikleri gereği de boşanmanın eki niteliğinde olan bu taleplerin, boşanma davası içinde çözümlenmesi, bu hususta ayrı bir dava açılmasına ve gider yapılmasına sebebiyet verilmemesi, usul ekonomisinin ( Anayasa m. 141/4 ve H.M.K. m. 30 ) de bir gereğidir. Bu bakımdan, davacının tazminat taleplerinin esasıyla ilgili bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına bu yönden katılamıyorum.

Taşınmaz Ev Eşyası ve Ziynetlere Dair Alacak

T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2014/6860 K. 2015/13210 T. 15.6.2015

• BOŞANMADAN KAYNAKLI MANEVİ TAZMİNAT ( Taşınmaz Ev Eşyası ve Ziynetlere Dair Alacak – Bu Davaların Çözüm Yerinin Aile Mahkemeleri Olduğu/Aile Mahkemesi Kurulmayan Yerlerde İse Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca Belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde Davanın Aile Mahkemesi Sıfatıyla Görülüp Karara Bağlanması Gerektiği )

• EV EŞYASI VE ZİYNETLERE DAİR ALACAK ( Boşanmadan Kaynaklı – Bu Davaların Çözüm Yerinin Aile Mahkemeleri Olduğu/Aile Mahkemesi Kurulmayan Yerlerde İse Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde Davanın Aile Mahkemesi Sıfatıyla Görülüp Karara Bağlanacağı )

• GÖREV ( Boşanmadan Kaynaklı Manevi Tazminat/Taşınmaz Ev Eşyası ve Ziynetlere Dair Alacak – Bu Davaların Çözüm Yerinin Aile Mahkemeleri Olduğu/Aile Mahkemesi Kurulmayan Yerlerde İse Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde Davanın Aile Mahkemesi Sıfatıyla Görülüp Karara Bağlanacağı )

4787/m.4

ÖZET : Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanmadan kaynaklı manevi tazminat ile mal rejiminin tasfiyesiyle dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taşınmaz, ev eşyası ve ziynetlere dair alacağın davalıdan tahsilini istemiştir. Bu davaların çözüm yeri 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince aile mahkemeleridir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine dair olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, görevsiz Asliye Mahkemesi’nde açıldığı halde, davalının ikametgahına değinilerek yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, dava dilekçesinde boşanmadan kaynaklı manevi tazminat ile mal rejiminin tasfiyesiyle dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taşınmaz, ev eşyası ve ziynetlere dair alacağın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili; yetki, görev ve derdestlik ilk itirazlarında bulunmuş, esasa dair olarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; davalının ikametgahının Antalya oluşu, yetki itirazının usulüne uygun yapılması gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmiştir.

Taraflar 31.8.1983 tarihinde evlenmiş, 19.7.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair kararın 9.4.2013 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir ( T.M.K.nun 225/2.m. ) Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( T.K.M.’nin 170.m. ), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( T.M.K.nun 202, 4722 Sayılı Kanunun 10. m. ).

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir ( H.M.K.nun 31.md. ). İddianın ileri sürülüş şekline göre talep, manevi tazminat ve mal rejiminin tasfiyesiyle oluşan alacak istemine ilişkindir.

Bu davaların çözüm yeri 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince aile mahkemeleridir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine dair olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Dava, görevsiz Asliye Mahkemesi’nde açıldığı halde, davalının ikametgahına değinilerek yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece öncelikle görev hususunda bir karar verilmesi gerekir.

SONUÇ : Davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu sebeple kabulüyle hükmün 6100 Sayılı H.M.K.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, H.U.M.K.nun 440/111-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 24,30 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15.06.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 2/2. maddesi,”… Aile Mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bakılır…” hükmünü içermektedir. Anılan maddede Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Kanun kapsamındaki dava ve işlere, “Aile Mahkemesi Sıfatıyla” bakacağına yönelik bir açıklamaya yer verilmemiştir.

4787 Sayılı Kanun’un 2/2. maddesine uygun olarak, Elbistan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan davada yargılama yapılıp karar verilmiştir.

Mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığının belirtilmemesinin sonuca bir etkisi yoktur. Aile Mahkemeleriyle Asliye Hukuk Mahkemelerinde aynı yargılama usul ve yöntemleri uygulanmaktadır. Mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosya başka bir mahkemeye de gönderilecek değildir. Dava aynı mahkemede görülüp sonuçlandırılacaktır.

Elbistan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla baktığını belirtmemesi ancak sonuca etkili olmayan usuli bir eksiklik olarak kabul edilebilir. Sırf bu nedene dayalı olarak esasa yönelik temyiz incelemesi yapılmadan hükmün bozulmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının esaslı bir unsurunu teşkil eden makul süre içinde yargılanma hakkına, T.C. Anayasası’nın davaların en az gider ile ve mümkün olan suretle sonuçlandırılması gerektiğine yönelik 141/3. maddesine, H.M.K.nun 30. maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisi ilkesine uygun düşmeyeceği, bu sebeplerle kararın esas yönünden temyiz incelemesi yapılması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun bozma neden ve görüşüne katılmıyorum.

