Başkanlık Sistemi (Rejimi) Nedir?

başkanlık rejimi, kuvvetler ayrılığı, parlementer sistem

Başkanlık rejimi, sayın Hocam Prof.Dr. Erdoğan TEZİÇ’in 1986’da yazdığı “Anayasa Hukuku” kitabının 423. sayfasında aynen şu başlıkla anlatılmış : “Kuvvetlerin Sert Ayrılığı : Başkanlık Rejimi” .

Başkanlık (presidentiel) rejimi de temsili rejim türlerinden bir olup, kuvvetler ayrılığına dayanır. Fakat parlemanter rejimden farklı olarak kuvvetler sert biçimde ayrılır.

Parlamenter rejimin, ülkelere göre, iki ya da çok partili bir siyasal ortamda uygulanabilmesi sonucu parlamenter rejimlerden çoğul olarak söz edilmektedir. Buna karşılık başkanlık rejimin günümüze değin klasik biçimi ile tek uygulama alanı ABD’dir. Bundan dolayı başkanlık rejimlerinden değil, tekil olarak başkanlık rejiminden sözetmek daha doğru olur. ABD Anayasası’ndan ilham alan bazı Latin Amerika ülkelerinde ise rejimler ya askeri darbeler ile son bulmuş ya da başkanlık rejiminden farklı olarak otoriter nitelikteki başkancı ( presidentialiste) rejimlere dönüşmüştür. Başkanlık rejimindeki kuvvetlerin eşitliği hukuki bir eşitliktir. Siyasi açıdan ise, başkanlık rejimi yürütmenin yasamaya üstünlüğüne yol açmaktadır. Bu üstünlük nedeniyle rejim başkanlık rejimi olarak adlandırılmaktadır.

Başkanlık rejiminde her organ bir faaliyetle sınırlıdır. Parlemento kanun koyar ama, onun uygulamasına katılmaz. Hükümet, kanunları uygular ama onun yapılmasına katılmaz. Mahkemeler yargılar ama kanunun yapılmasına ve uygulanmasına katılmaz.

Parlamenter bir rejimde, hükümet ve parlemento çoğunluğu aynı partiye aittir ve aynı kişilerden yararlanılır. Buna karşılık başkanlık rejiminde, yürütme ve yasama ayrı partilere ait olabilirler ve kişilerin ortaklığı mevcut olmayabilir. Diğer bir deyişle bakanlar ve başkanlar parlamento üyesi değildir.

Parlamenter rejimde yürütmenin otoritesi, hükümetin parlamento çoğunluğu içinden çıkmasına bağlıdır. Başkanlık rejiminde ise, yürütmenin üstünlüğü, anayasa hükümlerinden ve başkanın genel oy ile halk tarafından seçilmesinden kaynaklanır.

Başkanlık Rejiminin Tarihi Kökeni

Başkanlık rejimi, Amerikalılar tarafından 1787’de kurucu meclis oluşturulurken ana vatanları İngiltere’den esinlenilerek oluşturulmuştur. İngiltere’den fark ise monark’ın yerine seçimle göreve gelen başkan öngörülmüş olmasıdır. Bu bakımdan, Amerikan Başkanlık Rejimi, sınırlı monarşinin cumhuriyete dönüştürülmüş biçimidir. 18.yy’da İngiltere’de sınırlı monarşi rejimininde kral ve bakanları yönetir, parlamento ise kralın onaylaması ile yürürlüğe giren kanunları yapardı. Başkanlık rejimi, kuvvetler ayrılığındaki organlara karşı güvensizlikten kaynaklanmaktadır.

kuvvetler ayrılığı

Başkanlık Rejiminin Uygulamasından Çıkan Güçlükler

Parlamento, yasama faaliyetine bütünü ile egemen olduğu için, Başkan kanun teklifinde bulunamamakta ve yardımcıları da kanunların görüşülmesine katılamamaktadırlar. Başkan, bu nedenle Anayasa’da öngörülmeyen kanun teklif etme yetkisini mesajlar göndererek kullanmaktadır. Başkan, ayrıca, parlamentoda etkili olabilecek dostları vasıtasıyla kanun teklifleri yaptırabilmektedir.

Parlamentonun kabul ettiği bir kanunun yürürlüğe girebilmesi için Başkan bunu on gün içinde imzalar ya da veto eder. Başkan bu şekilde parlamentonun kanun yapmasını engelleyebilir. Roosevelt 631, Truman 250 kez veto yetkisi kullanmıştır.

Başkanın ve parlamento çoğunluğunun aynı partiden olmaması halinde iki organ arasında gerilim oluşabilir. Başkanlık rejimi, iki organ arasındaki gerilimi azaltacak mekanizmalara sahip değildir.

Amerika’da parlamenterler, ülkemizden farklı olarak serbesttirler. Yani Amerika’da parti grup kararı ile bağlı değildirler bu da Başkan ile parlamenterlerin uzlaşabilmelerini sağlamaktadır. Kıta Avrupası’ndaki iktidar/muhalefet çatışması ABD siyasi hayatında görülmemektedir. Bu da yasama yürütme arasında uzlaşmanın ya da işbirliğinin kurulmasını kolaylaştıran bir faktördür.

Bu rejimin, ABD dışındaki ülkelerde uygulama alanı bulamaması, tamamen bu ülkenin ekonomik zenginliğinden, sosyal ve siyasal koşullarından kaynaklanmış olması ile açıklanabilir. Zira başkaca ülkelerde başkanlık rejiminin uygulanması, çoğu kez kişisel iktidarlara ya da askeri diktatörlüklere yol açmaktadır.  Ülkemizin en iyi koşullarda olması hepimizin hayalidir. Hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Rejim ne olursa olsun, barış, refah, mutluluk, adalet içinde yaşamak bizlerin elindedir. Karşımızdakini hoşgörüp ona tolerans gösterip adaletli davranırsak, hakkımıza sahip çıkıp başkasının hakkına da kendimizinki kadar saygı gösterirsek zaten en mükemmel rejimi kurmuş oluruz…

* Bu yazım 15.8.2013 tarihli Hürriyet Gazetesi (Ankara Eki)‘nde ve hurriyet.com.tr’da yayınlanmıştır.

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313