BOŞANMA NEDENİYLE MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT

I. BOŞANMA NEDENİYLE MADDİ TAZMİNAT

Boşanmada maddi tazminat konusu TMK 174/1. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.”

Borçlar Kanunu’ndaki haksız fiilin özel bir çeşidi olarak tanımlanabilecek bu düzenleme ile aile birliğinin gerektirdiği yükümlülüklerin ihlali veya ihmali nedeniyle tazminat ödenmesi öngörülmüştür.

1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren 4721 sayılı Yeni Türk Medeni Kanunu’nda davacının kusursuz olması kaldırılmış ve sadece davalının davacıya göre daha ağır kusurlu olması lehine tazminata hükmedilmesi için yeterli görülmüştür. Tarafların kusurlarının birbirlerine eşit olduğu durumlarda maddi tazminata hükmedilmeyecektir.

Maddi tazminat, kişinin malvarlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir.

Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır.

Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır.

Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder. (Kararın tamamı için: Hukuk Genel Kurulu 2019/523 E. , 2022/1271 K.)

II. BOŞANMA NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT

Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesinde düzenlenen manevi tazminata boşanmaya sebep olan olayın, kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi hâlinde hükmedilir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 763).

Manevi zarar ise, insan ruhunda kişinin iradesi dışında meydana gelen acı, ızdırap ve elem olarak ifade edilmektedir. Manevi tazminat da, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilen bir telafi şeklidir.

Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlâl edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak TMK’nın 174/2. maddesi genel tazminat esaslarından ayrılmış, aile hukukunda getirilmiş, kendine özgü bir haksız fiil düzenlemesidir.

Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibariyle burada manevi zararı tam olarak belirlemek zordur. Manevi tazminat miktarı, maddi olarak kesin bir miktar değildir. Manevi tazminat talep eden eşin ruhen uğramış olduğu çöküntü ile psikolojik olarak yaşamış olduğu sıkıntılara karşılık olarak onu rahatlatacak olan bir bedeldir.

Bu özelliği nedeniyledir ki; yasa, menfaati zedelenen ve kişilik hakları ihlâl edilen eşe “uygun bir tazminat” verileceğini belirtmektedir. O hâlde hâkim; manevi tazminatın miktarını belirlerken, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak takdir hakkını kullanmalıdır. (Kararın tamamı için: Hukuk Genel Kurulu 2019/523 E. , 2022/1271 K.

III. MADDİ ve MANEVİ TAZMİNATIN HESAPLANIŞI

Yargıtay birçok kararında maddi ve manevi tazminat miktarının belirlenmesinde

  • tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları,
  • boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri,
  • paranın alım gücü,
  • kişilik haklarına yapılan saldırı ile
  • ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatin dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir. ( Kararın tamamı için: 2. Hukuk Dairesi 2022/6802 E. , 2022/9081 K.)

Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50. ve 51. maddeleri hükmü dikkate alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.

 

 

0 533 483 9313