Yurtdışında Boşananlar İçin Mal Davası Zamanaşımı Süresi

Yabancı Mahkemede Verilen Boşanma Kararının Tanınması veya Tenfizi

5718 sayılı Kanunun ( MÖHUK ), yukarıya metni aynen alınan 59. maddesinde; yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceği düzenlenmiştir.

Bu hükümle, yabancı mahkemeye ait ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin yabancı mahkeme kararının tanınmasından itibaren değil, somut olayda tanımaya konu yabancı mahkemeye ait boşanma kararının kesinleştiği andan itibaren etkisini göstereceği kabul edilmiştir.

Bir başka deyişle, tanıma kararları nitelikleri gereği, verildikleri andan geriye etkili olarak yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibariyle hüküm ifade edecektir. Bunun sonucu olarak da; boşanma kararının tanınması halinde taraflar, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren boşanmış kabul edilecek; boşanmanın kesinleşmesine bağlı hukuki sonuçlar da, yine bu tarihten itibaren hüküm ifade edecektir.

Açıklanan bu yasal düzenlemeye paralel bir başka düzenleme de, 23.11.2006 gün 26355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 58. maddesinde yer almaktadır. Sözü edilen düzenlemede; yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararları için Türk mahkemelerince tenfiz veya tanıma kararı verilip, tanıma ve tenfiz kararının kesinleşmesi halinde; boşanma tarihinin tanıma ve tenfiz kararının kesinleşme tarihi değil; yabancı mahkemece verilmiş olan kararın kesinleşme tarihi olacağı kabul edilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 157. maddesinde:

” ( 1 )… Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümleri uyarınca, yabancı devlet mahkemelerinden verilen ve ilgili devletin kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların işleme konulabilmesi için, yetkili Türk mahkemesince tenfiz edilmesi veya tanınması zorunludur.

( 2 ) Devletimizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin bu konudaki hükümleri saklıdır.” düzenlemesi yer almaktadır.

Bu hükme göre de, yabancı mahkeme kararlarının Nüfus Müdürlüklerince işleme konulabilmesi için, yetkili Türk Mahkemesince tenfizi veya tanınması gerekmektedir. Öte yandan, 5718 sayılı Kanunun ( MÖHUK ) 52. maddesinin ilk cümlesinde, kararın tenfiz edilmesinde “hukukî yararı” bulunan “herkes’in tenfiz isteminde bulunabileceği düzenlenmiştir.

Vurgulamakta yarar vardır ki, bu düzenleme, daha önceki Kanun metninde olmayıp, 5718 sayılı Kanunla getirilmiştir.

MÖHUK.nın 8. maddesine göre, “Zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tabidir.”

Şıpka, “…Yabancı mahkemenin boşanma kararının Türkiye’de tanınması ön koşulu ile, bu boşanma kararı yabancı mahkemede kesinleştiği andan itibaren hüküm doğurmuş sayılacağından, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda da Yargıtay’ın kabul ettiği zamanaşımı süresi olan bir yıllık süre, yabancı mahkemede kesinleşen boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren başlaması gerekir. Zira boşanma kararlarının tenfizi için belirli bir zamanaşımı süresi bulunmadığından, yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş boşanma kararı uzun yıllar sonra Türkiye’de açılan tenfiz kararının kesinleştiği tarihten başlatmak, 5718 sayılı MÖHUK’un 59. maddesinin hükmüne, amacına ve gerekçesine aykırı olduğu gibi, bu uygulama sonucunda, 20-25 yıl önce yabancı ülkelerde boşanmış olan eşleri, bugün dahi mal rejimi tasfiyesi ya da katkı payı davaları ile karşı karşıya getirebileceği endişemizi belirtmek isteriz” görüşünü savunmuştur. ( Doç. Dr. Şükran Şıpka, Türk Hukukunda, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Uygulamaya İlişkin Sorunlar. 1. baskı, 2011, İstanbul, s: 365, ayrıca aynı kitap, s: 361 vd. bkz, Dairenin 08.06.2009 tarih ve 2030 E, 2937 sayılı kararı hariç bugüne kadarki kararları aynı yöndedir. )

Tanıma yada tenfiz kararı kesinleştiği tarihten itibaren yabancı mahkemenin boşanma kararı hukuki sonuçlarını doğurur, yargısına varıldığı takdirde karşılaşılan şu sonuçları ortaya koymak mümkündür.

