Nafaka Süreli mi yoksa Süresiz midir?

memurlar.net web sitesinde yayınlanan “Aile Bakanlığı: Nafaka zaten süreli, sorun uygulamada” başlıklı habere ilişkin olarak bu yazıyı kaleme alma zorunluluğu hissettim.

Malum olduğu üzere, epey uzunca bir süredir, Devlet nafaka konusunda çalışma yapıldığına dair açıklamalarda bulunuyordu. Nafakanın evlilik süresi ile sınırlı olmasına dair çalışmalar yapıldığı konuşuluyordu. Birbiri ardına çıkan yargı reformu paketlerinde, şu anda 6.sı gündemde, sıra maalesef hiçbir zaman “nafaka” problemine gelmedi. Bu yazıda kısaca mevcut durumu, kanuni düzenlemeyi ve uygulamayı açıklamaya çalışacağım:

Önce biraz istatistik:

Öncelikle bilinmesi gerekir ki nafakanın tedbir, iştirak, yoksulluk, yardım nafakası adı altında birçok çeşidi var ve birçok farklı durumda da bu çeşitler için de uygulama farklılıkları söz konusu olabiliyor. Büyük bir ülkede yaşıyoruz.Ülkemizde aile mahkemeleri ve aile mahkemelerinin olmadığı yerlerde de asliye hukuk mahkemeleri boşanma dosyalarını (ve nafaka davalarını) çözmekle görevli mahkemeler olarak yargı sistemimiz içinde konumlandırılmış durumda. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılında yayınladığı verilere göre Türkiye’de 2019 yılında 26 bin 890 nafaka davası açılırken, 2020 yılında bu sayı 25 bin 129 olarak kayıtlara geçti. Hukuk Mahkemelerinde karar verilen nafaka dosyası ise 2020 yılı için toplam 19 bin 491 oldu.

Boşanma davası ile ilişkili davaların %45.5’ini 2020 yılında nafaka davaları oluşturdu.

Bu istatistiklerde nafakanın artırımı için 2020 yılında açılan dava sayısı 8 bin 66 olarak görünüyor. Azaltılmasını isteyen 514 ve nafakanın kaldırılmasını talep eden 2 bin 536 kişi de bu yönde dava açmış.

Nafaka Gerçekten Süreli mi?

Bunun için öncelikle mevzuata bakmamız gerekir. Mevzuata baktığımızda tedbir, iştirak, yoksulluk ve yardım nafakası olmak üzere 4 çeşit nafaka olduğunu yukarıda belirtmiştim. Bu nafakalardan yoksulluk nafakası bu yazıdaki konumuz olacak.

Boşanma davasının sonunda eşlerden biri yoksulluğa düşecekse kanuna göre yoksulluk nafakası isteyebilir. Bununla ilgili 2018 yılında aşağıda paylaştığım tweet’i atarak, Türk Mahkemelerinde verilen bir kararla nafaka alan bir erkek tanıyan olup olmadığını sormuştum. Bu tweetim 8 bin 719 kişi tarafından görüldü ama nafaka alan bir erkeği henüz gören olmadı.(!)

Uygulamada da yoksulluk nafakası alan bir erkeğe 21 yıllık meslek hayatımda rastlamadım. Sadece 1 tane dosyada, o da anlaşmalı olarak tamamlanan bir boşanma davasında, erkeğin nafaka aldığını duydum. Zaten boşanma davalarında yoksulluk nafakası talep eden bir erkekle de çok fazla karşılaşmadım. Kanun her ne kadar, yoksulluk nafakası yönünden kadın – erkek ayrımı içermiyorsa da uygulamada kesin olarak söyleyebilirim ki yoksulluk nafakası kadın lehine tanınmış bir haktır.

Yoksulluk nafakasının yanında, tedbir nafakası da aynı hukuki garabeti barındırıyor: çalışan, düzenli maaşı olan kadına, üstelik dava sırasında evden ayrılmak zorunda kalanın erkek olmasına rağmen tedbir nafakası bağlanması da vaka-i adiyedir.

Bu noktaya gelmişken mevzuat ne diyor ona bir bakalım:

“Yoksulluk nafakası Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Kanun çok açıkça, nafakanın süresiz olacağını belirtmiştir. Bunun lamı cimi yoktur. İkinci cümlede ise, en az nafakanın süresiz oluşu KADAR ÖNEMLİ bir hüküm geçiyor: “Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Bu ne anlama gelir? Bir davada malumunuz iki taraf vardır, biri davacı diğeri davalı. Davacı, davalının kusurunu iddia eder, davalı ise iddialara karşı savunma yapar. Boşanma davalarında karşı dava da açılabilir, bu durumda davalı hem davalı hem de davacı olur. Yani aynı davada bir davacı-davalı bir de davalı-davacı olabilir.

Eğer yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı ile davalı-davacının kusurları eşit çıkmışsa yani birinin kusuru diğerinden daha ağır değilse, kadın taraf, yoksulluk nafakası alabilmektedir. Yani, basitçe söylemek gerekirse; iki taraf da birbirine karşı eşit kusur işlemişse, örneğin aldatmışlar, hakaret etmişler, fiziksel saldırıda bulunmuşlarsa, erkek taraf nafaka öder!

