Hangi Durumlar Mal Kaçırmaya Girer?

1- Hangi durumlar mal kaçırmaya girer?

Hangi durumlar mal kaçırmaya girer sorusu, genellikle bir kişinin mülkiyetini haksız bir şekilde elde etmeye çalıştığı veya mevcut mülkleri hileli bir şekilde gizlediği durumları ifade eder. Ancak, bu kavram hukuki sistemlere ve bağlamına bağlı olarak değişebilir. Aşağıda, genel olarak mal kaçırmaya neden olabilecek durumlar verilmiştir:

a Boşanma Davalarında Eşten Mal Kaçırmak

Eşler arasındaki mal paylaşımı sırasında bir tarafın, diğerine ait varlıkları haksız bir şekilde gizlemesi veya başkalarına devretmek.

Boşanma davalarında mal kaçırmak, taraflardan birinin diğerine ait mal varlığını, değerli eşyalarını veya finansal kaynaklarını kötü niyetle gizlemesi veya başka bir şekilde devretmesi anlamına gelir. Bu, mahkemeye sunulan mal varlığı beyanında eksik veya yanıltıcı bilgiler vermek, mal varlığını başkalarına devretmek, saklamak veya değerini düşürmek gibi eylemleri içerebilir.

hangi durumlar mal kaçırmaya girer
Hangi durumlar boşanmada mal kaçırmaya girer, cezası var mı

Boşanma davalarında mal kaçırmak, mahkemeye adil bir mal paylaşımı yapma yeteneğini zorlaştırabilir ve diğer tarafın haklarını ihlal edebilir. Boşanma sürecinde adil bir mal paylaşımının sağlanabilmesi için tarafların mal varlıklarını doğru ve dürüst bir şekilde açıklamaları gerekir. Mal kaçırmak, bu dürüstlüğü zedeler ve adil bir kararın önündeki engellerden biridir.

Boşanma davalarında mahkeme, tarafların mali durumlarını değerlendirir ve adil bir mal paylaşımı yapar. Eğer bir taraf mal kaçırmışsa, mahkeme bu durumu dikkate alabilir ve adil bir çözüm bulmaya çalışabilir. Mal kaçırmak, hukuki sonuçlara yol açabilir ve mahkeme kararıyla düzeltilmeye çalışılabilir. ankara boşanma avukatı

b – Hileli iflas ile alacaklılardan mal kaçırmak

Bir kişi, iflas durumundaysa ve mülkiyetini korumak amacıyla varlıklarını gizleyerek alacaklılardan kaçınmaya çalışmak

c –  Diğer mirasçılardan mal kaçırmak

Miras hukuku bağlamında, bir kişinin miras hakkını gasp etmek veya mirasçılara ait varlıkları haksız bir şekilde elde etmeye çalışmak.

d- Suç Gelirleri ve Aklama

Suç gelirlerini aklamak amacıyla varlıkları gizleme veya sahte belgelerle mülkiyeti başkalarına devretmek

e- Vergi Kaçakçılığı

Vergi kaçakçılığına yönelik faaliyetler sonucu varlıkları gizleme veya yanıltıcı beyanlarla vergi ödememeye çalışmak

Evlilik içinde edinilmiş malların bir eş tarafından diğerinden kaçırılması, genellikle suç olarak değil, hukuki bir anlaşmazlık veya mülkiyet davası olarak ele alınır. Bu tür durumlar, çiftler arasında boşanma veya ayrılık sürecinde ortaya çıkabilir.

2- Boşanmada Mal Kaçırmanın Cezası Var mı?

Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik içinde edinilen malların paylaşımı genellikle eşit olarak yapılır. Ancak, bir eşin malvarlığını haksız bir şekilde diğer eşten gizlemesi veya kaçırması durumunda, bu genellikle boşanma davası sürecinde gündeme gelir. Mahkeme, mal kaçırma iddialarını değerlendirir ve adil bir mülkiyet bölüşümü yapar.

Bu tür durumlar, cezai suçlar olarak değil, medeni hukuk davaları olarak ele alınır.

Eğer bir eş, malvarlığını haksız bir şekilde gizlerse veya kaçırırsa, mahkeme bu durumu değerlendirir ve adil bir mülkiyet bölüşümü sağlamak amacıyla kararlar alabilir. Ancak, spesifik olarak “eşten mal kaçırma” suçu için cezai yaptırımlar öngörülmemiştir. Bu nedenle, bu tür durumlarla ilgili olarak genellikle hukuki bir süreç yürütülür.

İnternette, google aramalarında boşanmada eşler arasında mal kaçırmanın TCK 163.’e göre suç sayıldığına ilişkin yazılar tamamen yanlış ve yanıltıcıdır. Bunlara itibar etmeyiniz.

Türk Ceza Kanunu 163. madde, olayla ilgisi olmayan, karşılıksız yararlanmayı düzenleyen bir kanun maddesidir:

Karşılıksız yararlanma

Madde 163- (1) Otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanan kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) (Ek: 2/7/2012-6352/83 md.) Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Tavzih Ne Demek?

Tavzih Ne Demek?

Tavzih ne demek, tavzih edilmesi ne demek, tavzih nedir örnek, tavzih ve tashih ne demek, tavzih ne demek dini, tashih ve tavzih ne demek, tavzih kararı ne demek, hükmün tavzihi ne demek, hukukta tavzih ne demek, tavzih dilekçesi, tavzih dilekçesi ne demek, cmk tavzih


Tavzih, tashih ve tamamlama kararı HMK’da, hatalı yazılmış gerekçeli kararların düzeltilmesi için öngörülmüş kolaylıklardır. Kelime anlamı ile tavzih, açıklama; tashih ise düzeltme anlamına gelir.

Mahkemeler birçok nedenle, verilmiş olan hükmü yani mahkeme kararını yazarken çeşitli yanlışlıklar yapmaktadırlar. Mahkemelerin gerekçeli kararı yazarken yaptıkları

    • yazı hataları,
    • hesap hataları ve
    • bunlara benzer açık hataların

düzeltilmesi için Kanun’un 304. maddesi bir kolaylık sağlamıştır:

“MADDE 304- (1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir”

Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya tarafların birinin talebi üzerine verilecek bir ek kararla düzeltilebilir.

Yine,

    • yeterince açık olmayan gerekçeli kararlar
    • icrasında tereddüt uyandıran kararlar
    • birbirine aykırı fıkralar içeren kararlar

tavzih yolu ile düzeltilebilir.

tavzih ne demek
tavzih ne demek, tahsih ne demek, kararın tamamlanması ne demek

Nasıl Yapılır

Tavzihin yapılabilmesi için bir dilekçe ile mahkemeye başvurmak gerekir. Mahkemeye verilecek bu dilekçeye uygulamada tavzih dilekçesi adı verilmektedir.

Gerekçeli

Hüküm tebliğ edilmişse hakim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir (HMK m. 304-1).

Tavzih ise yeterince açık olmayan veya icrasında duraksama uyandıran yahut birbirine aykırı fıkralar ihtiva eden hükümlerin, açıklanması, tereddüt veya aykırılığın giderilmesi için kararı veren mahkemeye tanınan bir yoldur.

