Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davası

Mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı satış gösterilmesi:

Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden

  • miras bırakan A.’nin 05.12.2004 tarihinde öldüğü,
  • geride mirasçıları olarak kendisinden önce vefat eden oğlu İ.’in mirasçıları davalılar ile davacıların kaldıkları,
  • miras bırakanın 1792 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını 22.09.1980 tarihinde oğlu İ.’e satış suretiyle temlik ettiği,
  • taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğu, 22650 ada 1 sayılı parselin oluştuğu, bilahare taşınmazda kat irtifakı kurulduğu, B Blok 14 no’lu bağımsız bölümün davalılar A., F., A., F. adına; E Blok 5 no’lu bağımsız bölümün da davalı Ş. adına tescil edildiği, miras bırakanın mal satmaya ihtiyacının olmadığı, temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.

Miras bırakan anneleri A.’nin 1792 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 hissesini oğlu ve davalıların murisi olan İ.’e satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiası kabul edilir.

Muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda dava değeri davayı açan mirasçıların payına isabet eden değer olduğu; harç ve vekalet ücretinin bu değer üzerinden hüküm altına alınması gerekir. (1)

Tapuda gösterilen satış bedeli ile taşınmazların gerçek değeri arasındaki aşırı fark bağışlamayı gösterir:

Satış yoluyla davalı Sabiha’ya yapılan temliklere gelince; adı geçenin belli bir iş sahibi olmadığı, gündelikçi olarak zaman zaman çalıştığı, bu haliyle alış gücüne sahip bulunmadığı, öte yandan miras bırakanın da sözü edilen taşınmazları satması için inandırıcı bir neden ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca, resmi akitte öngörülen satış bedeli ile taşınmazların gerçek değerleri arasındaki aşırı fark da temlikin satıştan ziyade bağışa dayalı olduğunu ortaya koymaktadır. Diğer taraftan, miras bırakanın tüm mirasçıları kapsar biçimde mal varlığını onlara taksim ettiği de söylenemez. Davacıya herhangi bir mal temliki söz konusu değildir. Yasa gereği davacıya bağlanan aylık da O’na mal bağışı niteliğinde görülemez.

Hal böyle olunca, 21 parsel sayılı taşınmazdaki 14 nolu bağımsız bölüm ve 4905 parsel sayılı taşınmaz yönünden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir (2)

Mal kaçırmak amacıyla taşınmazı 3. bir kişiye satılmış göstermek

Dosyaya getirtilen kayıt ve belgelerden ve toplanan delillerden miras bırakan ile kardeşi Hasan çekişmeli 17 nolu parselde 1/2 şer oranında paydaş iken Hasan’ın 1/2 payını 19.9.1975 tarihinde miras bırakanın oğulları Ahmet, Şakir ve Naci’ye satarak devrettiği, bunlardan davacı Ahmet’in, amcası Hasan’dan aldığı payı 11.8.1982’de miras bırakan babasına satış suretiyle temlik ettiği, böylece taşınmazda 4/6 pay sahibi olan miras bırakanın bu payını 9.11.1983 tarihli resmi akitle oğlu Şakir’in dünürü dava dışı Mehmet’e aktardığı, Mehmet’in de bu 4/6 payı 21.8.1984 tarihinde miras bırakanın oğulları Şakir ve Naci’ye sattığı, yukarıdaki temlikler sonucunda Şakir ve Naci’nin taşınmazda 1/2 ‘şer oranında paydaş hale geldikleri; daha sonra taşınmazdaki mevcut binanın üzerine ilave kat çıkılmak üzere dava dışı yükleniciyle sözleşme yapıldığı ve karşılığında davalılar Şakir ve Naci’nin mevcut ½ ‘şer payları dışında adlarına 26/66’şar pay tescil edildiği, 3. kişilere yapılan satışların ardından üzerlerinde 13/66’şar payları kaldığı, davalılar Şakir’in 13/66 payından 5/66’sını davalı oğlu Erol’a hibe ettiği anlaşılmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalara göre, dava konusu taşınmazın ½ paydaşı dava dışı Hasan’ın, payını miras bırakanın oğulları Ahmet, Şakir ve Naci’ye temlikinin (aynı akitte miras bırakan başka taşınmazdaki payını satış suretiyle kardeşi Hasan’ın çocuklarına devretse de) miras bırakanın taraf olmadığı işlem niteliğinde bulunduğu, bu sebeple terekesinden sayılamayacağı dolayısıyla miras bırakanın çekişmeli taşınmazda devrettiği 4/6 payın ve davalıların bu pay nedeniyle edindikleri ilave katlardaki paylarını dava konusu edilebileceği kuşkusuzdur. Bu paylarla ilgili davalılara yapılan temliklerin de tüm dosya içeriğiyle mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı gerçekleştirildiği saptandığına göre anılan paylar bakımından iptal ve tescile karar verilmesi gerekir. (3)

Ölünceye kadar bakma sözleşmesinden yararlanarak mirasçılardan mal kaçırmak

Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (BK.m.511).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (BK.m.514).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (BK.m.18).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. (4)


(1) YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2012/432 Karar Numarası: 2012/3065 Karar Tarihi: 20.03.2012

(2) YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2004/218 Karar Numarası: 2004/3276 Karar Tarihi: 23.03.2004

(3) YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2003/10566 Karar Numarası: 2003/12770 Karar Tarihi: 18.11.2003

(4) YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2004/631 Karar Numarası: 2004/1325 Karar Tarihi: 19.02.2004

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313