1- Mal rejimi yabancı mahkemede açılan boşanma davasının dava tarihinde değil, yabancı mahkeme kararının tanıma ya da tenfizi kararının kesinleştiği andan itibaren sona erer ve tasfiye bu tarihten sonra yapılabilir.

2- Zamanaşımının başlangıcı; tanıma/tenfiz edilen ve kesinleşen bu kararlardan sonra yabancı boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren değil, yani tanıma ve tenfiz kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

3- Eşler arasındaki evlilik, bu durum karşısında yabancı boşanma kararının tanınmasından ya da tenfizinden sonra kesinleştiği tarihte değil, tanıma/tenfiz kararının kesinleştiği tarihte sona ermiş olur.

4- Boşanmanın fer’i ( eki ) haklarına ilişkin olarak zaman aşımının yer aldığı TMK.nın 178. maddesindeki bir yıllık özel zaman aşımı süresinin başlangıcı, yabancı boşanma kararının kesinleştiği tarih ( MÖHUK m. 59 ) değil, tanıma/ tenfiz kararının kesinleştiği tarih olacaktır.

5- Eşlerin ikisi de Türk asıllı ve yurt dışında çalıştıklarını varsayalım. Eşlerden biri yabancı mahkemede açtığı boşanma davasının reddedilmesi ve o ülke hukukuna göre kesinleşmesi durumunda ve TMK.nın 166/4. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi ile 3 yıllık fiili ayrılığa dayanılarak yeniden boşanma davası açıldığında 3 yıllık sürenin başlangıç tarihi hangi karara göre ve nasıl değerlendirilecektir.

Yabancı mahkemeden verilen boşanmanın reddine ilişkin kararın yetkili Türk Mahkemesi’nce tanınmasına ya da tenfizine karar verilip, bu karar da kesinleştiğinde MÖHUK’un 59. maddesinin amacına uygun olarak yabancı mahkemenin kesinleşme tarihi esas alındığında tarafların boşanmalarına karar verilmesi mümkün olacaktır.

Tanıma ya da tenfiz kararının kesinleşme tarihi baz alındığında ise, aradan belki de çok uzun süre geçmesine karşın yine en azından bir 3 yıl daha bekleyecekler ve ondan sonra TMK’nın 166/4. fıkrasına dayanılarak boşanma davasını açabileceklerdir.

Bunun ise, toplum ve aile yapısı üzerinde yaratacağı aksi yöndeki etki, eşlerin karşı karşıya kalacağı psikolojik sorunlar vs. lerin etkisini hesaplamak mümkün müdür.

TMK’nın 166/4. maddesindeki 3 yıllık sürenin başlangıcı konusu önemli bir sorun olarak ortada kalmaktadır.

6- Boşanma kararlarının tenfizi ya da tanınması için belirlenmiş bir zaman aşımı süresi de yoktur. Bu nedenle, yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi konusunda her zaman dava açılabilir. Tanıma ya da tenfizin kesinleşme tarihi esas alındığında işin daha da uzamasına neden olacağı açıktır. Yabancı mahkemeden verilen boşanma kararının kesinleştiği tarihten tanıma/tenfiz kararının kesinleştiği tarihe kadar edinilen malların durumu ne olacaktır?

7- Yabancı mahkemeden verilen boşanma kararının verildiği ülke hukukuna göre kesinleşmesinden sonra fakat bu kararın tanınması ya da tenfizi için yetkili Türk Mahkemesinde açılan davanın devamı sonrasında veya böyle bir dava hiç açılmamış ancak bu arada eşlerden biri ölmüş olsa, böyle bir varsayımda; yabancı mahkemenin verdiği boşanma kararının tanınmasına ya da tenfizine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra yabancı boşanma kararının kesinleştiği tarih zaman aşımının başlangıç tarihi olarak kabul edildiğinde, sağ kalan eş, ölen eşin mirasçısı olmayacaktır. Bu durum, TMK.nın 181, MÖHUK’un 52,54,58 ve 59. maddelerini amacına uygun düşecektir. Fakat zaman aşımının başlangıcı tanıma yada tenfiz kararının kesinleşme tarihi kabul edildiğinde ise, sağ kalan eş ölen eşin mirasçısı olabilecektir.

