Belediyeden Paramızı Alamıyoruz

Yasin bey, bir belediyenin alt yapı işlerinde taşeron firmanın işçisi olan müvekkilim için açtığım davayı kazandık. Belediyenin …. Bankası’ndaki hesabına para yatmış, buna haciz gönderdik, ancak belediye avukatları, bu paranın İller Bankası’na yatırılan belediye payı olduğunu, bu nedenle bu paraya haciz konamayacağını iddia ederek itirazda bulundular. Araştırmama rağmen cevabını bulamadım, belediye itirazında haklı mı? Murat Y. 

İller Bankası’na belediyenin kamu hizmeti görmesi için gerekli paranın yatırıldığı malumunuz. Bu nedenle bu paraya haciz konulamıyor. Dolayısıyla İller Bankası’ndaki bu paranın bir başka bankadaki hesaba yatırılması halinde, haczedilemezlik niteliği kaybolmuyor.

Ancak burada, yeni yatırılan banka hesabının dökümü istenerek İller Bankası’ndan gelen paradan başka paraların yatırılıp yatırılmadığının irdelenmesi gerekiyor. Eğer bu şekildeyse, belediyenin havuz hesabı oluşturması, yani haczedilemez paralarla haczedilebilir paraları bir arada tutması halinde iyi niyetli olmayacağı ve tüm hesaba haciz uygulanabileceği kabul ediliyor.

Avustralya Vatandaşı İcra Davası Açabilir mi?

Selamlar, yaklaşık 10 küsür yıl önce Türk vatandaşlığından çıkıp Avustralya vatandaşlığına geçtim. Çifte vatandaş değilim. Uzak bir akrabama senet karşılığı borç para vermiştim. Ödemezse icra takibi yapabilir miyim, yabancıların böyle bir hakkı var mı? Hasan K.

Hasan bey, Türk Hukukunda Türk vatandaşı ya da yabancı kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Bu nedenle herkes Türk Mahkemeleri ve diğer makamları önünde hak arama özgürlüğüne sahiptir.

Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür. Türkiye ile Avustralya arasında bir karşılıklılık anlaşması varsa teminat göstermeden yoksa teminat göstererek icra takibi yapıp alacağınızı tahsil edebilirsiniz.

Emekli Maaşına Haciz Konamaz

Merhaba Yasin bey, daha önceki yazılarınızdan birinde emekli maaşına haciz konamayacağını yazmıştınız. Bu halen geçerli mi? Çünkü arkadaşımın Türkiye Odalar Borsalar ve Birlik Personeli Sigorta ve Emekli Sandığı Vakfı’ndan aldığım emekli maaşına borcu nedeniyle haciz konmuş. Kendisine haciz konması için muvafakat verip vermediğini sordum, hiçbir yazı vermedim, dedi. Ben de benzer bir durumdayım. Emekli maaşıma haciz konur mu, konulursa ne yapmam gerekir? Musa Ç.

Musa bey, daha önce de bir çok kez bu konuda yazmıştım. Emekli maaşına, borçlunun borcun doğumu ve icra takibinin başlatılmasından sonra haciz konmasını kabul etmesi dışında adi alacaklar için haciz konamıyor. Haciz konmuşsa icra hakimliğine haczedilemezlik şikayeti yapıp maaş üzerindeki haczi kaldırtabilirsiniz.

Ancak burada şöyle bir ayrıntı mevcut:

506 Sayılı Kanunun geçici 20. maddesi kapsamında kurulan sandıklar, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kuruluşlarındandır. Geçici 20. madde kapsamındaki sandıklar; bağlı bulundukları kuruluşların personeli ile ilgili olarak, 506 Sayılı Kanun’un sistematiği içinde Sosyal Sigortalar Kurumu’nun yüklendiği görevleri ve sağladıkları hakları yerine getirmek üzere kuruldukları için sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerinin bu sandıklar için de geçerli olduğunun kabulü gerekiyor.

Bu nedenle 506 Sayılı Kanun’un geçici 20. maddesi kapsamında kurulan sandıklarca bağlanan aylıkların 5510 Sayılı Yasa’nın 93/1. maddesi uyarınca haczi mümkün değildir.

Ancak 506 Sayılı Kanun’un 128. maddesi uyarınca kurulmuş olan sandıklardan alınan maaşların ise haczi mümkündür. Sizin emekli maaşınızı aldığınız vakfın hangi madde kapsamında kurulduğunu araştırmanız gerekiyor. Vakfın kuruluş senedinde bu bilgi mevcut olabilir.

Vasiyetname Nasıl Yapılır?

