“Oğlunuzu Boşayacağım” İfadesi Kusur mudur yoksa İrade Açıklaması mıdır?

İlk derece mahkemesinde erkeğin kusurlu bulunduğu, temyiz incelemesinde kadının daha ağır kusurlu olduğuna karar verilen ve sonrasında istinaf incelemesinde eşit kusur kabul edilen çok ilginç bir yargı kararı:

 

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı-karşı davalı dava dilekçesinde özetle;

  • tarafların 2006 senesinde evlendiklerini,
  • evliliklerinden 2008 doğumlu bir çocuklarının olduğunu,
  • davalının evlilik birliği içinde tek başına hareket ettiğini,
  • kendine özel yiyecekler aldığını dolaba sakladığını,
  • geliri ve gideri ile ilgili müvekkiline bilgi vermediğini,
  • maaşını kendi özel ihtiyaçlarına harcadığını,
  • hiç birlikte tatile gitmediklerini,
  • birlikte dışarıda yemek yemediklerini,
  • dönemsel olarak evden bir kaç aylığına ayrılıp anne ve babasının evine gittiğini,
  • “bu iş bitti” diyerek evi terk ettiğini belirterek,
  • boşanma kararı verilmesini,
  • ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini,
  • 50.000TL maddi,
  • 50.000TL manevi tazminata hükmedilmesini,
  • müvekkili için 750,00TL,
  • ortak çocuk için 750,00TL nafaka talep ettiğini,
  • düğünde takılan altınlar için fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydı ile 5000.TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;

  • davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin aylık 2.000 TL gelir elde ettiğini,
  • ortak çocuk ve eşiyle birlikte defalarca seyahatlere çıktığını,
  • tüm gelirini eşi ve müşterek çocuk için harcadığını,
  • davacının evi 8-9 kez terkettiğini,
  • müvekkilini istemediğini defalarca dile getirdiğini,
  • hakaret ettiğini,
  • aşırı tüketim talepleri ve lüks harcamaları olduğunu,
  • evle ilgilenmediğini,
  • fiziki şiddet içeren saldırıları olduğunu,
  • davranışlarının normal dışı olduğunu,
  • müvekkilinin davacının akıl sağlığından süphelendiğini

belirterek

  • davacının davasının reddine,
  • karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına,
  • çalışabilecek pozisyonda olan özel güvenlik görevlisi sertifikası olan davacı için istenen nafakanın reddine,
  • ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine,
  • müvekkil lehine 50.000.TL maddi, 50.000TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince;