8- Eşlerden biri Türk vatandaşı, diğeri ise, yabancı uyruklu olduğu varsayımından hareket edildiğinde yabancı uyruklunun ülkesinde verilen boşanma kararı kesinleştiği tarihte o ülke hukukuna göre tüm hukuki sonuçlarını doğuracak, yabancı uyruklu eş kararın kesinleştiği tarihten itibaren boşanmış olacak, ancak Türk vatandaşı eş tanıma ve tenfiz kararının kesinleştiği tarihten itibaren boşanmış kabul edilecektir. Böyle bir çelişkili ve garip bir durum ortaya çıkmış olacaktır.

Bu açıklamalar karşısında, 10 yıllık zamanaşımı süresinin yabancı ülkede verilen boşanma kararının kesinleştiği tarihte başladığı kabul edilmektedir.

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2014/4434

Boşanma dilekçesi hangi adrese gönderilir

“Boşanma dava dilekçesi, davalının bilinen en son adresine gönderilir. Davalının, dava dilekçesinde gösterilen adresine gönderilmeden doğrudan MERNİS’teki adresine tebligat çıkartılması doğru değildir.”

Okumaya devam et Boşanma dilekçesi hangi adrese gönderilir

Boşanma Dilekçesinde Yer Almayan Sebep

“Boşanma davalarında ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun şekilde dayanılmayan bir olay, tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle boşanma kararına dayanak yapılamaz. Bu nedenle tarafa kusur yüklenmiş olması doğru değildir.” Okumaya devam et Boşanma Dilekçesinde Yer Almayan Sebep

Aile konutundaki ipoteğin kaldırılması

“Aile konutu niteliğindeki gayrimenkulün üzerine banka borcu nedeniyle ipotek konulması için eşten alınan muvafakat altındaki imzaya itiraz edilmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırılır” Okumaya devam et Aile konutundaki ipoteğin kaldırılması

Facebook Kayıtları Boşanmada Delil Olur mu?

facebook kayıtları boşanmada delil olur muYasin bey merhaba, eşimle yaklaşık 6 yıldır evliyiz. Ancak son 1 yıldır ayrı evlerde yaşıyoruz. Kocam, başka kadınlarla çektirdiği fotoğrafları facebook’a koymuş. Restoranlarda, çeşitli ortamlarda çekilen bu fotoğrafların çıktılarını alsam açacağım boşanma davasında delil olarak kullanabilir miyim? Boşanma davasını kazanabilir miyim? Hamide K.  Okumaya devam et Facebook Kayıtları Boşanmada Delil Olur mu?

Boşanmada manevi tazminatın verilme nedeni

“Boşanma davasında manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın bozulan ruh dengesini telefi etmek ve manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Bu nedenle kişilik haklarını ihlal eden fiille tazminat miktarları arasında makul bir oran bulunmalıdır. Manevi tazminat, bir tarafın zenginleşmesine yol açmamalıdır.”

Okumaya devam et Boşanmada manevi tazminatın verilme nedeni

Cinsel taciz işleyen eşe açılan boşanma davası kabul edilmelidir

“Eşin cinsel taciz suçu işlediği sabit görülerek bu fiilden dolayı ceza alan eşe açılan boşanma davası kabul edilmelidir.”