Tavzih ile ne yapılamaz

Hükümde unutulan veya gösterilmemiş olan bir hususun tavzih (HMK m. 305) yoluyla hükme ilave edilmesi mümkün değildir.

Taraflara tanınan hakları yüklenen borçlar tavzih yoluyla sınırlandırılıp, genişletilemez(HMK m. 305/2).

Hükmün tavzihi (HMK m. 305) yoluyla da taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.

Bu hususlar ancak temyiz konusu yapılabilir.

Süresi

Bir mahkemenin gerekçeli kararı yeterince açık değilse, icrasında tereddüt uyandırıyorsa, birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar tavzih ya da tashih istenebilir. Yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesi istenebilir; buna hükmün tamamlanması adı verilir.

Örnek bir dosyada:

davacının boşanma davası reddedilmiş, kısa karar ve gerekçeli kararda vekalet ücreti ile ilgili bir hüküm verilmemiş, davacı vekilinin 28.03.2016 tarihli düzeltim talebi üzerine, 30.03.2016 tarihli şerh ile gerekçeli kararın arka sayfasına “maddi hata düzeltilmesi” başlığı altında “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.800 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklinde yeni bir hüküm eklenmiştir. Kararın hüküm fıkrasında vekalet ücretine yer verilmemiş olması, maddi hata niteliğinde olmayıp, bu eksiklik hükmün tashihi (HMK m. 304) yoluyla giderilemeyeceğine karar verilmiştir.

Bu sebeple mahkemenin, talebin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüyle maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin (maddi hata düzeltilmesine ilişkin şerh) yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Eşten mal kaçırma konusunda bu yazımızı okuyabilirsiniz

OYAK’taki birikimler mal paylaşımına dahil midir?

OYAK Emeklilik Yardımı / OYAK Konut Edinme Fonu / OYAK Rezerv

Oyaktaki birikimler mal paylaşımına dahil midir, oyak kişisel mal mıdır, ikramiye edinilmiş mal mıdır, emekli ikramiyesi mal paylaşımına girer mi, ankara boşanma avukatı


Oyak Konut Ön Biriktirme Fonu, Oyak Rezerv ve Oyak Emeklilik evlilik birliği içinde edinilen mallara dahil midir? Boşanma davaları ile birlikte buralarda biriken paralar da paylaşılacak mıdır?

Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına (TSK Personeli) sosyal yardımda bulunmak üzere 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu 3.1.2961 tarihinde kabul edilmiştir. Bu Kanun’un 17. maddesi ile aşağıdaki kişiler OYAK üyesi sayılmıştır:

    • TSK bünyesindeki tüm muvazzaf subaylar ile sözleşmeli subaylar,
    • askeri memur,
    • astsubay, sözleşmeli astsubay,
    • uzman jandarma ile
    • emekli maaşı sistemine giren üyeler ile bunların ölümleri halinde sisteme devam etmek isteyen eşleri
    • uzman erbaşlar,
    • Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve OYAK’ın %50’sinden fazlasına sahip olacağı ya da iştirak edeceği şirketlerde çalışan tüm maaşlı-ücretli memur ve müstahdemler
    • Yedek subaylar ve yedek astsubaylar geçici süre ile OYAK üyesidir

OYAK, kurum üyelerine hangi yardımları yapmaktadır?

Kanunun 20. maddesine göre OYAK üyelerine bir defaya mahsus olarak emeklilik yardımı, maluliyet yardımı, ölüm yardımı ve Konut Ön Biriktirim Fonu olmak üzere 4 ayrı başlıkta yardım yapmaktadır.

OYAK emeklilik yardımından yararlanmanın şartı nedir?

En aza 10 yıl müddetle Kurumda üye olarak bulunduktan sonra, görevli oldukları kuruluşlardan herhangi bir sebeple ayrılmak suretiyle üyeliği sona eren daimi üyeler emeklilik yardımından faydalanırlar.

Emeklilik yardımına hak kazanarak görevli oldukları kuruluşlardan herhangi bir sebeple ayrılan
üyeler isterler emeklilik yardımının 1/4’ünü veya 2/4’ünü veya 3/4’ünü yahut tamamını Kurumda bırakarak Emekli Maaşı Sistemine girebilirler.

Tam ve daimi maluliyet yardımından yararlanacak üyeler; emeklilik yardımlarının 1/4’ünü veya 2/4’ünü veya 3/4’ünü yahut tamamını Kurumda bırakmak suretiyle OYAK Emekli Maaşı Sistemine girebilirler. Kısmi maluliyet yardımından yararlanan üyeler, emeklilik yardımından yararlanabilmeleri durumunda emeklilik yardımının 1/4’ünü veya 2/4’ünü veya 3/4’ünü yahut tamamını Kurumda bırakmak şartıyla OYAK Emekli Maaşı Sistemine girebilirler.

Kurum üyesi iken ölenin eşi, ölen üye için tahakkuk eden emeklilik yardımının kendisine düşen miras payı oranında veya daha yüksek bir dilimde, Kurum Emekli Maaşı Sistemine girmiş bulunan üyenin ölümü halinde ise; varislerine ödenecek olan rezervinin 1/4’ünü veya 2/4’ünü veya 3/4’ünü yaput tamamını kurumda bırakmak veya iştirak edilecek dilimi tamamlamak suretiyle Emekli Maaşı Sistemine girebilir. Emekli Maaşı Sistemine giren üye eşinin ölümü halinde birikmiş rezervi kanuni mirasçılarına ödenir.

OYAK Emeklilik Sisteminden Çıkış Mümkün müdür

Sistemde bulunan üyelerin, sisteme girişlerinden itibaren üç yıl geçtikten sonra rezervlerini alarak ayrılabilmeleri mümkündür. Ancak, sistemden çıkanlar bir daha sisteme kabul edilemezler. Sistemden çıkış müracaatları her yılın Aralık ayında yapılır ve sistemden çıkış, müteakip olağan Genel Kurul toplantısından sonra gerçekleştirilir. Sistemden ayrılan üyelerin hakları, sahibi bulunduğu rezerv kendisine ödeninceye kadar devam eder.

Kurumun daimi üyelerinden ölüm dışındaki bir sebeple üyelik vasfını kaybedenlere aidatları iade olunur. Ancak, Kurum üyelik müddetleri üç yılı geçmeyenlerle, geçici üyelere hiçbir aidat iadesi yapmaz. Konut Ön Biriktirim Fonuna katılan üyelerin birikmiş ek aidatları, Kurum üyeliğinin herhangi bir sebeple son bulması halinde bu üç yıllık süreye bakılmaksızın nemasıyla birlikte ödenir.

OYAK’ta biriken haklarda diğer eşin hakkı var mı?

Evlilik içinde 1.1.2002 tarihi sonrası eşlerden biri adına edinilen mal varlığı üzerinde diğer eşin yasadan kaynaklanan artık değerin yarısı oranında katılma alacağı isteme imkanı bulunmaktadır (TMK’nun 231, 236/1.m.).

4721 Sayılı TMK’nin “Edinilmiş Mallar” başlıklı 219. maddesinin 2. fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un 228/2. maddesinde ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarın kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 31.04.2012 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.

Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal (artık değer) kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.

Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad.235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir mal varlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan mal varlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.
Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemi mal rejiminin ölüm dışındaki nedenlerle sona ermesi hallerinde uygulanır.

Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erer (TMK mad.225/son)

Oyak Emeklilik Yardımı

Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir önemi de yoktur. Katılma alacağı yasadan kaynaklanmaktadır.

Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRHA (Türkiye Hayat Annüite Tablosu) 2010 tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır.

Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği  tarihten sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.

Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal (artık değer) kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur. (Kararın tam metni için: 8. Hukuk Dairesi 2019/1480 E. , 2019/3580 K.)

Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemi mal rejiminin ölüm dışındaki nedenlerle sona ermesi hallerinde uygulanır.

Henüz Emekli Olunmadan Boşanma Davası Açılmış Olması

“davalının OYAK emeklilik maaş sisteminde boşanma dava tarihinde 130.600,00 TL rezervi bulunmaktadır. … emeklilik sisteminde, pirimlerin tahsilinde kamu gücü kullanıldığından ve kamusal amacı doğrultusunda sosyal rizikonun (yaşlılık) gerçekleşmesiyle ödeme yapıldığından TMK’nun 228/2 maddesi uygulanır.” (Kararın tam metni için:  8. Hukuk Dairesi 2015/16958 E. , 2015/21471 K.)

“davalının boşanma davasının açıldığı tarihten sonra emekli olduğuna ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen emekli ikramiyesi ile Oyak tarafından ödenen emeklilik rezervinin boşanma davasının açıldığı tarihten sonra davalıya ödendiği anlaşıldığına göre” (Kararın tam metni için: 8. Hukuk Dairesi 2012/7285 E. , 2013/3191 K.)

Emekliliğe Hak Kazandığı Halde Emekli Olmayanların Durumu

“Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davalının 16.09.2009 tarihi itibariyle emekli olduğu, boşanma dava tarihinden önce emekli olması nedeniyle davalıya ödenmesi gereken 91.321,51 TL emeklilik yardımının tamamının yeniden Oyak Emeklilik Maaş Sistemine aktarıldığı gerek SGK gerekse Oyak Genel Müdürlüğü yazı cevabından anlaşılmaktadır. O halde, emeklilik maaş sistemine aktarılan miktar üzerinden TMK’nun 228/2. maddesi gereğince bu miktarın mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya isabet eden bölümünün yukarıda açıklanan kurallar gözetilerek peşin sermayeye çevrilmiş değerinin davalının kişisel malı olduğu dikkate alınarak bakiye miktarın artık değer kabul edilmesi ve buna göre davacının katılma alacağının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” (kararın tam metni için: 8. Hukuk Dairesi 2015/2161 E. , 2016/9456 K.)

“Davalının 21.04.2005 tarihinde emekliye ayrılarak aldığı emekli ikramiyesinin 1/4’ü olan 9.255,41 TL’yi OYAK emekli maaş sistemine tevdii ederek üç ayda bir emekli maaşı almayı amaçladığı, davacının davalının emekli olduğu 2005 yılından sonraki döneme ilişkin OYAK emeklilik sistemindeki parasına yönelik katılma alacağı talebinde bulunduğu; bu paranın davalının talebiyle ömür boyunca irat bağlanması için emekli olduğu tarihte emekli ikramiyesinden ayırdığı 1/4 miktara karşılık geldiği için bu miktarın tamamı TMK’nun 228/2. maddesi uyarınca davalının kişisel malı olarak hesaba katılmalıdır.” (kararın tam metni için: 8. Hukuk Dairesi 2015/13840 E. , 2015/18067 K.)

Oyak Konut Ön Biriktirim Fonu


T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2014/9071 K. 2014/13425 T. 24.6.2014

Davacı S. vekili, boşanma ile birlikte açılan ve tefrik edilen davasında,

    • davacının kazandığı parayı evlilik birliğine hasrettiğini,
    • davalıya ait maaşın belli kısmının OYAK üyesi olarak birikim amacı ile yine OYAK konut edindirme fonuna üye olması sebebiyle kesildiğini,
    • yapılan tasarruf miktarının 14.000 TL olduğunu,
    • davacının bu tasarruf meblağından 7.000 TL miktarında edinilmiş olan bu tasarrufa katılım payı bulunduğunu, ayrıca davalının TSK Morsan ölüm sandığı, TSK Mehmetçik Vakfı ve Türk Hava Kuvvetleri Kartal Vakfına üyeliklerinden dolayı maaş kesintilerinden dolayı fazlaya dair hakları saklı tutularak 1.500 TL maddi tazminat hakkı talep ettiğini,
    • ayrıca evlilik içinde tarafların müşterek tasarrufları ve özellikle davacıya düğününde takılan takılarını bozarak kattığı değerle alınan 44 FZ 107 plakalı Ford Escort marka aracın değerinin yarı bedeli olan 6.000 TL’nin de davacıya ödenmesi gerektiğini açıklayarak
    • fazla hakları saklı tutularak 14.500 TL maddi tazminatın dava tarihinden geçerli yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı G. vekili,

    • talebin sebepsiz zenginleşme niyetini gösterdiğini,
    • OYAK kesintisinin zorunlu olup konut edindirme fonuna ise Ocak 1999 yılında üye olunduğunu,
    • davaya konu aracın davalının babasının maddi yardımları ile alındığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece verilen karar

    • davacı tarafın Morsan üyeliği ile ilgili olarak açtığı davasını atiye terk edip davalı vekili de muvafakat ettiğinden karar verilmesine yer olmadığına,
    • davacı vekilinin oyak üyeliği için 7.000 TL, araç için de 4.350 TL olmak üzere toplam 11.350 TL alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    • araç için fazlaya dair talebin reddine,
    • Oyak üyeliği için fazlaya dair hakların saklı tutulmasına karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar hakkında bilgiler:

    • 5.8.2001 tarihinde evlenmişler,
    • 21.5.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair kararın 2.11.2012 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.).
    • Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM’nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 Sayılı Kanunun 10.m.).
    • Dava konusu 44 FZ 107 plakalı 1995 model Ford Escort marka aracın 18.12.2002 tarihinde davalı adına satın alındığı ve boşanma davası öncesi 8.12.2006 tarihinde dava dışı gerçek kişiye satıldığı anlaşılmaktadır.
    • Davacı ayrıca davalının OYAK üyeliği ve yardım sandığı, vakıf üyelikleri ile ilgili kesilen miktarlar bakımından da talepte bulunmuş olup davacının isteği, aracın edinme tarihi ve dosya kapsamına göre katılma alacağı niteliğindedir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alındığı anlaşılan davaya konu araç TMK’nun 222/son maddesine göre edinilmiş mal niteliğinde olduğuna, aynı maddenin 2.fıkrasına göre davalı tarafından kişisel mal savunması ispat edilemediğine, usul ve yasaya uygun şekilde belirlenen artık değer üzerinden yarı oranda yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin araca yönelen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün araçla ilgili belirlenen 4.350 TL katılma alacağı bakımından ONANMASINA,

Davalı vekilinin araç dışındaki diğer kabul edilen bölüme yönelen temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalardan hareketle davalının mesleği itibarıyla üyesi olduğu OYAK tarafından yapılan kesintiler, OYAK konut ön biriktirme fonuna üyeliği sebebiyle yaptığı ödemeler dikkate alınarak yazılı şekilde fazla hakları da saklı tutularak taleple bağlı olacak şekilde 7.000 TL katılma alacağına hükmedilmiştir.

