Boşanma Davalarında Aldatma

aldatma nedeniyle boşanma
aldatma nedeniyle boşanma

Aldatma nedeniyle boşanma davası nasıl açılır?

Aldatma nedeniyle boşanma davası açılırken şu konuyu akılda tutmak gerekir: Türk Hukuku’nda boşanma davaları kusur sistemine dayanır. Kusur sistemine dayanması ise, boşanmanın sağlanması için bir sebep gösterilmesi anlamına gelir. Aldatma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu‘nda iki ayrı maddeye göre değerlendirilerek boşanmayı sağlayabilecek bir nedendir.

İlk olarak Türk Medeni Kanunu 161. maddeye göre “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir” denilmekle, aldatılan eşin boşanma davası açabileceği kabul edilmiştir. Boşanma davası açmak için ankara boşanma avukatına, velayet davası açmak için ise velayet avukatına başvurulur.

Aldatılan eş, eğer 161. maddedeki şartlar uygun değilse ya da bu maddeden dava açmak istemiyorsa genel hüküm olan 166. maddeye göre boşanma davasını açarak boşanmayı gerçekleştirebilir:

TMK 161. madde: Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir”

Aldatma boşanma davası, diğer boşanma davaları ile aynı usule ve aynı hukuksal sürece tabidir. Bu davada da dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bu dilekçelere verilecek cevap dilekçeleri, ön inceleme duruşması, tahkikat ve sözlü yargılama süreçleri söz konusu olacaktır.

Aldatma nedeniyle anlaşmalı boşanma dilekçesi

Boşanma davaları, diğer tüm hukuk dallarından farklı özelliğe sahiptir. Bu davalar, diğer davaların aksine avukatın bilgi ve becerisi ile tecrübesini en fazla kullanabildiği dava alanıdır. Diğer hemen hemen tüm davalar seri dava olarak açılabilirken boşanma davaları tek bir taraf için tek bir kişiye karşı açılabilir: Örneğin işten çıkarılan 10 işçi, bir avukata vekalet verip, seri dava açabilir, özlük haklarının akıbeti birleştirilen tek bir davada karara bağlanabilir; ya da bir icra işinde, bir alacaklı bir gün içinde onlarca kişiye karşı icra takibi başlatabilir. Ancak, boşanma davası benzersizdir; aynı evde yaşayan ikiz kardeşlerle evli ikiz kardeşlerin boşanma davası bile farklı farklı sebeplere dayanacak ve sonuçları da birbirinden farklı olacaktır.

Aldatma nedeniyle anlaşmalı boşanma açılmasını bu nedenlerle önermiyorum. Bir çok anlaşmalı boşanma protokolünü daha sonra çeşitli nedenlerle bozdurmanın tecrübesi ile bu sözlerimi dikkate almanızı tavsiye ederim.

Aldatma nedeniyle boşanma davası açma süresi

Yukarıda belirttiğim gibi, aldatmaya uğrayan eşin önünde, boşanmayı sağlamak için kullanabileceği 2 adet hukuki enstrüman bulunur: Birincisi TMK 161. madde; diğeri ise TMK 166. madde.

Eğer aldatılan taraf, 161. maddeden yararlanacaksa bunun bir süresi vardır ve eğer bu sürelere uymadan dava açarsa bu davası reddedilir; istediği sonuca ulaşamaz.

Aladatılan taraf, TMK 161. maddeye göre, ki bu maddeye biz “zina maddesi” olarak ifade ederiz; aldatma fiilini öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içinde zina nedeniyle boşanma davasını açmak zorundadır.

Bu öğrenmeye rağmen boşanma davasını açmamışsa, yine boşanma açabilir, ancak bu sefer davasını bir başka madde olan 166. maddeye göre yeniden düzenlemesi gerekir. 166. maddeye göre açılacak olan bu davada, aldatılan taraf, aldatma fiilini ve bu aldatma fiili nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispat etmelidir. Bunları ispat edemezse açtığı dava yine reddolunacaktır.