Okumaya devam et Cinsel taciz işleyen eşe açılan boşanma davası kabul edilmelidir

Eşin Annesine Hakaret Nedeniyle Boşanma Davası

T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2014/25942 K.  2015/14322 T. 2.7.2015

• BOŞANMA ( Davacı Kadının Davalı Erkeğin Annesine Hakaret Ettiği Davalının Ailesine Soğuk Davrandığı Davalı Erkeğin Babasının Cenazesine Katılmadığı – Davalı Erkeğin De Ailesinin Uzun Süre Müşterek Evde Kalmalarına Tepkisiz Kaldığı Müşterek Konutun Kilidini Değiştirdiği Ve Kadının Boğazını Sıktığı/Tarafların Eşit Kusurlu Olduklarının Kabulü İle Kusur Belirlemesine Göre Kadının Nafaka Talebinin Kabulüne Karar Verilmesi Gerektiği )

• EŞİT KUSUR ( Boşanma Davası – Davacı Kadının Ağır Kusurlu Kabul Edilerek Tarafların Boşanmasına Karar Verilmiş Olduğu/Davacı Kadının Davalı Erkeğin Annesine Hakaret Etmesi Davalının Ailesine Soğuk Davranması Davalı Erkeğin Babasının Cenazesine Katılmaması Karşısında Davalı Erkeğin De Davalı Erkeğin De Ailesinin Uzun Süre Müşterek Evde Kalmalarına Tepkisiz Kaldığı Müşterek Konutun Kilidini Değiştirdiği Ve Kadının Boğazını Sıktığı )

• TEDBİR VE YOKSULLUK NAFAKASI ( Boşanma Davası – Tarafların Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılmasına Ve Boşanmaya Neden Olan Olaylarda Eşit Kusurlu Olduğu/Mahkemece Kadının Ağır Kusurlu Kabul Edilmesi Nedeni İle Reddedilen Nafakanın Tekrar Değerlendirilmesi Gereği )

4721/m. 166, 175

ÖZET : Mahkemece davacı kadın ağır kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmasına karar verilmiş ise de, davacı kadının davalı erkeğin annesine hakaret ettiği, davalının ailesine soğuk davrandığı, davalı erkeğin babasının cenazesine katılmadığı, buna karşılık davalı erkeğin de ailesinin uzun süre müşterek evde kalmalarına tepkisiz kaldığı, müşterek konutun kilidini değiştirdiği ve kadının boğazını sıktığı anlaşılmış olduğundan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Yoksulluk nafakası hakkında da kusur oranına göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- )Mahkemece davacı kadın ağır kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmasına karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı kadının davalı erkeğin annesine hakaret ettiği, davalının ailesine soğuk davrandığı, davalı erkeğin babasının cenazesine katılmadığı, buna karşılık davalı erkeğin de ailesinin uzun süre müşterek evde kalmalarına tepkisiz kaldığı, müşterek konutun kilidini değiştirdiği ve kadının boğazını sıktığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir.

Bu nedenle, mahkemenin davacı kadını ağır kusurlu kabul etmesi ve bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılması ve yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda ( 2. ) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda ( 1. ) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Boşanmada iki tarafın da kusurlu olması

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2015/74 K. 2015/14162 T. 1.7.2015

• BOŞANMA DAVASI ( Evlilik Birliliğinin Temelinden Sarsılması/Her İki Tarafın da Kusurlu Olduğu – Her İki Tarafın da Boşanma Davasının Kabulünün Gerektiği/Davalı-Karşı Davacı Kadının Boşanma Davasının Reddedilmesinin İsabetsiz Olacağı )

• EVLİLİK BİRLİLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Boşanma/Her İki Tarafın da Kusurlu Olması Nedeniyle Davalı-Davacı Kadının da Boşanma Talebinin Kabul Edilmesi Gerektiği )

4721/m.166

ÖZET : Dava, boşanma istemine ilişkindir. Evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Bu sonucun gerçekleşmesinde her iki taraf da kusurludur. Her iki taraf da boşanma isteğiyle dava açtığına göre, kadının boşanma davasının da kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Mahkemece davalı-karşı davacı kadın kusurlu kabul edilerek, davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası kabul edilip, davalı-karış davacı kadının boşanma davası reddedilmiştir. Ne var ki; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı-karşı davacının mahkemece kabul edilen kusurları yanında, davacı-karşı davalı erkeğin de güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, eşini istemediğini, sevmediğini söylediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylar göz önüne alındığında; evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Bu sonucun gerçekleşmesinde her iki tarafta kusurludur. Her iki taraf da boşanma isteğiyle dava açtığına göre, kadının boşanma davasının da kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen davacı-davalı erkeğin boşanma davası ve fer’ilerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 01.07.2015 tarihinde karar verildi.