Dosyaya gelen yazı cevaplarından davalının mesleği sebebiyle zorunlu OYAK üyesi, aynı zamanda OYAK konut ön biriktirim fonu üyesi olduğu, davalının maaşlarından bu üyelikleri sebebiyle kesintiler yapıldığı, bu kesintilerden fonda birikim oluştuğu, üyelik ilişkisinin devam ettiği, davalıya OYAK tarafından herhangi bir toplu ödeme yapılmadığı gibi maaş veya ücret alacağı da bulunmadığı, davalının 1999 yılında üye olduğu OYAK konut ön biriktirme fonundan 13.3.2013 tarihinde ayrılarak rezervi olan 44.755,74 TL’nin kendisine ödendiği ve üyeliğinin sona erdiği anlaşılmaktadır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi sebebiyle açılan alacak davalarında kural olarak mal rejiminin sona erdiği anda (boşanma dava tarihinde) mevcut bulunan edinilmiş mallar tasfiye anındaki değerleri gözetilerek tasfiye yapılmaktadır. (TMK’nun 232, 235/1.m)

Mal rejiminin sona erdiği sırada bulunmayan, evlilik sırasında edinilmiş olmakla birlikte boşanma davası açılmadan önce elden çıkartılan mal varlığı değerlerinin de istisnai olarak devredildikleri tarih dikkate alınarak tasfiyeye katılma imkanı bulunmaktadır (TMK’nun 229, 235/son m.)

Ancak mal rejimi sona erdiği (boşanma dava tarihinde) sırada mevcut bulunmayan mal veya değerler bakımından tasfiye yapılamaz.

Bu açıklamalar karşısında mal rejimi sona erdiği sırada henüz davalı yedinde olmadığı, davalıya yapılan bir toplu ödeme de bulunmadığı halde davalının OYAK üyeliği sebebiyle boşanma dava tarihine kadar davalının maaşından yapılan kesintiler ile OYAK konut ön biriktirme fonu üyeliği sebebiyle yapılan ödemeler toplamı dikkate alınarak davacı lehine hesaplama yapılıp katılma alacağına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi davalıya mal rejimi sona erdikten sonra 13.3.2013 tarihinde üyelikten ayrılması sebebiyle ödendiği anlaşılan 44.755,74 TL rezerv miktarın da henüz mal rejimi sona erdiği sırada davalı yedinde olmaması sebebiyle tasfiyede gözetilmesi mümkün değildir.

Mahkemece, araç dışındaki davalının OYAK üyeliği ve konut ön biriktirme fonundaki birikimlerle ilgili davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı şekilde farazi bir takım hesaplamalardan hareketle yazılı şekilde 7.000 TL katılma alacağına hükmedilmesi doğru değildir.

Boşanma davası açıldıktan sonra araba satılır mı?

Boşanma davası açıldıktan sonra araba satılır mı?

boşanma davası sürecinde araç satılır mı, boşanma davası açıldıktan sonra mal satılır mı, boşanma davası açıldıktan sonra edinilen mallar paylaşılır mı, boşanmadan kaç ay önce satılan mallar, ankara boşanma avukatı


 

Boşanma davası, çiftlerin evlilik birliğinin sona ermesi ile birlikte mal varlıkları ve müşterek çocuklarının velayeti konularında da bir takım sonuçlar doğurur. Boşanma davası açıldıktan sonra araba satılır mı sorusu bu nedenle mal paylaşımı konusunda değerlendirilir.

Boşanma davasının açılması ile birlikte eşler arasındaki kanuni mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi yerini mal ayrılığına bırakır:

“Madde 225/2 : Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.

Boşanma davası sırasında eşlerin, boşanma davasının fer’ileri olan nafaka, velayet, maddi ve manevi tazminattan başka; mal rejiminin sonlandırılması, tasfiyesi ve tespit edilen alacaklarının kendilerine ödenmesi için dava açma hakları bulunmaktadır.

Yukarıda belirttiğim üzere, Türk Medeni Kanunu’nun 225/2 maddesi gereği, açılmış olan boşanma davasının kabulü şartına bağlı olarak mal rejiminin tasfiyesi için de dava açılabilir.

boşanma davası açıldıktan sonra araba satılır mı

Arabanın üzerine tedbir konulması

Eşler, eğer diğer eşte bulunan mal rejiminden kaynaklanan alacak haklarını almak isterlerse mahkemeye başvurarak – yani bir başka dava daha açarak alacaklarının tahsil edilebilmesini mümkün kılmak için araba, ev, banka hesapları, hisse senetleri, ticaret şirketlerinde bulunan ortaklıkları ve her türlü mal varlığı üzerine 3. kişilere devrinin önlenmesi –eşten mal kaçırma-için tedbir talep edebilirler.

Eğer arabanın sahibi, boşanma davası süresince aracını elden çıkarmak isterse, bu aracın üzerindeki tedbirin mahkemece kaldırılması gerekir. Mahkeme bu tedbiri kaldırmadıkça arabayı satamayacaktır.

Eşlerin mal varlığının mahkeme kararı ile bölüştürülmesi

Boşanma davası sürecinde, mahkeme çiftler arasında mülkiyetin nasıl bölüşüleceğine karar verecektir. Arazi, ev, araçlar ve diğer varlıklar bu bölüşüm sürecine dahil olabilir. Mahkeme, çiftin anlaşmazlık yaşadığı mülkiyetleri değerlendirecek ve adil bir bölüşüm sağlamak amacıyla kararlar alacaktır.

Boşanmadan sonra araba satılır mı, mal kaçırma mıdır?

Eğer bir çift, araba gibi varlıklarını boşanma süreci boyunca satmaya karar verirse, bu durumda satışın nasıl gerçekleşeceği ve elde edilen gelirin nasıl paylaşılacağı, mahkeme tarafından değerlendirilecek ve onaylanacaktır. Ancak, bu tür bir satış işlemi genellikle dava sonuçlanmadan önce, taraflar arasında anlaşma sağlanmadıkça ve mahkemenin onayı alınmadıkça pek önerilmez.

Boşanma davası sürecinde mal satışı veya bölüşümü gibi konularda, tarafların avukatlarına danışmaları ve mahkeme sürecine uygun şekilde hareket etmeleri önemlidir.

Hamileyken Boşanmak

Hamileyken Boşanmak

hamileyken boşanma velayet, hamilelikte boşanma psikolojisi, hamileyken boşanma nafaka, hamile iken anlaşmalı boşanma, türkiyede hamileyken bosanmak, hamileyken hakim bosarmi, hamileyim boşanmak istiyorum, boşanma davasında doğmamış çocuğun velayeti, ankara boşanma avukatı

hamileyken boşanmak
Verilebilecek en zor kararlardan biri de henüz hamileyken boşanmaktır.