Hakimin nafakayı süresiz değil de tek seferde ödenmesine hükmetmesi yasal olarak mümkün müdür?

Bunu düzenleyen bir kanun maddemiz daha mevcuttur:

“Madde 176- Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.”

Yani kanun maddesi, hakimin yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verebileceğini düzenlemiştir. Benim de bir dosyamda, hakim kadın tarafın, boşanmaya karar verdiği tarihte yaşının çok genç olmasını (26) ve yeniden evlenebilme ihtimalini vs gerekçe göstererek yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar vermişti. (Şu anda bu kararı veren hakim, Bölge Adliye Mahkemesi’nde başkan olarak mesleğini sürdürüyor) Yine yerel mahkemelerin zaman zaman nafakanın toptan ödenmesine hükmettiğini de görmekteyiz:

” kadın yararına aylık 170 TL. tedbir ve 10.000 TL toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.” 2. Hukuk Dairesi        2019/6650 E.  ,  2019/10142 K. 15.10.2019

“Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen toptan yoksulluk nafakası azdır.” 2. Hukuk Dairesi         2018/3097 E.  ,  2019/2169 K. 05.03.2019

Nafakanın toptan olarak ödenmesi yeni bir çok kararda şu şekilde tartışılmaktadır:

“hükmedilen aylık 500,00 TL yoksulluk nafaka miktarı çok olduğu gibi, yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine hükmedilmesi tarafların ekonomik sosyal durumu ile evlilik süresi dikkate alındığında Kanunun (TMK m. 176/1) amacına uygun değildir. O halde, yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olup olmayacağının da tartışılıp değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekir” 2. Hukuk Dairesi         2021/7280 E.  ,  2021/8867 K. Tarih 29.11.2021

“Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş ise de tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre ve yaşları da dikkate alındığında kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 176/1. maddesi nazara alınarak, hakimin takdir yetkisi çerçevesinde yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere “Toptan ödeme” yönünde karar verilip verilemeyeceği hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” 2. Hukuk Dairesi         2021/7208 E.  ,  2021/8370 K. Tarih 09.11.2021

Yargıtay kararlarında sanki bu şekilde bir inceleme yapılmasını istemekte iken bazı toptan ödeme kararlarını bozmaktadır:

“Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gereği; kadın yararına sadece irat şeklinde hükmolunan yoksulluk nafakası hakkında Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken toptan yoksulluk nafakasına hükmolunması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.” 2. Hukuk Dairesi         2021/4843 E.  ,  2021/5688 K. 05.07.2021

Bir dosyada da toptan ödemenin miktarı yönünden karar bozulmuştur:

“davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, toptan nafakaya hükmedilmesi ile ziynet alacağı davasında erkek yararına vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden temyiz edilerek…

Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” 2. Hukuk Dairesi         2020/1686 E.  ,  2020/5477 K. Tarih : 09.11.2020

Ancak Yargıtay’ın toptan ödemeyi bozmadığı kararları da mevcuttur:

“davalı-davacı kadın tarafından ise ziynet alacağı davasının reddi, tedbir ve yoksulluk nafaka miktarları, toptan yoksuluk nafakasına hükmedilmesi ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

…davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davalı-davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir….” 2. Hukuk Dairesi         2020/4884 E.  ,  2021/475 K. Tarih 21.01.2021 

“Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle davalı-davacı kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmolunduğunun anlaşılmasına göre, davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.” 2. Hukuk Dairesi        2019/8705 E.  ,  2020/415 K. Tarih: 28.01.2020

Toptan ödeme olarak değil de irat olarak verilen nafakanın süresi var mıdır?

Bunun için de bir kanun maddemiz bulunmaktadır. Bu kanun maddemiz süresiz olarak ödenecek nafakanın ne zaman ve hangi şartlar altında sona ereceğini de şu şekilde belirtmiştir:

Madde 176/3: İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”

Sonuç 

4721 sayılı Medeni Kanunu’muzda nafaka 1988 yılında yapılmış olan değişiklikle toptan ya da süresiz olarak ödenebilir şekilde düzenlenmiştir.

Süresiz, aylık olarak ödenmesine karar verilen nafakanın sona ermesi , taraflardan birinin ölmesi, kadının (nafaka alacaklısının) yeniden evlenmesi ya da evli gibi bir hayat sürmesi, yoksulluğunun ortadan kalkması, haysiyetsiz hayat sürmesi koşullarının gerçekleşmesine bağlıdır.

Yukarıda örneklerini verdiğim üzere hem yerel mahkemeler hem de Yargıtay, toptan ödeme konusunu reddetmemekte, toptan ödemeye karar verileceğini belirterek bu durumun hükümde tartışılmasını istemektedir.

Yani yapılacak iş, nafaka talepli davalarda (boşanma) nafaka yükümlüsünün bu durumu öne sürmesi ve bu yönde delil sunması olacaktır.

 

 

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313