Cinsel Sorunlar ve Boşanma

  • Evlilikte cinselliğin bitmesi boşanma sebebi mi? Eşler arasında cinsel ilişki olmazsa ne olur?
  • Cinsel şiddet boşanma sebebi midir?
  • Kocam kocalık görevini yapmazsa ne olur?
  • Evlilik sırlarını başkalarına anlatmak

Hangi Cinsel Sorunlar Boşanma Sebebidir?

Cinsellik, yalnızca biyolojik olarak üremeyi gerçekleştirmek için varolan bir eylem değil, kişinin hem bireysel olarak hem de eşiyle olan ilişkisinde iyi bir cinsel doyum yaşanabilmesi için gerekli bir eylemdir. Eşler arasında cinsel yaşamın sağlıklı olmadığı, cinsel ilişkinin kadının veya erkeğin kusurundan dolayı kurulamadığı, cinsel hastalıklar veya eşin cinsel fantezilere zorlandığı (grup seks, ters ilişki) gibi durumlar, cinsel sorunlar olarak değerlendirilmektedir.

Cinsel sorunlar, eşler arasında yaşandığı takdirde boşanmaya kadar gidebilen bir sürecin başlangıcı olabilmektedir. Cinsel sorunlar sebebiyle boşanmalar, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın olarak görülmektedir. Cinsellik, toplum veya doğal kaynaklı bazı faktörlerin etkileşiminden etkilenmektedir. Bunlar; psikolojik, sosyal, ekonomik, politik, kültürel, hukuki, dini ve biyolojik faktörlerdir. Bu faktörler, cinsel yaşamın ana unsurları olan merak, ayıp, günah ve yasaklar ile beraber cinselliğin arzu edildiği şekliyle yaşanmasına engel olmakta ve eşler arasında cinsel sorunlara yol açmaktadır.

Boşanmada kişinin kendisinden beklenen sadakat ve evlilik birliğinin doğurduğu diğer yükümlülüklere aykırı davranması sonucu boşanmaya belli bir oranda neden olmasına boşanmada kusur denir. Boşanma davaları büyük oranda kusur üzerinden görülür.

Eşlerden biri diğer eş tarafından doğal olmayan yollardan cinsel ilişkiye (örneğin ters ilişki) zorlanır ve bu istem diğer eş için çekilmez bir hal alırsa bu fiil cinsel şiddete yönelik bir davranış olarak kabul edilir ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma konusu bir davranış olarak değerlendirilir.  Eşin diğer eş tarafından cinsel fantezi yapmaya zorlanması da boşanmada yine aynı sebepten ötürü kusur sayılır. Fakat eşler arasındaki cinsel ilişkiye üçüncü bir kişinin katılması her ne kadar eşlerin birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüğün ihlal edilmesi olsa da üçüncü kişinin katılması eşlerin rızası dahilinde olduğu takdirde kusur eşitliği ortaya çıkacağından ötürü boşanma davası sadece bu nedene dayalı olarak açılamaz. Çünkü ortada eşit kusurlu bir davranış bulunmasına rağmen bu kusurda eşlerin rızasının bulunması durumu, birbirlerini affettiklerini gösterir ve bu kusur artık boşanma sebebi olmaktan çıkar.

“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı erkeğe kusur olarak yüklenen “Kadına ters ilişki talebinde bulunarak eşinin cinsel birliktelikten soğumasına sebebiyet verdiği” vakasına, davacı kadın tarafından dilekçeler aşamasında usulüne uygun olarak dayanılmadığından, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, yine de mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, … kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2021/1618, K.2021/3061, T.14.04.2021)

Evlilikte cinsel ilişkinin hiç kurulmaması veya uzun süre cinsel ilişkiden kaçınma durumu da evliliği çekilmez hale getiren davranışlar olup boşanma nedeni olarak kabul edilir. Cinsel ilişkiden kaçınma nedeniyle açılan boşanma davalarında, kaçınma durumunun hangi eşten

kaynaklandığının tespiti gerekir. Psikolojik veya fiziksel bir sağlık problemi bulunmamasına rağmen cinsel ilişkiden kaçınan eş kusurludur. Cinsel ilişkiden kaçınan eş eğer bir rahatsızlığından ötürü cinsel ilişkiden kaçınıyorsa ve bunun çözümüne yönelik tedaviye yanaşmıyorsa kusurlu kabul edilir. Her iki eşin de cinsel ilişkiden kaçınması veya hangi eşin kaçındığının tespit edilememesi halinde ise eşler eşit kusurlu sayılır ve boşanmaya karar verilir. Unutulmamalıdır ki, boşanma davalarında tarafların eşit kusurlu durumunda olması halinde taraflar maddi veya manevi tazminat, nafaka gibi taleplerde bulunamazlar. 