Zina nedeniyle açılacak davada bir süre daha vardır; bu süre ise aldatma fiilinin üzerinden beş yıldan fazla bir süre geçmemiş olmasıdır. Yani, kişi aldatıldığını öğreniyor, bunun üzerine hemen avukata vekalet verip davasını açıyor ama aldatma fiilinin üzerinden 5 yıldan fazla geçmiş; bu durumda mahkeme 161. maddeden karar veremez, aldatılan kişinin davası yine reddedilecektir.

Bu 6 aylık ve 5 yıllık sürelere boşanmada aldatma zamanaşımı adı verilebilir.

Aldatma şüphesiyle boşanma

Eşlerin evlilikiçinde birbirlerine karşı sadakat yükümleri vardır. Bu sadakat yükümü kelime anlamı ile değil daha geniş yorumlanmalı. Yani sadakat, cinsel sadakatten çok daha fazlasını ifade eder; evliler birbirlerinden örneğin ekonomik durumlarıyla, işleriyle, arkadaşlarıyla ilgili bir şey saklamamalı; birbirlerine karşı dürüst ve doğru olmalıdır.

Eğer eşlerden biri, kadın ya da erkek taraf olabilir, farketmez, eşinin kendisini aldattığını düşünüyorsa, bu aldatma şüphesi ile yaşamanı sürdürmesi mümkün değil ise, boşanabilir. Ancak, aldatıldığından şüphelenen eş yukarıda belirttiğim zina nedeniyle boşanma davasını değil de TMK 166’ya göre evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine göre boşanma davasını açacaktır. Şüphe nedeniyle, sızdırmaması gereken testide çatlaklar oluşmuş ve evlilik testisi su sızdırmaya başlamıştır.

Evlilikte güven sarsıcı davranışlar nelerdir? Buradaki yazımı okuyabilirsiniz.

Boşanma davası açıldıktan sonra aldatma sayılır mı?

Ülkemizin hukuku diğer hukuk sistemlerinden çok daha farklı ve birçok enteresan maddeler de içeriyor. Örneğin hukuk sistemlerini çok iyi bildiğim ve bu konuda danışma verdiğim İngiltere ile Almanya; boşanma konularına bizden çok farklı yaklaşıyorlar.

O hukuk sistemlerini merak ediyorsanız, örneğin İngiltere’de boşanma davası nasıl açılır başlıklı şu yazımı okuyabilirsiniz.

Türkiye açısından ise boşanma davasının açılmasından sonra gerçekleşen aldatma fiilleri tahminlerin ötesinde sonuç doğuruyor:

Bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce, ben Hürriyet’te yazarken, Milliyet Gazetesi’nin adliye muhabiri – şimdi ismini vermeyeceğim – bir haber yapmış ve o zaman ülke gündemini sarsmıştı. Bir yargıtay kararını yanlış yorumlamış ve neticesinde “yargıtay boşanma davası açıldıktan sonra sadakat yükümünün bittiğine karar verdi” şeklinde özetleyebileceğimiz yazısı hem Milliyet’in hem de ekranlarda ana haber bültenlerine kadar konu olmuştu.

Birden bire benden de bu konuda görüş istenince, medyanın gücünün ve Mark Twain’in “Gerçek ayakkabısını bağlayana kadar, yalan dünyayı üç kez dolaşır” sözünün anlamını daha derinden anlamıştım. Muhabirin kararı yanlış anladığını, doğru olmadığını, Yargıtay’ın kararının başka türlü bir hukuki nedeni düzenlediğini anlatmaya çalışsam da haberden sonraki 2-3 yıl daha “avukat bey, boşanma davası açıldıktan sonra aldatma olmuyormuş doğru mu” diye sorulmaya devam etti.

Şimdi şimdi sıklığı azalan bu sorunun cevabını yeri gelmişken bir kere daha anlatayım:

Türk hukuku açısından boşanma davasının açılması ile eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülükleri son bulmaz. Eşlerin sadakat yükümlülükleri, açılan boşanma davasında verilecek kabul kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Yani yerel mahkemede boşanmaya karar verilmiş olması bile yetmiyor, sadakat yükümü, boşanma yönünden karar istinafta ya da yargıtay’da kesinleşinceye kadar devam ediyor.