Tüm tanıklar dinlenilmeden boşanma kararı verilmesi

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2014/28472 K.  2015/13674 T. 26.6.2015

• BOŞANMA DAVASI ( Davacı Kadının Gösterdiği Diğer Tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240. Vd. Maddeleri Uyarınca Dinlenerek Gerçekleşecek Sonucu Uyarınca Karar Verilmesi Gerekirken Eksik İncelemeyle Hüküm Kurulmasının Usul Ve Yasaya Aykırı Olacağı )

• TANIKLARIN DİNLENMESİ ( Boşanma – Gösterilen Tanıklardan Bir Kısmının Tanıklığıyla İspat Edilmek İstenilen Husus Hakkında Yeter Derecede Bilgi Edinildiği Takdirde Geri Kalanların Dinlenilmemesine Karar Verilebileceği/Dinlenen Tanık Beyanları Yeterli Görülerek Tanıkların Dinlenilmemesi Hususunda Alınmış Bir Karar bulunmadığından Davacı Kadının Gösterdiği Diğer Tanıkların da Dinlenerek Gerçekleşecek Sonucu Uyarınca Karar Verilmesi Gerektiği )

• EMEKLİ İKRAMİYESİ ÜZERİNE İHTİYADİ TEDBİR KONULAMAMASI ( Boşanma Davası – Davacının Boşanma Davasındaki Boşanmaya Karar Verilmesi Halinde Hükmedilmesi Mümkün Olan Boşanmaya Bağlı Tazminat Ve Nafaka Haklarının Elde Edilmesini Temin Etmek İçin De Olsa Davaya Konu Olmayan Davalı Erkeğin Emekli İkramiyesi Üzerine Tedbir Konulamayacağı )

6100/m.196,240,241,389/1

4721/m.169

ÖZET : 1-Davacı kadının gösterdiği diğer tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240. vd. maddeleri uyarınca dinlenerek gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2-Boşanma ve ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 169. maddesinde gösterilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir ( H.M.K. madde 389/1 ). Davacının boşanma davasındaki boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa davaya konu olmayan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine tedbir konulamaz. Bu husus nazara alınmadan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine ihtiyati tedbir konulması doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından maddi tazminat talebi hakkında verilen hüküm, manevi tazminat ve nafakaların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise kararın tamamı ve ihtiyati tedbir kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşüldü:

KARAR : 1- )Davacı kadının, 15.10.2012 tarihli dava dilekçesinde bildirdiği onbir tanıktan A.,E. ve S. dinlenilmiş, diğer tanıklar ise dinlenilmemiş, mahkeme davayı neticelendirmiştir. Delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez ( H.M.K.m. 196 ). Davacı kadın bu tanıkların dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği gibi, davalı erkeğin de bu konuda açık bir izni bulunmamaktadır. Tanıklar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmiş olması durumu hariç olmak üzere açıkça vazgeçme olmadıkça dinlenmek zorundadır. Başka bir anlatımla, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığıyla ispat edilmek istenilen husus hakkında yeter derecede bilgi edinildiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verilebilir. Buna göre, adı geçen tanıkların dinlenilmemeleri için, dinlenen tanıklarla ispat edilmek istenen hususun yeter derecede aydınlanmış olması gerekir. Böyle değilse bu hükme dayanılarak mahkeme tanığı dinlemekten kaçınamaz. Dinlenen tanık beyanları yeterli görülerek mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi gereğince tanıkların dinlenilmemesi hususunda alınmış bir karar da bulunmamaktadır. O halde, davacı kadının gösterdiği diğer tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240. vd. maddeleri uyarınca dinlenerek gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2- )Boşanma ve ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 169. maddesinde gösterilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir ( H.M.K. madde 389/1 ). Davacının boşanma davasındaki boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa davaya konu olmayan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine tedbir konulamaz. Bu husus nazara alınmadan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine ihtiyati tedbir konulması doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün, yukarda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 26.6.2015 tarihinde karar verildi.

Şimdi arayın: 0533 483 9313