ASIL İŞVEREN VE TAŞERONUN SORUMLULUKLARI ( Taraflar Arasındaki Sözleşme Hükmü Dikkate Alınarak Dava Konusu İhbar ve Kıdem Tazminatından Hangi Tarafın Ne Miktarda Sorumlu Olduğunun Değerlendirilmesi Gerektiği )

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2006/4904 K. 2007/7867 T. 22.5.2007

DAVA : Davacı vekili, davalılar ile yapılan sözleşme gereği müvekkiline ait tesislerde temizlik ve bahçe bakımı işlerinin davalılar tarafından üstlenildiğini M.A. isimli işçinin davalılarca işten çıkarıldığını, ihbar ve kıdem tazminatının ise müvekkilince ödendiğini ileri sürerek 2.353 YTL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, işçinin davacının istemi ile işten çıkarıldığını 1475 sayılı İş Kanununun 1/son maddesi gereğince asıl işvereninde tazminattan sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, taraflar arasında yapılan sözleşme gereği davacının üst işveren, davalıların ise alt işveren oldukları, sözleşmede ihbar ve kıdem tazminatından kimin sorumlu olduğunun düzenlenmediği, sözleşmeye göre işçi sayısını belirleme yetkisinin davacıda olduğu, davalılara ihbar ve kıdem tazminatı adı altında davacı tarafından ödeme yapılmadığı halde davacının bir kısım işçilerin işten çıkarılmasını istediği, davalıların bu nedenle dava dışı işçiyi işten çıkardıkları, üst işveren olarak davacının alt işveren konumundaki davalılar ile birlikte oluşan tazminattan eşit olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 1.175,50 YTL’nin dava tarihinden itibaren işleyeceke yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.

KARAR : 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava işten çıkartılan işçiye asıl işveren tarafından ödenen ihbar ve kıdem tazminatının davalılardan rücuen tazmini istemine ilişkindir. Davacı ile davalılar arasında 01.04.2001 tarihli hizmet sözleşmesi bulunduğu ve işten çıkarılan M.A isimli işçinin kıdem ve ihbar tazminatının davacı tarafından bu kişiye ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Sorun, davacının ödediği ihbar ve kıdem tazminatından kimin ne kadar sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır.

1475 sayılı İş Kanununun 1/son maddesine göre, bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu kanundan veya hizmet akdinden doğan yükümlülüklerinden asıl işvereninde birlikte sorumlu olduğu düzenlenmiş olup, aynı düzenleme 4857 sayılı İş Kanununun 2/5. maddesinde de kabul edilmiştir.

Davacı asıl işveren 1475 sayılı İş Kanununun 1/son maddesine göre dava dışı işçiye ihbar ve kıdem tazminatını ödemiş ise de davacının bu tazminatlardan sorumluluğu, anılan yasa maddelerine göre işçilere karşı bir sorumluluk olup, taşeron ile asıl işveren arasındaki birbirlerine karşı olan sorumluluğu içermeyen anılan yasalardaki düzenlemelerin dava konusu olaya uygulanması mümkün değildir. Bu durumda uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. 01.04.2001 tarihli hizmet sözleşmesinin “Yüklenicinin Yükümlülükleri” başlıklı 7. maddesinin 8. bendinde; yüklenicinin çalıştırdığı tüm personelin işvereni olarak İş Kanunu, SSK, çalışma hayatı ile ilgili diğer kanun tüzük ve yönetmeliklerine göre personelinin her türlü ücret, vergi, harç, SSK primi vs. tüm yasal yükümlülüklerini eksiksiz olarak süresi içinde yerine getireceği ve bunlarla ilgili belgeleri her ay düzenleyeceği faturanın ekinde asıl işverene vereceği düzenlenmiştir.

Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin bu hükmü dikkate alınarak, dava konusu ihbar ve kıdem tazminatından hangi tarafın, ne miktarda sorumlu olduğunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin sair itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 22.05.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313