Vasiyet, resmî şekilde, miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir.

Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenen vasiyetnameye verilen isimdir. Sulh hakimi, Okumaya devam et Vasiyetname Nasıl Yapılır?

Tanıma Tenfiz Davası Nedir?

Tanıma tenfiz davası nedir?

Güncelleme: 4.5.2017

Tanıma tenfiz davası yurt dışında özellikle Almanya, Fransa, Belçika ve Hollanda’da yaşayan Türk Vatandaşları’nın önemli sorunlarından bir tanesidir.

Tanıma tenfiz davası yaşadıkları ülkede boşandıktan sonra dahi Türkiye’de evli olarak görünen kişilerin bu kaydı gerçeğe uygun hale getirmek için açtıkları bir çeşit tespit davasıdır.

Yurt dışında bir Türk ile yahut bir yabancı ile evli olan Türk Vatandaşı, o ülkenin yetkili mahkemesinde boşandıktan sonra bu boşanma kararını Türk Mahkemelerinde onaylatmak zorundadır. Bu onaylatma işlemine “tanıma davası” adı verilmektedir.

Yabancı mahkemede boşanılırken, mahkeme boşanmanın yanında ayrıca velayete, nafakaya, tazminata ilişkin karar da vermişse bu takdirde açılacak dava “tanıma davası” değil “tenfiz davası” olur.

Yurtdışında Verilen Boşanma Kararının İdari Yoldan Tanınması

690 Sayılı KHK m. 4 İLE NÜFUS HİZMETLERİ KANUNUNUN 27.MADDESİNE EKLENEN madde 27/A.

MADDE 27/A – (1) Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir.

(2) Nüfus kütüğüne yapılacak tescil işlemleri, yurt dışında kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.

(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır.

(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenir.”

Bu yeni kanun nasıl uygulanacak?

1- Boşanan taraflar birlikte başvuru yapacaklar.
2- Başvurunun bizzat olması şart değil. Birlikte başvuru vekiller aracılığıyla da yapılabilir.
3- Yabancı ülkede verilen kararın mahkemece verilmesi şart değil, örneğin belediyelerce verilen kararlar için de bu kanun geçerli.
4- Türk Kamu Düzenine aykırı bir idari ya da adli kararlar için bu hüküm uygulanamaz.
5- Bu kanun gereğince idarenin işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.

Tanıma-tenfiz davası devam edenlere bu Kanun uygulanacak mı?

Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlüklerine ya da kararın verildiği ülkedeki dış temsilciliklere bizzat veya vekiller aracılığıyla tarafların birlikte başvurması halinde karar idari yoldan hemen tescil edilecektir.

Bu durumda devam eden tanıma-tenfiz davası konusuz kalır. Sadece dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilecektir.

Taraflardan biri ölmüşse bu kanun uygulanabilecek mi?

Yabancı ülke adlî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararların tanınması ya da tenfizi yapılmadan eşlerden biri ölmüşse; ölen eşin mirasçılarına 5718 sayılı Kanun ile tanıma tenfiz davası açması için dava hakkı verildiği halde bu kişilere 690 sayılı KHK m. 4 hükmü ile tescil talep hakkı verilmesi kanunda yer almamaktadır.

Bu nedenle, taraflardan birinin ölmüş olması halinde, Türk mahkemelerinde tanıma-tenfiz davası açılması gerekmektedir.

Mal Rejimi Davası İçin Zamanaşımı Süresi Ne Zaman Başlayacak?

Yabancı ülke adlî ya da idari makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline ilişkin olarak verilen kararların Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlüklerine ya da “kararın verildiği ülkedeki” dış temsilciliklere bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte başvurması halinde karar idari yoldan tescil edildiğinde eşler arasındaki mal rejimi, tescil tarihinden itibaren sona erecektir.
Zamanaşımı süresi bu nedenle tescil tarihinden itibaren başlar.

Tanıma Tenfiz Davasını Açmak Zorunlu mu?

Tanıma tenfiz davasının yanlış belgelerle ve yanlış usulde açılması halinde yıllarca sürmesi de olasıdır. Bu nedenle tanıma tenfiz davası açılmadan önce hem gerekli belgelerin hem de diğer hususların yerine getirilmiş olması davanın kısa sürede sonuçlanması için önem taşır.

Tanıma tenfiz davasının açılmadığı yahut yukarıda belirtilen şekilde tescil için birlikte başvuru yapılmadığı takdirde:

Yurtdışında boşanmış olmanıza karşın Türkiye’de evli görünürsünüz. Bu nedenle yeniden evlenemezsiniz; mallarınızın satışında zorluklar yaşayabilirsiniz, müşterek çocuğunuz varsa velayet problemleriyle karşılaşabilirsiniz.