Bu durumda, boşanma davası açıldıktan sonra aldatma sayılır mı, evet sayılır.

Peki bu durumda ne yapacağız?

Her boşanma davası, aslında bu kural her dava için geçerlidir, açıldığı tarihteki mevcut olaylara göre karar verilir. Sonradan ortaya çıkan olaylar bu davada değerlendirilmez. İşte boşanma davası açıldıktan sonra aldatma meydana gelmişse, bu aldatma olayları için yeni bir boşanma davası açılması gerekir. Bu yeni olaylara göre açılan boşanma davası da yukarıda belirttiğim süreçlere tabi olacaktır.

Boşanmada aldatılan eşe nafaka verilir mi?

Aldatıldın. Bir avukata vekalet verdin, olayları anlattın. Avukatın güzelce bunları dilekçe haline getirdi. Delillerini de sundun. Dava açtın. Karşı taraf da boş durmadı, o da sana cevap verdi, hatta senin, o zamana kadar farkında bile olmadığın, olduysan bile üzerinde durmadığınız, hareketlerini, dünyanın en büyük kusurlarıymış gibi mahkemeye sundu. Senden dava süresince tedbir nafakası, çocuğun velayetini, dava lehine sonuçlanırsa bir de maddi ve manevi tazminat talep etmeyi de ihmal etmedi.

Hakim bu tedbir nafakası ile ilgili ne karar verir? Üstelik aldatılmaya ilişkin deliller, çarşaf çarşaf boşanma dosyasında görünüyorken?

Yine ülkemiz hukuk düzeninin enteresan paragraflarından birine geldi konu.

Yargıtay diyor ki, istersen eşini, kendi evinde kendi yatağında, en yakın arkadaşınla bas, yine de dava süresince tedbir nafakası vereceksin. Yargıtay, tedbir nafakasının verilmesinin kusurla bir ilgisi olmadığını söylüyor. Yani kusurun derecesi ne olursa olsun, erkek taraf kadın tarafa tedbir nafakasını öder. Ama davanın sonunda yoksulluk nafakası öder mi; işte o kısmın cevabını kusurların ağırlığına göre cevaplayabiliyoruz. Aldatan eşin kusuru, aldatılan eşin kusurundan daha fazla olarak tespit edilirse, aldatan eş yoksulluk nafakası alamaz.

Tabi, kağıt üzerinde çok da mantıksız gelmeyen bu durumu, 3-4 yıl boyunca kesinleşmeyen bir boşanma davasında yaşadığınızı düşünün. Her şey açık, yargılama da bitmiş, ilk derece aile mahkemesinde de davayı kazanmışsınız hatta; ama boşanma kararı kesinleşinceye kadar tedbir nafakası ödüyorsunuz. Bazen ilk derece aile mahkemeleri davanın sonunda karar verirken tedbir nafakasını da kaldırıyorlar ama zaten bir davanın 1.5 – 2 yıl sürdüğünü düşündüğünüzde, ödediğiniz her bir tedbir nafakası sizi maddi olarak yıprattığından daha çok manevi olarak üzüyor.

Ama belirtmek gerekir ki, bunlar iyi bir boşanma avukatının aslında enstürmanıdır. Çalmayı bilirseniz bu enstrümanlarla çok güzel müzik yapılır, çalmayı bilmiyorsanız ancak ağlamalara, sızlanmalara eşlik edersiniz.

Aldatan eş boşanmak istemezse

Boşanma davalarında, çokça karşılaştığım bir şey de bu inkar ve boşanmayı istememe meselesi. Özellikle erkekler, arkadaş çevrelerinden şöyle birşey duymuşlar ve bu söze Allah’ın kanunu gibi inanmışlar:

“yatakta bile yakalansan inkar et”

Normal, boşanma dışındaki davalarda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 187. maddesinin şu hükmü uygulanır:

“Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz. “

Yani bir davada, karşı taraf, bir vakayı kabul etmişse, o konu artık tartışılmaz. Ancak hemen belirteyim, bu sözün boşanma hukuku karşısında herhangi bir hükmü yok. Yukarıda boşanmanın özel usulü ve diğer davalardan farklı kanunları var demiştim. Tam bu noktada da boşanmanın diğer işlerden ayrılan bir farklı kanuni düzenlemesini görüyoruz:

“TMK 184/3 : Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz”

Yani kanun diyor ki; taraflar isterse yatakta yakalanıp inkar etsin, isterse hiç yakalanmayıp, pişman olup eşine yediği naneleri dökülsün, benim umrumda değil diyor. Eğer aldatıldığını iddia ediyorsan, bunu karşı tarafın kabul etmesinin dışındaki bir delille ispat etmelisin.