Hamileyken boşanmak istiyorum ne yapmalıyım

Hamileyken boşanma, boşanma davasının açılması konusunda çok önemli bir sorudur.

Hamilelik, boşanma davası açılması konusunda bir engel değildir. Boşanma davasının açılmasında önemli olan boşanma sebeplerinin varlığıdır. Boşanma davası evliliğin ilk gününde dahi açılabilir, yani eşler nikah salonunda evlilik için defteri imzaladıktan sonra, oradan çıkıp adliyeye giderek boşanma davası açabilirler.

Bu nedenle, hamileyken boşanma da mümkündür, yani hamileyken boşanma davası açılabilir.

Hamileyken boşanma davası nasıl açılır?

Hamileyken boşanma davasının açılmasında olaylar çok önemlidir. Bu olayların anlatımına göre affa girebilir, yani hamile kalınmasından önceki dönemde yaşanmış olaylar, hamilelik nedeniyle affedilmiş sayılabilir.

Hamileyken boşanma nedenleri arasında fiziksel şiddet, hamileyken aldatma ve ekonomik şiddet sıkça görülmektedir.

Bu süreç içerisinde hamile kişi şiddete uğramış olabilir, evden kovulabilir, çalışamadığı için gelir elde edemeyebilir, işten ayrılmış olabilir, eşin ailesiyle sorunlar yaşıyor olabilir, hamileliği çok ağır geçiyor ve bu nedenle psikolojik sorunlar yaşayabilir. Eşin hamilelik sırasında yalnız bırakması, üzerine düşen sorumlulukları almaması da sıkça karşılaşılan bir durumdur.

Boşanma davasında nafaka bağlanır mı

Hamileyken boşanma davası açıldığında, hamile eş çalışmıyorsa ve düzenli bir geliri de yoksa, lehine tedbir nafakasına hükmedilir. Bu tedbir nafakası boşanma davası süresince devam eder. Boşanma davasından sonra da yoksulluk nafakası bağlanır.

Boşanma sürecinde çocuk kimde kalır

Boşanma davası sırasında çocuğun sağ ve tam olarak dünyaya gelmesi halinde çocuğun velayeti anneye bırakılır ve çocuk için de tedbir nafakasına hükmedilir. Çocuk için tedbir nafakası anne lehine verilecektir. Boşanma davasının karara bağlanması ile tedbir nafakası, şartları varsa yoksulluk nafakasına dönüşecektir.

Hem anne hem de çocuk için tespit edilecek tedbir nafakası, erkeğin mal varlığına, ekonomik gücüne, anne ve çocuğun ihtiyaçlarına göre tespit edilecektir.

Çocuk için nafaka çocuğun doğduğu günden itibaren bağlanır. Mahkemeye açılmış olan boşanma davası dosyasında çocuk için tedbir nafakası istenmesine engel yoktur, ayrı bir dava açılmasına gerek duyulmaz.

Çocuk için verilecek tedbir nafakası da icra dairesine başvuru ile tahsil edilir. Varsa babanın maaşı, mal varlıkları, aracı, kira geliri yahut menkul malları haczedilebilir.

1 yıl dolmadan boşanma nasıl olur

Hamileyken boşanma genellikle çekişmeli boşanma davası olarak açılmakta ise de eşlerin 1 yılı doldurmuş olmaları halinde anlaşmalı boşanma davası olarak açılması da mümkündür.

Hamileyken boşanma, çekişmeli olarak açılması halinde, yukarıda belirtilen örnek boşanma sebeplerinin ispatlanması ile gerçekleşecektir.

 

Anlaşmalı Boşanma Protokolü

Anlaşmalı Boşanma Protokolü: Hukuki Detaylar ve Önemli Noktalar

Anlaşmalı boşanma, tarafların evliliklerini karşılıklı anlaşarak sonlandırmak istedikleri bir hukuki süreçtir. Bu sürecin temelini oluşturan belgelerden biri de anlaşmalı boşanma protokolüdür. Bu yazıda, anlaşmalı boşanma protokolünün ne olduğu, içeriği, önemi ve hazırlanmasıyla ilgili detaylara odaklanacağız.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir?

Anlaşmalı boşanma protokolü, tarafların evliliklerini sonlandırmak için mahkemeye sundukları anlaşma belgesidir. Bu belge, boşanma sürecinde varılan anlaşmanın detaylarını içerir ve mahkeme tarafından değerlendirilerek onaylanır. Anlaşmalı boşanma protokolü, evlilik birliğinin sonlandırılması, mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti gibi önemli konularda taraflar arasında sağlanan uzlaşmayı belgelemektedir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün İçeriği

1. Evlilik Birliğinin Sonlandırılması:

Protokolün en temel unsurlarından biri, tarafların evlilik birliğini sonlandırmaya karar verdiklerini ifade eden bir madde içermelidir. Bu madde, boşanma sürecinin temel amacını belirtir.

2. Mal Paylaşımı:

Evlilik süresince edinilen mal varlığının nasıl paylaşılacağına dair detaylar içermelidir. Gayrimenkuller, taşınabilir mallar, banka hesapları gibi varlıkların paylaşımı belirli bir düzen içinde açıklanmalıdır.

3. Nafaka Düzenlemeleri:

Eğer taraflar arasında nafaka ödemesi konusunda bir uzlaşma sağlanmışsa, bu protokolde belirtilmelidir. Nafaka miktarı, ödeme süresi ve diğer detaylar açıkça ifade edilmelidir.

4. Çocukların Velayeti ve İştiraki:

Eğer evlilikten doğan çocuklar varsa, anlaşmalı boşanma protokolü çocukların velayeti ve iştiraki konusunu içermelidir. Çocukların hangi ebeveynle yaşayacağı, eğitim giderleri ve diğer konular bu bölümde detaylı olarak ele alınmalıdır.

5. Müşterek Borçlar ve Yükümlülükler:

Taraflar arasında evlilik sürecinde oluşan müşterek borçlar ve yükümlülükler de protokolde belirtilmelidir. Bu, tarafların gelecekteki mali sorumluluklarını netleştirecek ve anlaşmazlıkları önleyecektir.

6. Protokolün İmzalanması ve Onayı:

Protokolde belirtilen şartlara tarafların tam anlamıyla uyması için her iki tarafın da belgeyi imzalaması gerekmektedir. Ardından, mahkeme tarafından protokolün onaylanması sağlanmalıdır.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Hazırlanırken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

  1. Profesyonel Hukuki Destek: Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanırken tarafların her biri, kendi avukatları tarafından desteklenmelidir. Profesyonel bir hukuki destek, tarafların haklarını korumalarına yardımcı olacaktır.
  2. Açıklık ve Netlik: Protokolde yer alan maddeler açık, net ve anlaşılır bir dilde yazılmalıdır. Taraflar arasında herhangi bir belirsizlik olmaması önemlidir.
  3. Adil ve Dengeli Uzlaşma: Protokol, taraflar arasında adil ve dengeli bir uzlaşma sağlanmasını hedeflemelidir. Her iki tarafın da menfaatlerini koruyacak bir denge kurulmalıdır.
  4. Gelecekteki Değişikliklere Uyum: Protokol, tarafların gelecekteki değişen koşullara uyum sağlayabilmesini düşünerek esnek bir dilde hazırlanmalıdır.