Tanıma tenfiz davalarında hangi belgeler gerekir?

a) Yurtdışında Boşandığınıza Dair Mahkeme Kararı:

Tanıma tenfiz davasında ihtiyaç duyulan belgelerden ilki, yabancı ülkede açılmış olan boşanma davasında alınan mahkeme kararıdır.  Bu kararın ıslak imzalı yani mühürlü-imzalı aslı gerekmektedir. Bu mahkeme kararının kesinleşmiş olması gerekmektedir. Kesinleşme, kararın taraflar açısından yargı yollarının tüketilmiş olması, nihai sonucun elde edilmiş olması anlamına gelir.

b) Boşanma Kararının Kesinleştiğine Dair Yazı:

Mahkemenin kararının kesinleşmiş olup olmadığı, yine kararın altına ilave olarak yazılan bir ek yazıyla tespit edilir. Tanıma tenfiz davası için zorunlu olan bu yazıya kesinleşme şerhi adı verilir. Tanıma tenfiz davası yönünden mahkeme kararının verildiği değil, kesinleştiği tarih tarafların boşanmış kabul edildiği tarihtir. Bir yabancı mahkemenin henüz kesinleşmemiş kararının ülkemizde tanıma tenfizi için dava açılamaz. Yani mahkeme kararının kesinleşmiş olması tanıma tenfiz davası için dava şartıdır.

c) Konsolosluktan Alınacak Apostile:

Kesinleşmiş mahkeme kararının elde edilmesinden sonraki “püf nokta” ise apostile adı verilen “onay“dır. Bazı ülkelerde, boşanma kararları mahkeme tarafından verilmek zorunda değildir. Bu ülkelerde örneğin valilik, belediye başkanlığı gibi makamların da boşanma kararı verebilmeleri mümkündür. İşte, kesinleşmiş bir boşanma kararının yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş olduğu apostile ile tespit edilir, yani bu mahkeme kararının alındığı ülkedeki Türk Büyükelçiliği yahut Konsolosluğu, boşanma kararını veren makamın yetkili bir mahkeme olduğunu “onay“lar.

d) Boşanma Kararının Tercümesi

Türk Mahkemelerinde yargılama dili “Türkçe” olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle yurtdışındaki bir mahkemeden yabancı dilde elde edilmiş bir kararın Türk Mahkemeleri tarafından kabul edilmesi için Türk Dili’ne çevrilmiş olması gerekir. Bu kararlar, konsolosluklarda ve yeminli tercüme hizmeti veren bürolarda Türkçe’ye çevrilebilir.

Tanıma tenfiz davası nerede açılabilir?

Yabancı ülkede verilmiş boşanma kararının Türkiye’de tanınması için Ankara’da dava açılması mümkündür.

Tanıma tenfiz davası ne kadar sürer?

Tanıma tenfiz davasının süresi aşağıdaki iki duruma göre değişmektedir:

a) İki taraf da Türkiye’de avukata vekalet vermişse:

Yurtdışında boşanmış eşlerin ikisi de Türkiye’de bir avukata vekalet vermişlerse,

– dava açılmakta,

– mahkemenin iş durumuna göre kısa bir süre sonrasına duruşma günü alınmakta,

– her iki tarafın avukatları yaklaşık 3 ay içinde işlemleri tamamlamaktadır.

b) Tek taraf Türkiye’de avukata vekalet vermişse:

– Dava açılmakta,

– Karşı taraf yabancı ise tercümesi yaptırılan evraklar davalı eşe (yurt dışındaki adresine) tebliğe çıkarılmakta,

– İtiraz gelmezse (genelde gelmemektedir) mahkeme karar vermekte,

– Mahkemenin kararı yine tercüme yaptırılarak yurt dışındaki davalıya tebliğe çıkarılmaktadır.

Bu durumda tanıma tenfiz davası ortalama 12 ay sürmektedir.

Türkiye’ye gelmek zorunda mısınız?

Avukat tutmanız halinde dava için Türkiye’ye gelmek, mahkemeye çıkmak zorunda değilsiniz. Vekiliniz sizin adınıza gerekli işlemleri yürütecektir.


 Örnek Yargı Kararları:

“Davacı boşanmalarına dair yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece tarafların boşanmalarına dair … Asliye Mahkemesi’nin 33 F9/11 S dosya numaralı 16.2.2011 tarihli kararının tanınmasına ve tenfızine karar verilmiştir.

Yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfızine dair davalarda, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesinin dilekçeye eklenmesi zorunludur (5718 s. MÖHUK m. 53/1). Dilekçeye eklenmemişse, dava sırasında bu eksikliğin tamamlanmış olması gerekir. Tanıma ve tenfiz istemine dair dilekçe ekinde, yabancı mahkeme kararının aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği mevcut olmayıp, onaysız fotokopisi bulunmaktadır. İlamı veren yargı organının onayını taşımayan fotokopi belge esas alınarak hüküm tesis edilemez. Bu bakımdan davacıya, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğini ibraz etmesi için uygun süre verilmeli, eksiklik bu şekilde tamamlanmalı, bundan sonra işin esası incelenmelidir. Bu husus gözetilmeden, fotokopi esas alınarak hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ayrıca eksiklik tamamlandığı takdirde, tanıma talebinin 5718 Sayılı Kanun’un 58/1. maddesinde gösterilen şartları taşıyıp taşımadığı incelenip, hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmeli, verilen süre içinde eksiklik tamamlanmaz ise, davanın usulden reddi yoluna gidilmelidir. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.”

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2016/6870 K. 2016/11398 T. 9.6.2016


 

 

Boşanma Sebepleri Boşanmada Tazminat

Boşanma Davasında Ne Kadar Tazminat Alabilirim?

boşanmada tazminat nedenleri, boşanmada tazminat neye göre belirlenir, boşanmada tazminat miktarı, boşanmada tazminat nasıl alınır, boşanmada tazminat ödenmezse ne olur, boşanmada maddi tazminat, boşanmada tazminat yargıtay kararları, boşanmada tazminat davası nasıl açılır

Boşanma davalarında ne kadar tazminat alınabileceği sorusu bana en sık sorulan sorulardan biridir. Boşanma davasında eşin karşılaştığı olaylar nedeniyle maddi ve manevi tazminat alması söz konusu olur. Bu maddi ve manevi tazminat, düğün masrafları, eşin çalıştırılmaması, eve yapılan katkı, ev alımına-arsa alımına yapılan katkı, ziynet eşyasının borçlara harcanması gibi tazminatlardan farklıdır. Boşanma davasında maddi ve manevi tazminat, eşin boşanma davası açmasına neden olan olaylar nedeniyle duyduğu acı, elem, keder gibi duygularını bir nebze de olsa gidermek amacıyla kanuna konulmuştur.

 Tazminat, bir zararın sonucudur. Maddi zarar malvarlığında meydana gelen bir eksilme ise de manevi zarar ruhani bir eksilmedir. Bu nedenle tam olarak parasal bir karşılığı yoktur. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi bir zenginleşme aracı olarak da kabul edilmemiştir.

Boşanma halinde maddi tazminata hükmedilebilmesi için eşin doğmuş ya da ileride doğması beklenen bir zararın olması gerekir.

Boşanma davalarında tazminat miktarının hesaplanabilmesi için tarafların maddi durumları, sosyal konumları, eğitim düzeyleri, kaç yıldır evli oldukları, yeniden evlenebilme ihtimalleri gibi birçok durum göz önünde bulundurulmalıdır. Bu noktalar tam olarak netleşmeden, boşanma davasında ne kadar tazminat alabilirim sorusuna yaklaşık bir cevap verme imkânı dahi olmayacaktır.

Boşanma davalarında eşlerden birinin tazminat kazanabilmesi için tam kusursuz olması gerekmez, diğer eşten daha az kusurunun olması yeterlidir. Bunun için iki tarafın da dayandığı hukuki sebepler, toplanan deliller ışığında değerlendirilecek ve sonuçta daha az kusurlu çıkacak taraf lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilebilecektir.

Maddi ve manevi tazminatın hesabında,

  • tarafların malvarlığı, bu malvarlığını ne şekilde edindikleri,
  • yaşları,
  • ücret, emekli maaşı gibi gelirlerinin olup olmadığı,
  • bakmakla yükümlü oldukları kimseler,
  • yeniden evlenme ihtimalleri,
  • çocukların yaşları,
  • tarafların eğitim seviyeleri,
  • ne işle uğraştıkları,
  • boşanma davasını açmalarına neden olan olaylardan ne şekilde etkilendikleri,
  • hakarete, aşağılamaya, sadakatsizliğe, tehdide, fiziki saldırıya uğrayıp uğramadıkları araştırılır.

Ancak bu araştırma hakim tarafından kendiliğinden yapılmaz. Taraflar bu konuları kendileri açısından ortaya koyarlar.