Babanın Parası mı Annenin Sevgisi mi?

Boşanmada velayet“Küçük bir çocuğun yetişmesi için bir köy dolusu insan gerekirmiş”. Bir çocuğun karakterinin büyük oranda çevresinde oluştuğunu örnekleyen güzel bir sözdür bu. Günümüzde, bir çocuğun yetişmesi için köy dolusu insan değilse de birbirinden farklı ortamlara ihtiyaç duyuluyor. Daha iki yaşında kreşe gönderilmeye başlanan çocuklar, dört yaşından itibaren de yüzmeye, baleye, ata binmeye, basketbol, tenis oynamaya teşvik ediliyor. On- on beş yıl önce çok az kişinin sahip olduğu cep telefonları, bilgisayarlar ufaklıkların elinde oyuncak olmuş durumda. Ama bunun bir nedeni de artık gönül rahatlığıyla çocuklarımızı sokağa salamamamız. Eskiden sokakta büyümesini seyrettiğimiz çocukların şimdi oyun alanları otopark, bina ve alışveriş merkezi olmuş durumda. Çocuk kaçırma olaylarını, açık bırakılan rögarlara düşen yavrularımızı hiç saymıyorum bile…

Bu şartlarda, çocuğun ihtiyaç duyduğu eğitimi alabilmesi için “para”nın en önemli şey olup olmadığı, bana çokça sorulur hale geldi. Boşanma davalarında çocuğunun velayetini almak isteyenlerin ilk söyledikleri “iyi bir işim var, Okumaya devam et Babanın Parası mı Annenin Sevgisi mi?

Boşanma Avukatı Ne İş Yapar?

Boşanma Avukatı Ne İş Yapar?

 

Toplumumuzda genel bir kanı var boşanma avukatı hakkında. Boşanma avukatı, evlilik birliğini sona erdiren kişi olarak görülüyor nedense. Oysa, bana, çoğunlukla bitmiş veya bitirilmesinin gerekli olduğu düşünülen bir evlilik için boşanma avukatına ihtiyaç duyan mutsuz, şiddete uğrayan, kendisine bir şekilde haksızlık edildiği kanısına sahip kişiler başvuruyor. Boşanma avukatı olarak benim görevimin, sürdürülmesinde tarafların, tarafların yakınlarının ve toplumun bir çıkarının olmadığına vicdanen kanaat getirdiğim evlilikleri sona erdirmek olduğunu düşünüyorum.

Her yıl, yaklaşık 150.000 çift boşanma avukatına başvurarak veya başvurmayarak evliliklerini nihayete erdiriyorlar. Bu evliliklerin yüzde kırk gibi çok büyük bir oranı ise henüz ilk beş yılını dahi tamamlamamış oluyor. Bir evliliği sona erdirmek çoğu zaman devam ettirmekten daha kolay görünüyor taraflara.

Elbette ki bir boşanma avukatı, tarafların evliliğinin sürdürülmeye değer olup olmadığını taraflar kadar bilemez. İki kişi arasında yaşanan olayların duygusal değerlendirmesini elbette ki en iyi eşler yapabilir. Her evlilik kendi koşullarında değerlendirilmelidir. Örneğin bazı evlilikler kocanın karısına karşı türlü şiddet içeren fiiller yapmasına karşın bir şekilde yürüyebiliyor, ancak bazı eşler kendisine yapılan basit bir olumsuz davranışı dahi hoş görmeyerek soluğu ofisimde alıyorlar. Bununla birlikte, bana danışanların çoklukla sorduğu şu soru hayatın akışını değiştiriyor: “Avukat bey, doğru mu yapıyorum?” Şiddet, hakaret, sadakatsizliğin olduğu evliliklerde buna bir cevap vermek elbette daha kolay. Ancak, yıpranmışlık, hayattan zevk alamama, cinsel birlikteliğin sona erdiği ve eşlerin aynı evde birer yabancı gibi yaşadığı ve bu nedenlerle evliliği sona erdirmek istedikleri fakat kavganın, hakaretin, sadakatsizliğin, şiddetin olmadığı, genellikle yirmi yıldan fazladır süren evliliklerde, bu soruya verilecek cevap hiç de kolay olmuyor. Bu hallerde bir cerrahın kangren olmuş uzvu kesip attığı gibi, soğukkanlılıkla davranması ve iş yapması gerekiyor. Kangrenli uzuv gibi bazı evliliklerin çevrenin ve bu arada başvurulan kişinin telkinleriyle sürdürülmesi ileride tamiri imkânsız zararlara yol açıyor. Bu nedenle, dava açmadan önce, mümkün olduğunca tarafları dinliyorum.