Sonuç olarak

Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanma sürecinin anahtar bir belgesidir ve taraflar arasındaki anlaşmayı resmileştirir. Bu protokolün profesyonel bir hukukçu tarafından hazırlanması ve tarafların haklarını doğru bir şekilde yansıtması, sağlıklı bir boşanma sürecinin temelini oluşturacaktır. Tarafların uzlaşma, adil bir paylaşım ve gelecekteki sorunlara karşı önlemler içeren bir protokol ile hukuki süreci başlatmaları, boşanma sonrası yaşamlarını daha düzenli ve sorunsuz hale getirecektir.


Anlaşmalı Boşanma Protokolü

1.TARAFLAR

Nalan A…N ile Fahri A…N bu protokolü açılmış bulunan İstanbul Anadolu .. Aile Mahkemesi 2024/ … E. dosya numaralı anlaşmalı boşanma davasına sunmak üzere hazırlamış ve imza etmişlerdir. Taraflar, evlilik birliğini anlaşmalı olarak sona erdirmek konusunda mutabıktırlar.

2.NAFAKA 

a.Kadın için yoksulluk nafakası

Fahri, davanın açıldığı 1.3.2024 tarihinden itibaren her ayın en geç ilk iş günü Nalan hesabına aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul etmiştir. Nafakaya her yıl ÜFE oranında artış uygulanacaktır.

b.Çocuk için iştirak nafakası

Fahri, davanın açıldığı 1.3.2024 tarihinden itibaren her ayın en geç ilk iş günü müşterek çocuk İda İlayda için, anne Nalan hesabına 3.000,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul etmiştir.Nafakaya her yıl ÜFE oranında artış uygulanacaktır.

Müşterek çocuk İda İlayda’nın tüm özel okul, eğitim masrafları, piyano ve bale ders ücretleri de çocuk reşit oluncaya kadar baba Fahri tarafından ayrıca karşılanacaktır.

3. KİŞİSEL İLİŞKİ

Müşterek çocuk ile baba Fahri arasında her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi saat 10:00’dan Pazar akşamı saat 18:00’e kadar kişisel ilişki kurulacaktır.

4.MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT

Fahri, Nalan’a boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren en geç 1 hafta içinde, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesine göre 250.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatı ödemeyi kabul etmiştir.

5.EDİNİLMİŞ MALLARIN PAYLAŞILMASI

Her bir tarafın kendi adına olan gayrimenkuller, araçlar kendilerinde kalacaktır. Taraflar birbirlerinde kalan bu mallara yönelik katkı ve katılma alacak hakkı bulunmadığını kabul ederler

6.KİŞİSEL MALLAR

Taraflar birbirlerinde bulunan her türlü kişisel eşya, ziynet alacağı, düğün takısı ve benzeri malvarlığını teslim almışlardır. Tarafların birbirlerinden bir alacağı kalmamıştır.

7.MAHKEME MASRAFLARI

Tarafların birbirlerinden mahkeme masrafı ve avukatlık ücreti alacağı yoktur; her taraf kendi avukatının vekalet ücretinden şahsen sorumludur.

8. Bu protokol, açılmış bulunan boşanma davasına sunulmak üzere 3 nüsha olarak hazırlanarak imza edilmiştir.

…/…./ 2024

Nalan A…N.                 Fahri A…..N

Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi

Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi: Hukuki İşlemler ve Önemli Detaylar

Anlaşmalı boşanma, tarafların evliliklerini karşılıklı olarak anlaşarak sonlandırmak istedikleri bir hukuki süreçtir. Bu süreç, mahkeme kararı ile evliliğin sona ermesini sağlar, ancak taraflar arasında varılan anlaşma üzerine kurulu bir şekilde ilerler. Bu yazıda, anlaşmalı boşanma dilekçesi sürecini ve bu dilekçenin içeriğini detaylı bir şekilde ele alacağız.

Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi: Temel Bilgiler

Anlaşmalı boşanma dilekçesi, boşanma sürecinin başlatılması için mahkemeye sunulan resmi bir belgedir. Bu dilekçe, tarafların boşanma koşulları, mal paylaşımı, velayet düzenlemeleri gibi önemli konularda anlaştıklarını belirtir. İşte anlaşmalı boşanma dilekçesi hazırlanırken dikkate alınması gereken temel bilgiler:

1. Başlık ve Dosya Numarası:

Dilekçenin en üst kısmında mahkeme tarafından atanan dosya numarası ve mahkeme bilgileri yer almalıdır.

2. Davacı ve Davalı Bilgileri:

Davacı, boşanma sürecini başlatan tarafı temsil ederken, davalı ise bu sürece karşı duran taraftır. Her iki tarafın da adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, meslek ve ikametgah bilgileri dilekçede açıkça belirtilmelidir.

3. Anlaşmalı Boşanma Talebi:

Dilekçenin ana kısmında, tarafların evliliklerini anlaşarak sona erdirmek istedikleri ifade edilmelidir. Anlaşmalı boşanma talebi, net bir şekilde ifade edilmelidir.

4. Boşanma Koşulları:

Dilekçe içinde, mal paylaşımı, nafaka, velayet gibi boşanma koşulları detaylı bir şekilde açıklanmalıdır. Taraflar arasında varılan anlaşmaya uygun olarak her detay dilekçede belirtilmelidir.

5. Ek Belgeler ve Deliller:

Dilekçeye, tarafların evliliğe dair varsa tapu senetleri, mal bildirimleri, çocukların velayeti ile ilgili anlaşmalar gibi ek belgeler eklenmelidir. Bu belgeler, mahkemenin daha hızlı bir şekilde dosyayı değerlendirmesine yardımcı olacaktır.

Anlaşmalı Boşanma Şartları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma davası açmadan önce aşağıdaki şartları yerine getirip getirmediğinizi mutlaka kontrol edin. Bu şartları taşımadığınız durumlarda anlaşmalı boşanma davası açmamalısınız, açtığınız dava reddedilebilir.

  • Evliliğin 1 yılı doldurmuş olması: Evliliği henüz 1 yılı doldurmamış çiftler, anlaşmalı boşanma davası açamaz.
  • Eşlerin boşanmak için mahkemeye birlikte başvurmaları yahut bir eşin açtığı boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmesi
  • Tarafların boşanmanın mali sonuçları ve varsa çocukların durumuna ilişkin hazırladıkları protokolün mahkemece kabul edilmesi
Anlaşmalı boşanma dilekçesi üç nüsha olarak hazırlanır
Anlaşmalı boşanma dilekçesi üç nüsha olarak hazırlanır, tarafların ikametgahının bulunduğu yer aile mahkemesine verilerek dava açılır

Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?

Aşağıdaki örnek üzerinde ilgili yerleri değiştirerek ihtiyacınız doğrultusunda bir anlaşmalı boşanma dilekçesi hazırlayabilirsiniz. Unutmayın ki bu sadece örnek olması amacıyla verilmiştir; her olay farklı özellik gösterebilir, bu nedenle ihtiyaca göre kişiye özel, farklı bir dava dilekçesi hazırlanması gerekebilir. Anlaşmalı boşanma dilekçesi, tarafların hukuki haklarını korumak ve adil bir şekilde anlaşmalarını sağlamak adına önemli bir hukuki belgedir. Bu dilekçe, mahkeme sürecinde dosyanın hızlı bir şekilde değerlendirilmesine katkı sağlar ve tarafların adil bir şekilde boşanmalarını mümkün kılar.