Boşanmada tazminatın ödenmemesi halinde, ödemeyen eşin malvarlığı cebri icra yoluyla takip edilir, icra ve iflas yasası aracılığıyla alacak tahsil edilir.

Boşanmada tazminat davası, boşanma davası ile birlikte açılır. Boşanma davası ile birlikte açılmayan tazminat taleplerinin boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması mümkündür.

Evin kilidini değiştirmek boşanma sebebi midir?

Evin kilidini değiştirmek boşanma sebebi olur mu ya da evin kilidini değiştirsem kusurlu sayılır mıyım soruları bana en çok sorulan konulardan biri. Türk Medeni Kanunu’nda eşlerin evlilik süresince birlikte yaşamaları zorunlu kılınmıştır. Eşlerden birinin evin kilidini değiştirmesi Medeni Kanun’un bu konudaki kuralına aykırı bir hareket olarak kabul edilir. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da olayın özelliği göz önünde tutularak karar verilmesi gerekir.

Eşin evin kilidini değiştirmesi, her zaman diğer eşi eve almamak, evden uzaklaştırmak amacını taşımayabilir. Evin kilidinin değiştirilmesi, evlilik birliğinin zorunlu kıldığı birlikte yaşama yükümüne aykırı davranma niyetiyle yapılmamış olabilir. Boşanma davasının tahkikat aşamasında, eşin evin kilidini değiştirme amacı da araştırılmalıdır. Eşi evden kovmak, eşi eve almamak kusurlu davranışlardır.

Kilidi değiştiren eşin, bu fiili, eşini eve sokmamak, evden uzak tutmak amacıyla yaptığı anlaşıldığı takdirde, bu fiili işleyen eş kusurlu olarak kabul edilir ve manevi tazminat ödemekle yükümlü tutulabilir.

Eşlerin Birlikte Yaşama Yükümlülüğü

Eşlerin birlikte yaşaması, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda özgürlük alanında bırakılmamış bilakis eşler birlikte yaşamak zorunda olduklarına dair kural getirilmiştir. Birlikte yaşama, aile konutu olarak belirlenen ortak konutta olmak zorunda değildir, eşler örneğin yaz aylarını birlikte yazlık evlerinde de geçirebilirler. Eşlerden birinin birlikte yaşamaktan haklı bir neden olmaksızın kaçınması halinde diğer eş, eşini zorla müşterek konuta getiremez, gelmesi için zorlayamaz. Eşin yapabileceği, kaçınan eşe karşı boşanma davası açmak olacaktır. (Terk nedeniyle açılacak boşanma davası için buraya tıklayabilirsiniz)

Eşlerin zorunluluk nedeniyle ayrı yaşamaları da mümkün olabilir. Örneğin eşlerden birinin hükümlü olması, tedavi nedeniyle uygun hastane imkanlarının bulunduğu bir yere gitmesi, görevi nedeniyle başka şehirde yaşamak zorunda kalması gibi durumlarda eşler ayrı yaşayabilir. Bunun gibi, eşlerden birinin ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya aile huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkı için mahkemeye başvurabilir.

Ankara’dan icra geldi

Bana icra emri Ankara’dan geldi. Yalnız ben Sivas’tayım ve şu sıralar Ankara’ya gidemem. Dilekçeyi nereye vermeliyim ve dilekçenin üstüne nereye olarak yazmalıyım acil cevap bekliyorum çok az zamanım kaldı. İlginiz için teşekkürler. Mukaddem M.

Mukaddem hanım,

 Ödeme emirlerine 7 gün içinde mal beyanında bulunulması gerekir, ancak bu yazıyı posta ile başka şehre gönderseniz süresi içinde ulaşmayabilir. Bu nedenle farklı şehirlerdeki işler için ilgilisine kolaylaştırıcı yollar öngörülmüştür: İcra takipleriyle ilgili olarak mal beyanı dilekçesinin bulunduğunuz yerdeki icra dairesine verebilirsiniz. Buraya vereceğiniz dilekçenin başına Ankara … İcra Dairesi’ne gönderilmek üzere Sivas Nöbetçi İcra Müdürlüğü’ne şeklinde başlık koymanız mümkündür.

Bununla beraber, böyle basit bir işte dahi bir avukata danışmanız yerinde olacaktır. Zira avukat, yer ve içerik yönünden haklarınızı koruyacak noktaları tespit edebilir.

Mal beyanında bulunma dilekçe örneğine buradan ulaşabilirsiniz.

Şimdi arayın: 0533 483 9313