Boşanma aldatma mal paylaşımı

Aldatma nedeniyle boşanma davası açarken, aldatılan eşin önünde tercih edebileceği iki kanun maddesi olduğunu söylemiştim. Biri 161. madde, diğeri ise 166. madde.

İşte sonuçları açısından bu iki madde mal paylaşımı konusuna gelindiğinde farklılaşıyor.

Eğer, aldatıldıysanız, sizi aldatan kişiye, senelerce emek vererek edindiğiniz mallardan bir pay da vermek istemezsiniz. Peki bu mümkün mü?

Usulünce takip ettiğiniz, ortaya koyduğunuz doğru bir boşanma davası açmışsanız evet bu mümkün.

Kanun 236. maddesine işte bu noktaya işaret etmiş:

“Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. “

Yani, eğer aldatıldıysanız, boşanma davasını genel hüküm olan 166. maddeden değil de 161. maddeden açmanızın, iş mal paylaşımına gelince önemi var.

Bu zamana kadar bana gelen birçok dosyada, davanın zamanında, pek de bilinmediği için yanlış olarak genel hükümlerden açıldığını, boşanma davası lehe bitmesine rağmen mal varlığının paylaşılmasına gelindiğinde, aldatılan eşin pay vermek zorunda kaldığını gördüm. Bu nedenle boşanma davası açılırken çok ama çok dikkatli olunmalı.

Sanal aldatma boşanma sebebi midir?

Evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi, karşı tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açacak bir kusur işlediğinin ve bu kusurun affedilmediğinin mahkeme önünde ispatlanması şartı ile mümkündür.

Son zamanlarda, özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması ile bu tırnak içinde sanal aldatma – aldatılma iddialarıyla çok karşılaşır olduk. Özellikle instagram ve tik tok gibi mesajlaşma uygulamalarının yaygınlaşması bu sanal aldatmayı daha kolaylaştırdı.

Aldatmak isteyen daha önce de yolunu biliyordu zaten; telefon kayıtları, icq, messenger, facebook, twitter ve hatta e-mail bile, yaklaşık 23 yıllık avukatlık hikayemde, boşanma dosyalarında yer almıştır çok kere.

Sadece sanal olarak kalmış, internetten aldatma ise TMK 161’deki zina nedeniyle boşanma davası açılmasına yeterli olmaz. Ancak sanal aldatma, güven kırıcı bir davranıştır: Eşinizin instagramdan ya da whatsapptan karşısına öylesine çıkmış biriyle mesajlaştığını gördüğünüzde ne hissedersiniz? Elbette, normal değerleri olan biriyseniz, üzülürsünüz ve eşinize karşı güveniniz zedelenir. Güveninizin sarsıldığı kişiye karşı genel hüküm olan 166. maddeye göre boşanma davası açabilirsiniz ve sizi üzen bu olaylar nedeniyle oluşan zararınızı gidermek için manevi tazminat isteyebilirsiniz. Eğer, sizin daha ağır bir kusurunuz yoksa, nafaka, maddi ve manevi tazminat vermeden, bu hayır gelmeyecek birliktelikten de kurtulmuş olursunuz!

Aldatan taraf boşanma davası açabilir mi

Boşanma davalarında, aslında her kusur için bir basamak sistemi vardır. Yukarıda anlattığım sanal aldatma ile açtığınız bir boşanma davasındaki kusur ile, sizi darp eden, fiziksel şiddete uğradığınız, sosyal olarak kısıtlandığınız, anne-baba-arkadaşlarınızla görüşmenizi engelleyen, maaş kartınızı elinizden alan birinden boşanmak aynı şey olabilir mi?