İstanbul Nöbetçi Aile Mahkemesi’ne,

DAVACI: Ad- Soyadı

T.C. Kimlik Numarası:

Adres :

DAVALI: Ad- Soyad

(T.C. Kimlik Numarası)

Adres

KONU: Anlaşmalı boşanma dava dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Taraflar …/…/… tarihinde evlenmiş olup bu evliliklerinden … doğumlu …. isimli çocukları bulunmaktadır. (Müşterek çocuk yoksa bu evliliklerinden müşterek çocukları bulunmamaktadır yazılabilir)

2-) Taraflar evliliklerini devam ettiremeyecek bir duruma girmiş olup evliliklerini sonlandırmak istemişlerdir.

3-) Tarafların …/…/… tarihinde imzalamış oldukları anlaşmalı boşanma sözleşmesi dosya dilekçesi ekindedir.

TALEP ve SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler gereği, tarafların imzaladığı …/…/… tarihli anlaşmalı boşanma anlaşması gereği boşanmalarına ve yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı yanın ödenmesi yönünde karar verilmesini saygılarımızla talep ederiz. …/…/2024

Davacı Ad Soyadı

İmza

Eki: Taraflarca hazırlanan ve imza edilen Anlaşmalı Boşanma Protokolü

Dilekçe Nereye Verilir?

Başvuru dilekçesi tarafların ikametgahlarının bulunduğu yerdeki nöbetçi Aile Mahkemesine hitaben üç nüsha olarak hazırlanır.

Dilekçede Boşanma Gerekçesinin Belirtilmesi Gerekir mi?

Boşanma davalarında genel kural olarak, boşanmak isteyen eşlerin bir sebep belirtmeleri ve bu sebebin mahkemece kabul edilmesi gerekir. Bu sebepler zina, hayata kast, akıl hastalığı , terk, şiddetli geçimsizlik vb. olabilir. Bununla birlikte Türk Hukuku’nda eşlerin hileli yola başvurmamalarını, iki tarafın da istemesi halinde evliliği sona erdirebilmelerinin kolaylaştırılması istenmiş ve bu dava türüne kanunda yer verilmiştir.

Bu dava, bir dilekçenin eşlerden herhangi biri tarafından imzalanarak açılabileceği, her ikisinin birlikte başvurmaları ile de açılabilir. Daha önce her hangi bir boşanma nedenine dayanılarak açılmış bulunan çekişmeli boşanma davası sırasında da taraflar anlaşarak davalarını anlaşmalı boşanma davasına dönüştürülebilir.

Dilekçeye Hangi Evraklar Eklenmelidir?

Dilekçeye özellikle eklenmesi gereken yegane belge boşanma protokolüdür.

Bunun dışında nüfus kaydı, evlilik cüzdanı, maaş bordrosu, tapu kaydı, araç ruhsatı gibi belgelerin eklenmesi gerekmemektedir.

Dilekçede tarafların adı- soyadı, adresleri, TC Kimlik Numaraları belirtilir, ayrıca hazırlanacak boşanma protokolü de eklenir. Bu protokol her iki tarafça imzalanır.

Bu davanın dilekçesinin yazılması, mahkemede açılması, takip edilmesi ve sona erdirilmesi oldukça basit, herkesin kendi başına yapabileceği işlerdendir.  Bununla birlikte önemle belirtmek gerekir ki her ne kadar davanın açılması, yürütülmesi ve sonuçlandırılması oldukça kolaysa da dilekçeye eklenmesi gereken boşanma protokolünün hazırlanması uzmanlık seviyesinde bilgi gerektiren bir iştir.

Bu nedenle, anlaşmalı boşanma davası için gerekli olan boşanma protokolünün hazırlanması için uzman bir avukata başvurulması  anlaşmalı boşanmada mutlaka gereklidir.

 

 

Boşanan Kadının Hakları Nelerdir?

1 Ocak 2002’de kabul edilen 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu’na göre boşanan kadının hakları ve durumları boşanma süresinde en önemli ve tarafımıza en çok sorulan soruların başında gelmektedir. Boşanan kadının hakları şu şekilde sıralanabilir:

Boşanan kadının hakları Türk Medeni Kanunu'nda belirlenmiştir
Boşanan kadının hakları Türk Medeni Kanunu’nda belirlenmiştir

Nafaka (Yoksulluk Nafakası): Boşanma durumunda, ekonomik olarak daha güç durumda olan tarafın diğer taraftan nafaka talep etme hakkı vardır. Yoksulluk nafakası, mahkeme tarafından belirlenen koşullar doğrultusunda belirlenir. Boşanan kadın, maddi durumuna bağlı olarak yoksulluk nafakası talep edebilir. Boşanma sonrasında, maddi durumu zayıf olan eş, diğer eşten nafaka talep edebilir. Nafaka, eşin ekonomik durumunu düzeltmek ve geçimini sürdürebilmesini sağlamak amacıyla ödenir.

Çocuk Desteği (Çocuk İçin İştirak Nafakası): Boşanan eşlerden biri, çocuklar için maddi destek sağlamakla yükümlüdür. Bu, çocukların bakım, eğitim ve genel ihtiyaçlarına katkıda bulunmayı içerir.

Evlilik Birliği Katkı Payı ve Tazminatı: Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik birliği sırasında her iki eş de katkıda bulunmuşsa, evlilik birliği sona erdiğinde katkı payı talep edilebilir. Boşanan kadın, evlilik birliğine yapmış olduğu katkılar nedeniyle bir tazminat talebinde bulunabilir.

Evlilik Birliği İçinde Edinilmiş Malların Paylaşımı: Türk hukukunda mal rejimleri vardır, ve evlilik birliği sırasında edinilen malların nasıl paylaşılacağı bu rejime göre belirlenir. Boşanma durumunda, mal rejimine göre malların tasfiyesi söz konusu olabilir. Evlilik birliği sırasında edinilen malların paylaşımı mahkeme tarafından belirlenir. Bu paylaşımın adil bir şekilde yapılması için mahkeme çiftlerin mal rejimine, ekonomik durumlarına ve evlilik sürecine dair bir dizi faktörü göz önünde bulundurur.

Çocukların Velayeti ve Bakımı: Eğer çiftin çocukları varsa, boşanma durumunda çocukların velayeti ve bakımı konusunda kararlar alınır. Mahkeme, çocukların en iyi çıkarlarını gözeterek velayet kararı verir. Boşanma durumunda çocuklar varsa, mahkeme velayet konusunda karar verecektir. Ebeveynler arasında çocukların görevlendirilmesi, çocukların çıkarlarına en uygun şekilde yapılır.

Kusur Tazminatı Hakkı: Boşanma davalarında kusur önemli bir faktördür. Tarafların birbirine karşı kusurları, mal paylaşımı, nafaka ve diğer meselelerde etkili olabilir. Ayrıca, bir eş, diğer eşten boşanma nedeniyle tazminat talep edebilir.