“kocanın evlilik birliğinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmiyor olmasının, karısına hakaret edip şiddet uygulmasının, kadının da kocaya karşılık vererek ona fiziksel olarak saldırıda bulunuyor olmasının evlilik birliğini temelden sarstığını, kocanın fiziki şiddet uygulamak suretiyle kadına göre daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk ilebabaarasındaşahsimünasebet tesisine, kadın yararına 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk yararına 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 7000.TL maddi tazminat 3000.TL manevi tazminata, davaedilen 25adetçeyrek altın mevcut iseaynı değil iseherbirideğeri olan 166 şar TL dentoplamda 4150TL nin8adet 22ayar bombelibilezik mevcut ise aynen değil iseher biri 10ar gramdangram değeri 96TL dentoplamda 7680,00 TL , davaedilen 8 adet hediyelik bilezik mevcut iseaynen değil ise herbirinin gram değeri 96TL den toplamda 5376TL nin inci kolye mevcut ise aynen değil isebedeli olan 300TL nin,incili küpe mevcut ise aynen değil ise bedeli olan 150TL ninbir adet künye 14ayar 11 gram ağırlığında gramdeğeri 76TL den mevcut ise aynendeğil isebedeli olan 500TL nindavalıkocadan alınarak davalı kadınaödenmesine,hükmedilen buparalaradavatarihinden geçerli olmak üzereyasal faizyürütülmesine, kocanın tazminat istemlerinin reddine” karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı-karşı davacı vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesiyle; davalı-k.davacı kocanın karısına hakaret ve şiddet uygulaması dava sebebi değilken ilk derece mahkemesince kusur olarak kabul edildiğini, davacı-k.davalı kadının kusurunu itiraf etmişken davalı-k.davacının daha ağır kusurlu kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tanıklar H. ve Y.’in beyanına göre davacı-k.davalının kusurlu oluşu sabit iken mahkemece kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, davacı-k.davalının davalı-k.davacıya yönelik iddialarının delillerle çürütüldüğünü, davacı-k.davalının davalı-k.davacıdan daha yüksek ücretle çalıştığını, bu nedenle tedbir ve yoksulluk nafakası takdir edilmesinin hukuka uygun olmadığını, çelişkili beyanda bulunan tanıkların beyanlarına göre ziynetlerin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, inci küpe ve kolyeler dava konusu değilken kararda yazıldığını, velayet konusunda uzman görüşü alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının tedbir ve yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat, ziynet alacağı ile velayet yönlerinden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE :
Karşılıklı davalar; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma ve ferileri ile davacı tarafın ziynet eşyası alacağına ilişkindir.
Dairemizce verilen 19/06/2019 tarihli karar ile; “…Asıl ve karşı davada boşanma kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı erkeğin gerekçeye (kusura) yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararında gerekçenin (kusurun) yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilmesine, davacı-karşı davalı kadın lehine dava tarihinden itibaren boşanmanın kesinleştiği tarihe kadar 400 TL tedbir nafakasının davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına ödenmesine, koşulları oluşmadığından davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı-karşı davacı erkeğin tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, 5.000 TL maddi, 3.000 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalı kadından alınarak davalı-karşı davacı erkeğe ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı-karşı davalı kadının tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı kadının ziynet eşyalarına yönelik davasının kısmen kabulü ile, 25adetçeyrek altın değeri olan 166’şar TL’dentoplamda 4.150TL, 8adet 22 ayar 80 gram bombeli bilezik toplamda 7.680 TL, 8 adet 22 ayar hediyelik bilezik 56 gram toplamda 5.376TL, İnci kolye bedeli olan 300TL, 1 adetkünye14ayar11gram 836 TL olmak üzere toplam 20.002 TL’nin 5.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren, 15.002 TL’sine ise ıslah tarihi 10.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadınaödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” karar verilmiş, karar davacı-karşı davalı kadın tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 13/01/2020 tarih 2019/6689-2020/91 sayılı ilamı ile “…yapılan yargılama ve toplanan delillerden; bölge adliye mahkemesince kadına kusur olarak yüklenilen aşağılama vakıasına ilişkin tanık beyanları soyut olduğu gibi, bu vakıa dosyadaki diğer delillerle de ispatlanamamıştır. Yine kadına kusur olarak yüklenilen kayınvalidesini arayarak “Oğlunuzu boşayacağım, işe gireceğim haberiniz olsun” beyanı boşanma iradesinin söylenilmesinden ibaret olup kusur olarak yüklenilemez. O halde bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen tarafların diğerkusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olarak kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu oldukları halde, hatalı kusur belirlemesi sonucu davalı-karşı davacı erkek lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (TMK m. 174/1-2).” gerekçesiyle bozulmuştur.

“Oğlunuzu boşayacağım, işe gireceğim haberiniz olsun” beyanı boşanma iradesinin söylenilmesinden ibaret olup kusur olarak yüklenilemez.

Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında; usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce bozmaya uyulmakla; bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu usuli kazanılmış hak istisnai haller bulunmadıkça yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz ve tarafları bağlar. Bu sebeple uyulan bozma kararı gereğince hüküm tesisi de zorunludur.

Yargıtay bozma ilamında da belirtilen ve kesinleşen kusur durumuna göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği, bu nedenle koşulları oluşmadığından davalı-karşı davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313