“Toplanan delillerden vajinismus olan kadının tedavi için tedavi kurumlarına başvurduğu, tedavi gördüğü, ancak bu tedavi süresinde katılım ve çözüm arayışını birlikte sürdürmesi gerekli olan erkek eşin kadını tedavisi sırasında yalnız bıraktığı, onunla beraber tedaviyi sürdürmediği, bu nedenle kadının tedavisinden bir sonuç alınamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda vajinismus problemi nedeniyle cinsel ilişki kurulamaması kadına kusur olarak yüklenemeyeceği gibi davacı erkeğin dava ve cevaba cevap dilekçelerinde ileri sürmediği (HMK m. 119/1-e, 136/2) ancak tanık beyanlarında geçen hakaret vakıaları da davaya esas alınamayacağı nazara alınarak boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2015/22961, K.2016/9519, T.10.05.2016).

Boşanma sebebi olan cinsel sorunlardan birisi de cinsel yolla bulaşan hastalıklardır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, vajinal seksin yanında ters ilişki ve oral seks de dahil olmak üzere her türlü cinsel ilişki yoluyla kişiden kişiye bulaşan hastalıkları ifade eder. Bu hastalıklara AIDS ve frengi hastalıkları örnek verilebilir. Cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemenin yolu korunmalı cinsel ilişkiden geçmektedir. Tüm dünyada yaygın olarak görülen bu hastalıkların toplum içinde rastlanma sıklığı ve bulaş oranının düşmesi, korunmalı cinsel ilişkinin yaygınlaşması ile orantılıdır. 

Yargıtay kararlarında, eşin cinsel hastalığa yakalanması tek başına mutlak bir boşanma sebebi oluşturmaması nedeniyle cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanan eşe karşı boşanma davası açılırken göz önünde bulundurulması ve tartışılması gereken hususlar vardır. Örneğin eşiniz AIDS hastalığına sebebiyet veren HIV virüsüne yakalanırsa ve bu durum sizin için evliliği çekilmez hale getiren bir durumda öncelikle eşin hastalığı hangi yolla edindiği, hastalığı edindiği hakkında haberinin olup olmadığı, haberi varsa bu hastalığı eşine bulaştırmamak için gerekli önlemleri alıp almadığı araştırılmalıdır. HIV, enfekte kişiden cinsel yolla, kan yoluyla ve doğumla bulaşabilen bir enfeksiyondur. Bulaşın nasıl oluştuğu üzerinde durulması gerekmektedir. Örneğin evlilik öncesi ya da sonrasında olabilir. Evlilik içerisinde ortaya çıktığında zina oluşmuş olabilir. Zina yapıldığı ve bu hastalığın zina yapılan kişiden eşe bulaştığı kesin olarak ispatlanırsa mutlak bir boşanma nedeni sayılabilir. Eğer hasta eşin sağlıklı eşe cinsel hastalık bulaştırdığı şüphesi mevcut fakat bu durumun ispatı olabilecek nitelikte herhangi bir delil mevcut değilse boşanma davasının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılması isabetli olacaktır.

“Mahkemece; boşanmaya yol açan olaylarda davacı-karşı davalı (koca) nın “daha fazla kusurlu olduğu” kabul edilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı (kadın) ın davadan önce kocasına SMS yoluyla gönderdiği mesajlarla ağır sözlerle hakaret ettiği, kocanın da hastalığı nedeniyle tedavi sürecinde olan karısına ilgisiz kaldığı ve kayıtsızlık gösterdiği anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacının HPV virüsünün evlenmeden önceki cinsel ilişki ile bulaştığını bildiği halde, buna rağmen davacı-karşı davalı ile evlenmiş olması karşısında HPV virüsünü bulaştırmış olmaktan artık koca kusurlu addedilemez. Gerçekleşen olaylara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların aynı oranda kusurlu kabul edilmeleri gerekir. Hal böyleyken davacı-karşı davalı (koca) nın “daha fazla kusurlu” kabul edilmesi ve buna bağlı olarak kadın yararına maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E.2010/20611, K.2011/20403, T.28.11.2011)

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313