İştirak Nafakası (Çocuk İçin Nafaka) Nedir?

  • İştirak nafakası nedir?

İştirak nafakası, Türk Medeni Kanunu’nun 327/1.maddesinde; Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükmünde bahsedilen ödemeye verilen isimdir. İştirak nafakası boşanmanın çocuklarla ilgili sonuçlarından biridir. Nafaka, bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu kimseler lehine mahkeme tarafından bağlanan parasal aylığa verilen addır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre koşulları oluştuğunda çocuklara tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası bağlanabilmektedir. Eşler, aile birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Yine eşler, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.

Bu minvalde, ana ve baba, çouklarının bakımı, gözetimi, korunmaları ve eğitilmeleri ile yükümlüdürler. Boşanma davası sonucunda çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi ödevi velayet hakkı kendisine bırakılmış olan ana ya da babaya verilmiş olur. Kanunun 182. maddesine göre velayet kendisine bırakılmayan diğer taraf bu bakım ve yetiştirme görevinin gerektirdiği giderlere mali gücü doğrultusunda katılmakla yükümlüdür. Bu katılma borcu gereğince mahkemenin velayet kendisine bırakılmamış taraf aleyhine takdir ettiği ödeme borcuna iştirak nafakası adı verilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 328/1.maddesi hükmü gereğince de; ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, Türk Medeni Kanunu’nun 329/1 maddesine göre, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.

  • İştirak Nafakası Miktarı Nasıl Belirlenir?

Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. İştirak nafakası kapsamına çocuğun, yiyecek giderleri, giyecek giderleri, barınma giderleri, sağlık giderleri, dinlenme giderleri, eğitim-öğretim giderleri, harçlık giderleri, ulaşım giderleri girmektedir.

Nafaka miktarının belirlenmesinde, Türk Medeni Kanunu’nun 330/1 maddesine göre çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur.

  • İştirak Nafakası Miktarının Değiştirilmesi ve Kaldırılması Nasıl Olur?

Durumun değişmesi halinde hakim, Türk Medeni Kanunu’nun 331. maddesine göre, nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.

  • İştirak Nafakası Hangi Oranda Artırılır?

Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre takdir edilen nafaka miktarının gelecek yıllarda artırılması konusunda artış oranı olarak ÜFE oranı benimsenmektedir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez (HMK md. 26). Eğer dava dilekçesinde TÜFE ya da TÜFE/ÜFE ortalaması üzerinden artış talep edilmişse hakim bu taleple bağlı olacaktır. (2. Hukuk Dairesi 2022/5817 E. , 2022/8065 K.)

İstinaf dilekçesine ÜFE oranında artışa hükmedilmesi konu edilmemişse bu durumda Yargıtay bu yönde bir temyiz incelemesi yapmaz. (2. Hukuk Dairesi 2022/4305 E. , 2022/5817 K.)

  • Çocuğa Bakılmadığında Nafaka İstenebilir mi?

Kural olarak; iştirak nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden çocuk için iştirak nafakası isteyemez. (3. Hukuk Dairesi 2017/12613 E. , 2017/12925 K.)

Şu yazılarıma da gözatmanızı tavsiye ederim:

Nafaka Nedir?

Yoksulluk Nafakası Nedir?

* Yardım Nafakası Nedir?

Evlilik Sözleşmeleri Mahkemede Hangi Nedenlerle İptal Ediliyor?

Mal Rejimi Sözleşmeleri Mahkemeye Gidildiğinde Hangi Nedenlerle İptal Ediliyor?

Mal rejimi sözleşmesi;
  • İradeyi sakatlayan sebeplerle,
  • Muvazaa sebebiyle veya,
  • Kanunda gösterilen şekil ve içerik şartlarına uyulmaması sebebiyle iptal ettirilebilir.
  • Mal rejimi sözleşmesi iradeyi sakatlayan sebeplerin herhangi birisinin varlığı halinde (korku, yanılma, aldatma) mahkemeye gidildiğinde iptal edilebilir. Örn: eşlerden birisinin mal rejimi sözleşmesindeki imzanın hile ile elde edildiğini ileri sürmesi halinde bu durum ispatlanır ise sözleşme mahkemece iptal edilir.
  • Eşler ancak kanunda belirtilen mal rejimlerinden birisini sözleşme ile seçebilirler. Kendilerinin ayrı bir türde özel mal rejimi yaratmaları ve kabul etmeleri mümkün değildir. Bu durumlarda mahkemeye gidildiği takdirde mal rejimi sözleşmesi iptal edilecektir.
  1. Sözleşmenin içeriği

Madde 203- Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.

  • Noterler mal rejimi sözleşmesi yapma, tanzim etme, onaylama konusunda yetki sahibidir. Evlendirme memuru bu konuda yetkili olmayıp sadece hangi mal rejiminin  seçildiğine dair yazılı belgeyi   alabilir. Bu belgenin altında da mutlaka, eşlerin ve  gerek varsa  yasal temsilcilerinin imzası  olması gerekmektedir. Aksi takdirde geçerli olmayacaktır.

2. Sözleşme ehliyeti

 

Madde 204- Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.

  • Sözleşmenin taraflarca imzalanacağı sözleşme ile hüküm altına  almıştır. İradi temsilci  tayin etmek; bir şahsa vekalet vermek, avukat tutmak suretiyle   vekaleten/ temsilen   mal rejimi sözleşmesi yapılamaz. Yapıldığı takdirde ise mahkemeye gidildiğinde iptal edilecektir.
  • Mal rejimi sözleşmesi için kabul edilen şekil şartı, geçerlilik şartıdır. Belirli  şekil   gerçekleşmiş olmazsa, bu konuda yapılan  hukuki  işlem hiçbir hukuki sonuç doğurmaz. Eşlerin  bu konuda ihtilaf  çıkarmamış olmaları da  sonucu değiştirmez. 

TMK Madde 205- Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler. Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.”

  • Tarafların aralarında noterde düzenleme veya onaylama yoluna gidilmeksizin yapmış olduğu mal rejimi sözleşmeleri şekil şartına uyulmaksızın yapılmış olmaları sebebiyle mahkemeye gidildiği takdirde iptal edilecektir.
  • Tarafların henüz nişanlı iken aralarında mal rejimi sözleşmesi yapmaları halinde evlenmek için evlendirme memurluğuna başvurdukları sırada mal rejimi seçimine ilişkin hazırladıkları yazılı belgeyi evlendirme memuruna vermeleri gerekmektedir. Bu şekilde evlendikten sonra, henüz nişanlı iken aralarında yapmış oldukları sözleşme geçerli hale gelmiş olacaktır.
  • Mal rejimi sözleşmesinde şekil  şartı  geçerlilik  koşulu olduğu  için, evlendirme memuruna vermek  üzere, hatta   memurluğa hitaben yazılmış yazı  herhangi  bir sebeple  memurluğa  verilememiş ise, bu  belgenin  evlenme sonrasında,  seçilmiş mal rejimi bakımından  geçerli  bir belge  olarak kabul edilmesi  mümkün değildir.
Şimdi arayın: 0533 483 9313