Bu fiillerin hepsi ayrı ayrı boşanma sebebi olabilir, ve hepsinin aslında farklı ağırlıkları vardır. Terazinin kefesine koyduğumuzda farklı ağırlık çekerler.

Boşanma davalarında bu nedenle, aldatan taraf boşanma davası açabilir. Açacağı karşı boşanma davasında sizin kusurlarınızı daha çok göstermeye çalışabilir, kendisini aldatmaya iten sebep olarak sizin davranışlarınızı gösterebilir; ya da vereceği dilekçelerde sizin de kendisini aldattığınızı söyleyebilir.

İşte bu nedenlerle aldatan erkek, aldatan kadın boşanma davası açabilir.

Aldatma boşanma whatsapp kayıtları istenebilir mi

Kamuoyunda düşünüldüğünün aksine, whatsapp, twitter, facebook kayıtlarının, buralarda iki kişi arasında geçen konuşmaların istenebileceği bir kurum bulunmamaktadır. Ancak yine de boşanma davalarında whatsapp kayıtları sıklıkla kullandığımız delillerdendir.

Aldatılan taraf, aldatan tarafın instagram yazışmalarını, whatsapp kayıtlarını ele geçirmekte ve bunları boşanma davalarında kullanabilmektedir. Yine, tarafların arasında geçen bu türlü yazışmalar boşanma davalarında delil olabilmektedir.

Telefon kayıtlarında da hts kaydının istenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Geçmişe dönük telefon dökümünün istenmesi için yazdığım bir yazıyı okuyabilirsiniz. Yeri gelmişken kısaca belirteyim: arama kayıtlarının, sms dökümlerinin içeriği çıkmıyor, ancak kim aramış, ne zaman aranmış, kaç dakika konuşulmuş bunların hepsinin dökümü alınabiliyor.

Yine aldatmanın ispatında otel kayıtlarından tutun, kredi kartı ekstrelerine hatta çiçek sepeti kayıtlarına kadar birçok delili toplayarak aldatmayı hukuki olarak ispat etmeye çalışıyorum. Her davanın ve her dosyanın özelliğine göre deliller çeşitlenir. Her delilin, delil gücü de dosyasına göre farklılık gösterir; her delil aleyhine de farklı savunmalar yapılabilir.

Boşanma davasında aldatma tazminat

Aldatılan eş, eğer kendisinin eşit ya da daha ağır bir kusuru yoksa, aldatılma nedeniyle yaşadıklarının bedel olarak ödetilmesini isteyebilir. Tabi burada kantarın topuzunu iyi ayarlamak lazım. Öyle bir para istenmeli ki, hem karşı taraf verebilmeli, hem onun da yaptıklarının karşılığından fazlası olmamalı, hem alanı da zengin etmemeli.

Aldatma nedeniyle açılan bir boşanma davasında bu ilkelere göre tazminat belirlenir. Kırmızı ışıkta geçmenin cezası, ülkemizde herkes için aynıdır: Aracınız son model olsa da eski püskü külüstür birşey olsa da sabit bir kırmızı ışıkta geçme cezası ödersiniz.

Ancak iş boşanmaya gelince değişir: Aldatma nedeniyle boşanma davasında çok zengin bir işadamının vereceği tazminat ile asgari ücret ile geçinenin ödeyeceği tazminat eşit değildir.

Burası da ülkemizin enteresan bakış açısına sahip olduğu bir düzenlemedir: Diğer ülkeler kırmızı ışıkta geçene acımayıp, ekonomik gücüne göre ceza keserken, eşini aldatmayı tazminat ödenmesi gereken bir kusur olarak görmemektedir.

Bizde ise, çok ucuz cezalarla insan hayatını tehlikeye atabilir, kırmızı ışıkta geçebilir, yaya geçidinde durmayabilir, otobanda zig zag çizebilirsiniz, yakalansanız bile üç-beş kuruşla atlatabilirsiniz. Ama eşini aldatma, aldatma nedeniyle boşanma davası, evlilikte işlenebilecek en büyük kusur olarak kabul edilmiştir.

Yorum bırakın

Ankara Danışma / Randevu : 0533 483 9313