Özellikle gözettiğim bir diğer konu da, müşterek çocukların velayeti, onların bakımı ve giderlerinin karşılanması. Maalesef genel olarak açılan boşanma davalarında, mahkemelerin, yetersiz veya olayın özelliği ile uyuşmayan nafaka miktarına hükmettiğini gözlemliyorum. Kocanın vekilliğini üstlenmişsem ve yaşı küçük çocuğunun velayetini almak istiyorsa, annenin uygunsuz davranış ve alışkanlıklarının olmaması halinde, küçük çocuğun anne sevgisine ve bakımına daha fazla ihtiyaç duyduğunu bu nedenle annede kalmasının daha uygun olacağını düşündüğümü söylüyorum açıklıkla. Yine aynı şekilde, gereğinden daha az bir nafakaya hükmedilen davalarda, kocaya, karısıyla olan anlaşmazlıklar nedeniyle çocuğunu cezalandırmamasını ısrarla belirtiyorum. İşimi belki de fazlasıyla araştırarak ve tarafların çıkarına uygun şekilde, herkesin kazandığını düşündüğü, evlilik birliğinin bitmesinin psikolojik olarak çöküntü değil rahatlık verdiği biçimde yapmaya çalışıyorum. Evlenme gibi, boşanma da bir hak. Hakkın haklıya teslim edilmesi ise yegâne görevimiz.

BOŞANMA -KARŞILIKLI HAKARET -KOCANIN BİRLİK GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEMESİ

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/21656 K. 2011/1 T. 17.1.2011

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Toplanan delillerle davalı-karşılık davacı kadının eşine hakaret ettiği ayrıca güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı-karşlılık davalı kocanın ise birlik görevlerini yerine getirmediği, karısına hakaret edip şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Tarafların aynı evde birlikte yaşamaları birbirlerini affettikleri sonucunu doğurmayacağı gibi, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayda bir tarafın kusurunu diğerinden ağır kabul etmek mümkün değildir. Bu itibarla her iki davanın da kabulü ile boşanmaya karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile tarafların davalarının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Boşanma Davası – Mal Paylaşımı – Katkı payı alacağı davası

Boşanma Avukatı

Ankara Boşanma Avukatı T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2008/4475 K. 2008/5190 T. 14.4.2008

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı dava dilekçesinde evlilik süresinde 1414 ada 140 parsel ve 1926 ada 2 parseli edindiklerini ve bu gayrimenkullere katkısı olduğunu 2/3 payın adına tescili, olmazsa 2/3 hisse bedelinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Tarafların gelen nüfus kaydına göre 28.12.2006 tarihinde boşandıkları ( Tutlingen As.H.1F1984/05 28.12.2006′ da kesinleşen boşanma ilamının tenfizi sonucu ) anlaşılmıştır.

Taraflar 13.4.1984 tarihinde evlenmişlerdir.

Evlendikleri tarihten 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar aralarında mal ayrılığı rejiminin ( TKM.md.170 ) bu tarihten sonra da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu ( 4722 sayılı K. md.10, TMK.md.202 ) aralarında geçerli olan edinilmiş mallara katılma rejiminin de 28.12.2006 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile boşanma davasının açıldığı tarih 6.11.2006 da sona erdiği anlaşılmaktadır. ( TMK.md. 225 )

Dava konusu gayrimenkuller 1414 ada 140 parsel 31.7.1989’da, 1926 ada 2 parsel 9.8.1994’de davalı adına satın alınmıştır.

Tarafların her ikisine ait çalışma belgeleri, davalı kocanın geçirmiş olduğu kaza neticesinde almış olduğu tazminatlara ilişkin belgeler ve Almanya’daki boşanma neticesinde, mahkemece davalı kocanın emeklilik hakkından davacı kadına ödenmesine karar verilen ve bu ödemenin yapıldığına ilişkin belgeler dosya içinde mevcuttur.

Davalı koca, davacı adına 60000 DM. ödeyip Almanya’da ev aldığını ileri sürmüş, davacı kadın ise 27.1.2005 tarihli dilekçe ile, evlerden birinin kendi adına diğerinin müşterek olduğunu beyan etmiştir. Bu iddiaya ilişkin belgelerin de celbedilerek, davalı kocanın Türk Kanunu Medenisinin 152. maddesi gereğince geçim yükümlülüğü gözönüne alınarak mevcut belgeler de değerlendirilerek davacı kadının katkı oranının belirlenmesi, gerektiğinde bilirkişi incelenmesi de yapılarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma gerekçesine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

avukat, avukat ankara, boşanma avukatı

Boşanma Davası Mal Paylaşımı Katkı Payı Alacağı

Boşanma Avukatı

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2008/896 K. 2008/2616 T. 3.3.2008

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Taraflar arasında 01.01.2002 tarihinden geçerli olmak üzere edinilmiş mallara katılma rejiminin ( TMK.m.218-241 ) geçerli olduğu, tarafların 02.05.2006 günü kesinleşen karar ile boşandıkları ve aralarında geçerli edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih olan 26.11.2004 günü sona erdiği ( TMK.m.225/2 ) anlaşılmaktadır.

Olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Davacı kadın davalı kocanın edinilmiş malları üzerinden katılma alacağı ( TMK.m.231 ) isteminde bulunmuştur.

Mahkemece yapılacak iş; eklenecek değerlerden ( TMKm.229 ) ve denkleştirmeden ( TMK.m.230 ) elde edilen miktarlarda dahil olmak üzere davalı kocanın edinilmiş malların ( TMK.m.219 ) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin ( TMK.m.231 ) yarısı üzerinden ( TMK.m.236/1 ) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurmaktan ibarettir.

Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye anındaki başka bir anlatımla karar tarihindeki değerleriyle hesaplama yapılarak açıklanan esaslar çerçevesinde inceleme yaparak sonucu uyarınca bir karar vermek gerekirken yanlış niteleme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

avukat, avukat ankara, boşanma avukatı

Boşanma Davalarında Mal Paylaşımı Edinilmiş Mallara Katılma

Boşanma Davası

T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2009/21999 K. 2010/1784 T. 4.2.2010

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda; mahalli mahkemece verilen hüküm, her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında temyiz itirazları yersizdir.

2- Davalının maddi ve manevi tazminatlar talebi bakımından olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırıdır.

3- Davacı kadın birleşen davasında davalı koca adına olan banka hesabındaki paranın edinilmiş mal olduğunu iddia ederek katılma alacağı isteğinde bulunmuştur. Açılan bu dava boşanma davası ile birleştirilmiştir. Bu isteğin incelenebilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi zorunludur ( TMK. md. 225/2 ). Boşanma hakkındaki hüküm kesinleşmedikçe, bu isteğin incelenebilmesi mümkün bulunmadığından davanın tefriki ile boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerekirken yazılı şekilde işin esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün; yukarıda 2 ve 3. bentlerde yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 3 no’lu bozma nedenine göre bu yöne ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerin ise yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

avukat, avukat ankara,

Boşanma Davalarında Mal Paylaşımı Edinilmiş Mallara Katılma

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2009/7609 K. 2010/10154 T. 25.5.2010

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm boşanma avukatı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Davahnın mal rejiminin tasfiyesine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;

Dava konusu taşınmaz kooperatife üyelik yoluyla edinilmiş olup, üyelik 1995 yılında davalı koca adına gerçekleşmiştir. Taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 1995-1.1.2002 tarihleri arasında kooperatif ödentilerine davacı kadının bir katkısı olduğu kanıtlanamamıştır. 1.1.2002 tarihinden boşanma dava tarihi olan 21.9.2005 tarihine kadar ise taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Mahkemece 1.1.2002 tarihi ile mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihi olan ( TMK. m.225/2 ) 21.9.2005 tarihleri arasında kooperatife davalı tarafından yapılan ödemeler dikkate alınarak, bu tarihte yapının gerçekleşme oranı belirlenerek, rejimin sona erdiği sıradaki kooperatif hissesinin niteliklerine göre tasfiye anındaki ( TMK. m.235 ) değerinin dikkate alınarak buna göre hesaplama yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, tülünün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu karann tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BOŞANMA DAVASI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TEDBİR NAFAKASI

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2008/18363 K. 2010/320 T. 12.1.2010

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda; mahalli mahkemece verilen hükmün davacı-davalı ( koca )tarafından; kusur tayini, tazminatlar, velayet ve nafakalar yönünden temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 12.01.2010 günü temyiz eden Murat vekili Avukat ve karşı taraf Kader vekili Avukat geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre davacı-davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi gereğince maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın boşanmada kusursuz veya az kusurlu olması zorunludur. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda, tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Eşit kusurlu taraf yararına maddi ve manevi tazminata hükmolunamaz. Bu itibarla davalı-davacının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

3- Tarafların müşterek çocuğu Batuhan’ın dava tarihinden beri babanın yanında bulunduğu, bakım ve iaşesinin davacı-davalı tarafından karşılandığı 02.10.2007 tarihli oturumda dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Hal böyleyken, çocuk için 30.07.2007 tarihinden itibaren davalı-davacı ( anne )yararına tedbir nafakası takdir edilmesi de isabetsizdir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için taktir olunan 750.00.-TL vekalet ücretinin Kader’den alınıp Murat’a verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

avukat, avukat ankara, boşanma avukatı

Şimdi arayın: 0533 483 9313